Dünyada ilk kez 2018 yılı içerisinde yayın hayatına başlamış olan çiçeği burnunda drama ve komedi dizileri ile mini diziler arasından, Bant Mag. ekibi tarafından seçilen en iyilerin yer aldığı ilk 10’lar karşınızda!


2018’İN EN İYİ 10 DRAMA DİZİSİ

10. WANDERLUST
Hereditary ile sinemada yılın en başarılı performanslarından birine imza atmış olan Toni Collette’i, United States of Tara’dan yıllar sonra yeniden bir dizinin başrolüne taşıyan Wanderlust, uzun zamandır evli olan başarılı bir terapist ve eşinin, kısırlaşmış cinsel yaşamlarını ve rutinleşmiş ilişkilerini canlandırmak için açık ilişki yaşamaya başlamalarıyla fitillenen alevi takip ediyor. Uzun süreli ilişkilerde yaş ve fiziksel, ruhsal değişimlerle yaşanan krizlerin odağında aşk ve evlilik sorgulamasına girişen dizi, altı bölümlük seyir zevki yüksek bir ilk sezonla radarımıza girdi.

9. THE CHI
Showtime’ın 2018’in başlarında yayınladığı ve 10 sezondan oluşan ilk sezonuyla beğeni toplayan dizisi The Chi, adını merkez aldığı şehrin kısaltmasından alıyor. Chicago’nun güneyinde, Afro-Amerikanların çoğunlukta olduğu mahalleleri mesken tutan dizi, hayatın zorluklarına bir arada göğüs germeye çalışan kahramanlarını, birbirinden belalı olayların içinde bırakıyor. Bir rastlantının bir araya getirdiği karakterlerini, ekonomik ve sosyal sınanmalarla, bağlılık ve affedilme gibi duyguların yükseldiği bir birlik haline getiren dizi, başrol oyuncularından aldığı başarılı performansları, duygu yüklü anlatım dili ve en çok da gerçekliğiyle izleyicisinin kalbini fethetmeyi başarıyor.

8. BODYGUARD
2018’in en popüler dizileri arasında dikkat çeken ve izleyicisini altı bölümlük, yüksek tempolu bir aksiyon dramasının ortasına atan bu başarılı İngiliz dizisi, bir dışişleri bakanı ile onun özel güvenlik şefi arasındaki ilişkiyi merkeze alarak, terör paranoyası üzerinden çarpıcı bir hikâye anlatmaya soyunuyor. İlerleyen bölümlerde seyircisini şok eden olayları birbiri ardına gerçekleştirme konusunda hayli cüretkâr olan dizi, cinsel tansiyonu ve saat gibi işleyen kurgusuyla da yüksek bir seyir zevki sunuyor. Televizyon izleyicilerinin Game of Thrones’dan hatırlayacağı Richard Madden’ı başrole taşıyan ve kendisine bir de Altın Küre ödülü getiren dizi, ikinci sezon onayını da almış durumda.

Bodyguard SEASON Season 1 EPISODE 3 PHOTO CREDIT Sophie Mutevelian/World Productions/Netflix PICTURED Richard Madden, Keeley Hawes

7. THE TERROR
Dan Simmons’ın çok satan romanından uyarlanan ve gerçek bir hikâyeyi temel alan bu sıra dışı gerilim dizisi, seyircisini 1847 yılında geçen zorlu bir mücadelenin ortasına bırakıyor. Kraliyet Donanması’nın, Northwest Passage’ı bulmak için tehlikeli bir yolculuğa atılmasının ardından yaşananları konu alan dizi, sınırlı kaynaklarla zorlu koşullarda yaşamaya çalışan insanların gittikçe umudunu yitirip, hızla paranoyaklaşmasıyla da korku-gerilim türüyle flört etmeye başlıyor. Başrolde usta oyuncu Ciarán Hinds’in yer aldığı dizi, macera-gerilim dizisi tutkunları kadar janr sineması hayranlarını da avucunun içine almış durumda.

6. POSE
Televizyon tarihine Nip/TuckGleeAmerican Horror StoryFeud gibi efsaneler kazandırmış Ryan Murphy’nin son bombası Pose, geçtiğimiz sezonun en özgün dizileri arasındaydı. 80’li yılların New York’unu mesken tutan ve dönemin efsanevi drag house’larından birini merkeze alan dizi, bu zamana dek televizyona yapılmış en nefis LGBTi+ temalı dizilerden biri. Başrollere trans oyuncuları yerleştirmesi ve 80’li yıllarda gittikçe güçlenen Trump’ı, şirket personeli üzerinden hikâyesine meze eden bu komik ve bir o kadar da hüzünlü dizi, hayatın zalim, tuhaf ve her şeye rağmen kutlamaya değer tarafını, hayallerini havalı otrişlere, hayal kırıklıklarını makyajları akmasın diye gözlerinin nemini alan mendillere saklayan benzersiz karakterleri üzerinden anlatıyor.

