“Synthesizer ve elektronik müziğin kadın öncülerine dair bir rehber harika olurdu. Aklımıza Delia Derbyshire, Daphne Oram, Laurie Spiegel, Suzanne Ciani gibileri geliyor ama batı paradigmasının ötesinde bilmediğimiz isimleri de öğrenmek isteriz.”

Moon Duo


A’dan Z’ye: Elektronik müziğin kadın kahramanları

Erik “Ripley” Johnson ve Sanae Yamada’dan müteakip Moon Duo’nun Bant Mag. ekibi için özel bir yere sahip olduğunu hatırlatarak başlayalım. İkiliyi ilk İstanbul konserleri için 2010’da arkaoda’da ağırladığımız günden bu yana kendileriyle özel bir bağa sahibiz. Bant Mag. Yayınları’ndan çıkan ilk kitap olan Aylin Güngör fotoğraf koleksiyonu From Where I Am / Oturduğum Yerden’in kapağında da Moon Duo’yu görebilirsiniz. Ripley ve Sanae’nin bu özel sayımız için önerdiği konu da kesinlikle daha fazla deşmek istediğimiz bir alana yönelmemize sebep oldu…

Elektronik müzik genelde ‘erkeklere özel gizli bir kulüp’ gibi görülse de ortaya çıktığı tarihten bu yana kadınların icat ettiği müzik aletleri, yazılımlar ve tekniklerle şekil alarak günümüze geldi. 2016’da kaybettiğimiz Else Marie Pade, 2019’da aramızdan ayrılan Ruth Anderson ya da hâlâ büyük bir tutkuyla iç dünyalarını seslere aktarma uğraşlarına devam eden Laurie Spiegel ve Ikue Mori gibi hak ettikleri değeri görmeye henüz yeni yeni başlayan elektronik müziğin kadın kurucularından bazılarını A’dan Z’ye derledik.

Ana Maria-Avram

2017’de hayatını kaybeden Rumen besteci ve piyanist. Eşi Iancu Dumitrescu’nun kurduğu The Hyperion Ensemble’ın şefliğini yaptı ve yenilikçi Rumen müziğini dünyaya duyurabilmek adına başlattığı, dünyadaki tek spektral müzik odaklı festival olan Spectrum XXI Festivali’nin sanat yönetmenliğini üstlendi. “Yalnızca bir trend değil, sese karşı spesifik bir tutum” olarak tanımladığı ve sıkça isminin birlikte anıldığı spektral müzik türü, gölgesinde büyüdüğü Ceaușescu diktatörlüğüne en büyük başkaldırısıdır diyebiliriz. 

Bebe Barron (Charlotte May Wind)

Tarihin ilk elektronik film müziğinin bestecisi. İlk eşi Louis Barron ile 1956 yapımı bilim kurgu klasiği Yasaklı Gezegen için yaptıkları beste, müzik ve ses efekti arasındaki geleneksel sınırı aşarak günümüz ses dizaynının dönüm noktası haline geldi. Louis Barron ile elektro-akustik müziğe olan hayranlıkları, kendilerine düğün hediyesi olarak gelen bir ses kayıt cihazıyla başlamış. Günümüzdeki elektro-akustik efektler dijital olarak sentezlenirken Bebe ve Louis, bunun için vakum tüpleri ve ses kayıt cihazlarından faydalanıyordu. Barron, aynı zamanda ABD’deki ilk elektronik müzik stüdyosunun kurucusu ve 1997 SEAMUS Ödülü’nün de sahibi.

Christine Newby (Cosey Fanni Tutti)

İngiliz performans sanatçısı, müzisyen ve yazar. Daha çok Throbbing Gristle ve Chris & Cosey gibi avangart gruplardan tanıdığımız yaşayan efsane, 1973 senesine kadar Cosmosis ismini kullandı, ardından Mozart’ın Così fan tutte operasından esinlenerek Cosey Fanni Tutti adını aldı. Dada ve sürrealizm akımlarının yanı sıra Beat kuşağından da oldukça esinlenen COUM Transmissions kolektifinin kurucu üyelerinden, hatta kolektifin çizgisini müzikten performans sanatına kaydıran isim. 1975’te IX. Paris Bienali’nde İngiltere’yi temsil etmek üzere seçildi. 1976’da Chris Carter’la birlikte kurdukları Throbbing Gristle’ın 1981’de dağılmasının ardından ikili, Carter Tutti ismiyle birlikte müzik yapmaya devam etti ve 2012’de Short Circuit Festivali’nde Nik Void ile güçlerini birleştirerek Carter Tutti Void kolektifini oluşturdu. 14 Mart 2020’de hayata veda eden, Throbbing Gristle ve COUM Transmissions kolektifinin kurucularından, bu dünyaya bıraktığı birikimle avangart sanat tarihinin en değerlilerinden biri olmaya devam edecek müzisyen, sanatçı ve aktivist Genesis P-Orridge’i de burada analım…


