Altyazı'dan 150. sayısı şerefine nefis bir yayın: "Altyazı'nın Gayri Resmî ve Resimli Türkiye Sinema Sözlüğü"

Türkiye’nin en önemli sinema dergilerinden Altyazı, 150. sayısını çok özel bir yayınla, Türkiye sinemasını, alfabetik sırasına rağmen birbirini  tamamlayan  başlıkları ve ilginç anekdotlarıyla işleyen, 102 yazarın kişisel yorumlarını, anılarını kaleme aldığı, alışılmışın dışında, okura keyifli bir sinema tarihi sunan Altyazı’nın Gayri  Resmî ve Resimli Türkiye Sinema Sözlüğü ile kutluyor.

Yeşilçam izleyicisinin sinemayla kurduğu, oyuncuların aileden biri gibi sevildiği coşkulu ilişkiden, Doğu Yücel’in, “Türkiye’de fantastik ve korku edebiyatın ruhani lideri” olarak tanımladığı, Türk yazarlara  gotik dünyanın kapılarını aralayan isim olarak gösterdiği sinema tarihçisi Giovanni Scognamillo ve rekor sayıda filme set amirliği yapmış Godzilla Selahattin gibi gizli kahramanlara, transseksüelliğini Türk insanına kabul ettirmeyi başaran yegane isim Bülent Ersoy’un rol aldığı Beddua (1980) ve Şöhretin Sonu (1981) filmleriyle erkek eşcinselliğinin Türk sinemasına girişinden, nice filmi izleyiciyle buluşturmuş efsanevi Emek Sineması’na, sansürün tıkadığı yaratıcı kanalların mahsülü; Türkiye sinemasının ilk sürrealist filmi Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri‘ne kadar, oldukça geniş bir yelpazeyi kucaklayan, okudukça insanı daha da heveslendiren, hüzünlendiren, aydınlatan bir sözlük.

Normal filmlerin arasına sıkıştırılmış porno görüntüleriyle bir neslin sekse bakışını şekillendiren “o biçim sinemalar”, Gemide (1998) ve Barda (2006) gibi “erkek melodramı” tabir edilen, kadını varoluşsal bunalımına sebep ve sorumlu gösteren, hiçliğinin anlamsızlığının acısını kadından çıkaran yenilmiş, öfkeli erkekleri işleyen filmler, Yeşilçam’ın ağlayan jönleri ve yıllarca korkulan, bastırılan müstehcenliğin bir anda ticari bir zorunluluğa dönüşümüyle, Türkiye sinemasında kadın figürünün işlenişi ve kadınlık algısının evrimine dair de kapsamlı bir kaynak olarak görülebilir pekala.

Yabancı bir ülkede, ırkçılığın, eşcinsel düşmanlığının hedefi olmayı, öteki olarak yaşamayı ve bir şekilde İstanbullu olmayı başarmış bir adamın, James Baldwin’in hikayesi başta olmak üzere, düşüncelerimizi, hayallerimizi, birbirimize bakışımızı kitlesel boyutta etkileme gücüne sahip bir sanat dalını şekillendiren nice ellerin, çeşitliliğini, güzelliğini, kimi zaman sığlığını, bir şeyler anlatma ya da anlatmama dertlerini işleyişiyle, insanın gördüğünü, bildiğini sandığını daha farklı değerlendirmesine de el veren bir derleme.

Sanki elinizde tuttuğunuz belki yaşayan, nefes alan, birbirine yabancı olup bir şekilde yolları buluşan, karışan insanların belki de koca bir ailenin hikayesiymişçesine keyifle okuduğunuz, bir sözlükten çok daha fazlası aslında Altyazı’nın Gayri Resmî ve Resimli Türkiye Sinema Sözlüğü. Mutlaka yeni bir şeyler öğreneceğiniz, aklınıza estikçe geri döneceğiniz bir kitap! Nefis illüstrasyonlar ve kolay kolay erişilmeyecek arşivlerden çıkan fotoğraflar, posterler ve taslaklar da cabası!