Bant Mag. No:26'dan: Oh be sonunda, The Ringo Jets!

Portekizli blues/folk/indie gitarcısı Frankie Chavez yurdumuzda pek meşhur değil henüz… Ama yolları bir şekilde bizim The Ringo Jets ile türlü vesilelerle çakışmış… Gençler birbirini sevmiş, anlaşmış… Madem böyle bir durum var, The Ringo Jets’in de aylardır beklenen albümü (sonunda) bu ay Tantana Records etiketiyle yayınlanacak, kendi aralarındaki bir Skype sohbetini yayınlayalım dedik.

Frankie Chavez: Selam
Lale: Merhaba..
F: Nasıl gidiyor?
Tarkan: Heyecanlı… Albümü bekliyoruz. Gün saymaya başladık…
F: Biliyorum, ben bayıldım ne yalan söyleyeyim. Oraya geleceğiz ama bana önce grubun ismi nereden çıktı bir anlatsanıza… Güzel isim…
L: Teşekkürler. Kelimelerle oynuyordum aslında. Tam hatırlamıyorum ama bir şekilde THE RINGO JETS dedik bir yerde, hepimiz ikna olduk, öyle kaldı.
F: Açıkçası Türkiye’den bu tarz bir grubun çıkmasına şaşırdım. Yani, Portekizli biri olarak ben de bunu duyuyorum sıkça, ama size gelen tepkiler nasıl?
L: Sana da mı aynı tepkiler geliyor? Burada da benzer aslında… İnsanlar gelip nasıl oldu da bu tarz müziğe sardık soruyor; şüpheleri var sanırım!
F: Türkiye’de blues/rock sahnesi ne durumda?
T: Blues dersen, bir kaç kulüp var, jam session’ların yapıldığı; çok yetenekli müzisyenlere denk gelmen mümkün… Ama “grup” olarak sorarsan, biz denk gelmedik herhâlde… Çok iyileri mutlaka vardır ama bizim gördüklerimiz daha çok klasik blues havalarında takılı kalmışlardı açıkçası. Rock sahnesi baya geniş; metalden tut, krautrock’a kadar her türlüsü mevcut ve aralarında bir kaç tane çok orijinal grup da var.
F: Türkiye dışında çaldığınız konserler de olduğunu biliyorum. Primavera, Waves, Glimps, XtrarRadio Fest… Eminim bin kere anlatmışsınızdır, klişe soru olsun istemem ama sizi tanımayan kitlenin tepkileri nasıldı? O çok önemli çünkü…
L: Genelde tepkiler iyi… Biz de bundan çok memnunuz.
F: Sizden “Dünya Müziği” tipi bir şey bekleyenler olmuyor mu? Ben beklerdim şahsen…
Deniz: Bekliyorlardır herhâlde… Ama durumun öyle olmadığını hemen anlıyorlar.
L: Ben daha o ilk akorla değişen suratları görmeyi çok seviyorum. Sonuçta Doğulu, kadın davulculu bir grup ezberiyle geliyorlar herhâlde. Ama volümü duyunca ifadeler tersyüz oluyor. Böyle güm diye… Gerçekten seviyorum o ânı… .
F: Başka hangi festivallerde çaldınız?
T: Türkiye’deki festivallerden Rock’n Coke, Mono, NewComers’da çaldık… One Love’da da çalacaktık aslında ama, malûm bu yaz “olaylı”ydı, festival iptal oldu. F: Biliyorum Türkiye için sıcak bir yaz oldu… Ama bir şey söyleyeyim mi bence dünyaya çok önemli bir mesaj verdiniz bir yandan. Böyle bir tepkinin Türkiye gibi bir ülkeden çıkması bence çok önemli…
L: Ha ha; belki haklısın ama burada bitmek bilmiyor, seninle konuşuyorken bir yandan gözümüz kulağımız televizyonda; kusura bakma…
F: Nasıl yani? Ne oldu? Gösteriler tekrar mı başladı?
T: Evet. Hükümet ve onlara yakın tiplerin 4.5 milyon dolarlık bir hırsızlığı ortaya çıktı. Uzun hikâye ama paralar ayakkabı kutularından çıktı… Pis işler…
F: Çok saçmaymış. Bizim de Portekiz de hükümetten yana sorunlarımız var ama alıştık artık…
L: Eminim sadece beyaz, dindar erkeklerin kafalarına göre yaşadığı ama kalan herkesin baskı altında olduğu bir yerde yaşasaydın, sen de sinirlenirdin. Kadınların durumunu hiç anlatmayayım. Tecavüze uğrasak, bizim kabahatimiz olacak neredeyse…
F: Hadi canım…
L: Yani…
F: Neyse, albüme gelelim… Kulağıma bazı “ilhamlar” çarptı diyelim; mesela White Stripes (sadece gitarlar değil, özellikle “Stomper” ve “The Place”te vokaller de bana Jack White’ı hatırlattı). Sizin için önemli bir ilham kaynağı mı?
T: Bunu çok duyuyoruz… Kadın davulcu ve gitar grubu olmaktan herhâlde. Tabiî ki White Stripes’ı seviyoruz ama The Ringo Jets’in beslendiği daha bir sürü grup var. Zamanla bu daha net anlaşılacak herhâlde…
F: Jon Spencer & The Blues Explosion’ın çiğ hâli de var sanki biraz?
T: Aynen. Jon Spencer büyük bir kaynak mesela. Severiz… Peki sen?
F: Tabiî ki ben de çok seviyorum… ZZ Top ile aranız nasıl?
T: Evet! ZZ Top’ın erken zamanları da kesinlikle iyi bir ilham kaynağı…
F: Garaj ruhuna da The Sonics’ten miras diyebilir miyiz?
L: Tabiî ki… En sevdiklerimizden…

Yazının devamını okumak için buraya tıklamanız yeterli.