Futbol sahası karaborsalarından global kültür kalesine: Rusya Streetwear

Streetwear kültürünün en başından, şu anda kazanmış olduğu popülerliğe kadar uzanan bir yol haritası.

Yazı / Röportaj: Haluk Damar – Fotoğraf: Erinç Güzel

AYNI YERLERDEN GELDİĞİMİZİ GÖRÜYORUM HALUK. İKİMİZ DE BU KÜLTÜRÜN MERKEZLERİNE ÇOK UZAK YERLERİNDENİZ. AMA BİR ŞEKİLDE BU GLOBAL KABİLENİN APOLETLİ ÜYELERİNDENİZ. BU SEBEPLE BANA SORACAĞIN SORULARIN AĞIR OLACAĞINI TAHMİN EDİYORUM. AMA EN AĞIRIYLA BAŞLAMAN GEREKMEZDİ. PEKİ BU KÜLTÜR RUSYA’DA NASIL İNŞA EDİLDİ? DÜŞÜNMELİYİM. 1960’LI YILLARIN BAŞLARINDA RUSYA KOMÜNİST PARTİSİ VE AMERİKAN KOMÜNİST PARTİSİ ÇOK SIKI İLİŞKİ İÇERİSİNDELERDİ SÜREKLİ OLARAK AMERİKALILAR MOSKOVA’YI, RUSLAR İSE NEW YORK’U ZİYARET EDİYORDU. BU ZİYARETLER KARABORSANIN OLUŞMASINA SEBEP OLDU. BÖYLECE RUSYA, GLOBAL STREETWEAR KÜLTÜRÜNDE KENDİSİNE BİR YER EDİNMEYE BAŞLADI.

Dima Oskes’in de bahsettiği gibi Amerika’da doğan ve Japonya’da elitize olan bir kültürün iki kabile üyesi olarak, günümüzde global dünyayı etkisi altına alan streetwear hareketinin son otuz yılını tartışmak için Moskova’da bir futbol sahasında buluştuk. Elbette Dima’nın ikimize atfettiği “kabile üyesi” jargonu streetwear kültürünün global bir temsiliyete bürünmesinden çok çok önceki merkez üyelerine takılan birer apolet. Kabile algısı, streetwear kültürünün yaratıcısı olarak kabul edilen Shawn Stüssy’nin kendi ismini taşıyan ve bu kültürün başlangıç noktası sayılan Stüssy markasının “International Stüssy Tribe” (Uluslararası Stüssy Kabilesi) logolu ceketlerinden geliyor. 1980’li yılların sonlarında özellikle sörf, kaykay, rap, breakdance gibi kültürlerin tamamına etki eden Stüssy markası, kişisel bir temsiliyetten öte, bir hareketin parçası olmayı vaat etmesiyle streetwear kültürünün başlangıcı olarak kabul edilir. İster markanın merkezi ve ilham kaynağı Venice Beach’de, ister Rusya’nın başkenti Moskova’da, ister İstanbul’da olun, bu kabilenin üyeleri birbirleriyle kişisel temsiliyet üzerinden ilişki kurabilir, daha da ötesi kendilerini kalıplaştırmadan ifade edebilirlerdi. İşte günümüzde popülerliğinin doruklarını yaşayan bir kültürün başlangıç noktası bu kadar temel insani bir gereksinimdir. Kişinin kendisini, ilgi alanları dahilinde özgürce ifade edebilmesi…

İşte Dima’yla tam da buradan, bir kültürün en başından başlayarak şu anda kazanmış olduğu popülerliğe kadar bir yol haritası çıkarmak amacı ile bir araya geldik. Türkiye’de streetwear ile ilgili ilk yazıyı yazmış kişi olarak, ortaya çıkardığımız kültürel haritanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Şu anda içerisinde bulunduğumuz alan Moskova genelinde çok önemli olsa gerek? Bu sahada hem kazanma hırsı hem de kültürel yaratım süreci var gibi duruyor?

Kesinlikle haklısın. Bu sahalara Rusya genelinde “Korobka” adı verilir. İçinde bulunduğumuz bu korobka, 1970’li yılların başında kurulmuş. Burayı çok amaçlı bir kompleks olarak da düşünebilirsin. Gördüğün gibi sahada futbol kaleleri bulunmasına rağmen etrafı kavisli beton bir blokla çevrili. Bu da bu sahanın aynı zamanda hokey için kullandığını gösteriyor. Ve elbette basketbol potaları ve duvarlarda sürekli yenilenen sokak sanatı. Aynı zamanda 1980’li yıllarda karaborsanın en önemli merkezleri de Moskova genelinde bulunan korobkalardır.

Karaborsa alışverişini biraz daha detaylandırabilir misin? 

Korobkalar özellikle Amerika’dan gelen tasarımların yeraltında el değiştirdiği alanlardır. Komünist Rusya yıllarında bireylerin yanlarında yabancı para taşımaları kesinlikle yasaktı. Bu sebeple birçok alıcı paralarını korobkalara saklamaktaydı. Moskova genelinde korobkalar gün içerisinde çok işlevseldiler. Kimi zaman boş bir tuval, kimi zaman bir banka, kimi zaman bir alışveriş merkezi, kimi zaman spor aktiviteleri, kimi zaman ise breakdance için kullanılıyorlardı.

Eminim bu çoklu kullanım biçimi birçok kavganın da sebebi olmuştur. Rusya’yı bilmiyorum ama aynı durum İstanbul için hâlâ geçerli. Çok yüksek bir yaratım potansiyeli olmasına rağmen çok az kamusal alan var.

Hayal etmeye çalış, dev bir duvarda grafiti yapıyorsun, bir yandan futbolcular bir an önce bitirmen için baskı kuruyor. Öte yandan hokey oyuncuları, futbolcularla aynı alanı kullanmak için kavga ediyor. Sonra ikisi bir olup basketbolcuları dışarı atıyorlar. Ne kadar sıradışı bir tablo olduğunu görebiliyor musun?

FOTO_4

“KENDİ PERSPEKTİFİMDEN BAKMAM GEREKİRSE SNEAKER KÜLTÜRÜ DE SPORDAN ÇOK BESLENİYOR. BİZİM ZAMANLARIMIZI DÜŞÜN, HATTA BIRAK BİZİM ZAMANLARIMIZI ON YIL ÖNCESİNİ DÜŞÜN. BU KÜLTÜRÜN NE KADAR GLOBALLEŞTİĞİNE ŞAŞIRACAKSIN. SPOR ELBETTE BU GLOBALLEŞMENİN ÇOK ÖNEMLİ PARÇALARINDAN BİRİSİ.”

Bu durumda zaman içerisinde tek kaybedenin sokak sanatı olduğunu görebiliyorum.

Moskova’da bulunan bütün korobkalar bir süre önce elden geçirildi. İçinde bulunduğumuz bu korobka elden geçirilmedi fakat kontrol altına alındı. Bu sebeple duvarlarda sokak sanatı göremiyorsun. Grafiti yapmak imkansızlaştı. Bir grafitinin ömrü birkaç günü geçmiyor. Ama gördüğünüz gibi duvarlardaki boya oldukça kalın. Bu da bu korobka içerisinde eskiden bir çok grafitti yer aldığının kanıtı.

O zaman bu kültürü spor üzerinden ele alalım… 

Öncelikle Rusya genelinde yeni jenerasyonun tamamının sporla ilişki içerisinde olduğunu ortaya koymalıyız. Dünya geneline her anlamda ayak uydurmaya çalışıyorlar. Kendi perspektifimden bakmam gerekirse sneaker kültürü de spordan çok besleniyor. Bizim zamanlarımızı düşün, hatta bırak bizim zamanlarımızı, on yıl öncesini düşün. Bu kültürün ne kadar globalleştiğine şaşıracaksın. Spor elbette bu globalleşmenin çok önemli parçalarından birisi.

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:58’e ulaşabilirsiniz.