ABD’li senarist, yönetmen ve yapımcı Jac Schaeffer’ın kısmen süper kahraman destanı kısmen sitcom, kısmen matrak bir nostalji yolculuğu, kısmen de çizgi roman ortamında yas duygusunun dramatik bir keşfi olan; pop kültür çizgisini bulanıklaştırdığı hit mini serisi WandaVision yakaladığı başarının hakkını esaslı bir spin-off ile vermeye hazır. Huzurlarınızda Agatha All Along

Scarlet Witch (Elizabeth Olsen) tarafından alt edilen, kabına sığmayan cadı Agatha’nın (Kathryn Hahn) kaybettiği güçlerini geri almak için kendine derme çatma bir cadılar meclisi kurması ve Wanda’ya musallat oluşunun ardından kendi şeytanlarıyla yüzleşmek zorunda kalması ekseninde şekillenen dizi, 19 Eylül itibarıyla Disney+ kataloğunda yerini aldı.

Şimdiye dek kurulmuş belki de en karizmatik cadı meclisinde Kathryn Hahn’a Joe Locke, Patti LuPone, Aubrey Plaza, Sasheer Zamata, Ali Ahn, Debra Jo Rupp eşlik ediyor. Projenin yürütücü tarafında ise yapıma yönetmen olarak da katkıda bulunmuş Jac Schaeffer’ı MCU direktörü Brad Winderbaum ve Marvel sinematik evrenine katkıları ile bilinen Mary Livanos takip ediyor.

Cadılar Bayramı sezonunun hakkını veren Agatha All Along, Disney+ kütüphanesinde belirmeden önce hem basın için düzenlenen panelde yerimizi alıp ekibin sohbetine misafir olduk hem de başrol oyuncuları Kathryn Hahn ve Joe Locke ile söyleşme fırsatı bulduk. Oyuncu kadrosunun yorumları ışığında Cadılar Yolu’nu birlikte arşınladık.


Marvel’ın 2019’da gösterime giren Endgame filminden sonra yaşananları konu eden WandaVision; -her bölümü 1950’lerden günümüzde Hollywood esintileri taşıyan- sitcom formundaki denenmemiş, yalın anlatım tarzı ile aksiyon sahnelerinden ziyade öyküye ve diyaloğa verdiği ağırlıkla ailesini, arkadaşlarını ve sevdiği adamı kaybetmiş, geriye sadece hayal dünyası kalmış Wanda Maximoff’un bir nevi Kintsugi girişimiydi. Adım adım iç dünyasını ve alt benliğini keşfettiğimiz bu güçlü kadının kendine kurduğu ideal yaşantı fikri eğlence çeşnili bencil bir parodi gibi görünse de seyircisine empati kurduran, dram kapılarını aralamaktan çekinmeyen cinstendi. Karşı karşıya kaldığı tehditler sonucu Scarlet Witch’e dönüşümü, onun gerçeklikten koptuğu bu hikâyenin mağduru değil; faili olduğuna ayna tutan bir sona götürmüştü gerek kendisini, gerek de çok sevdiği Vision ve Westview kasabası sakinlerini. Bu sakinlerden en esaslısı kimdi peki? Wanda’nın “her işe burnunu sokmaktan çekinmeyen meraklı kapı komşusu” büyüsünün altında olduğunu düşündüğümüz, gerçekte ise ilmek ilmek kötücül planlarını işleyen karanlık sırların koruyucusu ve kendisinin de eğitmeni olan Agatha Harkness.

Seyirci ve eleştirmenlerin yanı sıra büyük ödül gruplarının da beğenisini toplayan WandaVision’daki performansıyla Emmy kazanan Kathryn Hahn’ın incelikli karakter inşası, Marvel sinematik evreni için de bir ilk ile sonuçlanarak daha önce görülmedik bir projenin temelini attı. Nitekim Agatha All Along, kendi orijinal çizgi roman serisi olmayan bir karakter için çekilen ilk canlı aksiyon Marvel yapımı. “Bu, Kathryn ve Jac’in yarattığı bir ikon ve Marvel’da hepimize o kadar ilham verdi ki onun hikâyesini devam ettirmek zorunda hissettik.” diyor yürütücü yapımcı Brad Winderbaum.

