Arşivden: “Futbolun stadyumda olmayanını severim” – Hans van der Meer

Şampiyonlar Ligi ve stadyumlardan uzak bir futbol aşkını, Avrupa’daki amatör futbol sahalarını dolaşıp burnumuza toprak sahaların kokusunu getiren fotoğraflarla belgeleyen Hollandalı sanatçı Hans van der Meer ile kitabı European Fields vesilesiyle konuştuk.

Röportaj: J. Hakan Dedeoğlu Bant Mag. No:33, Eylül 2014

Futbolla güçlü bir bağın var mı? Yoksa bu sahalarla yalnızca bir sanatçı olarak mı ilgileniyorsun?

Ben hayatım boyunca amatör olarak futbol oynadım. Bugün hâlâ 59 yaşımda, arkadaşlarla cuma geceleri futbol oynarız. Ama stadyumlara çok nadiren giderim, desteklediğim bir kulüp yok. Kırsal alanda bir kasabada büyüdüğüm için bu tür sahalarla oldukça içli dışlıyım.

Avrupa’yı dolaşıp, amatör futbol sahaları üzerine böyle bir kitap yayımlamanın arkasında ne gibi ilhamlar var?

1988’de Hollanda millî takımının 1911-1955 tarihleri arasında çekilmiş arşiv fotoğraflarından oluşan başka bir kitap yayımlamıştım. O günlerde, bugün gazetelerde gördüğümüz korkunç yakın çekimler gibi değildi futbol fotoğrafları; stantlardan kuşbakışı fotoğraflar çekilirdi. Bugünlerde fotoğraflar, sahadaki vaziyetle ilgili hiçbir bilgi vermiyor, üstelik aradaki ilişkiyi de kaçırıyorsunuz. 1998’de Dutch Fields isimli kitabım yayımlandıktan sonra epey meşhur oldu. Avrupa’da çeşitli yerlerde sergilerim oldu ve ben de Avrupa genelinde fotoğraflar çekmeye başladım. Hollandalı futbol dergisi JOHAN’da her ay fotoğraflarıma iki sayfalık yer verilirdi. 2001 yılında da Hollandalı fotoğraf enstitüleri ve müzeleriyle ilgili bir görevde çalışmak için oraya çağırıldım. 2004 yılında da aynısını Bradford’daki Film ve Fotoğraf Müzesi için yaptım. Yani 2005 yılında elimde oldukça fazla ve müzeleri gezebilecek nitelikte bir sergi yapacak kadar malzeme vardı. Böylece European Fields ’ı yeryüzündeki en iyi yayınevlerinden biri olan Almanya’daki Steidl’den çıkarabildik

hans1

Bu sahaların güzel bulduğunuz yanı nedir?

Ortamın gösterişsiz oluşu. Ben mümkün olduğunca Şampiyonlar Ligi’nden uzak durumları ele almaya çalıştım. Özellikle alt liglerdeki maçları perde arkasıyla birlikte ele almaya çalıştım. Böylece fotoğraf o alanlar ve yerli halklarıyla ilgili bir şeyler de söyleyebilecekti. Bu yüzden bu proje için uygun lokasyonları arayıp bulmak için çok uğraştım. Genelde haftaiçi günler kasabaları gezer, yerli halkın yardımıyla o yerlerle ilgili bilgi alır, eğer uygunsa haftasonu maçı çekmek için geri gelirdim. Birkaç hafta içinde müzelerde sergilenebilecek malzemeye sahip olurdum. Bir yardımcımla birlikte aynı zamanda hep kayıt da yaptık. Avrupa’nın farklı yerlerinde yalnızca sergilerimde gösterilen beş ya da altı futbol filmi de kaydettim. Mesela artık, İtalya’da kaydettiğim bir futbol filmini uygulama olarak satın alabiliyorsunuz (bunun için Calciatori della Dominica’ya bakabilirsiniz). Bradford’da çektiğim filmin ismi Saturday Afternoon – Sunday Morning .

Fotoğraflarını çektiğiniz futbolcularla iletişim içinde miydiniz?

Evet, hep maçtan önce yanlarına gidip kendimi tanıtır ve onlara ne yaptığımı açıklardım. Genelde portatif bir merdivende ayakta dururdum ki bu biraz tuhaf bir durum olurdu. Aynı zamanda onların önemsiz maçı için uzaklardan gelmiş olmam futbolcular için heyecan verici olurdu.

Röportajın tamamı için buraya tıklayarak Bant Mag. No:33’e ulaşabilirsiniz.