Della Derbyshire

2001’de aramızdan ayrılan İngiliz müzisyen ve besteci. 10 öğrenciden yalnızca birinin kız olduğu 50’lerde Oxford ve Cambridge’den kabul aldı, Cambridge’den Matematik ve Müzik dereceleriyle mezun oldu. 60’larda BBC Radiophonic Atölyeleri’ne katıldı ve kült dizi Doctor Who için aranje ettiği, bir TV yapımı için tamamı elektronik müzikten oluşan ilk kompozisyonun temellerini de burada attı. “İngiliz elektronik müziğinin isimsiz kahramanı” olarak anılan Derbyshire; Aphex Twin, The Chemical Brothers ve Paul Hartnoll gibi isimlerin de ilham kaynağı.


Else Marie Pade

2016’da hayatını kaybeden elektronik ve concrete müzik akımının ilk Danimarkalı bestecisi. Bu sebeple Danimarka’da “Elektronik Müziğin Büyük Annesi” diye de anılıyor. Piyelonefrit hastalığı sebebiyle çocukluğunun büyük bir kısmı yatakta geçmiş ve iyileştikten sonra sesin sınırsız yaratıcı potansiyeliyle tanışmış. Sese ve müziğe bu yaklaşımının etkilerini bir hayvanat bahçesinin sesli portresini oluşturan 1955 tarihli bestesi “A Day at the Fair” ve gündelik seslerle Kopenhag’ın 24 saatini anlatan 1958 tarihli bestesi “Symphonie Magnetophonique”de yakalamak mümkün. Her yönüyle kuraldışı bir hayat yaşayan Pade, henüz 20 yaşındayken Gestapo tarafından esir alınmış ve kendi nota sistemini oluşturarak hücresinin duvarlarına tokasının ucuyla notalar kazımış. 

Fiorella Terenzi

İtalyan astrofizikçi, yazar ve müzisyen. Uzayın derinlerinden ses dalgalarını kayıt altına alıp bunları müziğe çeviriyor. Time dergisi tarafından “Carl Sagan ve Madonna arasında bir yerlerde” olarak tarif edilen Dr. Terenzi, tarihte aynı anda hem Grammy Ödülleri’ni dağıtan National Academy of Recording Arts & Sciences hem de American Astronomical Society üyeliği bulunan ilk kişi. Stanford ve MIT başta olmak üzere birçok üniversitede “Duygusal Öğrenme” adını verdiği yöntemle sanatın geçmişten günümüze evreni anlamak için nasıl kullanıldığı ve ses dalgalarıyla gök cisimlerini inceleme yolları üzerine dersler veriyor. Daha geniş kitleleri evrenin görkemi hakkında bilgilendirmek adına başlattığı BCC Uzay & Astronomi Dersleri’ne her ay yüzlerce kişi katılıyor. 

Gillian Gilbert

New Order synthçisi ve gitaristi olarak tanıdığımız İngiliz müzisyen. 70’lerin sonunda üyesi olduğu The Inadequates isimli punk grubu ve Joy Division aynı yerde prova yapıyormuş. Joy Division, singlelarını satın almaları karşılığında arabası olmayan Gilbert ve grup arkadaşlarını eve bırakmayı kabul etmiş. Bu şekilde başlayan dostluk, Ian Curtis’in hayatını kaybetmesinin ardından New Order olarak yola devam eden gruba Gilbert’ın da dahil olmasını sağlamış. Bernard Sumner ve Peter Hook, New Order dışında da müzik üretmeye başlayınca Gilbert ve Stephen Morris de The Other Two ismiyle kendi synth pop gruplarını kurdu; Gilbert’ın solo kariyeri ve remiksleri de elektronik denemelerle dolu.