Kendimizi WandaVision olaylarından üç yıl sonra, kapan görevi gören Westview’ün şimdiki zaman çizgisinde buluyoruz. Pilot bölümünde her ne kadar kaldığı yerden devam eden bir imaj çizse de hikâyeye dâhil olan gizemli Teen (Joe Locke) karakteri, bambaşka bir anlatının davetiyesi işlevinde. Agatha’nın üzerindeki büyüyü bozuyor ve karşılığında kendisini Cadılar Yolu’na götürmesini talep ediyor. Bu yol, bir cadının zorlu mücadelelerden sağ çıkması hâlinde kaybettikleriyle ödüllendirilmesini sağlayan cinsten. Agatha önce bir duraksıyor elbette fakat bu duraksama pek uzun sürmüyor. Cadı alemine kök söktürdüğü üstüncül güçlerini geri almayıp heba mı etsin yani?

Teen’in hayatına girip yaktığı umut ışığıyla başlayan serüveninde Yol’a adım atabilmek için en hızlı şekilde cadı meclisini oluşturuvermek zorunda kalan, belki de tüm zamanların en nefret duyulan cadı kişiliği Agatha; tanıdık kapıları çalmaya davranıyor. Kehanet yeteneğiyle nam salmış 450 yaşındaki Sicilyalı cadı Lilia Calderu (Patti LuPone), iksir ustası Jennifer Kale (Sasheer Zamata), tehlikeleri göğüsleyecek savunma konusunda usta cadı Alice Wu-Gulliver (Ali Ahn), Wanda’nın büyüsünün etkisinden kurtulmuş hâlde bıraktığımız fakat şaşırtıcı biçimde karşımıza çıkarak neredeyse kolundan tutulup götürülmek suretiyle ekibe katılan gönülsüz Sharon Davis (Debra Jo Rupp) ile Marvel Comics’in Emerald Warlock’unun farklı cinsiyetteki versiyonu olduğuna dair söylentiler dolaşan, Agatha ile kapanmamış davasının peşindeki Yeşil Cadı Rio Vidal (Aubrey Plaza) meclisi oluşturup yolun sonunu görmeyi kafaya koyan karakterler.

Kimse kimseye tam olarak güvenemiyor. Herkesçe kabul gören kahramandan kötü karaktere uzanan spektrumda, Agatha’nın bir tür gri alanda yaşadığı söylenebilir. Etrafındakileri kontrol etmekte oldukça maharetli. Yapımcılardan Mary Livanos’a göre “sadece Kathryn Hahn tarafından canlandırılabilecek, bıçak sırtı bir karakter”.

Jac Schaeffer: Marvel’da kötü karakterlerin yalnızca bir notadan ibaret sayılmaması için arayış vardır. Agatha bunun en iyi örneklerinden. Çok karmaşık, çok katmanlı fakat asla dünyayı ele geçirmek gibi bir amacı yok. Şahsi, sinsi ve derininde ne olduğunu asla bilemediğimiz gizemli yanını sürekli alarmda tutuyor. Onunla bu şekilde başladık, rol Kathryn’e verildiğinde her yönüyle ele alınan bir karaktere dönüştü. İnanılmaz derecede komik ve cana yakın bir imaj çizerken bir yandan da güce karşı doymak bilmez bir iştahı olan bu ikircikli ruhu Kathryn inanılmaz bir biçimde somutlaştırdı. Öyle bir karakter yarattı ki hakkında sonsuza kadar keşif yapabilirmişiz gibi geliyor.


Özünde herkes birer cadıdır!

Gezegendeki en nefret uyandıran cadı da olsanız meclisinize ihtiyacınız vardır. Çünkü meclisi olmayan bir cadı, yolun sonunda arzusuna kavuşacağına inandığı Cadılar Yolu’na da giremiyor. “İstek değil ihtiyaç”ın cadı versiyonu… Öyle de oluyor. Agatha’nın, pek parlak olmayan geçmişi ile bir şekilde yolu kesişmiş, farklı yeteneklere sahip epey renkli cadı grubunu davasına katılmaya ikna etmesi maceranın start noktası. Ekran önünde çizilen portreden taşan sahicilik hissi, ekranın arkasındaki derin dostluklarından kaynaklanıyor. 

Bu neredeyse elle tutulur derecede kuvvetli bağın altında yatan sebepler sorulduğunda içtenlikle anlatıyorlar:

Joe Locke: Bu dizide rol almak, şimdiye kadar başıma gelen en iyi şeydi diyebilirim! Böylesine ikonik bir grubun parçası olduğum için kendimi inanılmaz şanslı hissediyordum. Bu muhteşem kadınlarla geçirdiğim altı ay kendimi bulduğum yerdi, bir rüyaydı.

