Bant Mag. No:36'dan // Davulcular anlatıyor: Liam O'Neill (Suuns)

Bant Mag. No:36’da yer alan “Nasıl başladım? Neden başladım?¨: Davulcular anlatıyor isimli dosyada, yerli yabancı toplam 32 davulcunun, davulla ilgili hikayelerine yer verdik. Söz şimdi de Suuns davulcusu Liam O’Neill’da.

Liam O’Neill
Suuns

“Davul çalma tekniğinin koşmak veya spor gibi, çok fazla hazırlık yapmadan veya düzen kurmadan, fikirlerini bir bakıma gerçek zamanda çalabilecek kadar basit ve temel olması hoşuma gidiyordu.” 

Hep müzikle ilgilenen bir çocuktum ve aşağı yukarı beş yaşımdan itibaren annemle babama bana küçük bir eletronik piyano almaları için yalvarıyordum. Tabiî piyano zekâ, sınıf, yetenek, vs.’nin belirtisi olan “meşru” bir enstrüman olduğundan, ders almam şartıyla kabul ettiler. Ben de bunu neredeyse altı yıl kadar görev duygusuyla aç bir şekilde yaptım. Fakat ergenliğin en erken evrelerine erişir erişmez açıklanamayacak şekilde ve tamamıyla davullarla kafayı bozdum. Enstrümanda bana hitap eden bir şey vardı, sezgisel, fiziksel bir doğası (altı yıl piyano dersinden sonra anca güç bela nota okuyabiliyordum ve bildiğim şarkıların neredeyse tamamını da kulaktan çıkarmıştım). Davul çalma tekniğinin koşmak veya spor gibi, çok fazla hazırlık yapmadan veya düzen kurmadan, fikirlerini bir bakıma gerçek zamanda çalabilecek kadar basit ve temel olması hoşuma gidiyordu. Mesela davulcuları bence daha çok yazar veya bilim insanlarıyla benzerlik taşıyan synth çalarlardan çok, hep şarkıcı veya sporculara benzetmişimdir.

“O benim oğlum!!!”

Yukarıdakilere ek olarak bu hikâye, ilk bateri takımımı alışımla ilgili, ama bu arada benden başka bir adamın davul tutkusu söz konusu. Annemle babamı tekrardan birkaç yıl boyunca rahatsız edip (erkek çocuklar başka ne yapar ki?) teklifimin geri çevrilmesinden sonra, 50’li yaşlarında ama genç kalpli (ve kafalı) aile dostumuz Dan Slater, benim yakınmalarımı duyup annemle babamı ikna etmekle kalmamış, seti alıp parasını da kendisi vermişti. Bana “Whipeout”u çalıp çalamadığımı sorduğunu ve gizli kapaklı şekilde onu çalabilirsem her şeyi çalabileceğimi söylediğini hatırlıyorum (Artık “Whipeout”u çalabiliyorum). Yıllar sonra, ben bir nebze başarılı bir caz davulcusu olduğum zaman, Dan, anne ve babamla beraber benim yerel bir kafede çaldığım şovlardan birine geldi; küçüklüğümden beri ilk defa çalmamı izleyecekti. İkinci setimizin sonuna doğru (ve ikinci şarap şişesinin sonuna doğru) grup beni herhâlde oldukça taşkın olan bir bateri solosu için yalnız bıraktı ki sona erdiğinde Dan sahneye atlayıp çılgınca ve övünerek seyircilere bağırmaya başladı: “O BENİM OĞLUM!!! O BENİM OĞLUM!!! (Annemle babamı işaret ederek.) ONLAR DEĞİL!!!! BEN!!!! BEEEEEEN!!!!”