“All filler no killer”: Durukan Betses’le ilk solo albümü üzerine

Destroy Earth ve Ati ve Aşk Üçgeni’nden tanıdığımız Durukan Yaşar, bir süredir solo projesi Durukan Betses’le de radarlarımızı işgal ediyor. Bu yılın başında çıkarttığı Ucuz Müzik isimli EP’si ile odağımıza giren Durukan Betses, ilk albümünü Tantana Records etiketiyle, 6 Eylül tarihinde dinleyiciye sundu. Tüm enstrümanlarını Durukan Yaşar’ın çaldığı İçimde Bir Ses Var, psikedelik atmosferi ve deneysel yapısıyla dikkat çekiyor. Tamamı evde, lo-fi yöntemlerle kaydedilen albümün ayrıntılarını Durukan Yaşar’a sorduk.

Röportaj: Özgür Yılgür
Fotoğraf: Yağmur Akın Karagöz

“Çok iyi gitar çalamadığım için şarkıları önceden tıngırdatıp, çalacağım bölüme alışmam gerekiyor. Hangi notalara gittiğimi, hangi notaların doğru, hangilerinin kötü duyulduğunu önceden duymam gerekiyor. Planlı bir besteleme süreci olmadı diyebilirim.” 

Seni hem Destroy Earth hem de Ati ve Aşk Üçgeni ile yaptığın işlerden tanıyoruz. Son dönemde solo projenle yaptığın üretim de hız kazanmış durumda. Böyle bir projeye girişme fikrinin ardında yatanlar nelerdi?

Aslında Destroy Earth ve Ati ve Aşk Üçgeni’nden önce de evde kendi kendime denemeler yapıyordum. Esas enstrümanım davul, fakat evimde gitar ve bas da vardı. Sadece stüdyoda davul çalmak bir noktadan sonra bana yeterli gelmemeye başladı. Evde de her istediğim an davul çalamıyordum. Hal böyle olunca diğer enstrümanlarla da uğraşmaya başladım. Bu fikrin projelendirme kısmı ise Destroy Earth’ün ilk albümü The Nature of Love’ın kayıtları esnasında başladı. Kayıtlardan artakalan zamanlarda, 1 – 2 take’de kendi şarkılarımın davullarını kaydediyordum. Her şey böyle başladı aslında.

Diğer enstrümanlara ilgin daha önceden de var mıydı, yoksa bu proje üzerine çalışırken mi merakın kabardı?

Proje üzerine çalışmadan önce de evde şarkılar yapıyordum, ama onlar kendi kendime yaptığım denemelerdi. Her şey çok yavaş gelişti aslında. 2014’ten beri ufak tefek üretimler yapıp, sadece arkadaşlarıma dinletmek için Soundcloud’a yüklüyordum. O sırada gitarist arkadaşlarımdan, yaptığım çalışmalarda gitarı daha iyi nasıl kullanabileceğime dair fikirler almaya başladım. Gitarla haşır neşir oldukça merakım daha da arttı. Aslına bakarsan gitar ve bas çalmanın inceliklerini bildiğimi söyleyemem. Sadece aklıma gelen melodileri gitar klavyesi üzerinde bulabiliyorum. Davulculuktan gelen ritim bilgisinin de faydası oluyor tabii.

İçimde Bir Ses Var’ın üretim sürecinden bahsedebilir misin biraz?

Öncelikle kafamdaki düzeni netleştirip, gitarla temel bir yapı oluşturdum. Ondan sonra üzerine doğaçlamalar yaptım. Kayıtların savruk olmasının sebeplerinden biri de bu aslında. Çok iyi gitar çalamadığım için şarkıları önceden tıngırdatıp, çalacağım bölüme alışmam gerekiyor. Hangi notalara gittiğimi, hangi notaların doğru, hangilerinin kötü duyulduğunu önceden duymam gerekiyor. Planlı bir besteleme süreci olmadı diyebilirim. Yaptığım doğaçlamalardan kulağıma hoş gelen bölümleri alıp kaydettim. İmkânım olsa tüm enstrümanları aynı anda çalabilmeyi çok isterdim.

Yağmur Akın Karagöz (Fotoğraf), Can Rogge (Tasarım)

Albümü evde kaydetme tercihinin sebepleri nelerdi? Evde kayıt yapıyor olman sürece nasıl yansıdı?

Ekonomik koşulların etkisi var tabii, ama esas sebebi evde kendimi daha rahat hissediyor olmamdı. Kendi habitatımda daha özgür bir çalışma ortamı yaratabileceğimi düşünerek böyle bir tercihte bulundum. İlk defa kendi şarkılarımda vokal yapmaya başladım. Albümdeki vokallerin bazı bölümlerinde fısıldıyor olmamın sebebi de gece kayıt yapıyor olmamdı aslında. Evde kayıt aldığım için geceleri yüksek ses çıkartamıyordum. Sesin seviyesini arttırmam gerektiğindeyse gündüz kayıt yapmak zorunda kalıyordum. Diğer taraftan bugüne kadar hep grup halinde bir üretimin içinde yer almıştım. İllaki içime tam sinmeyen ya da tam olarak katılmadığım şeyler oluyordu. Solo projemde hatalı bir şey kaydetsem bile, bu kendi yanlışım olduğu için daha rahat kabullenebiliyorum. Ev ortamında olmak da bu durumu destekleyen bir etki yarattı. Fakat yaptığım müziği daha profesyonel bir ortamda ya da stüdyoda kaydetmek istemiyor değilim. Sadece biraz daha gelişmeyi bekliyorum sanırım. Çünkü bir stüdyoda kayıt yaparken süren kısıtlı oluyor. Ben henüz gitara tam olarak hâkim olmadığım için kısıtlı sürede doğru tonları yakalamam ve düzgün bir kayıt alabilmem çok kolay değil.

Ucuz Müzik’te sadece enstrümantal şarkılara yer vermiştin. Bu EP’de sesler aracılığıyla kendini çok iyi ifade ettiğini düşünüyorum. İçimde Bir Ses Var’da ise şarkı sözü de yazmaya başladın. Bu sefer kendini sözlerle daha iyi ifade edeceğini mi düşündün, yoksa deneme yapmayı mı amaçladın?

Kendimi sözlerle daha rahat ifade ederim diye düşünmedim açıkçası. Yaptığım müziğin şarkı sözleriyle birlikte nasıl bir yapı oluşturacağını denemek ve görmek istedim sanırım. Albüm için yaptığım ilk şarkılar vokal istiyor gibi geldi bana. Diğer yandan da şarkıları daha ilgi çekici kılabileceğini düşündüm.

Sözleri yazarken seni besleyen şeyler nelerdi?

Aslına bakarsan üzerine çok kafa yorup da yazdığım sözler değildi. Aklıma gelen konular hakkında doğaçlama vokaller kaydetmeye başladım. Sözlerin büyük kısmı bu doğaçlamalar sonunda ortaya çıktı. Fark etmeden bazı metaforlara yer versem de bu metaforları kurgulayarak ya da üzerine düşünerek eklemedim sözlere. Şarkının hissiyatına göre ne söyleyebileceğimi düşünüp, bulduğum kelimeleri bir şekilde sıraya koydum.

Albümü plak olarak da yayımlamayı planlıyorsun. O konudaki son gelişmeler neler?

Streaming servislerinin getirdiği çok büyük kolaylıklar olsa da ben somut baskıları daha romantik buluyorum hâlâ. Zaten bu sebeple şarkıları single olarak değil, bütün halinde yayınladım. Hiç single yapmam demiyorum, fakat bu albümü birleşik bir şekilde tasarladım. İnsanların İçimde Bir Ses Var’ı baştan sona dinledikleri takdirde daha çok seveceklerini düşünüyorum. Hani İngilizcede “all killer no filler” diye bir deyim vardır ya (tüm parçaları dinleyici tarafından beğenilen albümler için kullanılan bir deyim), ben şarkılarımı daha çok “all filler no killer” şeklinde tanımlıyorum. Albümün bu tavırda olması da çok hoşuma gidiyor açıkçası. Bu tavrın ve albümdeki sound’un plak formatına yakışacağını da düşünüyorum, fakat günümüz ekonomisinde plak basmak gerçekten zor. Ankara’da Easy Cut Records diye bir şirket var. Albümleri tek tek basıyorlar plağa. Onlarla iletişime geçtikten sonra plak basmaya karar verdim. Şimdilik 25 civarında basılmasını planlıyorum. Onlar tükenirse ikinci baskıyı da yaparım diye düşünüyorum.

Yer aldığın diğer gruplardaki son gelişmeler neler? Yakın zamanda yeni çalışmalar duyabilecek miyiz?

Evet, yeni çalışmalar var. Ati ve Aşk Üçgeni’nde yeni şarkıların büyük kısmını tamamladık. Şu an 6 – 7 şarkı var. Bunların kayıtları tamamlandı, şimdi mix’leriyle uğraşıyoruz. Bu şarkıları tekli olarak yayımlamaya başlayacağız yakın zamanda. 12 şarkıya tamamlayıp, tüm yıla yayılan bir tekli serisi yapmayı planlıyoruz. Yıl sonunda da bu şarkıları bir albüm altında toplayacağız. Destroy Earth’de de 3 şarkılık yeni bir EP kaydettik. Bu kayıtlarda ilk kez vokal denedik. İki şarkıda vokalleri ben yapıyorum, bir de enstrümantal parçamız var. Bu EP ile ilgili son düzenlemeleri yapıyoruz. EP’yi yayınladıktan sonra da yeni bir kayıt üzerine çalışma planımız var.