II. Dünya Savaşı'nın ortasında, iki çocuğun içine doğdukları dünyayı anlama ve iyilikle doldurma çabası...

Kolombiyalı kaleci Rene Higuita’nın hayatını anlatan Luis Ara imzalı Higuita: The Way of the Scorpion, Netflix’te.

Kutay Soyocak’la Jakuzi, geçirdiği dönüşümler ve “Sür Beni” teklisini konuştuk; yoldaki albüme dair de epey ipucu topladık.

Skybound ve Image Comics ortaklığının meyvesi Invincible, heyecanla beklenen 2. sezon prömiyerini yaptı.

17. yüzyıl Japonya’sının kasabaları, limanları, genelevleri, sarayları arasında yaprak gibi savruluyoruz.

Vivian yanı başımızda dururken anlıyoruz; bu, hepimizin hikâyesi olabilir.

Ferdi Çetin imzalı metni Ayşe Lebriz Berkem, Kayhan Berkin, Nergis Öztürk ve Okan Urun‘un performanslarıyla canlanan; Tünel’in istasyon binası Metrohan mekânına özgü bir performatif enstalasyon.

Yunan sinemacı Christos Nikou’nun yıldızlarla dolu yeni filmi, 3 Kasım'da Apple TV+'ta yerini aldı.

Konseri iptal olsa da birkaç günlüğüne İstanbul’a gelen Nabihah Iqbal ile Beyoğlu’nun hareketli sokaklarında buluştuk.

Ceylan Özgün Özçelik, Kaya Özkaracalar, Big Baboli, Melikşah Altuntaş, Tunç Şahin, Gülçin Kültür Şahin, Can Temiz, Rajab Eryiğit, Selin Gürel, Orçun Behram ve Ekrem Buğra Büte, tüylerini diken diken sahneleri anlatıyor.

Netflix’te yayımlanan Nyad vesilesiyle Jodie Foster’ın unutulmaz performansları arasında bir gezinti.

“Bu çok kadim çelişkidir zaten. Benlik algısı ile Senlik algısı, hiç birbirini tutmaz. Salın Ben’i.:)”

Errol Morris imzalı The Pigeon Tunnel, gölgelerin ajanları gizlediği ve sırların yer altına gömüldüğü bir kuytu.

“Sinemanın var olma sebebini yerine getirmek için yaratılmış bir film gibi.” Wim Wenders kadrajından ressam ve heykeltraş Anselm Kiefer’in 3D portresi.

Naoki Urasawa’nın 2003-2009 aralığında yayımlanan meşhur manga serisi Pluto, anime uyarlamasıyla Netflix'te.

Noh tiyatrosundan rock operasına dönüşen görsel bir delilik.

The Boy and the Heron, Kiki's Delivery Service, Princess Mononoke, Spirited Away, Howl's Moving Castle ve dahası...

Kendi sınırını tanımak ve bu sınırı aşılana kadar tanımamak, bir şeyin aslında hiç olmasını istemediğini olana kadar anlayamamak…

Paramount+’tan sızan yeni sezonu vesilesiyle, 90’lardan bugüne Frasier’ı niye bu derece eğlenceli bulduğumuzu söküyoruz. Spoiler şu: Frasier hiç “cool” olmadı.

Artık orada olmayanlardan geriye kalan boşluğu, korkuyu, bağ kurmaya ve âşık olmaya dair arzuyu odağına alan bir dans tiyatrosu.