20. İstanbul Tiyatro Festivali rehberi

İki yıllık aranın ardından bu sene geri dönen 20. İstanbul Tiyatro Festivali‘nin biletleri satışa çıktı. Açık Radyo frekanslarında Açık Dergi yayını içindeki “Tezahür” adlı köşesini hazırlayan Gülin Dede Tekin, 25 gün sürecek festivalin yoğun programını mercek altına aldı.

Yazı: Gülin Dede Tekin

Geri sayım başladı

Tiyatro severlerin heyecanla bekledikleri gün yaklaşıyor. İstanbul Tiyatro Festivali iki yıl aradan sonra, 3 Mayıs’ta perdelerini açıyor. 2004 yılından beri İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen festival, bu yıl 3-28 Mayıs tarihleri arasında, 20. kez seyirciyle buluşacak. Festivalin merakla beklenen programı 1 Mart akşamı düzenlenen basın toplantısında, Onur Ödülleri ile beraber açıklandı. Bu senenin Onur Ödülleri, Bertolt Brecht’in kurucusu olduğu ve çağdaş Alman tiyatrosunun tartışmasız en güçlü temsilcisi olan Berliner Ensemble, Devekuşu Kabare’deki performansları ile hafızalarımızda hala tazeliğini koruyan Metin Akpınar ile Türkiye’deki alternatif tiyatronun temellerini attığını söyleyebileceğimiz Şahika Tekand’a verildi. Program oldukça yoğun… Yurtdışından 9, Türkiye’den 23 oyun, dans ve performanstan oluşan toplam 32 gösteriyi izleme şansı bulacak,  bu yapımlardan 21 yerli, 1 yabancı projenin prömiyerini festivalde izleyebileceğiz. Ayrıca birbirinden çarpıcı içeriği ile 18 etkinliğin de şimdiden tiyatroda derine dalmak isteyenlerin kalbini çarptırmayı başardığını söyleyebiliriz. Festivalin mekânları İstanbul’un geneline yayılmış gibi görünmekle beraber yabancı oyunlar ağırlıklı olarak Avrupa yakasında sahnelenecek. Anadolu yakasında da tiyatro adına son yıllarda gözle görülür bir değişimin yaşandığı Kadıköy sokaklarını arşınlayacağız sık sık. Festivalin bugüne kadar önemli mekânlarından biri olarak gördüğümüz Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde yalnızca Şehir Tiyatroları’na ait tek bir oyunu izleyebilecek olmamız ise kafalarımızda bir soru işareti olarak durmakta…

İstanbul büyük, trafik yoğun, zaman az… Bu 25 günlük süreçte programımıza her şeyi sığdıramayacağımız aşikâr.  Peki, hangi oyunları izleyecek, hangi etkinliklerde derinlere dalacağız. Biraz ondan biraz bundan, biraz objektif, biraz da sübjektif bir özet ile bizden size 20. İstanbul Tiyatro Festivali… Tüm oyunları izleyebilmeniz dileğiyle…

Yabancı yapımlar

Ruanda’da Tutsilere yönelik soykırımın kışkırtıcısı, ırkçı bir radyo kanalı olan RTLM’yi tekrar yayına alarak seyircinin karşısına çıkaran, son yılların en dikkat çekici yönetmenlerinden Milo Rau’nun ‘Nefret Radyosu’, festivalin en merak uyandıran yabancı yapımı gibi duruyor.

nefret radyosu

Nefret Radyosu

Yüzünü batıya dönmeyen tek yabancı oyun ‘Her Gün Biraz Daha’ da, üç İranlı kadının hayatlarından, acılarından, tutkularından kesitler sunan, listemizin başına yazdığımız oyunlardan biri.

Yahudilerin II. Dünya Savaşı sırasında uğradığı soykırımı bir SS subayının gözünden anlatan ‘Merhametliler’ ise festivalin en iç içimizi dağlayacak yapımı olacağının sinyallerini veriyor.

William Shakespeare’in oyunlarında ölen toplam yetmiş beş karakteri tek bir oyunda ve İngiltere’nin en büyük dört ‘clown’undan izleyeceğimiz  ‘Shakespeare’in Bütün Ölümleri’  komedi severler için bulunmaz fırsat.

shakespearein

Shakespeare’in Bütün Ölümleri

Ayrıca, 20 yıl sonra yeniden, yepyeni bir sahneleme ile karşımıza gelecek olan, Kanada’nın dünyaca ünlü yönetmeni Robert Lepage’nin ‘Needles And Opium’ ve senaryosu Orhan Pamuk’a ait olanOda ve Adam’daki kafası kırık rejisi ile de hatırlayacağımız Mesut Arslan yönetiminde sahneye taşınan ‘Gizli Yüz’ ün tarihlerini de mutlaka ajandalarınıza not etmelisiniz.

