Hayal gücünüzle temasa geçmeye davet eden bir sergi: “Dünya mavidir, tıpkı bir portakal gibi”

İki senedir İstanbul’da yaşayan Suriyeli sürrealist ressam Mohammad Zaza, Depo’da yarın açılacak İstanbul’daki ilk kişisel sergisi “Dünya mavidir, tıpkı bir portakal gibi”yle ilgili sorularımızı yanıtladı. “Dünya mavidir, tıpkı bir portakal gibi”, 18 Mayıs’a kadar Depo’da ziyaret edilebiliyor olacak. 

Röp: Ege Yorulmaz Foto: Khaled Akil

IMG_2981

Sanıyoruz ki “Dünya mavidir, tıpkı bir portakal gibi” İstanbul’daki ilk kişisel sergin. Sergideki tüm işleri burada mı ürettin?

Evet, bu benim ilk İstanbul’daki ilk kişisel sergim ve tüm işleri Beyoğlu’ndaki stüdyomda ürettim. Buraya iki yıl önce geldim ve geldiğimden beri neredeyse her gün çalışıyorum. Bu sürede Londra, Hong Kong ve Singapur gibi yerlerde uluslararası sanat fuarlarında da yer aldım.

Bize bu sergideki işlerin kavramsal çerçevesinden ve sizi hareket geçiren öğelerden biraz bahsedebilir misiniz?

Bana göre bizler, materyal değerlerin oluşturduğu tek bir gerçeklikte sıkıştık kaldık. Hayal gücü bu gerçekliğin dışına çıkıp hayatın başka boyutlarını deneyimleyebilmek için tek araç. Sürrealizm de aynı zamanda bu kaçış fikriyle ilişkilenir, bu kaçış fikri ve özgür düşünce ve imgelerin serbest bırakılmasıyla. Ben normların dışına çıkıp, kendi bilinçaltlarına dalma cesaretini gösterebilen sürrealist sanatçıların işlerini çok beğeniyorum. Serginin ismini de bu şekilde buldum. “Dünya mavidir, tıpkı bir portakal gibi” sözü sürrealist bir yazar olan Paul Eluard’dan alıntı. Ben de resimlerimle izleyicinin bilinçaltlarına dalmalarını ve orada yeni gerçeklikler keşfetmelerini istiyorum.

1 - The Shell. Acrylic on canvas, 160x170cm, 2016 1 - copie
2 - Photosynthesis I. Acrylic on canvas, 200x250cm, 2015 - copie

İstanbul’da yaşamaya başladığından beri işlerinde değişen şeyler ya da bir çeşit dönüşüm gözlemliyor musun?

Ben her gün değişiyorum, tabii ki işlerim de öyle. Belirli bir konu, biçem ya da tekniğe bağlı olmama fikri hoşuma gidiyor. Mekan değiştirmek bana çok ilham veriyor. Seyahat etmek mesela her defasında bana yeni bir çeşit yaratıcı enerji veriyor. İstanbul’da yaşadığım ve çalıştığım süre oldukça üretken geçiyor. Bu şehir beni resim yapmaya çok uygun olan, çok hoş bir atmosferle sarmaladı.

İstanbul sanat ortamıyla aran nasıl? Her şey yolunda mı?

Başından beri sanat dünyasındaki insanlarla iletişime geçmek biraz zor oldu aslında. Türkiye’deki sanat camiası kısmen kapalı bir grup. Pek çok galeri de ya Türkiyeli ya da Avrupalı sanatçılarla çalışıyor. Şu anda Depo’da sergi açabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum ve yakın gelecekte Orta Doğulu sanatçıların, burada özellikle köklü sanat galerilerinde ve enstitülerinde daha görünür olabilmelerini diliyorum.

1 - Homogeneity. Acrylic on canvas, 170x150, 2014 - copie

Senin yakın gelecek için planların neler peki? Bu aralar ne üzerinde çalışıyorsun?

İstanbul’da geçirdiğim iki yılın ardından benim için gidip yeni yerler, yeni ufuklar keşfetme zamanının geldiğini düşünüyorum. Kendimi nerede bulurum bilmem ama o gideceğim yerde animasyon filmler üzerine yoğunlaşmak istiyorum. Resimlerin durağanlığından sonra, biraz daha hareketli bir şeyler yaratıp çizimlerime hayat vermek istiyorum.