İzciliğin en ütopik ve mistik hali: Kibbo Kift Kindred

Geçtiğimiz ekim ayında Londra’daki Whitechapel Gallery’de Kibbo Kift Kindred: Entelektüel Barbarlar” isimli bir sergi açıldı. Sergiden ve aynı isimle yayınlanan kitaptan ilhamla sanatçı, izci başı, karikatürist, gazeteci ve sanatçı John Hargrave önderliğinde bir araya gelen Kibbo Kift Kindred topluluğu ve ideallerine bir göz atıyoruz.

Yazı: Nur Gürbüz

John Hargrave önderliğindeki Kibbo Kift Kindred topluluğunun sanat üretimleri mart ayının ortalarına kadar devam etmekte olan bir sergiyle yeniden görücüye çıktı. Konu üzerine akademik çalışmalar yürüten ve aynı zamanda serginin eş küratörlerinden olan Dr. Annebella Pollen’in  kitabı da grubun üretimlerini ve tarihçesini birçok eski ve saklı arşivin taranması ve bir araya getirilmesiyle gün ışığına çıkarıyor. Bizim coğrafyamıza çok uzak bir gelenek olan “izcilik” prensiplerine dayanan bir topluluk olan Kibbo Kift’e Kuzey İngiltere’deki gençlik hareketlerinin en ilginçlerinden bir tanesi olarak bakılıyor. İsimleri, eski İngilizce diyalektlerinden birinde “büyük güç” anlamına geliyor.

20. yüzyılın başında, Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde, İngiltere’den Robert Baden-Powell, Amerika’dan ise Ernest Thompson Seton, birbirlerine danışarak bugün halen devam etmekte olan izcilik geleneğinin temellerini ve ana ilkelerini oluşturuyorlar. Kampçılık, doğa sporları, kardeşlik, hayatta kalmak gibi temelleri olan bu kırsal topluluklar, başlarda dönemin ruhunun da etkisiyle, oldukça ataerkil ve militer bir sistemin kültürel değerleri kaybolmakta olan gençlik üzerindeki yeni bir eğitim öngörüsü olarak düşünülebilir. Avrupa’da büyük takipçileri olan diğer toplulukların ise Almanya ve Hollanda’da olduğu biliniyor.

Image 1 - Kibbo Kift Kindred members at camp, 1928

Kibbo Kift üyeleri çadırlarının önünde, ellerinde asa ve totemleri (1928, Judge Smith, Kibbo Kift Vakfı izniyle)

Robert Baden-Powell’ın “Erkek İzci”leri, “sınıfsız” bir hareket olarak, İngilizlerin en önemli erdemlerinin etrafına toplanmıştı: vatanseverlik, disiplin, kendine hâkim olma ve fedakârlık. Yaşadıkları coğrafyadan doğan ve tüm dünyayı saracak olan endüstriyel üretim patlamasına ve materyalist topluma karşıt olarak kırsalda olmayı savunuyorlardı. Büyük Savaş’la birlikte ise vatansever ve militarist duruşları onları devletin ordusuna daha yakın hale getirmişti. Belki de bu kurucuları eski ordu mensubu olduğu ve topluluk yalnızca erkeklerden oluştuğu için kaçınılmazdı (kadın izcilere ait topluluklar 1910’lu yıllarda kurulmaya başlamış). Aynı zamanda, tahmin edilebileceği gibi, insanlar muhafazakâr dini söylemlerin etrafında toplanmaya da başlamıştı. Bunlara karşı duran, savaşın toplumdaki etkilerini iyi idrak edebilmiş bir güruh ise başka oluşumların peşindeydi.

1919 yılında yaklaşık 1500 takipçisi olan “Ormancı Şövalyeler Yoldaşlığı” doğal bilimci Ernest Westlake tarafından 1916’da kurulmuştu. Herhangi bir politik düzene dahil olmayan topluluk enternasyonalizm, pasifizm ve eşitlikçilik ilkeleri gereği izcilik uyguluyordu. Westlake, 18. yüzyılda ortaya çıkmış, sadelik ve eşitlik anlayışına bağlı Hıristiyan mezhebi Quaker’a bağlı olan ve savaştan bir kahraman olarak dönen eski izci başı John Hargrave’e erişerek, yeni bir sistemin temellerinin atılması için ön ayak olmasını buyurdu. Hargrave eğitim temellerini tamamen geleneksel izcilik öğretilerinden alırken, yeni bir “vatansever gençlik” tanımı yapmaya çalışıyordu: doğayla dost ve toprakla yaşayan, zanaata hâkim, endüstriyelleşmenin getirdiği yıkıma karşı, cinsiyet ve dine dair her tartışmaya açık ve tümüyle dünyanın barışını yeniden getirecek bir gençlik. Tabi Hargrave’in bazı sanrıları da yok değildi; buradan öyle erdemli öyle elit bireyler yetiştirecekti ki, hem aşırı sağ hem aşırı sol politik iktidarlarla mutabakat kurabilecek yetide olacaklar ve yeni dünya düzenini getireceklerdi.

Bu apolitik ve ütopyacı topluluk eşitlikçilik ve barış üzerinden temelleniyordu ve katılımcılar orta sınıf İngilizlerden oluşuyordu. Topluluğun ünlü üyeleri arasında yazar H. G. Wells’in de olduğu bilinmekte. Ayrıca D. H. Lawrence’ın topluluğun uzaktan bir destekçisi olduğu, çalışmalarını yazışmalar üzerinden düzenli takip ettiği veLady Chatterley’nin Sevgilisi romanındaki Mellor karakterini oluştururken Kibbo Kift üyelerinin yaşantılarından etkilendiği söylenenler arasında.

Image 5 - John Hargrave (White Fox) as Spirit Chief, 1928 copy

Kibbo Kift’in ruhani şefi John Hargrave “Beyaz Tilki”, totem maskesi üzerindeyken (1928, Kibbo Kift Vakfı izniyle)

Bir sanatçı olan Hargrave, Kibbo Kift aracılığı ile öncelikle kendi estetik anlayışını (tribal ve aynı zamanda modernist) gözler önüne seriyor ve kendisine yeni bir persona yaratıyordu. Estetik yaklaşımını, Eski Mısır, Anglo-Sakson, Kelt ve Amerika Yerli Uygarlıklarının el zanaatları, moda ve dillerinin soyut ve renkli bir dışavurumu olarak tarif etmek mümkün.

Yazının tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:47’ye ulaşabilirsiniz.