İCAF Urban Hacking sanatçıları hayallerindeki müdahaleyi anlatıyor

İstanbul Comics and Art Festival bu yıl geçmiş yıllardan farklı olarak “Urban Hacking” bünyesinde üç boyutlu alan yerleştirmeleriyle Kadıköy sokaklarına yayılıyor.

Sanatçı ve tasarımcılar Ayça Ceylan, Duygu Kanadıkırık, Elif Atmaca, Cem Demirci, Gizem Akgönül, Inez Piso, Onaranlar Kulübü, Merve Şendil, Rafet Arslan, Ragıp Basmazölmez ve Sabahat Karcının Kadıköy’de kamusal alanlara yaptıkları üç boyutlu müdahaleler bugünden itibaren 15 Eylül’e kadar görülebilecek. Proje kapsamında sanatçı ve tasarımcıların Kadıköy sokaklarındaki estetik dönüşüm yaratan müdahalelerini tek tek görmek ve onlardan projelerini dinlemek amaçlı bugün 17:30’da Yeldeğirmeni Cafe Cameo’dan başlayacak “Urban Hacking” turu ise Bant Mag. Bina’da Q-Bra’nın kabin başına geçeceği açılış partisiyle devam edecek.

Urban Hacking kapsamında sanatçı ve tasarımcılardan Ayça Ceylan, ‘’Cennetten Uzakta Mıyım?’’ adlı performatif yerleştirmesi ile Bahariye Caddesi üzerinde kamusal alandaki bedenleri dansın yaşam dolu dünyasına davet ediyor. Performans Urban Hacking projesi boyunca iki kez izleyici ile buluşacak. Cem Demirci ve Gizem Akgönül bir arada olma, zamanı ve mekanı paylaşma üzerinden kurguladıkları yerleştirmeleri ile Moda’da Ferit Tek Sokak’ta heykelden bir alan oluşturuyorlar. Duygu Kanadıkırık infinity mirror (sonsuzluk aynası) yerleştirmesi ile Moda muhtarlığının önündeki elektrik trafosunun duvarına alternatif bir gerçeklik görselliği yaratarak kent-doğa ilişkisini sorguluyor. Elif Atmaca ürettiği TOYI adlı oyuncak kit’leri ile Mehmet Ayvalıtaş meydanındaki ağaçları karakterlere dönüştürerek masalsı bir dünya yaratıyor. Inez Piso Tasarım Atölyesi Kadıköy’de düzenleyeceği ‘’Diyalog Atölyesi’’ sonrası atölye katılımcıları ile sokakta yer alan reklam afişlerine müdahale ederek alternatif bir görsel diyalog ilişkisi üretiyor. Merve Şendil Kadıköy’de yaşayan bir arkadaş grubundan yola çıkarak fantastik birer karaktere dönüşen kahramanların başından geçenlerin anlatıldığı ‘’Void Benderz’’adlı çizgi roman üzerinden Yeldeğirmeni Yahudi Sinagogu’nın yanındaki havrada bir duvar yerleştirmesi üretiyor. Onaranlar Kulübü Kadıköy’ün beş farklı noktasına uyguladıkları projelerden Yeldeğirmeni Caddesi üstündeki babaları açık çağrı ile davet ettikleri tasarımcılarla işbirliği yaparak üç boyutlu yazıcıda ürettikleri ‘’kimlik’’ temasından yola çıktıkları kafalar ile onarıyorlar. Semtin farklı noktalarına yerleştirdikleri süper kahraman gözleri ve kulakları ile festival ile ilişki kuruyorlar. Ragıp Basmazölmez yaşananlardan arta kalan terkedilmiş imgeler üzerinden iki adet çöp konteynerinin içine geçmişle bağ kurduğu ses yerleştirmeleri üretiyor. Rafet Arslan Rexx sinemasının duvarına uyguladığı yerleştirmesinde psişik bir interaktiflik yaratarak sokaktan geçen izleyiciyi kimlik/öznellik sorgusuna iteceği bir karşılaşma yaratıyor. Sebahat Karcı Boğa heykelini güncel bir yorumlama ile Moda Teras’ın çatısına yerleştirerek yeniden üretip bağlamından ve ortamından kopararak kamu tepkisini ve çevre psikolojisini sorguladığı bir deneysellik yaratıyor.

