Cemil Batur Gökçeer’in yeni kitabı “Mağara Albino” önsöz niteliğinde bir sergiyle Ankara Torun’da

Fotoğrafçılığa belgesel ve haber fotoğrafları çekerek başlayan ve 2010’dan bu yana deneysel üretimlere odaklanan fotoğraf sanatçısı Cemil Batur Gökçeer 2019 Kasım’ın ilk günlerinde  yayımlanan Mağara Albino kitabını, okuyucu ile kitap arasındaki ilk bağı kuran önsöz yazımından yola çıkan, Önsöz – Mağara Albino isimli bir sergiyle tanıtıyor.

Mağara Albino serisinden

Ankara’da bulunan sergi ve etkinlik mekânı Torun’da açılan sergi, bir kitap önsözünde rastlanamayacak biçimlerde, ama her önsözün sebebi olan okuyucu ve kitap arasında gelişebilecek bağı desteklemek amacını taşıyor. Batur’un sanatçı arkadaşı Ata Can ile beraber kurguladığı sergi ses ve fotoğraf yerleştirmelerinden oluşuyor. Durağanlıktan kaçınmanın mümkün olmadığı fotoğrafı harekete, zamandan kaçınmanın imkânsızlaştığı sesi durağanlığa itme arzusu pratiklerinde öne çıkan Batur ve Ata Can, kitapla kurdukları ilişkiyi mekân içerisinde farklı boyutlarda yeniden canlandırıyorlar.

Mağara Albino serisinden

27 Kasım’a kadar Torun’da görülebilecek Önsöz – Mağara Albino sergisinin odağına oturan Mağara Albino kitabına dair paylaşılan açıklama ise şu şekilde:
Mağara Albino; kafilelerin içine rahatlıkla girebileceği bir mağaradan yola çıkıyor. Bu yolla, nerden geçtiğinin farkında olmadan ilerleyip, en derinlerindeki sırılsıklam, soğuk, yumuşak ve kıvrık yüzeye yönelen bakışlar arasındaki akıl almaz farkları sabitleyecekken, kullandığı makinenin, o mağarayı o denli kolay girilir kılan mekanizmayla benzerliğine takılıyor. Mağarada kendini fotoğraflamak, ayrıksılığı aşmak için dağ eteklerinde çobanlardan, hayvanlardan geçitler aramak, geri sahile indiğinde mekânları kendine geçit vermez bir yapılmışlıkta bulmak, mağaraya geri dönmek, sonra uzaklaşmak, herhangi bir iç mekânda, bir insanın daha bunu tecrübe etmesini, malzemelerde, boyada ve sonra fotoğrafın dokusunda aramaktan oluşan bir sürecin parçalarından örülüyor. Kitap; yüzey, figürler ve mekânlar arası ilişkiyi temeline alırken, dikkati; fotoğrafı da, mağarayı da, bir hale getirmeye çalışan ancak olduramayan bir etkinin bozumuna ve bu bozulmaya direnen bir yoğunluğa kaydırıyor.”