A'dan Z'ye Chris Cornell #bantmagarşivden

Soundgarden, Temple of the Dog, Audioslave gibi grupları, eşsiz sesi ve vokal yeteneğiyle müzik tarihinde kendine özel bir yere sahip olan Chris Cornell, aramızdan ayrılalı beş yıl olmuş. Vedasının yıl dönümünde, hayatının kimi önemli detayları Deniz Pasha’nın illüstrasyonlarıyla derlediğimiz A’dan Z’ye Chris Cornell dosyasını arşivden çıkardık.

Audioslave

Grunge akımına öncülük eden Soundgarden’ın kurucularından Chris Cornell, 2001 yılında Rage Against the Machine üyeleri Tom Morello, Tim Commerford ve Brad Wilk’le Audioslave’i hayata geçirmişti. Dörtlü, 2007 sonuna kadar üç albüm yayınladı: Audioslave (2002), Out of Exile (2005), Revelations (2006). Morello’nun söz konusu grup için aklında ilk başta Layne Staley’nin olduğu, fakat efsanevi vokalistin uyuşturucu problemleri sebebiyle Audioslave’e katılamadığı da bilinir. Grubun altı yıllık serüveninde yayınladığı “Like a Stone”, “Cochise”, “Be Yourself” gibi kayıtlar müzik listelerinde üst sıralarda yer alırken, Audioslave denince de akla gelen ilk parçalar oldular. Amerikalı dörtlünün davulcusu Brad Wilk, geçtiğimiz aylarda grubun yeniden bir araya gelmesinin olası olduğuna dair açıklamalarda bulunmuştu.

Beatles

Seattle doğumlu Chris Cornell’ın çocukluğunun büyük bir bölümü yalnız ve depresif geçmişti. Genellikle yalnız başına takılmayı seven Cornell, altı-yedi yaşlarındayken Alice Cooper, Lynyrd Skynyrd ve The Beatles çalınan bir ortamda müziğe ilk kez ilgi duyduğunu birçok röportajında anlatmıştı. Chris Cornell’ın çocuk yaşlarında aynı evin bodrum katında fırlatılmış bir sürü The Beatles plağı bulmasının da hayatını bir anlamda değiştirdiği biliniyor. Plakların yırtılmış kılıflarını çıkaran ve her birini teker teker tuvalet kağıtlarına saran müzisyen The Beatles plaklarıyla ilgili şunları söylemişti: “Bu plaklarla kendimi odama kapattım ve haftalar boyunca sadece The Beatles dinledim. ‘Vay canına, bunu ben de yapmak istiyorum’ dedim. Bana iyi geleceğini hissetmiştim.”

C/Z Records

Rock, grunge, punk ve alternatif rock gibi türlerde üretim yapan çeşitli müzisyenlerin plak şirketi olan C/Z Records, 1985’ten bu yana The Melvins, Moonshake, Built to Spill, Skin Yard, The Presidents of USA gibi toplulukların kayıtlarını yayınlamıştı. Plak şirketinin kurulduğu yılı takiben farklı janrlarda üretim yapan isimlerin parçalarının yer aldığı Deep Six isimli bir toplama albüm yayınlandı. O dönemde henüz hiçbir albümü yayınlanmamış olan Soundgarden’ın ilk kez bir albümde yer alması da C/Z Records’ın bu toplaması sayesinde oldu. “Heretic”, “Tears to Forget” ve “All Your Lies” parçalarının yer aldığı albüm, diğer bir deyişle “Seattle sound’u” olarak tanımlanan parçaların da bir araya geldiği ilk toplamalardan biri.

chris5WEB
Detroit

Detroit şehrinin en büyük kültür sanat mekânlarından olan Fox Theater, 1928’den bu yana aktif olarak sayısız konser, gösteri, film gösterimi, tiyatro ve daha birçok yapıma ev sahipliği yapmıştı. 18 Mayıs akşamı Fox Theatre’da gerçekleşen Soundgarden konseri, Chris Cornell’ın aynı zamanda son konseri olarak da tarihe geçti. Detroit’teki performansını Led Zeppelin’den “In My Time of Dying” parçasıyla sonlandıran Cornell’ın intihar etmesinin ardından bu detay da akıllarda soru işaretleri yarattı.

Euphoria Morning

Soundgarden’ın 1997’de dağılmasının ardından 1999’da ilk solo albümü Euphoria Morning’i yayınlayan Chris Cornell, müzik dünyasında yine ilgi görmüştü. Özellikle hit haline gelen “Can’t Change Me” parçasıyla solo kariyerine yüksek bir ivmeyle başlayan Cornell, albümde Alain Johannes (gitar), Natasha Shneider (klavye) ve Josh Freese (davul) gibi heyecan verici müzisyenlerle birlikte çalışmıştı. Albüm, 2015 yılında yeniden CD ve plak formatında basıldığında aslında en başta düşünülen ancak kafa karışıklığı yaratmamak için tercih edilmeyen ismiyle yani Euphoria Mourning olarak yayınlandı.

Fell On Black Days

1994 çıkışlı albümleri Superunknown, baştan sona mükemmel parçalarla doluydu. “Black Hole Sun”, “Spoonman”, “The Day I Tried To Live” gibi kült kayıtların yer aldığı albüme damgasını vuran bir diğer parça da şüphesiz ki “Fell on Black Days”. Efsanevi yönetmen Ridley Scott’ın oğlu Jake Scott tarafından çekilen klibiyle hafızalarımıza kazınan parça için bir sonraki yıllarda Amerika, Avrupa ve İngiltere’ye özel plak ve CD’ler yayınlanmış, “Fell on Black Days”in demo versiyonları ve canlı kayıtları da bu sayede müzikseverlerle buluşmuştu. Söz konusu şarkı, efsanevi müzisyenin ölümünün ardından birçok farklı sanatçı ve grup tarafından da Cornell anısına seslendirildi.

Great Expectations

Chris Cornell’ın 1998’de kaydetmeye başladığı ve yaklaşık bir senede tamamladığı albümü Euphoria Morning, 21 Eylül 1999’da müzikseverlerle buluşmuştu. Amerika, İngiltere ve Avrupa’da 12 şarkılık versiyonlarıyla yer alan albüm, Japonya’da iki bonus parçayla yayınlandı. “Can’t Change Me”yi Fransızca sözlerle seslendirdiği bir kayda yer veren Cornell, aynı zamanda 1998 başlarında Ethan Hawke’lı Great Expectationsta yer alan ve filmi izleyen herkesi büyüleyen “Sunshower” parçasını da bonus olarak seçmişti.

Hiro Yamamoto

Cornell’ın bir parçası olduğu ilk gruplardan biri olan The Shemps’te birlikte çaldığı basçı Hiro Yamamoto’nun, vokalistin kariyerinde çok önemli bir yeri var. Yamamoto’nun bir cover grubu olan The Shemps’ten ayrılmasına rağmen Chris Cornell’la aralarında bağı koparmaması, düzenli bir hale gelen stüdyo çalışmalarıyla sonuçlanmıştı. Seattle’da yaşayan ikili, kısa bir zaman sonra Yamamoto’nun ardından The Shemps’e katılan gitarist Kim Thayil’i de aralarına aldı. 1984’te resmi olarak kurulan Soundgarden üçlüsüne, 1986’da Matt Cameron da katıldı ve grubun devamlı davulcusu olarak yerini aldı. 1990’ların başında gruptan ayrılan Yamamoto’nun yerini Ben Shepherd almıştı.