Yerli Yapımlar

Festivaldeki 23 yerli yapımın hepsi merakla beklediğimiz incelikli işler. Onları yabancı yapımlardan ayıran ve bize daha seçici davranabilme lüksü sağlayan tek yanı, birçoğunu önümüzdeki sezon sahnelerde izleme şansı bulabilecek olmamız. Ancak içlerinde bir tanesi var ki, kurgusu ve hikâyesi ile mutlaka festivalde görülmeli. Özen Yula imzalı ‘An’, Yula’nın kendi kayıpları üzerinden yazdığı Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nin alt katına kurulacak 6 yataklı bir yoğun bakım ünitesinde izleyeceğimiz, gerçeğe oldukça yakın bir hastane hikâyesi. İlginç bir deneyim bizleri bekliyor.

Adını duyduğumuzdan beri hop oturup hop kalktığımız bir diğer oyun ise ‘Godot’u Beklerken’. Geçtiğimiz yıllarda Samuel Beckett’ın ‘Oyun’u ile tadı damağımızda kalan Şahika Tekand, festivalde Beckett’ın en önemli metinlerinden biri ile karşımıza çıkıyor. Sahneye koyduğu her işle hayranlık uyandıran Studio Oyuncuları ekibi ile beraber Godot’u beklemek için sabırsızlanıyoruz.

Destar Tiyatro’nun, Mirza Metin’in büyülü kaleminden çıkan ‘Kargalar’ı, kalabalık kadrosu ve cinlerden, masallardan, halaylardan, merhemlerden bahseden tanıtım metni ile etkisinde kalacağımız oyunlardan.

Bir önceki festivalde ‘İstenmeyen’ ile etki alanımıza giren Gülce Uğurlu ve Ceren Ercan’ın bu festivalde karşımıza nasıl çıkacakları da bir diğer merak ettiğimiz konuydu ki, bir sürpriz yaparak iki ayrı oyunla sevindirdiler bizi.  Gülce Uğurlu bu defa gücünü, yakın dönem Türkiye tiyatrosunun en iyi yazar-yönetmenlerinden Firuze Engin ile birleştirerek ‘Ev’vel Zaman’la çıkıyor karşımıza. Oyuncu kadrosu da bir o kadar iyi, bizden söylemesi. Ceren Ercan’ın yazdığı ‘Köpeklerin İsyan Günü’ ise Mark Levitas yönetiminde Oyun Salonu kapsamında seyirci ile buluşacak.

İlk oyunlarını 19. Tiyatro Festivali’nde izleme şansı bulduğumuz, gençlerden oluşan Sarı Sandalye ekibi, şüphesiz bize tiyatro festivalinin bir armağanı. Bu festivalde Ferit Edgü’nün unutulmaz romanı ‘Hakkâri’de Bir Mevsim’ ile bizi derinden etkileyecekleri anı bekliyoruz. Önemli yönetmenlerimizden Mehmet Ergen de bir roman uyarlaması ile karşımıza çıkıyor. Talimhane Tiyatrosu ile Elif Şafak’ın çok tartışılan romanı ‘Baba ve Piç’i popüler isimlerden oluşan bir kadro ile tiyatroya uyarlıyor.

Son yıllarda sahnedeki performansları ile adından bahsettiren Deniz Celiloğlu’nu ise bizi siyah beyaz filmlerin naif dünyasına götürecek bir hikâyenin kahramanı olarak, yine iki romandan uyarlanan ‘Kahramanın El Kitabı’nda izleme şansı bulacağız.

Ekip Tiyatrosu’nun Bülent Emin Yarar yönetimindeki, bol sürprizli ‘Macbeth’i, biriken’in ‘Kıyamete Kadar Kapattım Kalbimi’, Galata Perform’un ‘Yaşlı Çocuk’u ve Altıdan Sonra Tiyatro’nun, bize Yiğit Sertdemir’i tek başına izleme şansı veren ‘Şizo Şeyks’i de izlemek için gün saymaya başladığımız oyunlardan bazıları.

kıyamete kadar kapattım kalbimi

Kıyamete Kadar Kapattım Kalbimi

Son not

Festival programında olmasa da festival sürecinde izleme şansı bulacağımız, İKSV’nin bu seneki en gözümüzü kamaştıran projesi ise Berliner Ensemble’ın ‘3 Kuruşluk Operası’… Bertolt Brecht’in en büyük eserlerinden birini kendi kurduğu tiyatrosundan, Robert Wilson gibi sıra dışı bir yönetmenin elinden izlemek tiyatro severler için muhteşem bir deneyim. Ancak kapitalist dünyaya ve burjuvaziye eleştiri getiren oyunu hiç de ‘3 kuruş’a izleyemeyeceğimizin de altını çizmemiz gerekli.

Oyunlar, tarihler ve etkinlikler hakkında detaylı bilgi almak için bknz: tiyatro.iksv.org/tr