"Masum": Etrafınızdaki herkesin övdüğü yerli internet dizisini neden izlemek zorundasınız?

En son bayılarak izlediğiniz yerli dizi hangisi? Bu soruya “Süper Baba’da çok ağlamıştım” kadar geriye giderek cevap verenler dahi olacaktır şüphesiz. Özellikle son yıllarda bölüm süreleri 140 dakikanın da üstünde seyreden yerli dizileri, hem de televizyon yayını sırasında (reklam kuşakları ile birlikte toplamda 4 saati bulan bir akşam etkinliğinden bahsediyoruz) izlemek için ya fanatik ya da depresif filan olmak gerekiyor herhalde.

Yazı: Melikşah Altuntaş 

Netflix ve televizyonculuk meselesi konusunda getirdiği yenilikler artık herkesin malumu. Henüz yeni bir gelişme sayılabilecek şeyse artık yerli bir Netflix, hatta uzun vaadede yerli Netflix’lerimizin olacağı bilgisi. Doğan Yayın Grubu’na ait bir proje olarak, bir yıldan uzun süredir internet üzerinden varlığını sürdüren online streaming platformu Blu Tv, ilk orijinal yerli dizisi “Masum” ile ocak sonunda karşımıza çıktı.

masum3

Senaryosu ve proje tasarımı Berkun Oya’ya ait olan, yönetmen koltuğunda Seren Yüce’nin oturduğu ve Haluk Bilginer, Nur Sürer, Ali Atay, Okan Yalabık, Tülin Özen, Serkan Keskin, Bartu Küçükçağlayan, Mehmet Özgür, Defne Halman diye uzayıp giden oyuncu kadrosuyla insanın aklını başından alan “Masum”, Oya’nın “Bayrak” adlı tiyatro oyunundan 8 bölümlük bir uyarlama. Kendisi bir süredir internet ortamlarında ve arkadaş sohbetlerinde büyük coşkuyla adından söz ettiriyor. Siz de muhtemelen ya duymuş ya görmüş ya da çoktan izlemişsinizdir. Fakat hala izlemediyseniz, neden izlemek zorunda olduğunuzu şöyle açıklayabiliriz belki:

* Her şeyden önce “Masum”, garip bir biçimde umut veriyor. Bayılarak izlediğimiz bazı yabancı dizilerin kalitesine, herkesin ana dilinizde konuştuğu bir işte de ulaşabilme ihtimali, kolay bulunmuyor.

* Her biri 50 dakika civarında seyreden yalnızca sekiz bölümden oluşan, hikayesi tek bir sezonda tamamlanan ve dünyasına girebildiğiniz ölçüde de merakla sürükleyen bir diziden bahsediyoruz. Ki böyle bir şeye kapılmak da her gün bulabileceğiniz bir fırsat değil.

* Temelde bir suç draması olarak kategorize edilebilecek bir dizi olmasına rağmen, çok sayıda komik durum ve sahne barındırıyor “Masum” ve tüm gerilimi içinde güldürürken de sakil kalmıyor. Dünyasının gerçekçiliği ve karakterlere aşinalığımız, iyi bir yabancı diziden alamayacağımız hazzı barındırıyor.

* Yönetmen Seren Yüce, “Çoğunluk” ve “Rüzgarda Salınan Nilüfer” gibi orta direk Türkiyeli aile taşlamalarında gösterdiği yönetmenlik becerisini, çok daha hareketli bir hikaye örgüsü içinde, dinamik bir rejiyle gösterebiliyor.

* Haluk Bilginer belki de ilk kez canlandırdığı bir dizi karakterini bu kadar ciddiye almış ve içselleştirmiş görünüyor. Nur Sürer’le karşılıklı sahneleri başta olmak üzere hemen her sahnesi ile Cevdet karakterini nefes alıp veren bir hale getiriyor.

masum1

* Büyük bir incelikle yazıldığı için, başka bir dizide olsa asla ilgilenmeyeceğimiz silik bir karakter olabilecekken, “Masum”da her sahnesini heyecanla beklediğimiz, televizyon tarihinin en sinir bozucu karakterlerinden birine dönüşen Nermin’i canlandıran Nur Sürer’in aşırı tuhaf performansı görülmeyi hak ediyor.

* Okan Yalabık’ın rahatlıkla, izlerken oynayan kişi adına utanabileceğimiz anlarla dolu bir performans sunulabilecek bir karakteri, son derece inandırıcı bir şekilde normalize ettiği performansı, Ali Atay’ın başka birinin ağzında öyle durmayacak diyalogları, nefis bir rahatlıkla kendince tonlaması, Tülin Özen’in hikayedeki sağduyumuzu taşıyan soğukkanlı performansı, Serkan Keskin ve Bartu Küçükçağlayan’ın kendilerinden bekleneni verme konusunda hiçbir zaman hayalkırıklığına uğratmayan ölçülü ve gerçekçi oyunları, kolay kolay göremediğimiz bir yerli ansamblı mümkün kılıyor. Dizi ile ilgili dost meclislerinde dönen hemen her sohbette de oyunculara ayrı bir başlık açılıp tek tek konuşulmaları boşa değil.

* Tüm sekiz bölüm bir yana, üst üste bölümleri izlerken, yalnızca üçüncü bölümün giriş sahnesi gibi bir sahneyle, herhangi bir yerli suç dramasında karşılaşabilme ihtimali için bile izlenebilir “Masum”. Nefis şarkılarla dolu ses bandı, muazzam jeneriği, sinema filmi düzeyindeki teknik işçiliği de cabası.

Özetle, dizi sektörünü nerelerinden ne dozda sıkıştırırlarsa sıkıştırsınlar, her zaman alternatif bir yol bulunabileceği ve o yolda da izlerken utanılmayacak işler çıkarılabileceğini, gerektiğinde koca koca isimlerin böyle bir ihtimal için güçlerini birleştirebileceğini kanıtlıyor “Masum”. Çok daha iyileri bile yapılabilir belki bir gün. Böyle işlerde çalışan herkes çok daha fazla para kazanıp bu standartın altına inmek zorunda kalmadan da devam edebilir belki hayatlarına. Yerli dizi izleyicileri de her hafta “Yüzüklerin Efendisi” süresinde işler yazmak, çekmek zorunda kalan insanların telaşından arda kalanlarla yetinmek zorunda kalmaz böylece.

Bu arada diziyi izleyebilmek için Blu Tv üyeliği almanız gerekiyor elbette. Kendisi aylık 9.90 TL gibi sembolik bir ücret karşılığında sağlanabiliyor. Ayrıca platform içinde “The Young Pope”, “Deutschland 83”, “Victoria” ve “Sahipli” gibi başka yerde izleyemeyeceğiniz onlarca kalburüstü dizi ve yüzlerce eski ve yeni film seçeneği var. Taahhtütsüz bir üyelik sistemi olduğundan, şöyle bir bakıp, sevmezseniz üyelikten ayrılabiliyorsunuz da.