bant mag. no:48

Bant Mag. Havuz’da bu cuma HyperNormalisation ile başlatacağımız Adam Curtis gösterimleri öncesinde #bantmagarşivden her bir belgeseli kült mertebesine erişmiş yönetmenle

Yeni Bant Mag. sayısı öncesinde, 2016’da yayınlanmış son beş sayımızdan bazı makale ve röportajları hatırlıyoruz! Beyaz yakalılar ve “freelance” çalışanlar

Bant Mag. No:48’deki keşiflerimizden biri de funk ve caz estetiğini deneysel bir yaklaşımla işleyen Belçikalı grup STUFF. Yazı: Cem Kayıran, İllüstrasyon:

Nick Hornby’nin İrlanda ve Brooklyn arasında mekik dokuduğu senaryosuyla yürekleri burktuğu Brooklyn bu ay gösterime girerken, yolu bu yerden geçmiş tüm film

Bant Mag. No:48’de yer alan yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müzisyenlerden biri Iglooghost! Yazı: Ege Yorulmaz, İllüstrasyon: Aksel

Pakistanlı yönetmen Sharmeen Obaid-Chenoy’un Oscarlarda 2015 En İyi Kısa Belgesel Ödülü alan filmi  A Girl in the River: The Price

2016 yılı boyunca Bant Mag. Mekân’da izlenebilecek Mevsimler sergi serisindeki yol arkadaşımız, komşu mekân ArtHere’ın kurucusu Suriyeli sanatçı Omar Berakdar’a göre, “sanat

Efterklang üyeleri Casper Clausen, Rasmus Stolberg ve Mads Brauer’in Finlandiyalı perküsyon sanatçısı Tatu Rönkkö’yle bir araya gelip geçtiğimiz sene başında

1970’lerden bugüne onlarca kült korku filmine imza atan Amerikalı yönetmen John Carpenter, geçtiğimiz yıl kariyerinin ilk albümünü Sacred Bones etiketiyle

Müziğin yanı sıra, şiir ve fotoğraf alanında da çalışmalar yapan İpek Görgün’le disiplinlerarası sanatı, ses ve sessizliği, gürültünün cazibesini ve

30 Nisan’da Bant Mag. Mekân’da başlayacak Mevsimler – Fasıl I sergisinde çalışmalarını göreceğimiz sanatçı ve oyuncu Hare Sürel’le resimle yenice başlayan yolculuğu

“Hatırlamanı istiyorum, Clark. İleride, gelecek yıllarda, en özel anlarında. Elimi senin gırtlağında hatırlamanı istiyorum. Seni yenmeyi başaran tek adamı hatırlamanı

Çeşitli doğal afetler, kazalar ya da hırsızlıklar sonucunda ekipmanlarından olmuş ama yine de turnesine devam edebilmiş; bir başka deyişle “ucuz

İstanbul Film Festivali’nde bir bombardıman şeklinde iyi filme doyacağımız bir gerçek ama nisan ayı vizyonu da uzun zamandır yolunu gözlediğimiz

“Kâh çıkarım gökyüzüne, seyrederim âlemi, kâh inerim yer yüzüne, seyreder âlem beni…” Hikaye ve çizgi: Sadi Güran