Heather Heart (Heather Lotruglio)

New Yorklu DJ ve Amerika tekno/rave sahnesinin kahramanlarından biri. 1990’da Frankie Bones ve Adam X’le birlikte sadece tekno plak satan ilk dükkân Groove Record Shop’u açtılar. Üçlü, birçok kişi tarafından New York’a teknoyu getiren sanatçılar olarak anılıyor. 1991’de türün severlerini bir çatı altında toplayan Under One Sky fanzinini yayınladı.1992’de önce ‘Heather Heather’, ardından ‘Heather Heart’ ismiyle efsanevi Storm ravelerinde DJ’lik yapmaya başladı. 1995’te Manhattan’a taşıdıkları ve adını Sonic Groove olarak değiştirdikleri dükkân, New York’ta yeraltı tekno dünyasının merkezi haline geldi ve birçok büyük şehrin yeraltı parti kültürüne ilham verdi. Heart, 2015’te Mixmag’in “Dans müziğe yön veren 20 kadın” listesinde yer aldı.


Ikue Mori

1953 doğumlu Japon davulcu, besteci ve grafiker. Halen 1977’de seyahat amaçlı gittiği New York’ta yaşıyor. Müzikal kariyerine no wave grubu DNA’in davulcusu olarak başladı. Daha önce davul çalmayı bilmemesine rağmen kısa sürede kendine has bir çalma tarzı geliştirerek birçok eleştirmenin dikkatini çekti. DNA dağıldıktan sonra Mori, New York deneysel müzik çevrelerinde boy göstermeye başladı. Davul setinin yerini esas enstrümanı olarak davul makinesi ve laptop aldı. Her fırsatta ilhamını görsel sanatlardan aldığını dile getiriyor ve parçası olduğu plak şirketi Tzadik’in albüm kapaklarının çoğunu kendisi tasarlıyor. 


Jordana Lesesne

1.8.7 sahne adıyla tanınan Drum’n’Bass DJ’i ve prodüktör. Gitarını satıp abisinin eski turntablelarını kullanarak müzik yapmayı öğrendi ve Blondie’nin “Atomic” remiksiyle sanal ortamda üne kavuştu. 22 Şubat 2000’de Ohio’da korkunç bir transfobik saldırıya maruz kaldı. Zanlı Matthew Gostlin yakalanamayınca İngiltere’ye yerleşti. 2014’te Harriet Magazine’in “Siyah müzik tarihinden tanımanız gereken 12 kadın”, 2015’te Mixmag’in “Dans müziğe yön veren 20 kadın” listelerinde yer aldı. Müziği, dubstep prodüktörü Bassnectar, Lady Sovereign ve Alexis K/Unsub gibi isimlere ilham kaynağı oldu. 80’lerin ekonomik durgunluğundan MTV’de çıkan başarılı bir müzisyen olarak sıyrılma hikâyesiyle ekonomist Richard Florida’nın The Rise of the Creative Class kitabında da kendisine yer verildi.

Kaffe Matthews

3D Müzik araştırmalarıyla tanınan, ses heykelleri inşa eden ve Music For Bodies oluşumunu kuran İngiliz müzisyen ve NASA üyesi bilim insanı. Üniversitedeyken Fabulous Dirt Sisters grubuyla çaldıktan sonra bir acid house kayıt stüdyosunda mühendis olarak çalışmaya başladı. Samplerla ilk tanışması burada gerçekleşti fakat Matthews, sampler müziğindense bilgisayar hatalarının yarattığı beklenmedik seslerle daha çok ilgiliydi. 6 yaşında çalmaya başladığı kemanı samplerla birleştiren performanslar hazırladı. 


Laurie Spiegel

1945 doğumlu Amerikalı besteci. Çocukken kendi kendine mandolin, gitar ve banjo çalmayı öğrendi. 20 yaşındayken yine kendi çabalarıyla nota sistemini öğrenip besteler yapmaya başladı. Nokia Bell Labs’de bilgisayar grafikleriyle çalışmalar yaptı. Music Mouse isminde algoritmik besteler yapan bir yazılım geliştirdi. Macintosh 9’a kadar güncellediği yazılımın beste yapma sürecinin belli kısımlarını otomatize ederek sanatçının âna odaklanmasına yardımcı olduğunu belirtiyor. Spiegel’in Harmonices Mundi yorumu, 1977’de Voyager uzay gemisinin Sounds of Earth plağının açılış şarkısı olarak seçildi. Synthesizer ve algoritmik bestelerinin yanı sıra Spiegel; çizim, fotoğraf ve video sanatıyla da ilgileniyor. Hattâ 70’lerin ortasında Bell Labs’de tarihteki ilk çizim programlarından birinin temelini attı. 


