“‘Sanat total özgürlüktür.’ Bu mümkün mü? Bulunduğumuz zamanlarda bu tür bir sanat mümkün mü? Aynı zamanda bir sanatçı olarak bu ayrıcalığı kendimize tanıyor muyuz? Bu bir risk midir? Eğer öyleyse bu risk göze alınır mı? Aynı zamanda böyle bir sanatı izleyebilecek sanatsever var mı? Buna hazırlar mı? Estetiği dışlamadan güzelliği ve çirkinliği bu özgür alanda var etmek mümkün mü? 
Neden özgür değiliz?” 

Taner Ceylan

(Fotoğraf: Emel Ernalbant)


Ahmet Öğüt, Aslı Çavuşoğlu, Deniz Aktaş ve Taner Ceylan tartışıyor: “Sanat total özgürlük olabilir mi?”

Türkiye resim sanatının önemli figürlerinden, en son Venedik Bienali’nde Marianna Vecellio’nun kürasyonuyla gerçekleşen The Piedmont Pavillion karma sergisinde Volpedo’s The Fourth Estate başlıklı işini sergileyen Taner Ceylan, sanat ve total özgürlük arasındaki ilişkiye dair aklını meşgul eden bir soruyu çeşitli sanatçı dostlarına yöneltti. Ressam Deniz Aktaş ve multimedya sanatçısı Ahmet Öğüt’ün kelimelerle cevap verdiği soruya Aslı Çavuşoğlu’ndan ise bir fotoğrafla cevap geldi. Ceylan’ın kendisinin de yanıtladığı sorusuna sanatçılardan gelen cevaplar, sanat ve özgürlük arasındaki ilişkinin farklı katmanlarını ortaya çıkarıyor.


Ahmet Öğüt yanıtlıyor:
“Bu soruna şu an dört günlüğüne geldiğim, doğduğum şehir Diyarbakır’dan cevap yazıyorum. Hayatımda ilk defa tiyatro izlemeye bu sehirde gitmiştim, Shakespeare’in Kısasa Kısas oyunuydu, hiç unutmam, o deneyimden çok esinlenip, tiyatroya sonra tekrar tekrar gitmeye devam etmiştim. Dün neredeyse tamamıyla terk edilmiş ve boşalmış şehrin zamanında açılan ilk alışveriş merkezi Diyar Galeria’da Mem û Zîn destanını izlemeye gittiğimde de, ‘Ben tiyatro izlemeye neden sadece bu şehirde gidiyorum’ diye tekrar sordum kendime. Türü geleneksel ya da avangart olsun fark etmez, sanatın genel olarak hayatta oynadığı rolü, deneyimin nerede ve ne zaman yaşandığı eksenine dikkat ederek düşünmek ve anlamak lazım. Bir yerde sanat sadece zaman öldürmek için yapılan, deneyimlenen bir aktivite iken, başka bir yerde sanat zaman kazanmak için yapılan, deneyimlenen bir araç olabiliyor. Tam da bu yüzden sanat sadece eğer istersek, inanırsak özgürdür. Hem uygulayan, hem de deneyimleyen için. Estetik kararlar da bu sürecin her zaman parçasıdır.”

While Others Attack,  bronz heykel figür serisi
İnsan figürleri: Her biri 100 x 93 x 76 cm
Köpek figürleri: Her biri 57 x 49 x 44 cm.

Aslı Çavuşoğlu yanıtlıyor:

Sanat total özgürlüktür 12.09.2019, Büyükada. Uygulama: ÖY Foto: AÇ

Deniz Aktaş yanıtlıyor:
“Öncelikle sosyal formasyonlarda total bir özgürlüğün mümkün olduğunu düşünmüyorum. Sanat birçok farklı anlamda özgürlükler alanını oluşturabilir, ama bu sınırsız bir özgürlük kavramına karşılık gelmeyecektir. Zamana ve mekâna bağlı olarak değişen çok boyutlu ve karmaşık bir süreçtir bu. Özellikle konvansiyonel sanat anlayışlarını bir yana bırakırsak (çünkü zaten belirlenmiş ifade biçimlerine dayalı bir alanını oluşturduğu için…), bu süreci güncel sanat pratikleri üzerinden okumaya çalışırsak, ortaya konan yeni ve farklı ifade biçimleriyle insanın algı ve deneyimlerinin belirli noktalarda ve açılarda sınırlarını zorlayabilen, geliştirebilen ve değiştirebilen bir yapıda olduğu doğrudur. Bu anlamda sanatın yaratıcı bir özgürlük alanını oluşturabilecek büyük bir potansiyeli içerisinde barındırdığını söylemek mümkündür.

Total bir özgürlük anlayışıyla gerçekleştirilen bir sanat pratiği ise toplumsal süreçlere dahil olduğu noktada, içinde bulunduğu sosyal formasyona bağlı olarak çeşitli düzeylerde risk taşır elbette ki. Sanatçının ayrıcalıklı özgür bir ifade hakkını kendinde görmesi, bu sürecin ortaya çıkaracağı risk düzeyi ve biçimi ise içinde bulunulan toplumsal sürecin yapısına bağlı olarak değişir.

