Bant Mag. No:38'den // “Kadınlar savaştan özgün biçimlerde de etkilenir” - Barış İçin Kadın Girişimi

Kobanê ve Şengal’le dayanışma amacıyla “Paylaşmaya Ben De Varım” kampanyasını başlatan Barış İçin Kadın Girişimi’nden Ayşe Toksöz’le 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü de vesile ederek buluştuk, kampanyanın içeriğine, barış süreçlerinde kadınların oynadığı role ve çözüm sürecinin istikametine dair sohbet ettik.

Röp: Neyir Özdemir, 13Melek – İllüstrasyon: Sadi Güran

Barış İçin Kadın Girişimi (BİKG) ne amaçla kuruldu ve bugüne dek hangi faaliyetlerde bulundu?
BİKG, 2009 yılında çalışmalarına başladı. O dönemde KCK operasyonları adı altında özellikle Kürt kadın siyasetçilere yönelik çok yoğun baskılar söz konusuydu. Zaman içerisinde BİKG’nin formu biraz değişti. Çeşitli sokak eylemliliklerinin yanısıra özellikle Ocak 2013’te çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte temas ve gözlem dediğimiz yeni bir sürece girildi. BİKG, savaştan en çok etkilenen yerlerde gözlemler yapmak ve savaşın her iki tarafıyla da temaslar kurmak gibi bir misyon edindi. Bu bağlamda Lice, Doğu Beyazıt ve Dersim gibi savaştan derinden etkilenmiş yerlere gözlem heyetleri olarak gidip görüşmeler yaptık. Bunun dışında TBMM ve Kandil’le de temaslar içine girildi. Yapılan temas ve gözlemlerin neticesi olarak 2014’te yayınladığımız rapora BİKG’nin web sayfasından ulaşılabilir. Bunların yanısıra konferanslar ve forumlar düzenlendi, özellikle batıdaki kadınları savaş hakikatleri hakkında düşünmeye ve konuşmaya teşvik edecek birtakım eylemlilikler ve etkinlikler yapıldı, birçok yerde barış noktaları kuruldu.

Kadınlar savaş ve çatışma ortamlarında ne tip hak ihlallerine uğramakta? Barış ve çözüm süreçlerinde kadınlar ne tür özgün roller oynayabilirler?
Öncelikle kadınlar savaşın sadece mağduru değildir, çeşitli biçimlerde savaşın faili de olabilirler. Ulusalcı bir perspektiften savaşı destekleyen söylemde bulunan ya da bizzat savaşan kadınlar da faildir. BİKG olarak iddiamız ise şu: Tabii ki savaş tüm insanları etkiler ama kadınlar kadın olmalarından kaynaklı olarak savaştan özgün biçimlerde de etkilenir. Kadınlar zorla kaybettirmelerde geride kalan olmak ve bu durumun kendilerine yüklediği toplumsal roller üzerinden de savaştan etkilenmekte. Bunun dışında çok yaygın olarak kullanılan cinsel şiddet gibi özgün biçimler de söz konusu. Eğer barış olacaksa ve bu barış sadece kâğıt üzerinde kalmayıp toplumsallaşacaksa bunların konuşulmasının ve savaştaki kadın hakikatleriyle yüzleşilmesinin vazgeçilmez olduğuna inanıyoruz. Bu bakımdan kadınların oynayabileceği özgün rollerden biri bu hakikatlerin konuşulmasına çaba sarf etmek. Dünya genelinde de gözlemlediğimiz ve daha resmî barış süreçlerinin kapsamına giren bir rol ise kadınların özgün taleplerini dillendirebilmek için müzakere masasına bir taraf olarak oturmalarının gerekliliği.

bant-38-bikg_3

”Paylaşmaya ben de varım” kampanyası için hazırlanan tişört tasarımı

Çözüm sürecine ilişkin olarak savaşın iki tarafıyla görüşmeler yaptığınızı söylediniz. Görüştüğünüz grup ve heyetlerde kadın temsiliyeti ne durumda? Barışa yönelik yapılan çalışmalar ne kadar kadın odaklı?
Mecliste genel bir görüşme yapılmadı ama oradaki kadın milletvekilleriyle konuşuldu. Meclisteki kadın temsiliyeti zaten ortada, kadın kotası uygulayan tek parti şu anda HDP ve orada bile sayılar tam tutmuyor. Öteki tarafta kotalar daha başarılı biçimde uygulanabiliyor, orada pek bir sorun yok. Müzakere süreçlerinde kadınların taleplerinin özel olarak kayda geçirilmesi açısındansa şimdiye kadar çok başarılı bir örnek yok, zaten tam da bunun mücadelesini veriyoruz. Biz bunun için Birleşmiş Milletler’in “Kadınlar, Güvenlik ve Barış” başlıklı 1325 sayılı kararının üzerinde duruyoruz. Elbette bu kararı araçsallaştırmak da çok başarıya ulaşmış bir yöntem değil ama farklı kanalların yanında kadın temsiliyetinin en azından meşruluğunu artırmak için kullanılan araçlardan bir tanesi.

BİKG bünyesindeki çeşitli komisyonlar somut olarak hangi taleplere yönelik çalışmalar yürütüyor?
Ana grubun dışında aktif olarak çalışan Hakikat Komisyonu var. Bu komisyon “Ben Artık Biliyorum” adlı bir çalışma yaptı ve 1993 yılının aralık ayı üzerine yoğunlaşıp çeşitli kaynaklardan sadece bir ayda yaşanan hak ihlallerinin çetelesini çıkardı. Sayılar inanılmaz. Köy yakmalar, boşaltmalar, zorla kaybettirmeler, gerilla ölümleri, asker ölümleri gibi vakaların sayısı gerçekten çok yüksek. Çarpıcı olansa bu ay boyunca yapılan cinsel şiddet şikâyetinin sadece iki olması. Kadın hakikatlerine ilişkin hiçbir şey bilmiyoruz, hiçbir kaynakta buna yönelik bir şey bulmak mümkün olmuyor. Bazı şeyler bölgede kadınlar tarafından yeni yeni anlatılabilmeye başladı ve konuşulabilir oldu. Kayıplar ayrı bir konu ama özellikle cinsel şiddet bağlamındaki konular ancak sınırlı bir çerçeve içerisinde çok kıyısından dolaşarak konuşulabiliyor. 2013 yılında çözüm süreci başladıktan sonra düzenlenen geniş konferans sonrası yapılan bazı çalışmalar nihayete erdi zaten. Örneğin Temas ve Gözlem Komisyonu çalışmaları bir rapora evrildiği için şu an çok faal değil ancak o raporu güncellemek gibi bir fikir ve niyet de mevcut.

Röportajın tamamıını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:38’e ulaşabilirsiniz. facebook.com/barisicinkadinlar twitter.com/barisicinkadin barisicinkadinlar.com