5. THE HAUNTING OF HILL HOUSE
Uzun zamandır korku-gerilim dizisi konusunda aradığını bulamayanları bir hayli mutlu eden Netflix dizi The Haunting of Hill House, klasikleşmiş bir hayaletli ev fikrinden yola çıkıp, yaratıcı rejisiyle kendine hayran bırakan bir seyir tecrübesi sunuyor. Anne baba ve beş çocuğun, lanetli bir evde yaşadıkları travmatik olayların gölgesinde, günümüzde var olma çabalarını hikâye eden dizi, zekice hamlelerle ilerleyen anlatısı sayesinde özgün bir çalışmaya dönüşüyor. 10 bölümden oluşan ilk sezonunun ortalarına doğru bazı zirve bölümlere de ev sahipliği eden dizi, nefes aldırmadan peş peşe izlenebilecek bir binge-watch tecrübesine dönüşürken, ürkütücü atmosferi ve ürpertici karakterleriyle de türün hayranlarını memnun etmiş görünüyor. Netflix’in ödül sezonunda diziyi drama kategorisinden yarışa sokması, onaylanmış yeni sezonlarda aynı karakterleri izleyeceğimize dair bir ipucu verse de dizinin bir korku-gerilim antolojisine dönüştürülecek olması da bir hayli yüksek ihtimal.

4. SUCCESSION
HBO’nun geçtiğimiz sezonki ağır toplarından biri olan ve 10 bölümden oluşan ilk sezonuyla beğeni toplayan draması Succession, medya dünyasının önemli ailelerinden birinin iç ilişkilerini konu alıyor. Bölümler ilerledikçe gizem ve entrika dozu artan dizinin başarılı senaryosu, daha önce The Peep Show ve Fresh Meat gibi komedilere imzasını atmış olan ve In The Loop ve Four Lions gibi kara komedilerin de yazarı olan Jesse Armstrong’un imzasını taşıyor. Başrole Brian Cox gibi bir ustayı taşıyan ve Hiam Abbas ile bu dizideki rolüyle Altın Küre adaylığı kazanan Kieran Culkin’den de başarılı performanslar alan dizinin yönetmenleri arasında The Big Short ve bu yıl çektiği Vice ile tanınan Oscar ödüllü yönetmen Adam McKay de yer alıyor. McKay’e Yönetmenler Birliği Ödülleri’nde En İyi Drama Dizisi Yönetmeni ödülü getiren dizi, 2019’da ikinci sezonuyla izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

3. MY BRILLIANT FRIEND
Elena Ferrante’nin tüm dünyada büyük beğeniyle okunan ve çok satanlar listelerinde üst sıralarda yer alan Napoli Romanları serisinin aynı adlı ilk kitabından uyarlanan bu sekiz bölümlük muazzam HBO dizisi, geride bıraktığımız yılın en iyi drama dizilerinden biriydi. İzleyicisini 1950’ler Napoli’sine götüren ve o zamanlardan başlayıp yıllara yayılan bir dostluğun izini süren bu nefis dizi, özenli görüntü ve sanat yönetimi, başarılı rejisi ve ölçülü oyunlarıyla da kendine hayran bırakıyor. Seyircisini, zorba bir mahalle kabadayısının zulmettiği dar gelirli ailelerin arasında gezdiren ve âdeta merkeze aldığı karakterlerden birine dönüştüren dizi, izleyicilerin kendi nostaljik anılarından da faydalanarak sıra dışı bir seyir tecrübesi yaratıyor. Netflix’in büyük başarı kazanan Avrupa dizilerine HBO’nun İtalya’dan çaktığı bir selam niteliğindeki dizinin ikinci sezon onayı da almış olduğunu ekleyelim.

2. KILLING EVE
Zekice yazılmış nefis dramediler Flebag ve Crashing’in yaratıcısı ve başrol oyuncusu Phoebe Waller-Bridge’in imzasını taşıyan ve sekiz bölümden oluşan muhteşem bir ilk sezonla karşımıza çıkan Killing Eve, uzun zamandır gördüğümüz, seyir zevki en yüksek polisiye-gerilimlerden biri. Birbiri ardına cinayetler işleyen kiralık katil Villanelle ile onun peşinde oradan oraya sürüklenen milli istihbaratçı Eve Polastri’nin amansız kedi-fare oyununu merkeze alan dizi, aynı zamanda ikili arasında kurulan fiziksel ve cinsel kimyanın da izini sürüyor. Ele aldığı karanlık fantaziyle, izleyicisi üzerinde tuhaf bir etki yaratmayı başaran dizi, başrollere yerleşmiş Grey’s Anatomy’den tanıdığımız Sandra Oh ile The White Princess ile geniş kitlelerin radarına girmiş olan Jodie Comer’ın başarılı performanslarıyla da diken üstünde izleniyor. Mini dizi gibi işleyen kıvrak senaryo kurgusuna rağmen ikinci sezon onayıyla sevindiren bu nefis dizi elde ettiği çok sayıda Emmy ve Altın Küre adaylığının yanına Sandra Oh’a kazandırdığı büyük ödüllerle de dikkat çekmeye devam ediyor.

