Bant Mag. sordu, Faruk Geyran cevapladı

İlk kişisel sergisi Transpestite, yarın Art Next Gallery’de açılacak Faruk Geyran sorularımızı yanıtladı. 

Bugüne kadar ağırlıklı olarak müzisyen portreleri ve konser fotoğraflarını görmüştük fakat ilk kişisel serginde farklı türdeki çalışmaların yer alıyor. Bundan önceki çalışmalarının Transpestite’a nasıl yansıdığını düşünüyorsun?

Açıkçası ikisine de çok farklı gözle bakıyorum, bu sebepten herhangi bir etkisinin olduğunu düşünmüyorum. Sergi dahilindeki işler, diğer çalışmalarıma göre daha kişisel, bu yüzden tüketime biraz daha kapalı. Diğer işler ise daha çok belge niteliğinde, dergilerde, bloglarda tüketilmek için ordalar.

Transpestite sergisinin fikri ilk olarak nasıl ortaya çıktı? Bu fikrin oluşumu sırasında yaptığın çalışmalardan biraz bahsedebilir misin? Böcekler nasıl belirlendi?

Belirli bir olay veya zaman söyleyemem heralde, insanların kendilerini diğer canlılardan başkalaştırma ve ululaştırma çabasını hergün görüyoruz, ben bunu biraz daha sorunsallaştırdım heralde. Herhangi bir canlıdan çok da üstün veya farklı olduğumuzu düşünmüyorum.

Davranış biçimlerini ve diğer benzerlikleri araştırırken ilk olarak Stanford’dan Robert Sapolsky’nin Human Behavioral Biology online derslerini izledim, neleri tasavvur edeceğimi aşşağı yukarı kararlaştırdıktan sonra da fotoğrafçı ve bilimadamı Igor Siwanowicz’le iletişime geçtim ve onunla fikir alışverişi yaptık. O noktadan sonra eklembacaklıları kitaplardan veya sanal olarak araştırıp sosyal davranışlarını incelemeye başladım.

The Transpestite
The Family


İşlerinde karanlık bir anlatım dili dikkat çekiyor. İki tür arasındaki bu benzerlikleri böyle bir dokuyla ifade etmene yol açan şeyler neler?

Karanlık olması aslında ürkütücü veya mesafeli olması için değil, işleri yalınlaştırma amacıyla kurguladığım birşey. Yapmaya çalıştığım, aslında işleri mümkün olduğu kadar çağrışım yaratabilecek öğelerden arındırmaktı. Zaman ve mekandan bağımsız olması, çıplak ve basit kostümlerle sadece sergilenen ortak sosyal davranışı ve birbiri gibi davranan iki farklı canlıyı göstermek istedim.

İnsanların davranış biçimleri ve farklı türlerde görülen ortak özellikler ne kadardır üzerine düşündüğün şeyler? Bu konuları irdeleyen, sevdiğin ya da sana bir anlamda ilham veren başka çalışmalar var mı?

Nicelik olarak herhangi birimizden fazla veya az olduğunu söylemem zor ancak daha fazla irdelediğimi ve zaman içinde de yabancılaştığımı düşünüyorum. Doğrudan bu konuyla ilgili olmasa da insanı bir canlı olarak ele alış biçimi yönünden Joel-Peter Witkin’in ve Frederic Fontenoy’un fotoğraflarını çok beğeniyorum.

Transpestite’tan sonrası için aklında neler var? Henüz ilk sergin olmasına rağmen sonraki çalışmalarınla ilgili yapmış olduğun planlar var mı?

Daha önceden başlamış olduğum ve yakın zamanda tekrar uğraşamaya üzerinde çalışmaya başladığım İzlanda fotoğraflarım var. Yayınlanmış olanlardan farklı olarak pek fazla kişiyle paylaşmadığım dijital manipülasyonlardan oluşan manzaralar. Serinin ilk işini Bant’ın “Karalar Bağlar” sergisinde paylaşmıştım.