İzleyicinin bu tür bir ifade biçiminin ortaya çıkaracağı riski kavrayışı da yine toplumsal düzeyde sanatın varlık biçimi, kavranış düzeyi ve yaratılan izleyici profiline bağlı olarak değişecektir.

Sanatta estetik bağlam güzellik ve çirkinlik ikileminden öte hakikat ve bilgiye dayalı göstergeler olarak bakmak belki daha doğru olacaktır.”

“Yokyerler”, kağıt üzerine mürekkepli kalem, 70×100 cm, 2016

Taner Ceylan yanıtlıyor:
“Günlerdir Bant Mag.’a sunduğum öneriyi düşünmekteyim. Kabul etmeliyiz ki özgür değiliz, birçok alanda özgür olamıyoruz. Hatta özgürlüğü istemiyoruz da. Kendimizi rahat ve özgür hissettiğimiz bir çok hapishane içindeyiz. Bunu seçmek de bir özgürlük olduğu gibi özgürlüğün kendisi de asla hiç kolay bir mesele değil. Örneğin yanına sırt çantanı alıp, dünyayı dolaşıp, her yeri görüp, yeni insanlarla tanışıp, yeni maceralara atılmak mı özgürlük? Yoksa tuvalin başına oturup resim yapmak mı? Bu iki seçenek arasında sanatçı neyi seçer?

Sanatın artık tek bir tanımı yok, son yüz yıldır estetik de ana bir koşul değil artık. Ama evet, sanat total özgürlüktür, buna katılıyorum. Düşünceleri en doğru ve verimli şekilde aktarmanın yolunun da estetikten geçtiğini biliyorum. Malzeme ve teknik hâkimiyet bu anlamda kritik bir rol oynuyor. Tolstoy’un dediği gibi, ‘İnsan neyle yaşar?’ Bireysel olarak bunun cevabını gerçekten bulduğumuzda özgürüz. Arzu ettiğin ve istediğin gibi yaşamaktır özgürlük. Sanat bu dürtüyle yapılmaya başlanmaz ise, zaten en başta amacından sapmış oluyor. Sanat yapmak bu yüzden içeriğinden bağımsız olarak siyasi bir eylemdir. İster çiçek böcek yap, ister siyasi içerikli işler üret. Çünkü birey olarak sanatçı, ‘ben istediğimi yapıyorum, herkesten ve her şeyden bağımsızım’ diyerek yola çıkmıştır. Gerisi hikâye, bundan daha âlâ bir aktivizim yoktur, aslolan ve geriye kalacak olan söz değil yapıttır! Sonrasında yapıt her sergilendiğinde kendisini tekrar tanımlayacaktır, hakkında sonsuz kere yazılacaktır. 

Bu yüzden çıplak parmakla giyinik insanlara işaret edenlere temkinli yaklaşırım. Çünkü sanatçının ‘sen ne ürettin’ deme hakkı vardır. Ancak buna rağmen (çoğu zaman sanatın bir yatırım aracına dönüşmesinden dolayı) sanatçı bileklerine kelepçeyi takar. Arz ve talep gidişatı her zaman değiştirir. Bu sistemin dışında kalmayı ya da buna rağmen kendi biyosferinde üretmeyi başaran sanatçı kendi içindeki şeytanlarıyla başbaşa kalır. Belli bir eşik vardır, yalnızlığın ve gerçek suskunluğun sonucunda bir pikabın iğnesinin pilağı belli bir titreşim hızında tanıyıp melodiye dönüştürdüğü ana benzeyen… İşte o büyülü anda Vermeer, Balthus, Delvaux, De Chirico, Bacon gibi yeni gezegenler belirmiştir. Görünmeyeni ilk kez onlar görmüş, duyulmayanı ilk kez onlar duymuştur! Çünkü kendilerini var olandan tamamen soyutlayacak kadar özgür olabilmişlerdir.”

I Love You, tuval üzerine yağlıboya, 140×200 cm, 2016
  1. Bant Mag. 15. Yıl Özel Sayısı #1

    İlk sayısını 2004 Eylül’ünde yayımladığımız Bant, çoğumuz (siz, biz, çoğumuz) için bir hayli dönüştürücü olduğu aşikâr 15 yılı geride bıraktı. Muhakkak

  2. Alex Gross seçti: Sanatçı Jana Brike ile söyleşi

    “Büluğ çağının getirdiği yoğun vücut kimyası değişimi resimlerimde iç değişimimi, ruhsal büyüme sürecimi, bir nevi yükselişimi simgeliyor diyebilirim.”

  3. Matt Wolf seçti: “Streetwise” belgeseli ve Tiny’nin hikâyesi

    Tiny’nin yaşadığına, bugünlere gelebildiğine, on tane çocuk sahibi olduğuna (ve annesiyle hâlâ sorunlu olan ilişkisinin devam ettiğine) inanması güç, buna inanmanın güçlüğünü itiraf etmek de bir o kadar zorlayıcı...

  4. Açık Radyo (Ömer Madra) seçti: İklim acil durumuna dair bir dosya

    İsveçli grevci Greta Thunberg’in ilham kaynağı ve katalizörü olduğu, 2018 Ağustos’unda başlayan ve tarihin en büyük iklim hareketlenmesine (hatta en geniş katılımlı kitlesel grevine) dönüşen süreçte neler yaşandığına bir dönüp bakmak istedik.

  5. John Robb seçti: Odağında “doğa” olan müzik albümlerinden bir seçki

    Ekolojik kaygılar, doğa sevgisi ve harekete geçme çağrısının şekillendirdiği 10 konsept albüm.

  6. Gaye Su Akyol seçti: Yüksel Arslan’dan alıntılar

    “Kitaplarımı özenle seçerek okumak en büyük tutkularımdan biri haline geliyor. [...] Bir başka tutkuyu da sakladım: Hep canlı varlıklarmış, sadık arkadaşlarmış gibi düşündüğüm mezar taşlarına olan düşkünlüğüm!” Defterler/Cahiers de Travail 1965-1994

  7. Beirut (Zach Condon) seçti: 1999’da hayata veda eden müzisyen Muslimgauze’u tanıtan bir yazı

    1961 doğumlu Jones’un Arap dünyasına ilgisi nereden kaynaklanıyordu? Bu, sadece estetik bir takıntı mıydı yoksa siyasi bir duruştan mı filizleniyordu? Nasıl bir ekipman kullanıyordu ve prodüksiyon yöntemleri nelerdi? Nasıl bir insandı?

  8. Panda Bear (Noah Lennox) seçti: Portekiz’den harika müzik önerileri

    Bant Mag. Spotify hesabından “Portekiz!” başlıklı listemizi bulup play’e bastıysanız, başlamak için hazırız.

  9. Julianna Barwick seçti: Konumuz Björk

    Her daim ilham verici yeniliklerin, tutkuların, isyanların ve ifade biçimlerinin peşine düşen Björk’ün kariyeri ve yaşantısından A’dan Z’ye satırbaşları.

  10. The Radio Dept. (Johan Duncanson) seçti: Sosyalist reggae şarkılarının hikâyesi

    “Reggae halktır... Gettodan gelir. Kitlelerden gelir. Reggae, acı çeken ve istediğini elde edememiş sıradan insanlar demektir.” - Toots Hibbert

  11. Özgür Mumcu seçti: Zamanında TRT’de yayınlanmış “Kavanozdaki Adam” dizisi hakkında bir yazı

    Bazılarının dediği gibi yenisini çekmeye gerek yok, orijinali yeterince yıkıcı olabiliyor zaten.

  12. Alper Canıgüz seçti: Kült dizi The Prisoner hakkında bir yazı

    “İtilip kakılmayacağım. Fişlenip damgalanmayacak, kimseden emir almayacağım. Sorgulanmayacak ya da numaralara mahkûm olmayacağım. Çünkü bu benim hayatım.”

  13. Mabel Matiz seçti: Füruğ Ferruhzad hakkında bir yazı

    Kadını toplum dışı gören bir coğrafyada ‘kadın’ bir şair olarak üretti, sözünü söylemekten hiç çekinmedi ve hep bildiği yolda ilerledi. Kimi zaman tüm bunların karşılığında, en yakınları tarafından bile cezalandırılsa da…

  14. Joe Coleman seçti: Gnostik inanç çerçevesinde yazılmış The Thunder, Perfect Mind şiirine bir bakış

    Coleman’a, bizi bir kadının ağzından yazılmış, teolojik bir monolog olarak düşünülen The Thunder, Perfect Mind şiiriyle buluşturduğu için müteşekkiriz.

  15. Taner Ceylan sordu: Sanat total özgürlük olabilir mi?

    Ahmet Öğüt, Aslı Çavuşoğlu, Deniz Aktaş ve Taner Ceylan tartışıyor: "Sanat total özgürlük olabilir mi?"

  16. Molly Crabapple seçti : Kuir, feminist ve yaratıcı Porto Riko protestolarından bir kesit

    Ada ülkesinin yaklaşık üç milyonluk nüfusunun üçte biri neden sokağa döküldü? Sanatçıların, feministlerin, LGBTİ+’ların ve aktivistlerin liderliğindeki bu muhalif halk hareketi neler talep ediyor ve ne şekillerde ilham veriyor?

  17. Brazzaville (David Brown) seçti: Uzaydaki okyanuslara dair bir yazı

    Yeryüzünde bizler tek bir benliğin bileşenleri, atmosferin ötesi dış dünyamız... Bahsi geçen benliğin bileşenleri olarak seyreyleye gelmişiz kozmik okyanusu.

  18. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler