Karavan Sessions: "Her şeye dönüşebilir, her yere gidebilir"

Türkiye’nin farklı uçlarına müzisyenleri bir karavanla götüren ve harika manzaralar eşliğinde nefis canlı performans videoları çeken Karavan Sessions, son dönemde karşımıza çıkan heyecan verici formatlardan birini sunuyor. Şimdiye dek Palmiyeler’den Kam Ata’ya birçok farklı tür ve yaklaşımda müzisyen ve grubu ağırlayan Karavan Sessions’ı, serinin yaratıcısı Burçin Esin’le konuştuk.

Karavan Sessions ekibi kimlerden oluşuyor? Ekip nasıl bir araya geldi?

Karavan Sessions ekibi organik bir şekilde bir araya geldi. Tek başıma başladığım yolculuğa en başta abim Orçun Esin, sonrasında kayıt ve mix’leri üstlenen Yiğit Yeşildağ, Bora Kumpasoğlu dahil oldu. Kamera için Alper Çanakçi ile bir bölüm çalıştık, şimdi de Hüseyin Adalı bizimle beraber. İki bölümümüzde Barış Konyalı ses kaydı yaptı, Hazal Kızıltoprak ise sanat kısmından ve sette hayatta kalmamızdan sorumlu. Uzun yıllardır beraber arkadaşlık ve müzik paylaştığım Alican Öyke de artık projelerimizi yönetiyor. Kısaca arkadaşlık ve iyi iş çıkarma niyetinde olan insanlar bir araya geldi diyebiliriz.

Son yıllarda sayısı gittikçe artan canlı performans video serilerine yeni ve ferah bir yaklaşım getiriyorsunuz. Karavan Sessions’ı hayata geçirirken en büyük motivasyonunuz neydi?

Açıkçası bunun iki nedeni var; birincisi kendi hayalimi gerçekleştirmek, kendi zevk aldığım şeyi paylaşmak ve bunu başka müzisyenlere – izleyiciye de deneyimletmek. Her zaman şehirden uzak, kimseyi rahatsız etmeyeceğim ve kolay ulaşılamayan noktalarda müzik yapma fikri beni heyecanlandırdı. Bu da doğal olarak başka müzisyenlerle paylaşmak yönünde evrildi.

İkinci nedeni de izlediğim canlı performans video serilerinin bir çoğunun hem teknik hem de his olarak çok zayıf hissettirmeleriydi. Belli başlı birkaç seri dışında açıkçası çok düşük standartlarda işler olduğunu düşünüyorum. Bu bence müzisyen açısından da rahatsız edici bir durum. Müzisyenler tavırlarını istedikleri gibi yansıtamadıkları bir seri içerisinde bulunmak istemiyorlar, bulunmak durumunda kalıyorlar, bulunsalar da tatmin edici olamıyor. Öncelikle müzisyen memnun olmalı. Biz de bu şekilde onları daha iyi yansıtmaya ve ortak oluşturduğumuz atmosferi birlikte deneyimlemeye çalışıyoruz.

Lara Di Lara, Kam Ata, Feza ve Palmiyeler gibi farklı estetiklerden grup ve müzisyenleri şimdiye kadar serinizde ağırladınız. Bu isimleri seçerken neleri göz önünde bulunduruyorsunuz? Yakın gelecekteki takviminize dair ipuçları alabilir miyiz?

Farklı estetikte grupları ağırlamaya devam edeceğiz ve bunun bir ucu bucağı olmaması bizi en çok heyecanlandıran şeylerden biri. Çünkü yaptığımız şeyin de bir sonu, bir köşesi yok. Karavan her şey olabilir, her şeye dönüşebilir, her yere gidebilir. Sanatçıların biricik olması bizi en ilgilendiren kısmı. Yaptıkları işe olan yaklaşımları, tavırları bizim için çok önemli.

Takvimimiz epey dolu. Ancak her şeyi gerçekleştirmeden paylaşmak tercihimiz değil, yine de ufukta epey heyecanlı şeylerin beklediğine emin olabilirsiniz. Mesela Islandman ile diğer sessionlara göre ilginç bir şey denedik. Heyecanlıyız.

Uzun vadede elinizdeki materyali farklı formatlarda derlemek ya da benzeri bir planınız var mi?

Aklımızda çokça fikir var var. Basılı bir ürün çıkarma fikrimiz en başından beri var. Bir kitap olmasını çok istiyoruz. Bugüne kadarki tüm materyalleri içeren bir kitap… Daha sürpriz şeyler de olacak.

Sizin takip etmekten ve izlemekten keyif aldığınız canlı performans serilerinden birkaç tavsiye alabilir miyiz?

Vincent Moon’un işlerini takip etmekten keyif alıyorum. La Blogotheque’in Take Away Show serisi ile tanışmıştım kendisiyle. Canlı performans videosu olayını başka boyuta taşıyan bir oluşum. Audiotree oldukça iyi, özenli sanatçı seçimleri var. Davet ettikleri sanatçıya göre bir atmosfer yaratmayı başarıyorlar.

Karavan Sessions’ın tüm bölümlerine buradan ulaşabilirsiniz.