1. HOMECOMING
Amazon’un uzun zamandır merakla beklenen Julia Roberts’lı yeni dizisi Homecoming, 2 Kasım’da 10 bölümüyle birden görücüye çıktı ve meraklıları nokta atışı bir psikolojik gerilime kavuşmuş oldu. Dizide, savaştan henüz dönmüş travmalı askerlerin psikolojik tedavi gördüğü bir rehabilitasyon merkezinde, hastalar üzerinde çalışan terapist Heidi, Walter Cruz dosyası üzerinde çalışırken, seneler sonra aydınlatılmaya çalışılan, epey tartışmalı bir tedavi sürecinin de parçası oluyor ve olaylar gelişiyor. İki ayrı zaman dilimi arasında (farklı ekran formatlarıyla) gidip gelen dizi, yarımşar saatlik tırnak yediren bölümlerle, diken üstünde bir seyirlik sunuyor. Homecoming’in en büyük başarılarından biri, bu iki dönem arasında gidip gelmelerin görsel ve işitsel fikirlerle dolu olması ve izleyicisini sinir bozucu bir yapbozun içine terk etmesi. Dizide kullanılan müziklerin tamamının sinema tarihinden unutulmaz gerilim başyapıtlarının tema müzikleri olması da ayrı bir inceliği Homecoming’in. Başrolde dizinin yapımcılarından da biri olan ve 15 yıl sonra yeniden televizyona dönen Julia Roberts’ın harikalar yarattığı dizide, Oscar ödüllü usta oyuncu Sissy Spacek ve Bobby Cannavale’in yanı sıra Shameless’dan Jeremy Allen White ve Girls’den Alex Karpovsky gibi isimler de bulunuyor. İlk bakışta HBO’nun efsane işlerinden In Treatment’ı andıran dizi, özellikle psikolojik gerilim meraklıları için biçilmiş kaftan. Hem oyuncu kadrosu, hem de yönetmen koltuğunda oturan, Mr. Robot’tan tanıdığımız Sam Esmail’in eşine az rastlanır kalitede bir iş çıkardığı dizi, bir oturuşta rahatlıkla izlenip bitirilebilir. Kesinlikle yılın en iyi drama dizisi!


2018’İN EN İYİ 10 MİNİ DİZİSİ

10. DIRTY JOHN
Bir antoloji dizisi olarak yola çıkan ve Los Angeles Times muhabiri Christopher Goffard’ın gerçek suç olaylarını kaleme aldığı makalelerinden uyarlanan bu mini dizinin ilk sezonu, Orange County’de yaşayan ve başarılı bir tasarımcı olan genç bir kadının hayatının, ilişki yaşamaya başladığı gizemli bir adamın varlığıyla birlikte altüst oluşuna odaklanıyor. Başrollerinde bu dizideki rolüyle Altın Küre adaylığı kazanan Connie Britton ile Eric Bana’yı buluşturan dizi, hafif ancak seyir zevki yüksek suç öykülerinden hoşlananlara hitap ediyor.

9. THE ALIENIST
19. yüzyılın sonlarında New York’ta geçen bu karanlık gerilim, Caleb Carr’ın aynı adlı romanından uyarlanan, 10 bölümlük bir polisiye hikâye konu ediyor. Bir cinayet soruşturmasını, dedektif, psikolog ve gazeteci üçlüsünün tanıklığında izleyen The Alienist, seyircisini avucunun içine alan öyküsü kadar, başarılı sanat ve görüntü yönetimi, dekor ve kostümleriyle de ilgi uyandıran bir yapım. Daniel Brühl, Dakota Fanning ve Luke Evans gibi parlak isimleri başrollere taşıyan dizi, geçtiğimiz ödül sezonunda da Emmy’den Altın Küre’ye bolca adaylık ve bazı ödüller elde etmişti.

The Alienist Ep 102 4/5/17 ALIENIST_S1_101_05.04.2017_118.nef

8. THE LOOMING TOWER
Hulu’nun 10 bölümlük politik draması, izleyicisini 1990’ların sonlarına götürüyor ve Usame Bin Ladin ve El Kaide tehdidi doruk noktasına ulaşmışken, FBI ile CIA arasındaki rekabetin, 11 Eylül saldırısı üzerindeki etkisine odaklanıyor. Lawrence Wright’ın Pulitzer ödüllü romanından uyarlanan bu çarpıcı dizi, başrolündeki Jeff Daniels ve Michael Stuhlbarg’e Emmy adaylıkları getirirken, oyuncu kadrosunda aynı zamanda Tahar Rahim, Bill Camp ve Peter Sarsgaard gibi isimleri de barındırıyor. Dizinin yönetmenleri arasında bol ödüllü belgeselci Alex Gibney’nin yer alması da cabası.

7. AMERICAN CRIME STORY: THE ASSASSINATION OF GIANNI VERSACE
Ryan Murphy’nin sevilen antolojisi, The People vs. O.J. Simpson adlı ilk sezonuyla hem eleştirmenler, hem de seyirci nezdinde büyük beğeni toplayıp, ödül sezonunu domine ettikten sonra, şimdi de Versace davasını konu eden yeni sezonuyla karşımızda. Magazin gündemine bomba gibi düşen cinayetin artında yatanları konu alan ve bir katili neredeyse sevimli kılmakla eleştirilen mini dizide, neredeyse tüm Erkek Oyuncu ödüllerini süpürmüş olan Darren Criss’in başını çektiği oyuncu kadrosunda Edgar Ramirez, Penelope Cruz ve Ricky Martin gibi isimler yer alıyor.

6. A VERY ENGLISH SCANDAL
Yılın sevimli mi sevimli üç bölümlük İngiliz mini dizisi, izleyicisini eşcinselliğin suç olduğu yıllardaki İngiltere’de, politikacı Jeremy Thorpe’un yasak ilişkisinin yarattığı skandala götürüyor. Bu ilişkinin duyulmaması için çeşitli suçlara da bulaşmış olan Thorpe’un hikâyesini, kendine has üslubuyla karşımıza getiren usta yönetmen Stephen Frears, duygu yüklü, komik ve yer yer sinir bozucu bir seyirlik ortaya çıkarıyor. Başrollerde Hugh Grant ile bu rolüyle Altın Küre ve Critics’ Choice ödüllerini eve götüren Ben Whishaw’un performansları da takdire şayan.