Michèle Bokanowski

1943 doğumlu Fransız besteci. Geleneksel müzik eğitiminin ardından René Leibowitz’in öğrencisi Michel Puig’le tanıştı ve ondan Schönbergian prensiplerine göre analiz yapmayı öğrendi. 1970’te bir ses sentezi araştırma ekibindeyken Éliane Radigue ile birlikte Faculté de Vincennes’de bilgisayar tabanlı müzik eğitimine başladı. 1972’den beri film, tiyatro ve danslar için bilgisayar tabanlı müzikler yapıyor.

New Music For Electronic & Recorded Media

1977 çıkışlı tarihte yalnızca kadın elektronik müzik bestecilerinden yapılmış ilk derleme. 50’lerin ortasından 60’ların sonuna kadar hüküm sürmüş ana akım, ‘akademik’ avangart müziğin aksine sonik öğeleri daha çekici bir şekilde mikslemeye başlayan ve Doğu’nun etnik soundlarından fazlaca etkilenmiş bestecilere yer veriyor. 

Oramics

İngiliz besteci Daphne Oram’ın 1957’de geliştirdiği bir teknik. “Çizilmiş seslere” dayanıyor. Teknik, üretilen sesi kontrol etmek için Yevgeny Sholpo’nun Variophone’una benzer biçimde 35 mm film şeritlerini kullanıyor. Oram, Gulbenkian Vakfı’ndan kazandığı bağışla 1962’de Oramics’i daha da geliştirme şansı yakaladı.


Pauline Oliveros

2016’da hayatını kaybeden Amerikalı besteci, akordeoncu ve savaş sonrası elektronik sanat müziğinin başlıca kahramanlarından biri. 60’larda Amerika’da elektronik müziğin önemli kaynaklarına ev sahipliği yapan San Francisco Tape Music Center‘ın kurucu üyesiydi ve sonrasında Mills College’a taşınan merkezin ilk yöneticiliğini yaptı. Kitap yazarlığının yanı sıra yeni müzik teorileri üretti ve kendi yarattığı “derin dinleme” ve “sonik farkındalık” konseptleriyle müziğe odaklanmanın yeni yollarını araştırdı. 


Ruth Anderson

2019’da hayatını kaybeden Amerikalı besteci ve akademisyen. 20 yıl ve 8 farklı kurumu içeren zengin bir eğitim hayatına sahip. 1958 ve 1960 senelerinde kazandığı Fulbright bursu sayesinde Paris’te Darius Milhaud ve Nadia Boulanger ile besteleri üzerine çalışma fırsatı buldu. Eğitimini tamamladıktan sonra NBC-TV ve ardından Lincoln Center Theater için freelance müzisyen olarak çalıştı. Kendisine ilham veren besteciler arasında Pauline Oliveros ve Annea Lockwood da yer alıyor. 1966’da Hunter College’da ders vermeye başladı ve burada Electronic Music Studio’yu yarattı. 


Suzanne Ciani

1946 doğumlu Amerikalı ses tasarımcısı, besteci ve yapımcı. Stanford Yapay Zekâ Laboratuvarları’nda bilgisayar tabanlı müzik üzerine çalışmalar yaptı. 70’lerde yenilikçi elektronik müzik besteleri ve Star Wars gibi filmler için yaptığı ses efektleriyle büyük bir başarı yakaladı. Bu başarısıyla “Diva of the Diode” ve “Amerika’nın ilk kadın synth kahramanı” unvanlarını kazandı. 5 kez En İyi New Age Albüm dalında Grammy’ye aday gösterildi. İlhan Mimaroğlu’nun kurucusu olduğu Finnadar Records’tan 1982 yılında yayınladığı Seven Waves, kataloğunun en özel kayıtlarından biri.


Trans-Millenia Consort

Amerikan elektronik müzik bestecisi Pauline Anna Strom’un sahne ismi. Görme engelli olarak dünyaya gelen Strom, klasik müzik ve hayallerle dolu bir çocukluk geçirdi. Trans-Millenia Consort mahlasını seçmesinin sebebi hayalî geçmişleri, olası gelecekleri ve alternatif evrenleri içinde barındırması. Kendi kendine içgüdüsel bir şekilde beste yapmayı öğrendi ve Yamaha DX7, Prophet 10 ve iki CS1x klavyesiyle besteler yaptı. 4 kaset ve 3 albümün ardından Strom, finansal sıkıntılar sebebiyle tüm ekipmanlarını satıp müzik yapmayı bıraktı. Şu an evcil iguanasıyla birlikte San Francisco’da yaşıyor ve ruhsal danışmanlık yapıyor. 

