Bant Mag. No:35'ten // Duygusal tahribata hazır: Dorian Wood

Los Angeles’lı çok yönlü sanatçı Dorian Wood ile, ilk albümünün ilk şarkısından son albümünün son şarkısına, kuir sanatına, fillere, kabuslara ve ırkçı antika figürlere uzanan bir “yaz sonu” muhabbeti yaptık. Onu henüz tanımıyor olabilirsiniz, ama bu satırlar arasında kayarken derhâl şarkılarını açıp duymak isteyecek ve yaratım süreçlerinin kesikleri arasında bir süre takılmak isteyeceksiniz.

Dorian Wood Interview (by Sinan G.) / Clip 1 from Sinan G on Vimeo.

Seninle ilgili bir röportaj okuyordum ve “La Cara Infinita” şarkısı için, “Bu şarkıya dans edebilirsiniz” gibi bir şey diyorsun. Ben de “Tabiî ki öyle, ben dans ediyorum zaten o şarkıya” diye düşündüm.

Kesinlikle. İnsanların dans edebilecekleri bir şarkı yazmak istedim çünkü ben dans etmeyi çok severim ve bence müziğinizi seven herhangi birinden gelebilecek harika bir tepki bu. Hep daha dans edilebilir müzik yapan başka gruplarla çalardım. Konserlerde ne zaman dans edilebilir bir şarkı olsa insanlar müziğe başka türlü bağlanırdı. Ben de hep bunu nasıl yapabileceğimi merak edip durdum. Sahnede olmayı çok seviyordum ama insanları nasıl dans ettirebilirdim. Aklımda bu soruyla “La Cara Infinita”yi yazdım. Aslında bir düğün şarkısı olarak başladı. Arkadaşlarım düğünlerinde bir şarkı söylememi istedi ve ben çok yavaş ama yine de ayni aynı akor içeriğine sahip olan ve Eddika Organista ile düet yağacağım bir şarkı yazmaya başladım. Ama olmadı. O gün geldi, çekindim ve istemedim. Çok oturmuş gibi gelmedi ve biraz daha gelişmesini istedim. Bir sene sonra falan albüme uygun hâle getirdim.

Şarkının böyle bir yerden çıkmış olması hoşuma gitti. İlham her yerden gelebilir yani.
Evet.

Bir beyan olmasını da seviyorum. Pasolini’nin “Salo”sundan esinlendiğini de söylemiştin.
Videosunda söylemiştim, evet.

Acayip akla yapışan, sevilesi bir şarkı. Ama insanları sanki bu kadar hırpalayıcı bir filme dans ettirmekte biraz netamelik de var.
Evet, elbette! Bu bana hep hitap eden bir şeydir. Müziğin genel tarihinde dans ettiğin şarkıların çoğunun ritmine veya melodisine dans edersin, anlamına değil. Eğer anlamını biliyorsan da onun kutlamasını yapıyorsun demektir. İstediğim şey, kaba olmadan, vaaz verir gibi tınlamadan benim için önemli bir mesajı aktarmaktı. Feminizmin ve insan haklarını koruma hareketinin önemi. Bunu da psikedelik imgelerle yapmak istedim. Şarkıda, kendilerini esaretten kurtarmış birçok çıplak kadın gökyüzünde kocaman bir surat oluşturuyor ve dünyanın sonunu getiriyor. Bu imge aklıma gelince onu özgürlüğü kutlayan ve dans edilebilir bir şarkıyla birleştirmek istedim. Aslında bir anlamda çok da hafif bir şarkı. Eğer İspanyolca biliyorsanız şiddetli görüntüler olduğunu anlayabilirsiniz. Ve buna insanların dans etmesi beni heyecanlandırıyor. Ben uzun şarkılara dans etmeyi severim ama bu en kısa şarkılarımdan biri oldu. Ana akım hiçbir radyo bu şarkıyı çalmazdı ama olsun.

İlk albümün Bolka’ya gelmek istiyorum. “Apple Heart” şarkısında bir bildiri yapıyorsun ve şöyle diyorsun: “Bayanlar baylar, karşınızda Dorian Wood!” Hip hopta burada olduğu gibi bir kibir/kendine güvenmeyle karşılaştığımız olabiliyor ama bu pop müzikte çok gördüğüm veya duyduğum bir şey değil. Neden senin ilk albümünde böyle bir beyan var ve tam olarak neyi beyan ediyorsun?
O şarkı eski erkek arkadaşımın benden ayrıldığı günden bir gün sonra, bir “arınma” olarak yazılmıştı. Şimdiye kadar en rahat bestelediğim şarkılardan biri. Yarım saatte falan çıkarttım. Söz ve müzik olarak… Mesela seks esnasında bir anda ikinci defa orgazm olduğunda, “Aman Tanrım! Bunu beklemiyordum!” deyip kendi sırtını sıvazlar ve aynı zamanda tuhaf da bir korku yaşarsın ya… İşte o şarkı da bu karmaşayla ilgili. O beyanın geldiği yer de aslında o hırpalanmış olduğum yer. Şarkıyı yazdım ama depresyondaydım, gücümü toplamaya çalışıyordum ve başaramadım. “İşte bu kadar zavallıyım. Bu kadar zavallıyım duygularımla. Kendimi o kadar kolay bir şekilde açtım ki… Ve duygusal yıpranmaya son derece açık olduğum o kadar belli ki, o kadar zavallıyım işte” gibi şeyler geçiyordu kafamdan. “Bayanlar baylar, karşınızda Dorian Wood!”

dorianwood_web_1

“Şu anki hâliyle…”
“Hasta ve üzgün bir hâlde.” Kendi sözlerimi unuttum. Neyse. Şarkı bu hâldeyken suçlayacak bir hain arıyor ama en nihayetinde yanımda olmayacak bu insan ile beraber olmaya karar vermiş olan benim sadece bu. “Yine aynı şeyi yapıyorum, yine kendimi ayağımdan vurdum, aptalım, zavallıyım…” Bu duyguların ilerisine gidiyorum, bir şey saklamıyorum, altına imzamı atıyorum. Kendi kendini aşağılamaktan geriye dönüş olmuyor.

Hadi biraz da “O”dan bahsedelim. Şarkının klibi neredeyse mükemmel denebilecek bir içerik sunuyor; müzik, söz ve imgelerin mükemmel bir birleşimi gibi. Nasıl ortaya çıktı? Harika bir beyan. Temel bir beyan, bir anlamda.
O şarkıda beyan edilen aslında bir anlamda ilk şarkı “Apple Heart”ta beyan edilen asıl şeyle yaratılan ve kapatılan köprü.

Yani bir beyan vardı.
Vardı. “O” parçası, “Apple Heart”ta başıma geldiğini anlattığım şeyin tekrar başıma geleceği korkusuyla yaşamakla ilgili.

Röp: Sinan G. – İllüstrasyon: Mehmet İnanır

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:35’e ulaşabilirsiniz.