Latin Amerika gelenekleri modern bir tepside: Nicola Cruz

Bant Mag. No:45’teki keşiflerimizden biri de ZZK Records etiketiyle yayınlanan ilk albümü Prender el Alma ile geçtiğimiz aylarda karşımıza çıkan Nicola Cruz!

Yazı: Nazlı Dönmez, İllüstrasyon: Naz Tansel

Ekvador denince aklınıza gelen şeylerin sayısı kısıtlı olabilir. Latin Amerika’yla tanışıklığımız Avrupa’yla olduğu kadar samimi değil hâliyle. Bu sebeple, Latin Amerika tınılarıyla işlenen elektronik müzik de kulağa pek yaygın bir tabir gibi gelmeyecektir. Fakat daha sık duyacağımız bizce kesin. Nicola Cruz, türün literatürümüze girişinin en heyecan verici azmettiricilerinden biri.

Nicola Cruz, memleketinin geleneklerini ve hikâyelerini modern bir tepside sunmak istiyor. Hem kendi kökenlerine hitap eden hem de elektronik müzik sevenlerin kulaklarını okşayan bir çizgi yakalamak hiç kolay iş değil. Cruz’un hafif çaplı bir transın içine iten, yalın, zengin bir tınısı var. Kırsal bir enstrümanın tınılarını, piyanoyla, elektronik müzikle harmanlayabiliyor mesela. Keyifli, derinlikli bir işitme deneyimi yaşatıyor insana. Sıklıkla gözlerinizi kapadığınızda kendinizi bambaşka bir coğrafyada bulacakmışsınız gibi hissettiren şarkılarıyla, geleneksel ritimleri elektronik müzikle muhteşem bir şekilde harmanlıyor. “En Casa”, “La Mirada”, “Mantis” ve “La Cosecha” gibi hareketi ateşleyen yüksek ritimli şarkılarının yanısıra, daha “Batılı” tınıya sahip parçaları da mevcut, fakat vokaller asla kökenini unutmuyor.

Geçmişte, özgün ritimleri kurgulamaktaki başarısıyla sevdiğimiz Nicolas Jaar’la da çalışmış olan Cruz’un albümüColibria, ismini albümde ağırlıkla kullanılan özel bir enstrümandan alıyor. Kökenlerine saygı duruşu niteliğindeki bu albüm, bizim de sanatçının kâşifliğinden nemalanmamızı, heyecanlanmamızı sağlıyor.

Bant Mag. No:45’teki diğer keşiflere buradan ulaşabilirsiniz.