Useful Trees

Günümüz elektronik müzik sahnesinin en heyecan verici figürlerinden biri olan Kaitlyn Aurelia Smith’in kendi imkânlarıyla 2012’de yayınladığı ilk albümü. Useful Trees’i oluşturan yedi şarkının tamamı da tek çalımda kaydedilmiş parçalar. Başrolü vintage bir synthesizer olan Buchla 100 üstleniyor ve sonraki yıllarda synth müziğine dair belki de en zihin açıcı işlere imza atacak Kaitlyn Aurelia Smith’in özgün kompozisyon anlayışını gözler önüne seriyor.

Valerie Olukemi A “Kemi” Olusanya (Kemistry)

1999’da korkunç bir kazada hayatını kaybeden makyaj sanatçısı ve DJ. İngiltere Drum’n’Bass sahnesinin erken dönem kahramanlarından. Londra’da arkadaşı DJ Storm’la Kemistry & Storm ikilisini yarattılar. Erkek arkadaşı Goldie ile kurduğu Metalheadz plak şirketine odaklandığı iki buçuk senenin ardından Storm ile DJ-Kicks: Kemistry & Storm miksteybini çıkardılar. Oldukça fazla dinleyiciye ulaşan derlemenin, kendinden sonra gelen genç kadın DJ’lerin önünü açtığını söyleyebiliriz. 

Wendy Carlos

1939 doğumlu Amerikalı elektronik müzik bestecisi. Brown Üniversitesi’nde Fizik ve Müzik okuduktan sonra 1962’de Columbia Üniversitesi’nde kompozisyon eğitimine başladı. Columbia-Princeton Elektronik Müzik Merkezi’nde çeşitli elektronik müzisyen ve teknisyenlerle çalışarak Robert Moog tarafından yaratılan ve piyasaya ilk sürülen synthesizer olma özelliğine sahip Moog synthesizerın geliştirilmesine katkıda bulundu. Johann Sebastian Bach’ın bestelerini Moog synthesizerla yorumladığı 1968 çıkışlı Switched-On Bach albümüyle 3 Grammy kazandı. A Clockwork Orange, The Shining ve Tron için bestelediği parçalarla daha da tanınır hale geldi. 1979’da cinsiyet uyumlama operasyonu geçirdiğini açıklayan ilk halk figürlerinden biri oldu. 

Yoko Ono

Şarkı yazmayı küçükken kayıt stüdyosunda annesini izleyerek öğrenen Ono, avangart sanatla rock müziği bir araya getiren ilk albümlerinin ardından 2003’te Pet Shop Boys ve Felix da Housecat gibi isimlerle ünlü şarkılarını remikslemeye başladı. Billboard’un Dans/Club listesinde 5 kez zirveye yerleşen bu remikslerin sonrasında 2007’de Moby, Cibo Matto, Death Cab For Cutie, oğlu Sean ve Miike Snow gibi isimlerle birlikte çalıştığı Yes, I’m a Witch Too albümünü çıkardı. 2010 Noise Pop Festivali’nde Japon deneysel elektronik müziğin dâhilerinden Cornelius’la güçlerini birleştirdi ve 2013 yılında Meltdown Festival’ın küratörlüğünü yaptı.

Zeena Parkins

Serbest doğaçlama ve caz müzikle ilgilenen elektro-arp ustası ve foley sanatçısı. Kendi elektronik enstrümanlarını yapıyor, analog synthler ve alan kayıtlarıyla ilgileniyor. Solo performanslarının yanı sıra Björk, Yoko Ono, Eliott Sharp gibi isimlerle düetleri de var. No Safety, News from Babel ve Skeleton Crew gibi birçok deneysel rock grubunda yer aldı. Daha çok dans toplulukları ve koreograflarla yaptığı çalışmalarıyla tanınıyor. “Dans parçaları bestelemede sürdürülebilir başarı” dalında Bessie Ödülü’nün sahibi. 