BASKI_URBAN HACKING BROSUR_HARITA2
BASKI_URBAN HACKING BROSUR_HARITA22

Urban Hacking katılımcılarından Sebahat Karcı, Rafet Arslan, Duygu Kanadırık, Ragıp Basmazölmez ve Elif Atmaca zaman ve imkan limitleri ortadan kaldırdığımız, hayal güçlerini serbest bıraktığımız bir ortamda yanlış şehirleşme dolayısıyla giderek betonlaşan İstanbul’a yapmak istedikleri Urban Hacking müdahalelerini paylaştılar.

Sebahat Karcı
“Shingeki No Kyojin animesinde gülümseyen dev titanları aynı boyutlarda şehre yerleştirmek isterdim. Bu titanlar normalden farklı olarak, şehirde kalan ağaçları kopartıp yemeye çalışıyor. Belki betonseverlere bir farkındalık yaratma ihtimali olabilirdi.”

Rafet Arslan
“Şehrin tamamını bir lunapark dönüştürmeyi.”

Duygu Kanadıkırık
“Zaman ve mekan algısını  hızlı bir şekilde değiştireceğini düşündüğüm çiçek, yaprak ve ses tasarımından oluşan, doğa içerisinde olduğumuzu hissettirecek bir orman algısı oluşturmayı hayal ediyorum.  Sonsuz ayna tekniği kullanarak “Forest Room ” isimli enstalasyonlar üretmek ve i nsanların şehir hayatında sıkışmışlığı en çok hissettiği; metro istasyonları, alışveriş merkezleri, otobüs durakları gibi birçok bölgeye, kabin şeklindeki bu enstalasyonları yerleştirerek bize öğretilmiş tüm bu şehirli sistemin, soğuk beton yapıların boş bir illüzyon olduğu algısını yaratmak istiyorum.””

Ragıp Basmazölmez
“Kentin yitirdiği her değer, tüm terk edilmişliği ve unutulmuşluğuna rağmen, her geçen gün büyüyen imgesel bütünlüğüyle bir yerlerde çoğalarak yaşıyor. Tüm değerler nasıl kentlilerce istilaya uğrayarak etkisizleştirilmiş ise, yine aynı şekilde bu iyimser imgelerin de birleşerek kentin kirli metropol yüzünü çok renkli coşkusu ile istila etmesi, benim düşüm olurdu.”

Elif Atmaca
“Gün geçtikçe sokaklar sadece bir yere varmak için, nerede ne olduğunu fark etmeden yürüyüp geçtiğimiz, bizi gitmemiz gereken yere ulaştırma konusunda kalabalığı, gürültüsü ve kirliliği ile bir de öfkemizi kazanan yerler haline geldi. Maalesef çoğumuz için sosyalleşmek, keyifli vakit geçirmek kapalı mekan gerektiren bir hal aldı. Çocukların şehirle, sokakla etkileşimi neredeyse yok denecek kadar az, hepsi dört duvar arasında kopuk bir şekilde büyüyor.

Şehirle aramızı tekrar düzeltebilmek için belki de en önce bu olumsuzluklara direnip, bunlara rağmen sokakta olmaktan vazgeçmemeye çalışmak gerek. O yüzden sanırım limitlerin olmadığı bir koşulda öncelikle herkesin sokakta bir şeyler keşf edebilmesini sağlayacak küçük renkler koymak isterdim. Yolda duran bir direkte ya da bir cam kenarında sokaktan geçenlerin gününe renk katıp bir anlık bir farkındalıkla belki tüm yol boyunca yeni sürprizler aramasını sağlamış olurdum. Öte yandan sokakların vazgeçilmezi olan şeylerden biri de oyun! Oyunun inanılmaz bir birleştirici gücü var. Çocuk yetişkin demeden istediğin zaman istediğin yerde oyun oynayabileceğini bilmek bence en büyük özgürlüklerden birisi… Elimde olsa her sokak başına hoplamalı, zıplamalı rengarenk oyun alanları koyar, insanların sokaklara sadece geçip gidilecek bir yer olarak değil, keyifle yolculuk yaptığını, yeni yol arkadaşlarıyla karşılaşıp, yeni maceralar yaşadığını hissedebileceği bir yer olarak görmesini sağlardım.”