Kariyerinden 5 unutulmaz sahneyle: Bryan Cranston

Breaking Bad’le kendine oldukça geniş bir hayran kitlesi edinen ve 88. Akademi Ödülleri’nde Trumbo‘daki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu ödülüne aday gösterilen Bryan Cranston, bugün 60. yaşını kutluyor. Dev yükselişi öncesinde de ilginç karakterlere hayat veren Cranston’ın kariyerinden unutulmaz beş sahneyi masaya yatırıyoruz.

Yazı: Zeynep Naz İnansal – İllüstrasyon: Berkay Dağlar

Seinfeld

Seinfeld’in kuşkusuz en garip yan karakterlerinden Tim Whatley, Jerry’nin ve Costanza’nın deyimiyle yıldızların dişçisi. Kısa bir süre Elaine’le çıkan Tim, aynı zamanda Jerry’le aralarındaki sayısız yanlış anlaşılma sonucu ona sinirlendikçe sinirlenen bir karakter. Yahudi fıkraları anlatabilmek için dinini değiştirebilecek kadar inatçı Whatley, bu sahnede tüm yanlış anlaşılmaların üstüne Jerry’i muayene ediyor. Tüm olaylar birleşince, Jerry’nin baygın olduğu sırada yaşanmış olabilecek ihtimaller seyirciyi iyice korkutmayı başarıyor.

Malcolm in the Middle

Oğullarından birinin dahi çıkmasıyla nasıl başa çıkacaklarını bilmeyen bir ailenin başından geçenleri anlatan Malcolm in the Middle’da Cranston, dört tane oldukça yaramaz gencin babası Hal’i canlandırıyor. Tüm bu karmaşayla başa çıkabilen sert ve kontrolcü karısının yanında kendisine fazla iş düşmeyen, yine de hata yapmamak için fazlaca uğraşması gereken Hal, bu sahnede oğullarına kendi tarzında bir ebeveynlik dersi veriyor.

Drive

Soundtrack’i, renkleri ve kostümleriyle dikkat çeken post-modern suç filmi Drive’da Ryan Gosling’in performansını daha da iyi yapan etkenlerden biri Cranston’ın karakteri Shannon. Kahramanımıza görevlerini veren ve onu koruyup kollayan Shannon, aslında bir nevi onun dönüştüğü kişiye dönüşmesine ve gelişmesine yardım ediyor. Bu sahnede de tesadüfi olmayan bir Breaking Bad’e göz kırpma durumu söz konusu.

Breaking Bad

Cranston’ın efsanevi bir oyuncu sıfatını alma sebebi Breaking Bad’deki Walter White karakteri için hayatının rolü diyebiliriz. Oyuncunun güçlü performansıyla her bölümde daha da değişen bu karakterin, bir kurban olmaktan nasıl çıktığını ve güçle ilişkisinin onu nasıl başkalaştırdığını adım adım izleme şansı buluyoruz. Bu sahnede dizinin en önemli anlarından, Walter’ın Heisenberg’e dönüşme anını görüyoruz.

Trumbo

Cranston’a Oscar adaylığı getiren Trumbo, sol görüşleri sebebiyle kara listeye alınan bir Hollywood senaristinin hikayesini anlatıyor. Aslen parayı ve bir yazar olma fikrini çok seven Trumbo, bıyığı ve ağızlığıyla içtiği sigarasıyla da bu imajı destekliyor. Kariyerinin en başarılı işlerine kara listede olup kaçak çalıştığı sırada imza atan bu karakter her yönüyle klişelerden besleniyor. Bu sahnede abartılı ve dramatik yazarımızı tüm klişeleriyle bir arada görebiliyoruz.