5. THE LITTLE DRUMMER GIRL
John le Carre’ın aynı adlı romanından uyarlanan bu altı bölümlük mini dizinin yönetmen koltuğunda, Oldboy, Thirst ve The Handmaiden gibi filmleriyle bağırlara basılan Güney Koreli yönetmen Chan-wook Park oturduğunu söylemek bile diziyi izlemek için başlı başına bir neden yaratacaktır muhtemelen. Ancak bir de True Blood ve Big Little Lies’ın yıldızı Alexander Skarsgaard’ın başrolünde yer aldığı dizide, sevilen oyuncu Michael Shannon ile Lady Macbeth ile önemli bir çıkış yapan Florence Pugh da var. Bir de soluk soluğa izlenen bir senaryo, nefis bir kurgu ve Carre’nin kaleminin kıvraklığı da işin içine eklenince, türün hayranlarının kaçırmaması gereken bir mini dizi çıkıyor ortaya. Birkaç sezon önce Hugh Laurie’li The Night Manager’ı sevenlerin, çok yüksek ihtimalle tutkunu olacağı dizide, Batı Almanya’da İsrailli bir ateşenin evinde patlayan bombanın ardından, Mossad tarafından, Filistinli bir teröristi ele geçirmek amacıyla, Amerikalı bir oyuncu olan Charlie, çifte ajan olarak kullanılmaya başlıyor ve olaylar gelişiyor. Tek gecede üst üste bölümlerle yiyip bitirmelik bir aksiyon bombası The Little Drummer Girl.

4. MANIAC
Mini dizi olarak tasarlanmış olduğundan, bir sonraki bölüme merakla saldırmanızdan çok, 10 bölümü tamamlayınca büyük resmi görmenizle ilgilenen bu nefis mini dizi, kâğıt üzerinde, çeşitli travmalara sahip deneklerin girdiği bir psikolojik tedavi deneyinde geçiyor ve deneklerden Annie (Emma Stone) ve Owen’a (Jonah Hill) odaklanıyor. Bölümler ilerledikçe dizinin esas olayını anlıyorsunuz ve türlü fanteziler arasında hüzünlü ve oldukça etkileyici bir bilinçaltı macerasına sürükleniyorsunuz. Özellikle üçüncü bölümün ardından türden türe zıplayan dizi, hem kahramanlarımızın hayatlarını altüst eden sıkıntıların detaylarına iniyor, hem de hemen her bölüm tamamen özgün bir kısa film gibi, kendine has bir maceraya odaklanıyor. Yönetmen koltuğunda True Detective’in ilk sezonuna imza atmış Cory Joji Fukunaga’nın oturduğu dizinin başrollerindeki enfes Stone ve Hill’e Oscar ödüllü Sally Field, en son The Leftovers’ta izlediğimiz Justin Theroux, usta oyuncu Gabriel Byrne, Girls’den Jemima Kirke ve daha pek çok tanıdık isim eşlik ediyor.

3. ESCAPE AT DANNEMORA
Showtime’ın uzun zamandır üzerinde çalıştığı ve nihayet 2018’in sonuna yetiştirdiği bu nefis mini dizi, gerçek bir hikâyeye odaklanıyor. Bir hapishaneden kaçan iki mahkûm ve onlara yardımcı olan bir hapishane görevlisi kadının etrafında gezinen öyküsü, izleyicisini hapishanenin içindeki çalışma ortamlarından sokup, nefessiz boruların içinden çıkarıyor. Kaçış hikâyesini soluksuz bir gerçeklikle seyircisine geçiren ve gerilimin dozunu her bölüm bir vites daha artıran dizinin yönetmen koltuğunda ünlü oyuncu Ben Stiller oturuyor. Özellikle upuzun açılış ve kapanış planlarıyla şov yaptığı beşinci bölümde hünerleri konusunda ciddi bir netice ortaya koyan Stiller, atmosfer yaratma becerisi ve şık rejisiyle oldukça etkileyici bir işe imzasını atıyor. Başrollerdeki Benicio Del Toro, Paul Dano ve bu rolde hakkıyla aldığı Altın Küre, SAG ve Critics’ Choice ödüllerini sonuna kadar hak eden Patricia Arquette, 2018’in en iyi ansambllarından birini oluşturuyor. Bu yedi bölümlük trajedi harikasına hiç vakit kaybetmeden dalın.

