Kara Şövalye (sonunda) dönüyor: Batman v Superman

“Hatırlamanı istiyorum, Clark. İleride, gelecek yıllarda, en özel anlarında. Elimi senin gırtlağında hatırlamanı istiyorum. Seni yenmeyi başaran tek adamı hatırlamanı istiyorum…”

Yazı: Jonathan Can Uzuner Erkorkmaz, İllüstrasyon: Aykut Aydoğdu

Yarasa kılığına girip tüm gecelerini şehrin en pis sokaklarında suçlu avlamakla geçiren bir adam hakkında ne söylenebilir? Zihnen sağlıklı herhangi biri, bu adamı çocuklarına bir kahraman olarak tanıtıp, çocuğun bu kahramanı idolleştirmesine izin verir mi? Obsesyonuna yenik düşüp karanlık bir mağarada sabahlayan, insanlara acı çektirmek üzere tasarladığı araç gereçlere milyonlarca dolar yatıran, herhangi insani bir ilişkisinden uzak, karanlıkta korkunç bir maske takarak kendini bulabilen bu adamı ve “maceralarını” kim çocuklara uygun buluyordur?

80’lerde, kariyerinin zirvesindeki çizgi roman yazar/çizeri Frank Miller da tam olarak bunu düşünüyor olmalıydı. Miller’ın eseri, Batman: The Dark Knight Returns (Kara Şövalye Dönüyor) 1986 yılında ilk yayınlandığında Batman / Bruce Wayne karakterini yeniden yaratmakla yetinmemiş, “süper kahraman” mitolojilerini de gerçekçi bir objektif altına alarak çizgi romanlarda yeni bir çağ başlatmıştır. Bu yeni çağda, Batman / Bruce Wayne, eldivenlerinin altına muşta giyer, ünlü arabası Batmobile’i bir tanka dönüştürür ve içerisinde bulunduğu durumu depresif monologlarla anlatmaya çalışır.

Peki, bilmeyenler için, kimdir Bruce Wayne? Hayali Gotham Şehri’nin en zengin ve en hayırsever girişimci çifti Thomas ve Martha Wayne’in tek çocuğu olan Bruce Wayne, bir eli yağda bir eli balda doğmuş olmasına rağmen adalet ve eşitlik gibi kavramlarda ailesinden aldığı etik değerlerle yetiştirilmiştir ve mutlu bir çocuktur, ta ki ailesi gözlerinin önünde öldürülene dek. Şehri suçtan arındırmaya ant içen genç Bruce, aile uşağı Alfred Pennyworth’ün yardımıyla, yıllar süren çalışmaların sonunda bir insanın fiziksel ve zihinsel olarak gelebileceği en üst seviyeye gelir. Suçlularla olan savaşında hem düşmanlarını korkutmaya, hem de arkasına sığınacağı bir sembole ihtiyacı olduğundan, kendi yarasa fobisini işin içine sokar ve bir yarasa kostümüyle Yarasa Adam / Batman olur. 1930’lu yılların sonunda Bob Kane ve Bill Finger tarafından yaratılan Batman karakteri, Bob Kane’e göre görüntü olarak “Cary Grant’in gençliğine benzer”, uzun boylu ve yapılı bir adamdır. Yıllar içerisinde süper kahramanlar değişir ve tabii ki Batman de değişir. Orijinal hikâyesi aynı kalsa bile karakterin modern zamanlara adaptasyonu, büyük ölçüde Sin City ve 300 gibi çizgi romanların yaratıcısı Frank Miller’dan bilinir. 1989 yılından günümüze dek çekilen Batman filmleri hep “Frank Miller’ın Batman’i”ne benzerlikleriyle gündeme gelir, ancak hiçbiri tam olarak çizgiyi aşıp bize Miller’ın Batman’ini vermez.

Miller’ın Kara Şövalyesi’ni 80’lerin ortasında, orta yaşlı bir adam olarak buluruz. Batman kostümünü giymeyeli on sene olmuştur. Gotham Şehri, pasif direnişlerin sonuçlarıyla yüzleşmektedir; suç oranları rekor seviyededir. Kimse elini kirletmek istemez. Hippilerin barışçıl bakış açıları, barıştan anlamayan düşmanları tarafından zayıflık işareti olarak algılanıp, bundan istifade edilmiş, şehir cinayet ve tecavüz içinde kaybolmuştur. Bruce Wayne, gerçek yüzünü on yıl boyunca etten kemikten bir maskenin arkasında saklamanın yorgunluğuyla bıkkın ve eceline susamış bir adama dönüşmüştür. Rekor suç dalgalarıyla birlikte, şehir rekor sıcaklarla da baş etmektedir. “Tanrı’nın gazabı gibi, bir fırtına gelecek, ve bu sıcaklığı üstümüzden alacaktır” der televizyondaki hava durumu muhabiri. Bir fırtına gelecektir; ve insanlara tekrar direnmenin, gerektiğinde ateşe ateşle karşılık vermenin önemini hatırlatacaktır. Tanrı’nın gazabı, yarasa kılığında, şiddet ve kaos içerisinde rahat edebilen orta yaşlı bir adamdır. Bu adam geri döndüğünde, o zamanın pasifize edilmiş medyası tarafından bir faşist olarak tanımlanacak, kimilerinden destek görecek, kimilerinden de negatif tepkiler alacaktır.

Dönemin tartışmalı isimleri Ronald Reagan ve David Letterman gibi gerçek figürlere göndermelerle dolu, yaşadığımız dünya hakkında cesur sosyopolitik ifadeler vermekten kaçınmayan bir grafik roman The Dark Knight Returns. Türkçeye başarılı bir şekilde çevrilen eserin bir de animasyon filmi mevcut. 2005 yılında, Time dergisi tarafından “Tüm zamanların en iyi 10 İngilizce çizgi romanından biri” seçilen eser, çoğu çizgi roman hayranı tarafından tüm zamanların en iyi Batman hikâyesi olarak taçlandırılmıştır.

Yazının tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:48’e ulaşabilirsiniz.