  1. Bant Mag. 15. Yıl Özel Sayısı #2

    İlk sayısını 2004 Eylül’ünde yayımladığımız Bant, çoğumuz (siz, biz, çoğumuz) için bir hayli dönüştürücü olduğu aşikâr 15 yılı geride bıraktı. Muhakkak

  2. Ebru Yıldız sordu: Avustralyalı müzik fotoğrafçısı Jamie Wdziekonski cevapladı

    Ebru Yıldız sayesinde tanıştığımız, Melbourne’de yaşayan ve konser fotoğraflarının yanı sıra protesto ve eylemlerden çektiği karelere de hayran olduğumuz Jamie Wdziekonski'ye çalışmaları ve ülkesinin müzik sahnesine dair soruları da bizzat Ebru Yıldız sordu.

  3. Asad Faulwell seçti: Jaime Muñoz ile kimlik ve hatıra üzerine bir röportaj

    “Şu anda da sanat dünyası bize kendimizi ifade etmemiz için bir platform verdiğinden dolayı oldukça özgün bir pozisyonu tutmaktayız. Tek umudum bu platformun yalnızca geçici bir evre değil, sanat dünyasında beyaz olmayan sesler için sürdürülebilir bir alan olması.”

  4. John Stanier (Battles, Helmet) seçti: New Yorklu sanatçı Guy Richards Smit ile röportaj

    New York’ta yaşayan ressam, video ve performans sanatçısı Guy Richards Smit’in memonto mori sembolizmi ile çağdaş konuları bir araya getirdiği, kafatası imgesini merkeze alan A Mountain of Skulls adlı monografisi geçtiğimiz sonbahar yayımlandı. Smit’in daha önce farklı sergilerde izleyiciyle bir araya getirdiği ve uzun yıllar üzerine çalıştığı, her biri farklı bir kişiliğe sahip kafatasları, sanatçının Çekya’da bulunan Sedlec Kemik Kilisesi’ne yaptığı ziyaret esnasında hissettiği yoğun duygulanım sonucu hayat bulmuş.

  5. Aklımdakiler: Murat Meriç ve “Hayat Dudaklarda Mey” kitabı

    Murat Meriç'in nesiller ilerledikçe unutulma riskiyle karşı karşıya olan pek çok ismi, şarkıyı ve öykülerini söze dökerek değerli bir kültürel arkeolojiyi de ortaya koyan "Hayat Dudaklarda Mey" kitabı, yayınlanmasının ardından geçen birkaç ay içerisinde şimdiden uzun ömürlü bir yayın olacağının ve zamanla pek çok kişisel kütüphanede hak ettiği yeri alacağının sinyallerini veriyor. Bu vesileyle Aklımdakiler serisine hayatında mutlaka Murat Meriç’le bir çilingir sofrasına oturmuş eş, dost ve ahbabından gelen sorularla devam ediyoruz.

  6. Casper Clausen (Efterklang) seçti: 15 yılın ardından “Crossing The Bridge”e bir bakış

    Fatih Akın’ın yönettiği, ikonik endüstriyel rock grubu Einstürzende Neubauten basçısı Alex Hacke’nin anlatıcısı olduğu "Crossing The Bridge: The Sound of İstanbul" belgeseli, çekildiği 2004 yılında İstanbul’daki müzik sahnesine dair kapsamlı bir anlatı sunuyor. Dönemin ruhunu ve filmin neler ifade ettiğini bir kez daha hatırlamak adına belgeselde karşımıza çıkan müzisyenlerden Murat Ertel, Gökçe Akçelik ve Ayben’den hislerini ve düşüncelerini bizlerle paylaşmalarını istedik; geride kalan 15 yıla müzik yazarları Barış Akpolat, Sinem Vural ve uzun yıllardır sektörde çalışan Işıl Kılkış’la beraber baktık.

  7. Moon Duo seçti: Elektronik müziğin kadın kahramanları dosyası

    Elektronik müzik genelde ‘erkeklere özel gizli bir kulüp’ gibi görülse de ortaya çıktığı tarihten bu yana kadınların icat ettiği müzik aletleri, yazılımlar ve tekniklerle şekil alarak günümüze geldi...

