Şarkı şarkı: Barlas Tan Özemek – “Yalancılar Kahvesinde” albümü

“Şarkı yazıyorum ben. Tedavi ediyor mu bilmiyorum ama deva olduğu kesin.”

Röportaj: Leyla Aksu – İllüstrasyon: Günseli Sepici

Kara Orkestra, Bülent Ortaçgil, Marika, Konstrukt, Gaye Su Akyol ve nice isimle hem sahnede hem şarkı yazım ve prodüksiyon aşamalarında yaptığı çalışmalarla tanıdığımız Barlas Tan Özemek, hazırlıkları geniş bir zamana yayılan ilk solo albümü Yalancılar Kahvesinde ’yi sonbaharın ilk günlerinde yayınladı. Her biri farklı bir hikâye, farklı bir dert, farklı bir ilham taşıyan şarkıların perde arkasında yatanları Barlas Tan Özemek’e   sorduk; aldığımız cevapları da Günseli Sepici resmetti.

Yalancılar Kahvesi

“Yalancılar Kahvesi”
“Muhabbet yüzeyde, cingözler tetikte.” Albüm, adını aldığı bu “Yalancılar Kahvesi”nde açılıyor. Senin için neresi burası, biraz anlatabilir misin? Bir çıkışı var mı?

Spesifik bir yer söylemek anlamı sınırlayacağından ötürü, yalancılar kahvesi herhangi bir yer demek daha doğru. İnsan varlığının iç dünyasındaki kompleks ve çetrefilli yapının yansıdığı her sosyal ortam ve muhabbet “Yalancılar Kahvesi”ni yaratan birer unsur. Çıkış noktası tam bulunduğum merkez diyebilirim. İnsan en kolay kendi yalanlarına kanıyor.

Bu Kış Hastalandım

“Bu Kış Hastalandım”
Pop esintileriyle aşk acısı bu sefer resmen ilacı, tesellisi olmayan, ateşli bir hastalığa dönüşüyor. Peki sana göre en iyi hastalık devası, tedavisi nedir?

Hastalığı dinlemek teşhis koyabilmek açısından önemli. Tabii acının karşısında sakin durabilmek başlı başına bir mesele. Şarkı yazıyorum ben. Tedavi ediyor mu bilmiyorum ama deva olduğu kesin.

Eyvallah

“Eyvallah”
“Zaman hep aktı, sonuç hep aynı, aynı insan, aynen insan…” Bu kaçınılmazlığı en son ne zaman hissettin? Bill Frisell ilhamı bu hisle nasıl buluştu?

İnsanın değişebilen, yenilenebilen ve seçtiği yöne doğru evrilebilen bir varlık olduğunu kendim dahil olmak üzere birçok insan üzerinde gözlemledim. Dolayısıyla kaçınılmaz bir umutsuzluk değil burada bahsetmek istediğim. Yüzbinlerce yıldır kalıtım yoluyla nesilden nesle aktarılan insan huylarının, kötücül olanlarına hâlâ eyvallahımız olmasını vurguluyor bu şarkı. Biz eyvallah dedikçe var olmaya devam edecekler. Yeter dediğimizde ise yok olacaklar. Seçim yine insanın. Bill Frisell’ın “Blues Dream” şarkısındaki epik ve zamansız melodinin, şarkımın güftesinin bulunduğu bölüm ile müzikal bir kardeşlik ve bütünlük içinde olduğunu fark ettiğimde şarkıyı nasıl bitireceğimi anladım ve nakarat bölümünü “Blues Dream”in melodisi üzerine kurdum. Bill Frisell’a şarkıyı gönderdim ve pozitif bir geri dönüş aldım. Böylelikle “Eyvallah” şarkısı doğmuş oldu.

“Aslan Dostum”
Müziğin kendisi de eski bir dost gibi tanıdık geliyor insana bu parçada. Senin için bu hissi uyandıran şarkılar hangileri?

Aklıma Yeşilçam için yapılmış müzikler geliyor bu şarkıyı dinleyince, Melih Kibar’lar, Cahit Berkay’lar… Şarkıyı yazarken daha çok içgüdülerimi dinlediğimden bariz bir referans veremem ama şarkıyı yazıp kaydedip bir adım geriden, kendime yabancılaşarak dinlediğimde çocuksu ve nostaljik bir his bırakıyor bende.  

Şarkıcı

“Şarkıcı”
“Şarkıcı yazdı kaderini, doldurdu, çekti tetiğini, saadetten biçti kefenini…” Ercüment Ortaçgil’in kayıtlarından yola çıkarak nasıl bir araya geldi müzik ile bu şarkıcının hikâyesi?

Ercüment Ortaçgil hiçbir zaman ortalara çıkmamış biri olmasına rağmen müziğiyle beni bu dünyada en çok etkileyen insandır. Aslında kendisi bu ülkenin yetiştirdiği en büyük matematikçilerden biridir ancak ne şanslıyım ki çok küçük yaşlarda onu yanımda gitar çalarken izleme fırsatı buldum. Çok beslendim ondan ve müziğinden. Bir dönem onun evinde yaşadım. Evi düzenlerken bir dolabın köşesinde içi kasetlerle dolu bir ayakkabı kutusu buldum. Aslında bir hazine bulmuştum. 1984-1986 yıllarında kendi şarkılarını kasetlere kaydetmişti Ercüment Ortaçgil ve gün yüzüne çıkmamış bu şarkılar yirmi yıldır bir ayakkabı kutusunun içinde çürüyordu. O kasetleri aldım dinledim ve algımda ciddi bir kırılma yaşandı. Kompozisyon mantığı, seçtiği sesler ve uygulama biçimi o güne kadar hiç duymadığım bir seviyede özgün, cüretkâr ve özeldi. Beni en çok etkilemiş olan müzik, Ercüment Ortaçgil’in müziğidir diyebilirim. Aylarca çalışıp o şarkıların hepsini hatmettim. Dolayısıyla o bilgi resmen benim omurgama işledi. Bazı şarkılarımda Ercüment Ortaçgil esintileri taşıdığımı bilirim ve bunu altın bir madalyon gibi boynumda taşırım. “Şarkıcı” şarkımın finalinde karşımıza çıkan bölüm, Ercüment Ortaçgil’in 1986’da yazdığı bir müzikten alıntıdır.

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:65’e ulaşabilirsiniz.