2. PATRICK MELROSE
Geçtiğimiz sezonun en başarılı mini dizilerinden olan ve başrole Sherlock’tan bu yana televizyon ekranında hasret kaldığımız Benedict Cumberbatch ile Hugo Weaving ve Jennifer Jason Leigh gibi isimleri taşıyan 5 bölümlük pek nefis Patrick Melrose, Edward St. Aubyn’in aynı adlı edebi serisinden uyarlandı. Ayrıcalıklı bir aileye doğmuş ancak beyin patlatacak kadar çocukluk travmasıyla da hasbihal olmuş kahramanımız Patrick’in, 1960’larda babasının ölüm haberini almasıyla gittiği New York’taki insanüstü uyuşturucu yüklenmesiyle başlayan ilk bölümden itibaren, nefis rejisi, saat gibi işleyen kurgusu, incelikli senaryosu, başarılı dekoru ve sanat yönetimi ile göz alıcı bir dizi tecrübesi yaşatan dizi, başroldeki Cumberbatch’in performansına da çok şey borçlu. Showtime’ın geçtiğimiz mayıs ayında yayınladığı ve En İyi Mini Dizi dahil 5 dalda Emmy adayı olan bu şahane dizinin yönetmen koltuğunda da Deutschland ‘83 ve The Terror gibi başarılı dizilerde de imzası bulunan Edward Berger oturuyor.

1. SHARP OBJECTS
Big Little Lies’ın yönetmeni ve yapımcısı Jean-Marc Vallee’nin bir kez daha aynı koltuğa yerleştiği ve başrollerde bu kez Amy Adams, Patricia Clarkson, Chris Messina ve Elizabeth Perkins gibi isimleri izlediğimiz bu 8 bölümlük enfes mini dizi, Vallee’nin bir kez daha son derece sert bir hikâyeyi, imzası haline gelen sekmeli kurgu numaraları ve birbirinden güzel parçalarla bezediği ses bandıyla aktarıyor. İşlenen bir küçük genç kız cinayetini araştırıp yazmak üzere doğduğu kasabaya dönen gazeteci Camille’i merkez alan dizi, diken üstünde izlenen bir televizyon tecrübesine dönüştürüyor. Başta Adams olmak üzere tüm oyuncu kadrosu harika bir iş çıkartıyor ve kapkaranlık ve upuzun bir kabusu andıran bu muhteşem mini diziyi zihinlere kazıyor. Kesinlikle yılın en iyi mini dizisi!


2018’İN EN İYİ 10 KOMEDİ DİZİSİ

10. SUPER DRAGS
Netflix tarihinde gelmiş geçmiş en yaratıcı animasyon dizilerden biri olan Super Drags, dünyayı kötülükten kurtarabilmek için drag kimliklerine bürünen süper güçlere sahip üç divanın maceralarını konu alıyor. Brezilya yapımı bu fütursuz komedi, tüm dünyada yükselişi günden güne artan drag kültürünü merkez alan ilk animasyon dizisi olmasının dışında, alışılageldik süper kahraman komedilerine de taze bir örnek niteliğinde. Seslendirme kadrosunun başarısı, zekice yazılmış diyalogları ve rengârenk dünyasıyla geride bıraktığımız yılın en eğlenceli dizilerinden biri olan Super Drags’ı ıskalamamanızı öneririz.

9. BARTU BEN
Oldukça başarılı ilk işleri Masum’un ardından başka orijinal dizilerle yoluna devam eden yerli online streaming platformu BluTV’nin ilk komedi dizisi Bartu Ben, geçtiğimiz yılın son çeyreğinde izleyici karşısına çıktı. En son Kelebekler’de bir araya gelen yönetmen Tolga Karaçelik ile başrol oyuncusu Bartu Küçükçağlayan’ı yeniden aynı görevlerde gördüğümüz ve benzer bir hissiyatı takip eden dizi, Küçükçağlayan’ı andıran ama tam da o olmayan bir oyuncu kişisi olan Bartu’nun sektör ve özel hayatında yaşadığı sıkıntıları merkez alıyor. Ezgi Mola, Kubilay Tunçer, Şebnem Bozoklu ve Furkan Kızılay gibi isimleri konuk oyuncu kadrosunda izlediğimiz dizi, nevi şahsına münhasır dili ve tuhaf senaryo kurgusuyla yerli dizi sektörüne taze bir soluk kazandırdı.

8. LODGE 49
2018’in seyir zevki yüksek dramedilerinden biri olan Lodge 49, babasını kaybettikten sonra, hayatın anlamını sorgulamaya başlayan, 30’larının başlarındaki tembel sörfçü Dud’ı merkez alıyor. İçinde bulunduğu yas dönemini, bir kardeşlik kulübüne katılarak geçiştirmeye çalışan kahramanımız, burada tanıştığı insanların hissettirdikleri ile birlikte kendi yaşamını sorgulamaya başlıyor ve olaylar gelişiyor. Jim Gavin’in yaratıcısı ve yapımcısı olduğu dizinin başrolünde başarılı bir performans sunan Wyatt Russell, şaşırtıcı bir biçimde ödül sezonunda görmezden gelindi ancak siz bu eğlenceli AMC dramedisini görmezden gelmemenin bir yolunu bulun.

7. CAMPING
HBO tarafından aynı adlı İngiliz komedisinden uyarlanan ve geçtiğimiz ekim ayında yayın hayatına başlayan bu dramedi, kocasının 45. yaşgünü için sıra dışı bir plan yapan Kathryn’i merkez alıyor. Sekiz bölümlük dizi, eşi ve arkadaşlarıyla birlikte doğa içinde sevimli bir tatil planı yapan Kathryn’in hayal ettiği kamp sürecinin çığrından çıkmasını ve çeşitli tersliklerin birbiri ardına yaşanmasıyla devam eden olaylar dizisini takip ediyor. Lena Dunham ve Jenni Conner ikilisinin yaratıcısı olduğu ve başrollere Jennifer Garner ve David Tennant’ı yerleştiren dizinin oyuncu kadrosunda Juliette Lewis ve Brett Gelman gibi isimler de yer alıyor.

