Teftiş: Kurt Vile @ Salon IKSV // 16 Nisan 2014

2013 yılında çıkardığı Wakin On Pretty Daze ile listelerde kendisine pek güzel bir yer edinen Kurt Vile, 31 Mart’ta İsviçre’den yola çıktığı solo turnesinin son ayağında dün gece İstanbul’da Salon IKSV sahnesindeydi.

Amerikan müzik geleneği yolunu içselleştirmiş bu adam on beş yıllık müzik hayatını temel unsurları gitarı, ilk kullandığı enstrüman olan banjosu ve ruhuyla sulanmış ve yeşermiş şiirsel şarkı sözleriyle sahnedeydi. Kurt Vile İstanbul’a en son Bant Magazine’in 2011’de düzenlediği konserde takım arkadaşları The Violators’u da peşi sıra takıp gelmişti. O zamanlar Smoke Ring of My Halo nun taze zamanları olan bu dönemlerde akustik melodiler ve yine içsel yürüşlerini anlatırken özünden gelen bizzat kendiliğiyle dinleyiciyi gölgeli yollardan geçiriyordu. Tam iki sene sonra gelen Wakin On a Pretty Daze bu gölgelere birazcık nefes üflemiş ve her ne kadar daha cilalı olsa da acelesi olmadığını, bir yerlere yetişme derdinde olmadığını anlatmıştı. Göz kapaklarına, saçlara, alınlara, yanaklara yayılan neredeyse tam bir huzur ve rahatlık hissi ile kaplı bu albüm geçen yıl her yerde bir şekilde karşımıza çıktı ama bu asla usandırıcı bir görüp de görmemezlikten gelmeye dönüşmedi. Yaşadığı dönemden ziyade sevdiği ve yapmak istediklerini iyi özümsemiş bir müzisyen Kurt Vile. Öyle ki dinlemeyi sevdiği Amerikan folk-rock tarihini ağzından burnundan derin nefeslerle içine çekerken onu kendiyle kaynaştırarak dışarı salıyor ki bu da onu taklit olmaktan ayırıp özel kılıyor. İyi müzikte bir gün elbet karşılığını alıyor sanırım, Wakin On Pretty Daze’in başarısı da hem burada hem de bir yol boyunca rahatça akıp gidişinde.  Ama ne yalan söyleyeyim hala Smoke Ring For My Halo’nun o içine kapanık halini, evinin çatısındaki tuğlaları yağmurdan koruma çabası içindeki onca yaşamsal derdi savuruşunu ayrı seviyorum.

IMG-20140417-WA0000

Tek başına turne yapacağı haberleri dolaştığında The Violators’un yokluğu bazı hayranlarını üzdü. Ama Kurt Vile’ın müziği kendisini her şekilde konuşturuyor ıslıklara, alkışlara ya da çan seslerine vs…ihtiyacı yok. Gitarını eline alan bu adam uzun saçlarının ardına saklanan çocuksuluğuyla ve ruhundan parçalarla evin duvarlarını sallandırmasına da gerek yok. Biraz omuz sallamak ve ayaklara yayılan ritimler yeterli. Evin odasına konuk olmuşçasına loş lambalar, ahşap mobilyalarla hazırlanan sahne dekorunun belki de en arkada kalmış ögesi her şeyi anlatıyor aslında. Ayakta durduğunuz her an o en arkadaki üçlü koltuğa uzanıp, gözlerinizi kapatmamanız için hiçbir sebep olmayacak kadar huzurluyken sizin uyumanıza asla izin vermeyecek bir hikaye anlatıyor Kurt Vile.Ve yine bildiğini okumaya da devam etti Smoke Ring For My Halo, Peeping Tomboy yanı sıra Wakin On A Pretty Day, Goldtone, Girl Called Alex gibi hem yeni hem eski şarkılarını seslendirirken bis sonrası kapanışı ise Baby’s Arms’la yaptı. Hem seyircinin hatrını kırmamış oldu hem de yaptığı diğer dört albümünü bilboard listelerinde tırmanan son albümü için yok saymadı.

Konser sonrası setlisti cebine saklayıp seyirciler arasına oturan Kurt Vile için konseri beraber izlediğimiz A. “Şu an Kurt Vile’a söyleyecek bir şeyim yok o yüzden ben gidiyorum” dedi. Ondan pek farklı düşünmüyordum çünkü Kurt Vile adeta bir roman yazarı gibi müziğiyle bir hikaye anlatıcısı ve müzik sustuktan sonra kitabın kapağı da kapanıyor sonrası ise size kalmış.   

Seçil Kalenderoğlu