Kathryn Hahn: Joe’nunki öyle bir ayakları yere basma, öyle bir özgünlük ki. Bunu bu şekilde söylemek istemiyorum, kulağa hoş gelmeyeceğine eminim ama “hem de böylesi genç bir yaşta”!

Sasheer Zamata: Patti’nin “Joe’ya nasıl diva olunacağını öğreteceğim.” dediğini hatırlıyorum. Ardından hemen “Yani, aslında bunu yapmama gerek yok!” diye eklemişti.

Debra Jo Rupp: Mrs. Hart, WandaVision’dan bir karakter. Bu, bizim küçük Sharon’ımız için bambaşka bir dünyaydı ama Jac onun için harika bir kurgu yaratmıştı. Agatha All Along’da bu yanımdaki “cadılar” ile olmak yaşadığım en eğlenceli deneyimlerden biriydi.

Aralarında gerçek hayattaki en cadı karakterin kim olduğu sorulduğunda Kathryn öncülüğünde parmakla gösterilen tek bir isim var: Aubrey Plaza

Aubrey Plaza: Hey, özünde herkes birer cadıdır! Kathryn ve ben uzun zaman önce Parks and Recreation’da birlikte çalışmıştık fakat beraber sahnemiz olmamıştı. Bu yüzden onunla baş başa kalacağım ve sonunda biraz dişlerimi geçirebileceğim için çok heyecanlıyım. Ve bir de umarım artık insanlar karanlık sanatlara daha fazla ilgi duymaya ve yıllardır gerçek olduğunu söylediğim “ayın gücü”nden faydalanmaya başlar!

Patti LuPone: Aklı baştan alan bir atmosfer olduğunu da eklemek istiyorum. Sete girdiğimizde birçoğumuz gözyaşlarına hakim olamadı. Kendi adıma, hayatımda daha güzel bir set gördüğümü hatırlamıyorum. Çok etkileyici, büyüleyiciydi. Çok fazla emek var, gerçekten muhteşem!


Uygulamalı sihir

Yapımın tamamına yakını sıfır dijital efekt içeriyor. Neredeyse her bir efekt fiilen yapılmış. Süpürge üzerinde uçan cadılar, yol boyunca etkileşime girdikleri yaratıklar, patlamalar, alevli ortamlar gibi doğa üstü elementlerin tümü “90’lar öncesi” tabir edilebilecek efektlerle hayata geçirilmiş. Bu anlamda Agatha All Along daha önce gördüğümüz Marvel projelerinden hayli farklı. Brad Winderbaum, dizinin barındırdığı potansiyeli “İnsanlar diziyi izlerken o sette tek bir yeşil perde bile olmadığını bilmeli. Ekranda gördüğünüz her şey aslında o gün orada kayda alınmıştı. Ve bence bu performanslarda da hissediliyor. Çok dokunaklı, çok gerçek ve çok ayakları yere basan bir his veriyor.” sözleriyle detaylandırıyor.

Set tasarımı oluşturulurken, büyülü ortam görünümünün Marvel sinematik evrenindeki benzerlerinden ne şekilde farklılaştırılabileceğinin üzerine gidilip mümkün olduğunca old-school bir yaklaşım benimsenmiş. “Tamamen uygulamaya dayalı bir yaklaşım benimsedik, bilgisayarda oluşturulmuş görseller kullanılmadı. Agatha nasıl ki eflatun büyüsünü kaybetmişse, bu serinin de CGI’ını yitirmesi son derece makul görünüyor.” sözleriyle açıklıyor Mary Livanos bu durumu. Yani meclisin demirbaşları bizzat kirlenmiş, ıslanmış, yara almış.

Oyuncuların deneyimlerinden “Her şeye değerdi!” sözleriyle bahsettikleri tüm set, devasa bir sahne üzerine inşa edilmiş. Kariyerinin başlarında Bewitched’i yapan ekiple çalışan ve tam 13 Oscar adaylığı bulunan özel efektler süpervizörü Dan Sudick ile ekibi, tüm bu “uygulamalı sihir” sorumluluğunu üstlenmiş. Ortaya çıkan enfes atmosfer bunun ne kadar haklı bir ısrar olduğunun da kanıtı aynı zamanda. Showrunner Jac Schaeffer “Bir gün toplantıdaydık ve o ‘Biz Jumanji’de…’ diye başlayan bir cümle kurdu. ‘Herkes dursun,’ dedim ‘bu, Jumanji’yi yapan adam!’” şeklinde ifade ediyor Sudick’e duyduğu hayranlığı.

Bir diğer WandaVision transferi, döneme özgü ama aynı zamanda fantazya uzamıyla bütünleşen yeni ikonik görünümler ortaya çıkaran isim Daniel Selon. Emmy ödüllü kostüm tasarımcısı her bir parça ile tek tek ilgilenmiş. Ekibin ortak favorisi Agatha’nın tasarım ceketi ve Daniel’ın da bir büyücü olduğu konusunda hemfikirler! Joe Locke; kostümlerin, dizinin tüm sırlarına ev sahipliği yaptığının altını çiziyor: “Açıkçası benim favorim Cadılar Yolu görünümlerimiz. Dikkatlice bakıldığında dizinin kritik dönemeçleri kostümlerin detaylarında görülebilir ve bence bu çok zekice!


“Down, down, down the road… Down the witches road!”

Coco‘dan “Remember Me”, Frozen‘dan “Let It Go” gibi ikonik üretimleri ile tanınan Oscar ödüllü çift Robert Lopez ve Kristen Anderson-Lopez’in “The Ballad of the Witches’ Road” dokunuşu yapımı bir üst mertebeye eviriyor. WandaVision için yazdıkları, Kathryn Hahn tarafından seslendirilen “Agatha All Along” şarkısının dünya çapında etki yaratması, Emmy ödülü kazanması, Billboard listesinde hit olması gibi kitlesel başarıların ardından ünlü ikilinin kapısının yeniden çalınması pek de sürpriz olmasa gerek. 

Hikâyenin ayrılmaz bir parçası olan ve ikinci bölümde çekimler esnasında canlı icra edilen acappella-vari “The Ballad of the Witches’ Road”un kayda alındığı gün performansın ardından set çalışanları, daha önce böyle bir şey yaşamadıklarını söyleyerek etrafta dolanmış. Joe Locke, favori sahnesi olduğunu belirttiği kısım için “Kendi kendilerine devleşiyorlardı. Sette kimsenin çıtı çıkmıyordu. Çok havalı bir durum. İnanılmaz bir atmosferdi ve buna şahit olmak nefes kesiciydi.” diyor. Her bir oyuncunun kendi bölümünü yalnız başına seslendirmesinin nasıl bir meydan okuma olduğunu Ali Ahn şu detaya dikkat çekerek özetliyor: “Bunu hem de yanınızda Patti LuPone varken yapıyorsunuz!” 

Hayatı boyunca cadı karakterlerin dikkatini çektiğini, ilhamını The Wizard of Oz’un The Wicked Witch’i Margaret Hamilton gibi dev oyunculardan aldığını söylüyor Joe Locke. Onun,  bir cadının nasıl tasvir edilmesi gerektiğinin şablonunu oluşturduğuna dikkat çekiyor. Teen karakterine tümüyle aidiyet hisseden oyuncu, böylesine bir deneyimi bu ekiple paylaşmanın bir lütuf olduğu görüşünde. Kathryn Hahn da hayat verdiği karaktere inancının ardındaki niyeti şöyle açıklıyor: “Bir cadı için meclisi her şeydir; kendi başına ayakta kalması son derece güç. Bu ısrar niye zaten? Filmlerde, televizyonda gördüğümüz yalnız olarak servis edilen her cadı da aslında bir meclise mensup. Bence en güzel mesaj burada; bu tür bir gruba ait olmanın verdiği güven, emniyet ve özgünlük.

Janr ve tonla oynamaktan keyif alan; korku unsurları ile komediyi, müzikal ile dramı bir potada eriten yapımın temel motivasyonu keyif vermek. Hedeflediği şeyi elde ettiği de rahatlıkla söylenebilir. Türlü dalavereye şahitlik ederken cadılık müessesesinin aşina olmadığımız yanlarına da ortak oluyoruz. Korku esintili gotik prodüksiyonun tüm teknik ışıltısı, tematik zenginliği ve finalinden bağımsız, bulunduğumuz noktanın öğütlediği şey açık: Amacı, cesareti ve her ne olursa olsun denemeye devam etme dürtüsünü elden bırakmamak. Bunu yaparken ait olduğun topluluğun kıymetini bilmek, tek başına değil birlikte yükselebilme yüceliğini göstermek. O “yol”a girmek ve buna değip değmediği fikrinde boğulup yerinde saymak yerine devam etmek. Hep devam etmek… Zira asıl süper güç, öyle ya da böyle gerçekte kim olduğumuzu hatırlamakta yatıyor.

  1. 70'lerden bugüne, SPOT IŞIKLARININ ARDINDA müzikli hikâyeler

    Spot Işıklarının Ardında sergisindeki fotoğraflar ister istemez bazı sesleri çağrıştırıyor; ardındaki hikâye ya da fikirleri öğrenme isteği uyandırıyor.

  2. 28. İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ programından öneriler topladık

    Bahar Çuhadar, Gülin Dede Tekin, Hande Sönmez, Mark Levitas, Yağmur Ruken Kahraman ve Zelal Buldan, 28. İstanbul Tiyatro Festivali programından dikkat çekenleri anlatıyor.

  3. Renklerin ve ihtimallerin sonsuzluğu: SANJA MARUŠIĆ

    "Rüzgârın tüm bedenine esmesi ve güneşin bedeninin tamamını yakmasını hissetmeye benzer bir şey daha yok."

  4. Keriz Boyacısı: 19. yüzyıl sonları, İstanbul, sahnede JOKER

    Kamerun’dan İspanya’ya uzanan Joker: Dünya’nın Türkiye ayağını Metin Akdülger yazdı, Ethem Onur Bilgiç resimledi.

  5. DAVE OKUMU’ya göre en devrimci kelime: Sevgi

    "Bazı sorular açık uçlu, bazılarının bariz yanıtları var. Ama bence başımıza gelen en tehlikeli şey, soru sormayı unutmak, uykuya dalmak.”

  6. Aynı oda, başka manzara: SQUID

    Squid üyeleri Ollie Judge ve Anton Pearson’la yaratıcı dinamiklerini konuştuk; bazı parçaları birlikte kurcaladık.

  7. Aylardan FİLMEKİMİ: Programdan 20 filme dair

    Filmekimi programından dört başı mamur yapımlar, heyecan verici keşifler, potansiyelini gerçekleştiremeyenler ve hayal kırıklıkları.

  8. “Kaybettiğimiz cesaretimizi bize hatırlatan bir oyun”: AYNA

    DasDas'ın yeni oyunu Ayna'yı metni çeviren İlksen Başarır ve oyuncuları Aytek Şayan, Barış Gönenen, Begüm Akkaya ve Uğur Uzunel ile konuştuk.

  9. Oyuncuları ve yaratıcıları ile AGATHA ALL ALONG üzerine: Ulvi amaçlar, beklenmedik sonuçlar

    Marvel dizisi Agatha All Along için oluşturulan; Kathryn Hahn'lı, Joe Locke'lu, Aubrey Plaza'lı, Patti LuPone’lu cadı meclisine konuk olduk.

  10. YAKOVOS BİLEK’in üç mektubu

    Ait hissettiği toplumdan uzaklaşıp yalnızlaşmış ve zorla bir yabancıya dönüştürülmüş Yakovos Bilek ve hikâyesi.

  11. Zamanla yarışmayı bırakmak: JAKUZİ

    Madalyon’un ilk yüzünü, yeni yaratıcı arayışlarını, tercihlerini ve bu oyun alanını kendisi için canlı tutabilme yöntemlerini Kutay Soyocak ile konuştuk. 

  12. Gerçek bazen engel olabilir: ZIA ANGER ve İLK FİLMİM

    Zia Anger, sanatçı olmanın yalnızca alkışları toplamaktan ibaret olmadığını, bazen sahneden düşmenin de bir tür dans olduğunu kanıtlıyor.

  13. trentemøller: Teenage Kicks 

    trentemøller, büyürken dinlediği müzikleri ve bu müziklerin üzerlerinde bıraktığı tesiri anlatıyor.

  14. Gerçeğin parçaları: CAN MERDAN DOĞAN ile EN UZUN GECE üzerine

    “Dikkatimi verdiğimde, sıradan olanın içinde görebildiklerim beni çok heyecanlandırıyor.”

  15. Böcekleri Seven Kadın, Alışın Her Yerdeyiz! ve bu ay başka ne okusak?

    Eylül 2024’te yayımlanmış, merak uyandıran kitaplar.

  16. 55 Albüm: Eylül 2024 best of

    “Ne dinlesek?” diye soranlara, eylül ayından yerli – yabancı karışık 55 albüm.

  17. Künye

    .