Işığı görebilmek için karanlığı da görebilmek gerekir: David Lynch'ten alıntılar

David Lynch’ten gizeme, karanlığa, yaşama, anlam arayışına, sanata dair cümleler. Gerektiğinde hatırlamak, yeniden okumak ve düşünmek için derlendi.


*Kelimelerle rahat değilim. Görüntüleri, sesleri, hisleri seviyorum. Sezgi fikrini seviyorum. Bu sayede hayattaki pek çok şeyin anlaşılabileceğini düşünüyorum. Ama bu şeyleri içselleştirmelisiniz; hemen ortaya çıkmıyorlar. Belli şeyler içeride, anlayışa dair küçük alanlarda oluşur. Karanlık ve kargaşanın içinde yaşadığımı hissediyorum ve hepimiz gibi bunu bir şekilde anlamlandırmaya çalışıyorum.

*Hepimizin iki tarafı var. Yaşadığımız dünya zıtlıkların dünyası. İşin sırrı bu zıtlıkları bağdaştırabilmekte. Ben her zaman iki tarafı da sevmişimdir. Sahip olduklarından birini takdir edebilmek için diğerini de bilmen gerekiyor. Daha fazla karanlık topladığın zaman daha fazla ışık da görebilirsin.

*Bakan herkes farklı bir şey görecektir. Bu resim, fotoğraf ve sinemayla ilgili en önemli detay.

*İnsanların neden sanatın bir anlam ifade etmesini beklediğini anlamıyorum. Üstelik bu kişiler hayatın bir şey ifade etmediği konusunda hemfikirler.

*Olumsuzluk, yaratıcılığın düşmanıdır.

*Hikâyelerin tanjantları vardır; açılır ve başka şeylere dönüşürler. Bir yapıya sahip olabilirsiniz ama rüyalara da alan bırakmalısınız. Fikirlerinize sadık kalırsanız; yönetmenlik içten dışarıya doğru, dürüst bir sürece evrilebilir. Ve eğer bu sizin için dürüst bir şeyse; soyut olsa bile insanların onu hissetme ihtimali vardır.

*Çekimden önce oyuncuları fikirlerini geliştirmeleri için serbest bırakıyorum, sonra onlara görmek istediğim tavırları söylüyorum. Eğer bir sahne dürüst olmazsa, bu ayan beyan göze batar.

“Filmlerimin hepsi, sıfırdan inşa edip kayıt altına almadan gidemeyeceğin tuhaf dünyalar hakkında. Bu, benim için sinemayla ilgili çok önemli şeylerden. Sadece tuhaf dünyalara gitmeyi seviyorum.

*Hayat çok, çok karmaşık. Bu yüzden filmler de öyle olabilmeli.

*Sinemacıların acılı bir sahne çekmek için acı çekmesine gerek yok; durumu anlamaları yeterli. Ölüm sahnesi çekerken ölmene gerek olmadığı gibi.

*Absürtlük bu hayatta en sevdiğim şey. Cahilliğin içinde debelenmenin bence mizahi bir yanı var. Bir adamın, kanlı bir et parçası hâline gelene kadar duvara doğru koşarak çarpmasını izlerken bir noktadan sonra gülmeye başlarsın, çünkü artık absürt bir şey olmuştur.

*Büyük bir hata yapmak kişiyi serbest kılan, güzel bir şeydir. O noktadan sonra yükselmekten başka şansın yok.

*Çocukça şeyleri seviyorum çünkü bir çocukken hayat çok daha gizemlidir. Ağaç gibi basit bir şey sana mantıklı gelmez. Uzak bir mesafeden görürsün ve küçüktür, fakat ona yaklaştığın zaman büyüdüğünü fark edersin. Çocukken kurallar üzerinde bir hakimiyetin yoktur. Yetişkin olduğumuz zaman kuralları anladığımızı sanıyoruz fakat gerçekten olan şey hayal gücümüzü daraltmış olmamız.