Teftiş: Sebastien Tellier @ Babylon, 5 Kasım 2014

Sebastien Tellier konseriyle ilgili akılda kalanlar akıcı müzik, eğlenceli ekip, aşırı sempatik bir Tellier ve maalesef artık alıştığımız can sıkan seyirci kitlesi olacak.

XXF Very Very French Festival’ın bu yılki programı açıklandığında, bu yıl yayınladığı L’Aventura abümüyle müzik kariyerinde yeni bir yöne doğru eğilen Sebastien Tellier’in ismini gördüğüm gün yaşadığım sevinç, dün akşam konseri izlemek üzere Babylon’un balkonunda yerimi aldığımda –ki bu seçimin sahneyi görüş açısı ve duyum için iyi olmasına rağmen çok doğru olmadığını anlamam pek uzun sürmedi-, yerini gerçek anlamda bir heyecana dönüştürdü. Konser öncesi arkadaşlarımla yaptığımız sohbetlerden, insanların nasıl bir Tellier seti ile karşılaşacağı konusunda meraklı olduklarını gördüm. Bir kısım insan son albümde ağırlıkla hissedilen Brezilya müziği etkilerinin baskın olduğu bir konser beklerken, bazı arkadaşlarım da elektroniklerin daha ön planda olduğu bir Sebastien Tellier ile karşılaşmayı umuyordu. Neticesinde benim de önceden tahmin ettiğim gibi oldu ve Fransız müzisyen ve ekibi, bu iki baskın temayı kusursuz şekilde harmanlamayı başardı.

Enstrümental bir parçayla açılışı yapılan konser, ”L’Adulte” ve ”Cochon Ville” gibi çekici şarkılarla devam edip hızlı bir şekilde seyircinin performansa ortak olmasını sağladı. Özellikle ”Cochon Ville” çalarken etrafınıza baktığınızda gerçekten kendini müziğe kaptırmış, birbiriyle senkronize olmuş bir şekilde dans eden bir kalabalık görebilmek mümkündü. Kendisine perküsyonlar, davul, bas ve klavyelerde eşlik eden dört kişiyle birlikte sahnede olan Sebastien Tellier’in bugüne kadar İstanbul’da izlediğimiz konserlerde gördüğümüz en rahat müzisyen olduğu intibasının seyirciye geçmesi de pek uzun sürmedi. Hem şarkılar esnasında yaptığı küçük dans figürleri, hem seyirciyle iletişimi, hem giyimi kuşamı ile sahnede tek kelimeyle parlıyordu Sebastien Tellier. Ara sıra Fransızca, ara sıra İngilizce konuşarak seyirciyle iletişime geçen Tellier, hem son albümünden nispeten daha sakin şarkıları hem de yüksek enerjili dans parçalarını peşi sıra çalarken halinden epey memnun görünüyordu.

Babylon’u tıklım tıklım dolduran, konser biletlerini günler öncesinden tüketen seyirci de halinden memnundu. Öyle ki, bu memnuniyetlerini birbirleriyle yüksek sesle paylaşmaktan kendilerini alıkoyamadılar. İstanbul’lu dinleyicilerin konserlerde konuşma hastalığı, yüksek Tellier şarkılarında pek sıkıntı yaratmasa da, ”Aller Vers Le Soleil” gibi sakin ve keyifli dinlemelik şarkılar esnasında büyük bir ses bulutunu beraberinde getirdi. İnsanların konserlere neden gittiğini bir kez daha sorgulamış olmak, benim için dün akşama dair en büyük hayal kırıklığı oldu. Ama bu tür yazıları her konser teftişimizde yazmaktan sıkılmış olmamıza, konsere evsahipliği yapan Babylon’un geçtiğimiz yıllarda ”konserlerde sessizlik politikası” gibi bir kavramı hayata geçirmeye çalışmasına rağmen başka insanların müzik dinleme şevki ya da heyecanını umursamayan insanların hala bilet alıyor olması gerçekten çok acı. Dün akşam Babylon’da olan kitlenin büyük kısmının ”Bizimkiler bu adamı çok seviyor, gidelim bir sürü insan görürürüz, güzel ortam olur” zihniyetiyle bilet aldığını rahatlıkla düşünebiliriz. Keza bundan birkaç gün önce Chet Faker için de aynı şeyleri onlarca farklı insandan duydum. Bu da şu anlama geliyor ki biletlerin tükenmesi organizasyon ya da müzik piyasası için iyi haberler olabilir fakat konserin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için gerçekten olumsuz bir şey.

Gerçekten sahnede etkileyici bir performans olmasıyla dünkü konser uzun süre izlenebilir biçimde devam etti. Ama mekan ve organizasyonun çalışanlarının bile kendi aralarında yüksek sesle şakalaştığı, bir tanıdığını gören kişinin sanki o an o tanıdığıyla hayati bir mesele konuşması gerekiyormuş gibi etrafındakilerin görüş açısını bloke ederek ”Ya ne yaptın ya mezuniyetten beri görüşemedik hiç”, ”Oğlum adamın sakal efsane değil mi yaaaa” gibi diyaloglarını bağıra bağıra yaptığı bir konser sold out olsa neye yarar?

Sebastien Tellier gibi kendine has bir karakter olan ve müziğin çok çeşitli uçlarını sevip kendi şarkılarında, performanslarında bir araya getirmeye çalışan birini izledik dün Babylon’da. Bir müziksever olarak kendimi şanslı hissetsem de bu konseri İstanbul’da, saygısız bir kitle eşliğinde izlemenin şanssızlığı bir noktadan sonra ağır basmaya başladı.

Ekipten Hazal İlbay konserden sonra bir setlist kapmış sahneden. Şarkı listesini aşağıda görebilirsiniz ve bu yazımı gerçekten dikkate alarak bir sonraki konser bileti alışverişinizde bir şekilde bilet satışlarının nasıl gittiğini kontrol etmek isteyebilirsiniz. Zira ben artık şikayet etmektense gitmemeyi tercih edeceğim.

Sebastien Tellier @ Babylon, 5 Kasım 2014

Omcom
L’adulte
Cochon Ville
Divine-Roche
Kilometer
L’amour et la violence
Aller vers le soleil
Oursinet
Rick l’adolescent
La Ritournelle
Encorelar Sexual Sportswear
Fingers of Steel

Yazı ve fotoğraf: Cem Kayıran