2018’den politik animasyonlar

Yazı: Merve Coşkun

Geçtiğimiz yıl, farklı zaman ve mekânlarda yaşanan politik kargaşaları konu eden birçok uzun metraj animasyon yayınlandı. Her birinde toplumsal çatışmaların ve bireysel acıların farklı tekniklerle aktarıldığı bu animasyonlardan bazıları…

Another Day of Life
Another Day of Life ile Polonyalı savaş muhabiri Ryszard Kapuściński’nin Angola İç Savaşı’na dair yazdığı kitabından animasyon dünyasına aktarılmış sürükleyici hikâyesine tanık oluyoruz. Kapuściński daha önce pek çok yerde savaş muhabirliği yapmış olsa da neredeyse ölümüne yürüdüğü Angola yolculuğu onu köklü bir değişime sürüklüyor. Film, 3D CGI tekniğiyle bağımsızlığının arifesindeki Angola’da süren çatışmaları keskin ve çarpıcı bir biçimde yakalarken aynı zamanda, bir gazeteci olarak mesleğinin ahlaki boyutunu sorgulamaya başlayan Kapuściński’nin içsel çatışmalarına odaklanıyor.

This Magnificent Cake!
2D stop-motion animasyon This Magnificent Cake!’te, Avrupa’nın diğer emperyalist güçleriyle rekabete girmeyi kafasına koyan II. Leopold ile karşılaşıyoruz. Leopold, Afrika’nın “lezzetli” bir parçasını da kendine ayırma derdinde. Fakat bu animasyon açgözlü bir kralın hikâyesinden çok daha fazlasını vaat ediyor. Leopold’un beyanının ardından gerçekleşen Kongo işgali, bir grup aşçının, tacirin ve birçok da burjuvanın dikkatini çekiyor. Bir taraftan, hırstan tutun da varoluşsal korkuya kadar pek çok farklı nedenle Kongo’ya sürüklenen bu insanların derin hikâyelerine, öte taraftan da onlar üzerinden sömürgeci zihniyetin köklerine ışık tutuyor bu çarpıcı animasyon.

The Tower
2D animasyon tekniği ile claymation çekim tekniğini bir araya getiren The Tower, izleyiciye Filistinli mültecilerin tek odalı evlerinin zamanla üst üste yığılmasıyla oluşmuş kulelerinden Beyrut’un panoramasını sergiliyor. Baş karakterimiz 11 yaşındaki Wardi de bu kulelerden birinde hayatını sürdürüyor ve bir gün dedesi Sidi’nin sürgünden önce yaşadığı evlerinin anahtarını ona vermesiyle mülteci kampında yurdunun ve geçmişin izlerini sürmeye başlıyor. Aynı zamanda Orta Doğu’nun çalkantılı yakın geçmişinden yansımalar görebileceğiniz film, farklı jenerasyonların hikâyeleriyle Filistin’in 70 yılını özetliyor.

Funan
Annecy Festivali’nde Kristal Ödül’e layık görülmüş bu animasyon, 1975 yılında Kamboçya’da geçiyor. Başkent Phnom Penh’te ailesiyle birlikte mutlu ve refah bir hayat geçiren Chou’nun Kızıl Kmerlerin yönetimi ele geçirmesiyle hayatı altüst oluyor. Çalışma kamplarına gönderilirken kalabalıkta oğlunu kaybeden Chou, ailesini yeniden bir araya getirmek için korkunç şartlar altında çetin bir mücadele vermeye başlıyor. Arka planda kendi huzurlu döngüsünü yaşayan Kamboçya’nın güzel doğası ise mikrokozmik düzlemde yaşanan çatışmalarla büyüleyici bir tezat oluşturuyor.

The Wolf House
2D stop motion animasyon tekniğiyle yaratılan bir diğer 2018 yapımı animasyon The Wolf House, Şili’deki Alman komünü, Colonia Dignidad’da yaşayan insanların ilk bakışta huzurlu görünen yaşantılarından kesitlerle başlıyor. Ancak, çocuk istismarı suçlamalarından dolayı Almanya’dan kaçan eski Nazi subayı Paul Schäfer tarafından kurulmuş olan bu komünde ürpertici söylentilerle karşılaşacaksınız. Komünde yaşayan küçük Maria da üç domuzu kaybettiği için cezalandırılacak ve o da çareyi ormandaki terk edilmiş bir eve sığınmakta bulacaktır. Filmin büyük çoğunluğunun geçtiği, komündeki korkunç olaylara referanslarla bezenen bu evin sürreal atmosferinde görünüş ile gerçekliğin arasındaki gerilimi sonuna kadar hissedeceksiniz.