Israrla yapmaya devam: Ah! Kosmos & Lara Di Lara

Artık solo kariyeri Lara Di Lara ile de çalışmalarına şahit olduğumuz 123 üyesi Dilara Sakpınar’la, ince eleyip sık dokuyan prodüktör Ah! Kosmos’un ta kendisi Başak Günak’ı aynı masaya oturttuk ve koyu bir muhabbete soktuk. 123 ve Ah! Kosmos, bu akşam Bronx sahnesinde müzikseverler ile buluşacak. Konser öncesi Bant Mag. No:43’e yeniden göz atın istedik. 

Moderasyon: Ekin Sanaç, Foto: Aylin Güngör

Dilara: Seni kişi olarak hiç tanımıyorum. Seninle burada muhabbet edeceğimizi düşündüğümde aklıma ilk gelen şeylerden biri reenkarnasyon oldu. Reenkarnasyona inanır mısın?

Başak: Farklı boyutlarda farklı varoluşlarımız olduğuna inanıyorum. Hattâ karşılaştığımız olayların, insanların karşılaşmalarının çok farklı katmanları olduğunu düşünüyorum. Bu karşılaşmaların da kendi içimizde belki bilinçli olarak hissetmediğimiz şeyleri tekrardan çözmeye yardımcı olduğuna inanıyorum.

D: Ben mesela bazı yerlerdeyken, oraya çok ait olduğumu hissettiğimi biliyorum. Bu daha önce gittiğim ya da ilk kez gittiğim yerlerde olabiliyor. Bodrum benim için öyle bir yer mesela; tatil havasının dışında. Küçüklüğümden beri hep gittiğim bir yer olduğu için oradayken eski zamanları yaşıyor gibiyim. Sanki Karya topraklarının içindeyim. Buraya teknelerle geliyorlardı, o kaleyi yaptılar ve bir sürü topluluk buradan geçti… Hep o kökler aklıma geliyor. Mesela Bodrum’dayken hep bir şeyler yazarım ben. Bir şiir, notlar, sanki içimden hep bir şeyler akar. Onu eskiden yaşamış olduğum şeylere bağladığım olabiliyor. Acaba buradan mı geçtim bir vakit diyorum.

B: Eski bir ev gibi… Aslında ben de onu eskiden beri insanlarla çok hissediyorum. Aynı titreşimde olduğum ama o titreşimin şu anda yaşadıklarımdan çok daha öte bir yerde bağlantısı olduğunu hissettiğim insanlar oluyor. Söylediğin gibi evini, evlerini bulabilmek, “burası bana böyle bir his veriyor” dediğin yerleri keşfedebilmek çok güzel bir şey. Bir de bazı yerler sende farklı hisler uyandırıp uzun zamandır karşılaşmadığın bir tarafını ortaya çıkarabiliyor. İstanbul’da doğup büyümüş biri olarak başka bir yere gittiğimde kendi içimde İstanbul’un bastırdığı şeylerin neler olduğunu açığa çıkarıyorum. Bunları görmek adına da o eski evleri bulmak çok kıymetli.

D: Üretime en çok yansıyan yerler de öyle yerler olabiliyor.

B: Evet, hem üretime hem de “benim kendimden bile sakladıklarım nelermiş”i görebiliyorsun.

img008-2-dijitttt

D: İstanbul’da doğup büyüdüğünü söyledin. İstanbul’da içinde olduğun çevre seni etkiliyor mu? Ya da ne anlamda etkiliyor?

B: Kesinlikle etkiliyordur, yaşadığım yerden etkilenmemem mümkün değil. Ama buranın müziği mi etkiliyor, yoksa burada olanlar mı etkiliyor diye düşününce sanki burada olanlara daha yakın hissediyorum. Müzikten ziyade sokakta yürürken o dönemde İstanbul’da olan durumların hissi geliyor. Maalesef genellikle de can sıkıcı şeyler tabii ki…

D: Peki bu seni bir şeyler yapmaya tetikleyen bir durum mu?

B: Evet. Ya da evin içerisinde, kendime kurduğum evde, yaptığım hissi başka bir yere götürmeme sebep oluyor. Yaşadığım yerde bambaşka bir kaos var. Bu etkileşimle, bu ses biraz da böyle bir yere gitmeli diye dönüştürdüğüm parçalar oldu. Onun ağırlığını hissettiğim oluyor, o anlarda pozitif bir sesle uğraşmak istemediğimi fark ediyorum. Şarkının da tüm bu etkileşimlerle bambaşka bir duyguya gittiğini gözlemliyorum.

D: Ben de oldukça fazla etkileniyorum. Senin de yaptığın gibi kendime kurduğum bir dünya var. O halka içerisinde başka hiçbir şey düşünmeyip, salt orada olmaya konsantre olduğumda, aslında bilinçsiz bir şekilde, dışarıdan daha başka bir şey ortaya çıkıyor. Dışarıda olup bitenleri dahil ettiğim zamansa tamamen onların müziğe yansıdığını görüyorum. Genelde galiba daha hüzünlü ve daha soru bazlı, kendime ve dışarı birçok soru sorduğum, daha karanlık şeyler çıkıyor o zaman. Böyle olmasını istemediğim zamanlar da olabiliyor. Burada yaşamak beni çok ikileme sokuyor. Elbette şu an bir hayli karanlık bir dönemdeyiz ama hep var olan karanlığın dışında da bir şey olduğunu düşünüyorum. Sadece karanlığı almanın ötesinde, ne yapıyorsak yapmaya devam etmek de lâzım gibi geliyor. İnsanlar da çok etkiliyor beni elbette. Kurduğum ya da kuramadığım iletişimler. Karanlık pozitif diyebilirim aslında temel olarak.

Yazının tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:43’e ulaşabilirsiniz.