Joy Nash as Plum Kettle – Dietland _ Season 1, Episode 2 – Photo Credit: Patrick Harbron/AMC

6. DIETLAND
Aynı yıla hem Sharp Objects gibi bir mini dizi, hem de eğlenceli komedi Dietland’i sıkıştıran Marti Noxon’ın yaratıcısı olduğu ve Sarai Walker’ın aynı adlı çok satan romanından uyarlanan bu beden olumlama komedisi, toplumun güzellik algısı ve insanların kilo verme takıntısına dair keskin tespitler yapan eğlenceli bir dizi. Uzun süredir kilo vermeye çalışan ve bunun için bıçak altına yatmaya hazırlanan hayalet yazar Plum’ın, iki feminist grubun rekabeti arasında kalışını konu eden dizide, The Good Wife ile ödüllere doymayan Julianna Margulies ile Joy Nash başrollerde yer alıyor. Çok sevilmesine rağmen yeni sezon onayı almayarak üzen dizinin on bölümü de birbirinden eğlenceli.

5. BARRY
Verilen bir suikast görevi sırasında kendini bir anda bir oyunculuk kursunda bulan, maneviyat sorgulamaları içindeki bir kiralık katili merkez alan bu eğlenceli dizi, Saturday Night Live’dan bu yana düzenli bir televizyon işinde izlemeye hasret kaldığımız Bill Hader’ı başrole taşıyor. HBO’nun yayınlandığı günden bu yana ödül ve övgülerle kucaklanan komedisi, yanlış anlamalarla şekillenen anlatısı ve dallanıp budaklanan olaylarla biçimlenen kahramanının tuhaf dünyası ile nevi şahsına münhasır bir dizi. En İyi Komedi Dizisi kategorisinde Emmy ve Altın Küre adaylığı kazanan ve Bill Hader ile Henry Winkler’a Emmy ödülleri getiren dizinin sekiz bölümden oluşan ilk sezonu bir oturuşta zevkle izleniyor. Curb Your Enthusiasm ve Silicon Valley gibi işlerin de yapımcısı olan Alec Berg’ün, Bill Hader’la birlikte yarattıkları dizide, Hader aynı zamanda yönetmen koltuğunda da oturuyor.

4. COBRA KAI
Karate Kid efsanesini on yıllar sonra geri döndüren ve nostaljik dilini, zekice bir senaryoyla harmanlayan bu nefis komedi, YouTube Red’in bu yılki en büyük bombası. Yarımşar saatlik on bölümden oluşan ilk sezonunda, izleyicisini 1984’te gerçekleşen All Valley Karate Turnuvası’ndan 30 yıl sonrasına taşıyan dizi, Johnny Lawrence ve Daniel LaRusso’yu yıllar sonra yeniden karşı karşıya getiriyor. Ralph Macchio ve William Zabka’yı başrole taşıyarak, 80’li ve 90’lı yıllarda çocuk olanların kalbini fetheden dizi, yeni öğrenciler ve yepyeni mücadelelerle yoluna devam eden karate ustalarının hikâyesini anlatıyor. Karate Kid hayranları kadar, seriye yabancı olanların da izlemekten zevk alacağı dizinin devam sezon onayı da çok geçmeden geldi.

3. THE KOMINSKY METHOD
Yılın sonlarına yetişen ve 2018’in ödül ve övgüye boğulan işlerinden biri olan bu sevimli komedi, yaş almak ve bildiğin, sevdiğin herkes ve her şey tarafından geride bırakılmak üzerine enfes bir dizi. Sekiz bölümden oluşan ilk sezonuyla izleyicisini, toplum tarafından yaşlı ilan edilmiş kahramanlarının etrafında gezdiren ve yaşam, ölüm, yas ve her şeye rağmen mutluluğu arama üzerinden çeşitli sorgulamalar içine sokan dizi, Oscar ödüllü Michael Douglas ile Little Miss Sunshine ile Oscar’a uzanan bir başka usta oyuncu Alan Arkin’in enfes performanslarına sırtını yaslıyor. En İyi Komedi Dizisi ve Erkek Oyuncu kategorilerinde Altın Küre ödülü ve SAG adaylığı kazanan dizide, aynı zamanda House M.D.’nin Lisa Cuddy’si Lisa Edelstein de var. The Big Bang TheoryTwo and A Half Men ve Mom gibi dizilerin yaratıcısı Chuck Lorre’un yaratıcısı olduğu dizi, Netflix’in bir başka olgun karakter komedisi Grace & Frankie tadında bir eğlencelik…

2. FOREVER
Yılın en zeki ve en eğlenceli dramedilerinden biri ve başrollere Saturday Night Live’ın iki efsane yıldızı Fred Armisen (en son Portlandia’da oynamıştı kendisi) ve Maya Rudolp’u taşıyan Forever, yılın en iyilerinden. Hayatları son derece yolunda giden ve evlilikleri boyunca neredeyse hiç sıra dışı bir rutinleri olmayan June ve Oscar çiftinin, günün birinde beklenmedik bir sıkıntı (!) yaşamasının ardından başlayan olayları merkeze alan dizi, ilk iki bölümünden sonra, asıl mekânına taşınıyor ve dizi, boyut ve zaman atlıyor. Emmy ödüllü Alan Yang’ın yaratıcısı olduğu bu yarım saatlik komedi, tüm sekiz bölümü baştan sona izlendiğinde, aslında bir çeşit dört başı mamur bir Amerikan bağımsız sineması örneğine dönüşüyor. Amazon’un bu yılki iddialı komedilerinden olan dizi, ödül sezonunda garip bir biçimde görünür olmasa da kuşkusuz yılın en parlak fikirli işlerinden biriydi.

