Arşivden: Richard Mosse’un merceğinden sıcak-soğuk dalgaları ve mülteci kampları

Yazı: Mehmet Ekinci
Bu yazı, Mayıs 2017 tarihli Bant Mag. No:57’de yayımlanmıştır.

Mülteci krizini görüntülemek için termal kamera kullanmayı seçen Mosse, fotoğraflarına bakan insanlarda acıma ve kasvet hislerinden çok, bu insanlık dramına uzaktan bakarak suç ortaklığı ve empati hislerini uyandırmayı amaçlıyor.

İrlandalı fotoğrafçı ve video sanatçısı Richard Mosse, ordu teknolojisi aygıtlarıyla kendi estetiğini aynı kadrajın sınırlarında buluşturduğu yeni projesi Heat Maps fotoğraf sergisi ve Incoming videosuyla geçtiğimiz kış aylarında tekrar huzurumuzdaydı. 2009 yılında yayınladığı Irak ve 2011-2013’te yayınladığı Demokratik Kongo Cumhuriyeti savaş fotoğraflarıyla kendinden söz ettiren Mosse, bu sefer Kuzey Afrika-Orta Doğu-Avrupa havzasındaki mülteci krizine odaklanıyor. Kullandığı sıradışı görüntüleme teknikleriyle insan biyolojisinin çıplak gözle göremediğini görünür kılmaya çalışan Mosse, sıcak çatışma alanında uzaktan düşman tespit etmek ya da ulus devlet sınırlarını gözetim altında tutmak için geliştirilen ordu teknolojilerini kendi estetik ve siyasi gündemi için farklı bir amaç doğrultusunda kullanıyor.

Idomeni Kampı, Yunanistan, 2016. Metalik kağıda dijital c-print baskı
Idomeni Kampı, Yunanistan, 2016. Metalik kağıda dijital c-print baskı
Larissa Kampı, Yunanistan, 2016. Metalik kağıda dijital c-print baskı

Richard Mosse, 2 Şubat-11 Mart 2017’de New York’ta sergilenen Heat Maps fotoğraflarını çekmek için türünün son örneği bir termal kamera kullanmış. Uluslararası anlaşmalar çerçevesinde ağır silah kategorisinde değerlendirilen bu termal kameranın üretici firmasını açıklamayan Mosse, aynı çokuluslu savunma ve güvenlik firmasının uzun menzilli savaş füzeleri ve dronelar da geliştirip üreten bir firma olduğunu söylemekte yetiniyor. 6 ile 30 kilometre uzaklıktaki kişileri, bedenlerinden yaydıkları ısı dalgalarını görüntüleyerek tespit edebilen bu kamera, Mosse için Avrupa’nın çeşitli noktalarına yayılmış mülteci kamplarını fotoğraflamak adına yeni bir teknolojik platform ve hikâye anlatımı kanvası sunmuş.

Geçtiğimiz üç sene boyunca 22 kilogram ağırlığındaki termal kamerayı, kameranın iki katı çeken tripod üzerinde üç kıtaya yayılmış mülteci rotaları boyunca taşıyan Mosse ve ekibi, ağır silah teknolojileri ve güç-iktidar çatışmalarının yollara düşürdüğü insan kafileleri ve onları çevreleyen, kuşatan modern devlet düzeneklerini bizlere siyah beyaz formatta birer ısı dalgası indeksi olarak sunuyor.

Richard Mosse, bir önceki projesinde de askeri teknolojileri kendi görüş moduna yontarak kullanmış bir fotoğrafçı. Demokratik Kongo Cumhuriyeti-Ruanda sınırında 2000’lerin başından beri devam eden silahlı çatışmaları görüntülediği The Enclave video enstalasyon (2013) ve Infrared fotoğraf serisi (2011) için, türünün son örneği dijital bir askeri termal kamera yerine, 2009 yılında kullanımdan kalkmış analog bir kızılötesi askeri kamera kullanmış. Richard Mosse, ilk tasarımı İkinci Dünya Savaşı sırasında yapılmış olan Kodak Aerochrome’u, aslında daha çok Jimi Hendrix’in Are You Experienced (1967) ve Frank Zappa’nın Hot Rats(1969) albüm kapaklarıyla birlikte düşünmeyi tercih ediyor. Kodak Aerochrome’u son dönemde kullanan bir diğer sanatçıysa, True Detective‘in ilk sezon yönetmeni olarak akıllarımızda yer eden Cary Fukunaga. Fukunaga’nın Netflix için çektiği, İdris Elbalı Beasts of No Nation‘daki meşhur kırmızı filtreli sahne, Mosse’un film yayınlandıktan sonra Fukunaga hakkında intihal suçlamaları yapmasına neden olmuştu.

mosse5

“Incoming” filminden kareler, 2016. Metalik kağıda dijital c-print baskı.

2015 yılından beri giderek kötüleşen mülteci krizini kendine dert edinen birçok foto muhabiri ve sanatçı olduğunu biliyoruz. Bunlardan ilk akla gelen, 2015 yazı sonunda Bodrum’dan Kos Adası’na geçmeye çalışırken boğulan üç yaşındaki Kobaneli Alan Kurdi’nin akıllara kazınan fotoğrafı. Daha sonrasında Ai Weiwei, Doğan Haber Ajansı muhabiri Nilüfer Demir tarafından çekilen bu fotoğrafı yeniden canlandırdığı siyah beyaz fotoğrafıyla çok tartışma yaratmıştı. Sanatçının Instagram hesabını takip edenler, Ai Weiwei’nin o dönem Doğu Akdeniz havzasından başlayarak Avrupa’nın içlerine kadar mültecilerle birlikte hareket ettiği paylaşımları hatırlayacaktır. Weiwei, en son bu sene mart ayında Prag’da açılan sergisindeyse dev bir kurtarma botu içine yerleştirdiği bir örnek siyah insan maketleriyle Akdeniz kıyıları ve Avrupa’da devam eden mülteci krizini gündeminde tutmaya devam ediyor.

Yazının tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:57’ye ulaşabilirsiniz.