  8. Mabbas (Zorlu PSM) sordu: Elektronik müzik kimin içindir?

    Türkiye’de elektronik müzik adına büyük çaplı birçok festivalin ardında duran ve bir yandan da teknoya yoğunlaşan DJ setleriyle uzun yıllardır bu festivallerin merak uyandıran isimlerinden biri olan Mabbas, 15. yıl özel sayımız için konu önerisi almak üzerine kapısını çaldığımızda sade görünen ama cevaplaması bir hayli zor olan bir soruyla karşıladı bizi: “Elektronik müzik yalnızlar için midir yoksa kalabalıkların müziği midir?” Yerli sahneden bazı DJ, prodüktör ve müzisyenlerden bu soruya yanıtlar aldık.

  9. Can Bonomo yazdı: The Shins

    Bant’ın 15 yıllık tarihi boyunca James Mercer liderliğindeki Amerikalı grup The Shins’in adımlarını takipteydik. Rock sound’unu ön plana taşıyan son albümü Ruhum Bela’yı Nisan 2019’da paylaşan Can Bonomo özel sayımızda The Shins’e dair bir içerik hazırlamamızı önerince biz de ondan gruba dair kendi hikâyesini bizimle paylaşmasını rica ettik.

  10. Steve Gullick seçti, Gaye Su Akyol yazdı: Karen Dalton

    Nirvana’dan Björk’e, Jeff Buckley’den The Cure’a, bilhassa 90’lar müziklerine ait sayısız büyülü karenin arkasındaki isim olan fotoğrafçı Steve Gullick’in Karen Dalton sevgisini müzikal devrimini hız kesmeden sürdüren Gaye Su Akyol da paylaşmakta... Gaye Su Akyol bizle Karen Dalton’ın hikâyesini, onunla nasıl tanıştığını ve kendisinde nasıl hisler uyandırdığını paylaştı.

  11. Kalben seçti: Kadın ozanları bir araya getiren bir çizgi hikâye

    Kalben'in moleküller birbirinden hızla uzaklaşır ve evren kararırken tek istediği, onu çağıran sesleri bulmaktı...

  12. Murat Ertel başlattı: Kolektif çizilmiş bir resimli roman

    Murat Ertel'in başlattığı ve çizgileriyle farklı isimlerin devamını getirdiği bir resimli roman...

  13. Marissa Nadler seçti: Müzik ve sanatta kıyamet yansımaları

    Birçoğumuzun aklını kurcalayan bir konu: ekolojik ve toplumsal faktörlerle peşi sıra ortaya çıkan krizler ışığında sanatsal ifadelerin ne yönde değişiklik gösteriyor? Konuya Gökçen Kaynatan'ın 1958-1978 tarihlerinde yaptığı apokaliptik resim çalışmalarından girdik ve kıyameti işleyen, bugüne ait 10 albümlük seçkimize bağlandık.

  14. Meriç Öner (SALT) seçti: Büyükşehirde dondurmanın hâli

    Araştırmacı yazar Gökhan Akçura bizi, SALT Araştırma ve Programlar Direktörü Meriç Öner'in sözleriyle “80'lerde pastaneden, 90'larda ambalajlı olarak bakkaldan, 2000'lerde her köşedeki Maraş'tan yenen, son on yılda dükkânlarca İtalyanlığa terfi eden" dondurmanın İstanbul’daki tarihinde bir gezintiye çıkardı.

  15. Barış Bıçakçı seçti: Şair Didem Gülçin Erdem ile röportaj

    Didem Gülçin Erdem ile son kitabı "Boşluklara Doğru İlerleyelim"i, kelimelerle arasında kurduğu ilişkinin katmanlarını, “genç şair” olarak anılmakla ilgili hissiyatını ve ilhamlarını kurcaladık.

  16. Pelin Esmer seçti: Amerikalı düşünür Emerson üzerine bir yazı

    Evet, Nietzsche'nin benimsediği, hatta “Kendimi Emerson'a o denli yakın buluyorum ki onu övmekten çekiniyorum, çünkü kendimi övmüş gibi olmaktan korkuyorum” sözleriyle hayranlığını ifade ettiği Emerson'dan bahsediyoruz...

  17. Jonathan LeVine seçti: Dünyanın dört bir yanından tuhaf yol kenarı atraksiyonları

    Tuhaf otoban kenarı atraksiyonları, sanat, kitsch ve ticaretin buluştuğu, yolcuları ıssız yerlerde durmaya ve ceplerinden biraz para çıkartmaya cezbeden turistik noktalar... 1920’li yıllardan bu yana dünyanın her yerinde türemeye, uzaklardan yolcu çekmeye devam etseler de bir kısmı da yol kenarında çürümeye terk edilmiş durumda.

  18. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler