Aynı sonik dünyanın farklı yüzleri: Dieterich & Barnes

Bant Mag. ekibi olarak senelerdir dinlemekten sıkılmadığımız birçok albüme imza atan iki müzik dehasının güçbirliği olan The Coral Casino, son zamanlarda en sık zaman geçirdiğimiz albümlerin başında geliyor. Deerhoof gitaristi John Dieterich ve A Hawk and a Hacksaw, Neutral Milk Hotel, Bablicon gibi farklı sularda yüzen projeleriyle karşımıza çıkan Jeremy Barnes’ın Living Music Duplication etiketiyle 6 Mayıs günü yayınlanan ilk albümü, baştan sona sürükleyici anlarla ve ikilinin müzik geçmişinden izler taşıyan heyecan verici fikirlerle dolu. Şu sıralar Deerhoof ve A Hawk and a Hacksaw’la çıkacakları uzun soluklu turneler için hazırlık aşamasında olan ikiliyle, The Coral Casino üzerine keyifli bir sohbete daldık.

Röportaj: Cem Kayıran – İllüstrasyon: Duygu Topçu

The Coral Casino albümünün temelini ikili olarak yaptığınız doğaçlama kayıtların oluşturduğunu okumuştum. Diğer projelerinizle karşılaştırdığınız zaman, bu albüm için geçirdiğiniz şarkı yazım sürecinin ne gibi farklılıkları vardı?

Jeremy Barnes: Doğaçlamalar bu şarkıların doğması açısından önemli bir görev teşkil ediyordu ama şarkılar üzerinde azımsanmayacak bir zaman harcadık. Doğaçlamayla başlayarak müzisyen olarak kullandığımız tipik jestlerden uzak durmayı başarmış olduk. Sonrasında da bu malzemelerin üstüne kayıt yapmanın, doğaçlamalardan şarkılar yaratmanın ve her şarkı için yavaş yavaş çalışarak kendi kompozisyonlarına temel hazırlamanın inanılmaz derecede eğlenceli olduğunu fark ettik.

John Dieterich: Bence en önemli farklılık, projenin başlarında birbirimizden herhangi bir beklentimizin olmayışıydı. Birlikte çalarak ve vakit geçirerek kim olduğumuzu öğreniyorduk. Bu bence büyük bir farklılık. Ayrıca hiç acele etmedik. Bir son teslim tarihi olmadan çalışmak kimi zaman harika ama bazen de bir şeyi bitirmek için kendini zorlaman gerekiyor. Birlikte ne yapmak istediğimize dair bir anlayışa ulaştığımız için bir sonraki albümün çok daha hızlı şekilde tamamlanacağını düşünüyorum.

Albümdeki şarkı yapıları değişkenlik gösteriyor olsa da albüm çekici bir akıcılıkla ilerliyor. Bence bu detay The Coral Casino’ya eşsiz bir dinamik getiriyor. Bu anlamda “Mummers” gibi bazı şarkıların diğer parçalara göre farklı rolleri olduğunu düşünüyorum. Şarkıları albüm için sıralarken nelere dikkat ettiniz?

JD: İkimizde bir hikâye anlatan, kendine ait bir dili olan albümleri seviyoruz. “Mummers” ve “Sales Tan, Pt. 2” gibi parçalar doğrudan doğaçlamalarla ortaya çıktı. Bu hissiyatın albümde olmasını ve daha şarkı odaklı kısımlara bir doku olarak eklenmesini istedik. Geldikleri yerleri öğrendikten sonra şarkıların farklı anlamlar ifade ettiklerini düşünüyorum. Bir şekilde benim için ikimizin de ilgilendiği aynı sonik dünyanın farklı yüzlerini göstermek anlamına geliyor bu.

JB: John da ben de bu albümde ritimle fazlasıyla ilgilendik. Ritmi, melodi ve akor değişikliklerine kıyasla ana odak noktamız olarak kullandık. Bana kalırsa albümün akışı ilk etapta ritme odaklanmamızın ve momentumu devamlı kılmaya çalışmamızın bir sonucu. “Mummers” perküsyonlar yerine ses temelli olsa da tamamen ritmik bir şarkı.

The Coral Casino’nun dışında kalmış parçalarınız var mı? “Sales Tan, Pt. 2” ismi ister istemez şarkının ilk bölümü hakkında bir merak uyandırıyor!

JB: Kenara ayırdığımız birkaç şarkımız var. Muhtemelen hiçbir zaman gün ışığı görmeyecekler. “Sales Tan, Pt. 1”, CD formatına sığdıramayacağımız kadar uzun.

JD: “Sales Tan, Pt. 1” yalnızca hayal gücünde var oluyor. Kullanmadığımız şarkılardan herhangi biri olabilir ama biz de bilmiyoruz. Albümün yapım aşamasının sonlarında bazı fikirleri kırptık. İkimizden biri herhangi bir şey hakkında şüphe duyuyorsa, onu kayıttan çıkardık. Albümü yönetilebilir kılmak açısından faydalı bir metot oldu bu.

Bir dinleyici olarak albümde Deerhoof, Neutral Milk Hotel, Bablicon ya da A Hawk and a Hacksaw’a benzerlikler taşıyan fikirler yakalamak pek de zor değil. İkili olarak paylaştığınız müzikal yaklaşımı nasıl tanımlarsınız?

JB: Birlikte keşifler yapan iki arkadaşız.

JD: İkimiz de ritim ve tansiyon odaklı fikirlerle çalmaya meraklıyız. Sanırım ikimiz de her yere dağılan bir şey yerine içsel bir mantığı olan bir şey yapmak istiyorduk. Temelde albümü olduğu gibi kılan şey bizim belirli melodik/armonik duyarlılıklarımızın ritmik bir yaklaşımla birleşmesi oldu bana kalırsa. Dinlemesi eğlenceli olan bir şey yapmak istedik. Araba sürerken, koşarken, hareket halindeyken dinlenebilecek bir müzik olduğunu düşünüyorum. İnsanları gülümsetmek için yapıldı.

Albümün ardından bir turne yapacak mısınız? Aklınızda canlı performanslar için nasıl bir kurulum var?

JD: Henüz planlanmış bir konser yok. İkinci albüm için bir takvim oluşturuyoruz ve belki o noktada bir turne yapabiliriz. Bu müziği çalmak için kesinlikle yardıma ihtiyacımız olacak ve biraz zaman ve çaba isteyecek bir şey olacak. A Hawk and a Hacksaw bu yaz turne yapıyor ve ben de yaz ve sonbahar boyunca Deerhoof’la turnede olacağım.

JB: İkimizin de daha az meşgul olduğu ve bazı insanlara grubumuzda çalmaları için para ödeyebileceğimiz zaman bir turne yapacağız.

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:50’ye ulaşabilirsiniz.