1. KIDDING
En son Eternal Sunshine of the Spotless Mind’da bir araya gelmiş olan Jim Carrey ile ilham verici yönetmen Michel Gondry, yeniden rengârenk ama son derece hüzünlü ve huzursuz bir ortamda geçen duygusal bir komedide iş birliği içinde. Yarım saatlik dramedilerin (aslında eni konu drama olsa da, kanal bu dizileri yarım saatlik gerçek mekânlı komediler olarak isimlendiriyor) ustası olan yayıncı kanal Showtime’ın tuhaf karakterleri merkez alan özgün dünyalı yapımlarını sevenlerin ıskalamaması gereken Kidding, sevilen çocuk programı yapımcısı ve sunucusu Jeff Pickle’ın, kaybettiği çocuğuyla birlikte darmaduman olan hayatına odaklanıyor. Milyon dolarlık bir şirketin de sahibi olan Jeff, bu zorlu süreçte, programı izleyen çocuklara ölüm kavramını anlatmak gibi çılgın ve bir o kadar da içli bir fikirle çıkageliyor ve olaylar gelişiyor. Toplam 10 bölüm süren ilk sezonuyla gönülleri fetheden ve gözyaşlarımızı sel gibi akıtan Kidding, başrolde her zamanki gibi muazzam bir performans sunan Jim Carrey’nin yanına Frank Langella, Catherine Keener ve Judy Greer gibi muhteşem oyuncuları ekliyor ve her birinden etkileyici performanslar almayı başarıyor. Bize göre komedi türünde yılın en iyi dizisi!

Jim Carrey as Jeff Pickles in KIDDING (Season 1, Episode 01, “Green Means Go”). – Photo: Erica Parise/SHOWTIME
  1. Yaşadığımız masal: Müzeyyen Senar

    2018, Müzeyyen Senar'ın 100. yaşını kutladığımız yıl. Çeşitli vesilelerle adı gündeme geldi, geliyor, gelecek. Aslında hiç gündemden düşmüyor zira bugüne kadar o kadar çok şey kattı ki bize, görmemek mümkün değil. Peki neden Müzeyyen Senar? Şarkıları anason kokuyor. Çilingirlerde akla gelen, hep onun şarkıları. Bu kadarı yeter mi? Elbette yeter ama tek sebep bu değil.

  2. Güneş vurmuş gece bahçeleri: Win Wallace

    Austin, Texas çıkışlı sanatçı Win Wallace’ın işlerine bakınca sonradan çürük olduğunu fark edeceğiniz olgun bir meyvenin kabartacağı kuşkulu bir iştah hissi yaşıyorsunuz.

  3. Yaşayan bir evin naif ve erotik konukları: Sadi Güran

    23 Şubat’ta Bant Mag Havuz’da açılan yeni sergisi "Hey Jüpiter II - E Kal Bu Gece Burada?"nın yoğun hazırlıkları üzerindeyken, Sadi Güran'dan bir saat koparıp iki sergilik bu serisi hakkında merak ettiklerimizi sorduk.

  4. Bir “Conan” sayısı ile başlayan çizgi roman serüveni: Yıldıray Çınar

    İlk solo sergisini Ocak 2019’da Bant Mag. Havuz’da açan Yıldıray Çınar’la çalışma metotları üzerine.

  5. Aklımdakiler: M. Kutlukhan Perker

    Türkiye’de çizgi roman kültürünün baş aktörlerinden M. Kutlukhan Perker, geçtiğimiz sene Contemporary İstanbul kapsamında ilk kez sergilenen “Miralay” serisindeki çalışmaları eşliğinde, sanat ve edebiyat dünyasının tanınmış isimlerinin sorduğu soruları yanıtlıyor.

  6. Görür görmez unuttuklarımız: “Çabuk Çabuk”

    Göçün çoğunlukla Suriyeli mülteciler üzerinden konuşulduğu, bu “konuşmanın” ise sık sık nefret söylemi ve popüler politika malzemesi edildiği bir ülkede görünmez kılınmış, kendi görünmezliğini de sahiplenmek zorunda bırakılmış bir azınlık ülke topraklarını mesken eden Afrikalılar.

  7. 2018’in en iyi 50 yabancı albümü

    Müzik açısından fazlasıyla bereketli bir yıl olan 2018, sonraki jenerasyonlara taşacak, ikon mertebesine erişecek birçok albümü beraberinde getirdi. Listeyi toparlarken, senenin ağırlıklı olarak mesaj odaklı, konsept kurguların ön plana çıktığı ve dinleyicisine doğrudan, filtresiz bir şekilde seslenen albümlerle bezeli olduğunu fark ettik. Listeyi 50 albümle sınırlarken fazlasıyla zorlandığımızı da buraya not düşelim! Huzurlarınızda, 2018’in nefis albümlerinden Bant Mag.’ın favori 50’lisi.

  8. 2018’in en iyi 30 yerli albümü

    Birçok mecrada ve platformda konuşulan bağımsız sahneye gösterilen ilginin artışının sebeplerini gözler önüne serer nitelikte albümler yayınlandı yıl boyunca. Ana akımdan da ses ve konsept odaklı fikirlerin öncelik olduğu, dümenin farklı yönlere kırıldığı kimi albümler geldi. Geride kalan senenin albüm raporunu çıkarırken, ülkede ne denli geniş skalada üretimler yapıldığının resmini bir kez daha görmüş olduk.

  9. 2018’in en iyi 20 yabancı müzik klibi

    Animasyonlar, büyük prodüksiyonlar, vurucu fikirler ve şarkıyla bütünleşen nefis görsel eşlikçiler... 2018 yılı, birçok müzik yayınına göre video kliplerin altın çağı olarak tanımlanıyor. 20 videoluk 2018 müzik klibi seçkimizde birçok farklı tür ve estetiğe rastlamak mümkün. Albüm listemizde olduğu gibi, “mesajın” yine ön plana çıktığı bir liste daha.

  10. 2018’in en iyi 20 yerli müzik klibi

    Yerli sahnede albümlerde olduğu gibi video kliplerde de farklı disiplinlerde üretimin durmadığı bir yıl oldu 2018. Animasyon üretimlerin sayısının iyice arttığı, performans klibi anlayışına yeni yaklaşımların getirildiği, gerçekçi hikâyelerin cesurca anlatıldığı 20 kliple, 2018’in yerli müzik sahnesinin görsel ifadelerine bakıyoruz.

  11. Şarkı şarkı: The Raws ve “BAT! BAT! BAT!” albümü

    İçinde Lucifer, dilsiz bir yılan, Ruhi Su ve fazlasıyla yüksek tansiyonu barındıran yeni The Raws albümü dinleyicisini ilk dinleyişte teslim alıyor.

  12. “Köy meydanında kaos”: Hedonutopia

    2018’in sonunda yayınladıkları Yakamoz Sandalı’yla üç yıla üç albüm sığdıran Hedonutopia stüdyo deneyimleri ve geleceğe dair planlarını anlatıyor.

  13. Aklımdakiler: The Ringo Jets

    Bu topraklarda dinleyicisi bol ancak üreticisi az, beyinden önce vücudu harekete geçiren o cayır cayır rock müziği sanki doğduğu yerde büyümüşler gibi çalmaya devam eden Ringolar, eş, dost ve ahbaptan gelen soruları üç vokalli bir gruba yakışan bir çeşitlilikle yanıtladı.

  14. 2018’in en iyi 50 filmi

    Her yıl olduğu gibi bu yıl da Bant Mag. ekibi tarafından seçilen yılın en iyi filmleri listesi huzurlarınızda… 2018 yılı içerisinde dünyada vizyona girmiş ya da festival prömiyerini gerçekleştirmiş filmlerden seçilen listemizde, Türkiye vizyonu değil, ilgili filmlerin dünya prömiyeri baz alınıyor.

  15. 2018’in en iyi dizileri

    Dünyada ilk kez 2018 yılı içerisinde yayın hayatına başlamış olan çiçeği burnunda drama ve komedi dizileri ile mini diziler arasından, Bant Mag. ekibi tarafından seçilen en iyilerin yer aldığı ilk 10’lar karşınızda!

  16. Sibel’in Islıkları: Damla Sönmez’le “Sibel” üzerine

    22 Şubat'ta vizyona çıkan "Sibel", güçlü karakteri ve ona hayat veren güçlü performansla dikkat çekiyor. Guillaume Giovanetti ve Çağla Zencirci’nin imzasını taşıyan Sibel’in ulusal ve uluslararası başarılarına neredeyse her hafta bir yenisini eklediği sonbahar aylarında, filmin başrol oyuncusu Damla Sönmez’le Chicago’da buluştuk.

  17. Hepimiz askerdeki gibi birtakım bölüklerde yaşıyoruz: Kader Can

    Kader Can, yerli sahnenin şüphesiz en başarılı ve üretken yazarlarından biri olan Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun altıncı oyunu. 21 yaşında yolu askere düşen rap âşığı bir gencin hikâyesini müthiş keyifli anlara da yer vererek anlatan tek kişilik oyunda Deniz Karaoğlu da kusursuz bir performans sunuyor. Tiyatro sahnesinin iki yetenekli ismiyle Kader Can’ı, oyunun doğuşunu, üç ay “askerlik” gibi geçen prova sürecini konuştuk.

  18. 2018’de prömiyer yapmış 5 çarpıcı tiyatro oyunu

    2008 yılından beri terk edilmiş bir halde başına gelecekleri bekleyen Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkımı, Barış Atay’ın oynadığı Kadıköy Emek Tiyatrosu’nun Sadece Diktatör oyununun yasaklandığı haberi ile başladığımız 2018 yılında tiyatro yine de vazgeçmeden üretmeye ve birlik olmaya devam etti...

  19. 2018’in dikkat çeken solo sergileri

    Gazete Duvar, Sanat Dünyamız, K24 gibi pek çok mecrada karşımıza çıkan sanat eleştirmeni ve yazarı Kültigin Kağan Akbulut Bant Mag. için 2018’in kendisinde iz bırakan solo sergilerini seçti.

  20. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler