Affet Robot: "Nostaljik ama bugünle bağları kuvvetli"

Kendine Has Demonation Festivali No:8‘in kapanış gününde KargART sahnesinde olacak Affet Robot, bu sene neredeyse ilk diyeceği performanslarından biriyle müzikseverler ile buluşacak. Projenin yaratıcısı Eren Günsan ile kısa bir sohbet gerçekleştirdik.

Affet Robot projesi oldukça taze bir proje. Ortaya çıkma sürecini anlatır mısın? Ve elbette isminin nerden geldiğini de…
Son birkaç senedir parlak ve sentetik müzik yapımlarından ziyade çiğ ve pürüzlü olan bir forma doğru çekildim. Özellikle 90’lar soundu, dönem TV dizi ve film müzikleri bu anlamda besleyiciydi. Bu süreçte vintage synthsizer’lara yönelik sempatim de epey bir arttı ve benzer türde ekipmanlarla bir set-up oluşturdum. Son bir seneyi Affet Robot’u şekillendiren şarkıların üretim süreci ile geçirdim ve ev stüdyomda albümü oluşturan parçaları kaydettim. Böylelikle Röntgen albümü ortaya çıkmış oldu.

Affet Robot fikir açısından, sanal dünyanın günlük hayatımızda kapladığı alana ve ruhsallığımız üzerinde yarattığı tahribata yönelik bir tespit / eleştiri niteliğinde diyebilirim. Müzik yapıyor olmanın yanında psikoterapist kimliğim bu bahsettiğim konuya ayrıca merak duymamı sağladı. Genel manada teknolojinin ve sanal gerçekliğin -sosyal medyayı en başa koymak yerinde olur- yaşayışımızda, hayallerimizde, ruh halimizde oluşturduğu hırs, mutsuzluk, ideal olanın uzağında olma, düş-gerçek çatışması gibi hislerin yakın gelecekte daha da şiddetleneceğini düşünüyorum. Ve nihayetinde bu “tekno-sanal” dünyaya dönerek, oldukça naif ve içten bir biçimde “affet” deme ve yok edilmemek adına kendi ellerimizle yarattığımız sanal kişilikten -robot- bağışlanmayı dileme olasılığımız oldukça yüksek.

Normalde kayıtlarını evde tek başına yapıyorsun diye biliyoruz ancak canlı performansında Eser Özdenoğlu sana bas gitarıyla eşlik ediyor. Canlı performansların için böyle bir düzene gitmene ne sebep oldu?
Evet albümün kayıt ve miksini bire bir kendim üstlendim. Canlı performans meselesinde vokal performansının ön planda olduğu bir pozisyonda olmayı tercih ettim. Eser de sağ olsun projenin başından itibaren desteğini hiç eksik etmedi ve bu sebeple canlı performansa dahil oluşu organik bir sürecin sonucu olarak ortaya çıktı diyebilirim.

Yaptığın müziğin kendine has özelliklerini nasıl tanımlarsın?
En belirgin özelliğini raw (çiğ) formu ve içerdiği karşıtlıklar olarak tanımlayabilirim. Hem şarkı sözlerindeki tezatlıklarda hem de yüksek tempolu ritimler ile aynı anda var olan melankolik hissiyatta bu çatışmayı görmek mümkün. Ek olarak yaptığım müzik her ne kadar nostaljik bir çerçeveye sahip olsa da bugün ile bağları kuvvetli.

2018’e dair planlarında neler var?
Albümden 2-3 parçayı daha müzik videosu ile buluşturma isteğim var. İlk video, “Röntgen” adlı parça için kinekt ile modelleme tekniği kullanılarak Baran Güleşen tarafından üretilmişti. Yine bu deneyselliği koruyan işler olmasından yanayım ve bu anlamda olası iş birlikleri beni heyecanlandırıyor. Ve tabii, albümü mümkün olduğunca canlı çalmak istiyorum. Demonation Festivali No:8 sonrasında Mart ayında başka bir festivalde daha çalacağız.