Geçmişin izinde, çok kültürlü bir harmanın peşinde yeni bir grup: Numidia

Avustralya’nın son yıllarda iyice hareketlenen psikedelik rock sahnesinin en taze isimlerinden Numidia, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan tınıları 70’lerin tutku dolu psikedelik / progresif rock’ıyla kesiştiriyor. Shane Linfoot tarafından kurulan ve zaman içinde bugünkü formunu alan grupta, Selin Akbaşoğulları da kimi parçalarda vokalleriyle yer alıyor.

Ocak ayında ilk albümünü yayınlayan Numidia, Erkin Koray şarkısı “Türkü” için yaptığı cover’la da dikkatimizi çekti. Türkiye’den tınıların hemen her parçada ön plana çıktığı ilk Numidia albümünü ve grubun bu coğrafyaların müziklerine nasıl merak sardığını, Shane Linfoot’tan dinliyoruz.

Röportaj: Cem Kayıran

İlk albümünüz için tebrikler. Albümün her köşesinde farklı ilham kaynaklarının taze bir karışımını duymak mümkün. Numidia albümünün ortaya çıkışında nasıl bir ortamdaydınız? Albümde bunun yansımalarını duyuyor musunuz?

Sonradan şarkıya dönüşen bazı temel fikirlerin bir kısmını, dinlediğim şeylerin Barış Manço, Erkin Koray, Tinariwen ve Ali Farka Toure’den ibaret olduğu bir dönemde yazdım. Bunu Allman Brothers-vari blues jam’leriyle harmanlamak istedim ve grup da bu fikirden doğmuş oldu. Albüm de bunu yansıtıyor bana kalırsa. Grubu bir araya getirmek ve bu tür müzik çalabilmek için gerekli kimyayı yaratmak  birkaç yıl aldı ama şimdi her şey çok daha hızlı ilerliyor.

Avustralya’nın psikedelik rock sahnesi uzun zamandır bir hazine gibi. Tabii ki King Gizzard bu janrdaki en popüler isimlerden biri oldu, Türkiye’de de çok büyükler. Dürüst olmak gerekirse onların Türkiye’den ilham kaynaklarını müziklerine entegre ediş biçimleriyle ilgili soru işaretlerim var. Bu tür ilhamlar sizin şarkılarınızda da farklı bir yaklaşım ve hassasiyetle duyuluyor. Sizin bu geleneğe olan kişisel merakınız nasıl başladı? Türkiye’den özellikle ilginizi çeken albümler hangileri?

Açıkçası King Gizzard’ı çok fazla dinlemedim. Duyduklarımı sevdim ama bizim peşinden gittiğimizin eski bir müziğin modern versiyonunu yaratmak değil diye düşünüyorum. Hem stüdyoda hem sahnede, harika 70’ler gruplarının geleneğine bağlı kalarak ruh ve hissiyatla çalmak istiyoruz. Şimdilerde müzik çok umursamaz bir şekilde yapılıyor.

Büyük bir tarih hayranıyım ve Orta Doğu’ya ve Kuzey Afikra’ya uzun zamandır ilgi duyuyorum. Bu bölgelerden çıkan müziklerden de fazlasıyla etkileniyorum. Batı müziklerine kıyasla çok farklı bir kafa yapısı var. Daha fazla doğaçlama hissiyatı ve hipnotik, ritüel-vari bir tavır öne çıkıyor.

Türkiye’den beni en çok etkilemiş albümler de Erkin Koray – Elektronik Türküler, Barış Manço – 2023, Barış Manço ve Kurtalan Ekspres – Yeni Bir Gün, Moğollar – Moğollar.

Albümünüz bir Erkin Koray yorumu olan “Türkü”yle açılıyor. Bu şarkıyı cover’lamaya nasıl karar verdiniz?

Türkiye’den rock şarkılarıyla uzun zamandır uğraşıyorduk. “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa” ve “Uzun İnce Bir Yoldayım” üzerine defalarca takıldık ve bir gün bu şarkıları da kaydetmek isterim. Ama Erkin Koray’ın “Türkü” şarkısının bizim için uygun olmasında o zamanlar ekipte Türkçe şarkı söyleyen birinin olmaması önemli rol oynadı. Yani enstrümantal bir şarkı olması bizim için mükemmeldi. O şarkıyla ilgili bir şey gruba inanılmaz derecede uyuyor. Albüme ilham veren müziğe bir saygı duruşu olarak da harika bir yol oldu.

Albümü dinlerken bir yandan Numidia konserinin atmosferini hayal etmemek neredeyse imkansız. Sanki şarkılar konserlerde farklı yönlerde genişleyebilir gibi tınlıyor. Sahnede çok sık doğaçlama yapıyor musunuz? Şarkı yazım sürecinde doğaçlamaların ne gibi bir rolü var?

Doğaçlama bizim için olmazsa olmaz. Yapılar dahilinde çalışıyoruz ama fazlasıyla doğaçlama odaklı bir grubuz. Şarkıları yapılandırma biçimimiz bu. Canlı çalacağımız zamanlarda da doğaçlamalara epey geniş bir alan bırakıyoruz. Herhangi bir solomu asla aynı şekilde iki kez çalmadım mesela. Albümü de vokaller birkaç ufak overdub haricinde canlı kaydediyoruz. Büyük oranda albümde duyduklarınız birkaç seferde kaydedilmiş bir canlı kayıt.

Bu sene bol miktarda turne yapacaksınız diye tahmin ediyorum. Herhangi bir Avrupa konseri planladınız mı?

Yılın ilk yarısında Avustralya’da çok fazla konserimiz var sonrasında da yılın ikinci yarısını bir başka albüm yazıp kaydetmekle geçireceğiz. Daha sonra Avrupa’ya gelmek için ihtimallere bakacağız. Türkiye’ye ya da o bölgedeki herhangi bir yere gelmeyi çok isteriz. Müziğimizi, onu yaratan insanlara çalmak harika olurdu.