Arşivden: Şarkı şarkı Can Güngör ve “Silik Düşler” albümü

Röportaj: Seçil Kalenderoğlu – Fotoğraf: Aylin Güngör – İllüstrasyon: Burak Dak
Bu röportaj, Nisan 2015 tarihli Bant Mag. No:39’da yayımlanmıştır.

2019 albümleri yavaş yavaş gelmeye başladı. Dergi ekibi olarak merak ve sabırsızlıkla beklediğimiz yeni yıl albümleri arasında Can Güngör’ün ikinci uzunçaları başı çekiyor. Güngör’ün yeni şarkılarını beklerken bir nostalji yapıp ilk albümünün perde arkasına kafamızı uzattığımız “Şarkı şarkı” röportajımızı hatırlayalım…

Baştan aşağı müzikten oluşan bir insan Can Güngör. Her yerinde, her şeyinde ve en içinde melodi var. Şubat sonunda çıkardığı ilk solo albümü Silik Düşler, etrafını saran kediler dışında yalnız duran ama müzikle dolan bir evde mırıldanılmış. En ufak bir ürpertinizde hiç çekinmeden üzerinize battaniye örten bir sıcaklığı var. Özellikle de kışın bitmek bilmediği bu günlerde yalnızlığınızı paylaşacak, vazgeçilmeziniz olacak. Silik Düşler’i şarkı şarkı Güngör’e sorduk, Burak Dak’a çizdirdik…

bant-39-can_01

“Ben Ordaydım Zaten” – “Kibrit gibi ağaçlar dizilmiş beyaz yamaçtan, rayların sesi ninni gibi sürerken bir tatlı uyku aldı beni…” Nedir “bu yolları, bu yol yapmayan” gitar tınılarına, dolu dolu davul seslerine bunca hüzün yükleyen?

İnsan yolda olduğu kadar varacağı yerin de hayalindedir ya. Yola düşmeden varmıştır aslında. “Yol değil” kısmı benim için böyle bir şey. Hüzünlü değil ama kırılgan sanki.

bant-39-can_02

“Silik Düşler” – Biri tekir, biri sarman ayak ucumuzda. Aklımızdaki silik düşleri ikamet ettiren her mevsimin sadece kış olduğu bu soğuk beyaz şarap tatlı yerde onlar (kediler) mı bize muhtaç biz mi onlara?

Kediler hayatta kalmak ve yalnız olmakta çok iyiler. Ama biz insanlar, bu konularda bocalayan varlıklarız. Bu yüzden biz onlara ihtiyaç duyuyoruz. Kendi hâlinde varoluşlarından bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz.

bant-39-can_03

“Sadece” – “Umulmadık anıların güzel, duru ve saf zamanları”na konuverse “Sadece”, hangi çocukluk anısını getirirdi gözlerinin önüne?
Çocukluğumun yazlarını Erdek’in koylarından biri olan Tatlısu Koyu’nda geçirdim. Bütün gün dağ bayır gezdiğim, sazlıklardan sazlar koparıp çadırlar kurduğum, akşamüstleri balık tuttuğum, güzel arkadaşlıklar edindiğim değerli zamanlardı. Bütün kış hayalini kurduğum bir yerdi orası, şehrin anti-teziydi.

bant-39-can_04

“Güneş Orhan” – Ah aydınlıklardan uzakta bir Orhan Veli. Lâkin güneş yüzüne vuran hangi çiçek olmalı ve hangi sokakta, hangi pencerenin önünde açmalı?

Papatya gibi hafif ve dertsiz bir çiçek olmalı. Bütün evler, sokaklar bu hafiflikten nasibini almalı.

bant-39-can_05

“Hiçbir Sebep Yok” – Düşünülmüş. Taşınılmış. Işıklar sönmüş. Beyazperdede çok eskilerden bir film. Anlatıyor şarkının bir yerlerine sinen, o tanıdık hikâyeyi. Hangi film?

La Strada.

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:39’a ulaşabilirsiniz.