Imagine

Chris Cornell’ın 2011’de yayınladığı ve akustik performansının yer aldığı Songbook albümünde, Soundgarden, Audioslave ve Temple of the Dog parçalarının Led Zeppelin ve Michael Jackson gibi isimlerin şarkılarına yapılmış yorumlar da yer alıyordu. Albümün dikkat çeken bir diğer parçası John Lennon’ın “Imagine”ının Chris Cornell’ın vokali ve akustik gitarıyla müthiş tınlayan yorumuydu. Genellikle solo konserlerinde kendi kayıtlarından ve eski gruplarından parçalara yer veren Chris Cornell, aynı zamanda “Imagine” parçasını da sık sık çalıyordu.

Jeff Buckley

Müzik tarihinin unutulmaz figürleri arasında yer alan Jeff Buckley, Chris Cornell’ın da yakın dostlarındandı. Her ne kadar birlikte herhangi bir kayıt yapamasalar da, Buckley’nin 1997’deki ölümü Cornell’ı etkilemişti. 1999 çıkışlı Euphoria Morning albümünde yer alan “Wave Goodbye” parçasını Buckley’ye adayan Amerikalı müzisyenin, bu parça için Jeff Buckley klasiği “The Last Goodbye”dan ilham aldığı biliniyor. Chris Cornell’ın bazı konserlerinde sahnede bulunan bir masa üzerine konulan eski, kırmızı bir telefonun da Jeff Buckley’nin annesi tarafından Cornell’a verildiği gibi ilginç bir detay da var.

Küba

La Tribuna Antiimperialista José Marti, Havana’da 2000 yılında Amerikan hükümetine karşı protestoların yapılması amacıyla inşa edilen bir alandı. 6 Mayıs 2005’te Audioslave burada yaklaşık 50 bin kişinin katılımıyla ücretsiz bir konser gerçekleştirdi. Bu topraklarda konser veren ilk Amerikalı topluluk olarak tarihe geçen Audioslave, bu konserde tam 26 parça çalmış ve aynı zamanda kendi kariyerlerinin de en uzun konserine imza atmıştı. Söz konusu konserin Live in Cuba isimli DVD’sinde ekibin Küba’da geçirdiği zamandan ilginç görüntülerin yer aldığı bir belgesel de bulunuyor.

Like a Stone

Chris Cornell’ın solo projelerinin ardından kurduğu ilk grup olan Audioslave, 2003 yılının başlarında kendileriyle aynı ismi taşıyan albümlerini yayınlamıştı. Albümün hit parçalarından biri olan “Like a Stone”, müzik listelerinde üst sıralarda hızlıca yerini almıştı. Zaman içinde Audioslave denince akla gelen ilk kayıtlardan olan “Like a Stone”un İralandalı yönetmen Meiert Avis tarafından çekilen canlı performans klibi, bir dönem Jimi Hendrix’in de yaşadığı ve kayıtlar yaptığı Los Angeles’taki bir İspanyol malikânesinin içinde geçiyordu. Audioslave üyeleri Tom Morello, Tim Commerford ve Brad Wilk’in şu sıralar turnede olduğu yeni projeleri Prophets of Rage’in konserlerinde söz konusu şarkıyı Cornell anısına çaldığını ve sözlerin binlerce dinleyici tarafından hep bir ağızdan söylendiğini de not düşelim.

Mark Dancey

Soundgarden’ın “Outshined”, “Rusty Cage” gibi kült kayıtlarının yer aldığı Badmotorfinger, Chris Cornell’ın müzik kariyerinin kuşkusuz en önemli albümlerinden. 1991 çıkışlı albüm, ertesi yıl “En iyi Metal Performansı” kategorisinde Grammy adayı da olmuştu. Albümün akıllarda kalan kapak görseli ise 1990’lı yılların başlarında aktif olan Sub Pop grubu Big Chief’in gitaristi Mark Dancey tarafından hazırlandı. Üçgen içine yazılan albüm ismini dönen bir çark içine yerleştiren Dancey, kendine has tarzını bazı Big Chief albüm kapaklarında da kullanmıştı.

Natasha Shneider

Los Angeleslı topluluk Eleven’ın kurucularından olan klavyeci Natasha Shneider, müzikal kariyerinin büyük bir kısmını aynı zamanda eşi olan Şili asıllı müzisyen Alain Johannes’la birlikte geçirmişti. Eleven’ın ardından Chris Cornell ile yakın temaslar kuran Shneider, 1999 çıkışlı Euphoria Morning albümündeki kayıtlarda yer almış ve hemen başlayan turnede de Cornell’a eşlik etmişti. Johannes’la birlikte 2002 çıkışlı Queens of the Stone Age albümü Songs for the Deaf’te çalan Rus klavyeci, ardından 2005 çıkışlı QOTSA albümü Lullabies to Paralyze ve turnesinde Josh Homme’un ekibinde yer aldı. Cornell’ın geçtiğimiz yıllarda gerçekleşen akustik turnesi Songbook’ta gerçekleştirdiği konserlerin en dokunaklı anları, ikilinin birlikte yazdığı “When I’m Down” şarkısını Shneider’ın albümdeki orijinal kayıtlarına eşlik ederek seslendirdiği anlar olmuştu.

Outshined

Kült Soundgarden parçalarından biri olan “Outshined”, 1991 çıkışlı Badmotorfinger albümünde yer alıyordu. Chris Cornell 2007 Rock’n Coke Festivali konserinde çalınan ilk parçalardan biri olan Outshined, bu anlamda da unutamadığımız Cornell parçalarından. Chris Cornell’ın 18 Mayıs’ta hayatını kaybetmesinin ardından Stone Sour ve Megadeth, verdikleri konserlerde “Outshined”ı yeniden yorumladı.

Pearl Jam

Özellikle 1980’lerin sonunda Seattle’daki müzik sahnesine ilham veren önemli gruplardan olan Mother Love Bone’un kurucusu Andrew Wood, 1990 yılında hayatını kaybetmişti. Wood’un anısına bir şeyler yapmak isteyen Chris Cornell, gruptan Stone Gossard ve Jeff Ament’la birlikte dönemin grunge sahnesinin kilit müzisyenlerinden Mike McCready ve Matt Cameron’ı yanlarına alarak tek albümlük Temple of the Dog grubunu hayata geçirmişti. Zaman zaman Eddie Vedder’ın da kayıtlara konuk olduğu grupta Chris Cornell dışında kalan ekip şu andaki Pearl Jam kadrosunu oluşturuyor.

Ray’s Boathouse

Küçük yaşlarında çeşitli uyuşturucu deneyimleri yaşayan ve dönem dönem oldukça sıkıntılı zamanlar da geçirmiş olan Chris Cornell, gençlik yıllarına yaklaştığında (her ne kadar piyano ve gitar dersleri alsa da) artık gerçekten müzik yapmaya karar vermiş ve annesinden davul istemişti. O zamana kadar bulaşıkçı, balıkçı çırağı gibi işlerde de çalışan Cornell, Seattle’daki Ray’s Boathouse isimli restoranda da sos şefi olarak görev almıştı.

chris cornell soundgarden
Soundgarden

Bir parçası, hatta öncülerinden biri olduğu grunge akımındaki diğer gruplara kıyasla heavy metal etkileşimlerinin daha baskın olarak hissedildiği şarkılara imza atan Soundgarden, bir anlamda farklı dönemlerin spesifik yaklaşımlarını ustaca harmanlıyordu. Chris Cornell, Kim Thayil, Ben Shepherd ve Matt Cameron dörtlüsüyle efsaneleşen Soundgarden’ın “Black Hole Sun” ve “Spoonman” şarkıları ekibe Grammy ödülü getirmişti. 1990’ların büyük kısmında aktif olduktan sonra dağılan grup, 2010 yılında sahnelere dönmüştü. 2012 yılında on altı yılın ardından King Animal isimli altıncı stüdyo albümünü yayınlayan ekibin, bir süredir yeni bir albüm için çalışmalar yaptığı da konuşuluyordu.

tom morello - chris cornell
Tom Morello

Müzik tarihinin en karakteristik gitaristlerinden biri olan Tom Morello, Rage Against the Machine grubuyla harikalar yarattıktan sonra, Audioslave’le de üç harika albüme imza attı. 2006 yılında yayınlanan Revelations albümünün ardından Audioslave dağılmış ve Morello-Cornell ikilisinin aynı sahnede buluşması tam sekiz yıl sürmüştü. Morello’nun 2014 yılında gerçekleşen solo turnesindeki Seattle konserine konuk sanatçı olarak katılan Cornell, “I Am the Highway” ve “Your Time Has Come” gibi Audioslave şarkılarının yanı sıra Led Zeppelin ve John Lennon klasiklerini de seslendirmişti. Cornell’ın ölümünün ardından efsanevi müzisyeni “benzersiz bir yetenek ve eşsiz bir dost” olarak tanımlayan Morello, Cornell anısına yazdığı dokunaklı bir şiiri de paylaşmıştı.

Use Your Illusion Tour

Guns N’ Roses’ın efsanevi turnesi Use Your Illusion Tour, 1991 yılının ocak ayından ve 1993 yazına dek devam etmiş yirmi yedi ülkede toplam 194 konserle sona ermişti. 1992 yılında gerçekleşen konserlerin bazılarında ön grup olarak yer alan Soundgarden, Prag’dan San Diego’ya birçok farklı şehirde müzikseverlerle buluştu. Bu turnede gruba eşlik eden diğer müzisyen ve gruplar arasında Faith No More, Smashing Pumpkins, Motörhead, Lenny Kravitz yer alıyordu.

Vicky Karayiannis

18 Mayıs’ta Detroit’te verdiği bir konser sonrasında otel odasında ölü bulunan Cornell’ın on beş yıldır birlikte olduğu eşi Vicky Karayiannis, hayat arkadaşı için oldukça duygusal bir mektup kaleme aldı. Chris Cornell’la ilk tanışması, 2003’te gerçekleşen Lollapalooza performansında aldığı sürpriz evlenme teklifi, birlikte yaşadıkları unutulmaz anlar ve daha fazlasından bahseden Karayiannis, mektubunda Chris Cornell’ın öldüğü geceyi şöyle yazdı: “…O geceki Chris, gerçek sen değildin. Yanında olamadığım için üzgünüm. Neler olduğunu göremediğim için çok üzgünüm.”

chris cornell you know my name
You Know My Name

2006 yapımı James Bond filmi Casino Royale’in müziklerine imza atan David Arnold’ın Chris Cornell’la birlikte yazdığı “You Know My Name”, Casino Royale denince akla ilk gelen detaylardan oldu. Aynı zamanda Daniel Craig’in ilk kez görücüye çıktığı Bond filmi olan Casino Royale için güçlü ve erkek vokalli bir parça hayal eden yapımcılar, Chris Cornell’da karar kıldı. “You Know My Name” özellikle Amerika ve İngiltere’de 500 bine yakın kopya sattı ve Chris Cornell’ın 2007 çıkışlı Carry On albümünde de yerini aldı.

Zac Brown Band

Kariyeri boyunca solo kayıtları ve parçası olduğu efsanevi grupların yanı sıra çeşitli düetlerle de karşımıza çıkan Chris Cornell, Zac Brown Band’in 2015 yılında yayınlanan JEKYLL + HYDE albümünde de “Heavy Is the Head” parçasına vokalleriyle hayat vermişti. Cornell’ın düet yaptığı diğer isimler arasında Santana, Slash ve Timbaland gibi müzisyenler bulunuyor.

chris cornell

Yazı: Busen Dostgül – İllüstrasyon: Deniz Pasha
Bant Mag. No:58 (Temmuz 2017)