Yalnızca mesleğinin değil, yaşamının esas yakıtı olarak canlı performans enerjisini, kalabalıkları, iletişim ve teması belirlemiş müzik fotoğrafçıları için salgın süreci; birçok farklı müzik işçisi gibi yeni alışkanlıklar geliştirmek, çareler aramak ve devam etme motivasyonunu korumakla geçiyor. Çevrimiçi ortamda kurulan stüdyolarda gerçekleşen fotoğraf çekimlerine uyum sağlamak ya da hayatını sürdürebilmek için farklı fotoğraf işlerine odaklanmak durumunda kalan sanatçıların, bu dönemde çıkardıkları işlerin dönemin kolektif hafızasına işlendiği ve yıllar sonra birtakım ortak hisleri canlandıracağına şüphe yok.

Bütünüyle müziğe adadığımız bu sayıda, farklı deneyimlere kulak vermek için önce New York’ta yerleşik müzik fotoğrafçısı dostumuz Ebru Yıldız’ın kapısını çaldık. Son dönemde For The Record projesi kapsamında müzik dünyasının perde arkasındaki kadınları fotoğraflayan Ebru, bizi Jenn Five’a yönlendirdi. Kanadalı fotoğrafçı, konser fotoğrafları ve albüm kapaklarının yanı sıra NME, The Forty-Five, Exclaim! gibi yayınlar için editöryel çalışmalar da yapıyor. Jenn Five’ın bizi yönlendirdiği isim de geçtiğimiz yıl Austin’den Los Angeles’a taşınan Pooneh Ghana oldu. Courtney Barnett, IDLES, Fontaines D.C. gibi isimlerin turnelerini fotoğraflamış olan Ghana, Tune-Yards’ın 2021 albümü Sketchy’nin de kapak sanatçısı.

Yıldız, Five ve Ghana’ya sorduk: “Bu koşullarda çalışmaya devam etmek nasıl bir deneyim? İşleri canlı müzik ve yakın temastan uzak bu dünyadan nasıl etkileniyor? Son dönemdeki işlerinin ardında yatan temel motivasyonlar neler? Onlara umut veren ya da onları endişelendiren şeyler neler?”

Ebru Yıldız yanıtlıyor
“Hak ettiği ilgiyi görmediğini düşündüğüm bir grup insana kendi yolumla ışık tutmaya çalışıyorum.”

“Müzisyenler ve plak şirketlerinin albüm kampanyaları için kapak tasarımları ve tanıtım fotoğrafları hazırlıyorum. Pandemiden en çok etkilenen sektörlerden biri müzik endüstrisi oldu. Bir yılın pandemiyle geçmiş olmasına rağmen canlı müziğin ne zaman geri geleceği konusunda hâlâ bir fikir yok gibi görünüyor. Çoğu müzisyenin birincil geliri konserler ve turnelerden olduğundan, işim dâhil her şey durma noktasına geldi. Anlaşılır şekilde çoğu sanatçı, albümlerini turneye çıkabileceklerini umdukları bir zamana ertelemeyi tercih ediyor.”

“New York’a taşındığımdan beri ya aynı anda birden fazla işte çalışıp, okula ve işe gittim ya da günlerimi, gecelerimi kişisel ve kişisel olmayan işlerimle harcadım. Kelimenin tam anlamıyla hiç durmadım. Salgının başlangıcında tamamen durmak zorunda kalmak, yaşamınızdan endişelenmeden apartmandan çıkamamak beni derin bir depresyona sürükledi. Ancak George Floyd cinayetiyle Black Lives Matter hareketi yeniden başladığında depresyonumu öfkeye ve ardından eyleme dönüştürmeyi başardım. Elinizde zamandan başka bir şey olmadığında içinize dönüp motivasyonlarınızı, ihtiyaçlarınızı, isteklerinizi ve neyin önemli olduğunu sorgulamak dışında neredeyse hiçbir seçeneğiniz yok. Ben de aynen öyle yaptım. Üzerinde çalıştığım tüm projeleri, hangilerinin en tatmin edici olduğunu düşündüm ve kişisel çalışmalarımı birbirine bağlayan ortak bağı bulduğumda mutlu oldum.” 

“Hak ettiği ilgiyi görmediğini düşündüğüm bir grup insana kendi yolumla ışık tutmaya çalışıyorum. Bu, Türkçe müzik projelerinde de aynı, Death by Audio kitabında da, müziğin perde arkasında çalışan kadınlara odaklanan For The Record projesinde de. Böylece lafı bırakıp icraata geçmek ve anlamlı bir şey üzerinde çalışmak istedim. Temmuz ayında NYC Nightlife United ile bir yardım projesi üzerinde çalışmaya başladım; bir fanzin için New York gece hayatından beyaz olmayanların, LGBTİ+ toplulukların portrelerini çektim ve bunlar aynı topluluğa bağış olarak dönmek üzere satıldı. Bu proje New York gece hayatının en renkli üyelerinden bazılarına giyinip kuşanmak ve güzel hissetmek için bir sebep verdi ve beni de hayata döndürdü.” 

“Dürüst olmak gerekirse; ter içindeki yabancılarla omuz omuza olduğun, müziğin kulak zarını parçaladığı ve ciğerlerin fırlayana kadar çığlık attığın kalabalık bir odada tekrar ne zaman rahat hissedeceğimiz konusunda hiçbir fikrim yok fakat şüphesiz bunu çok özlüyorum.”

Jenn Five yanıtlıyor
“Dünyayı gerçekten müziğin döndürdüğünü düşünüyorum ve doğru düzgün terlenen ilk konseri iple çekiyorum. Bu gerçekleştiğinde ağlayabilirim.”

“2020 kesinlikle zorlu bir yıldı. Salgın başlamadan hemen önce yaklaşan projeler için çok heyecanlıydım ama birden bütün dünya durdu. Çekimler bir gecede kayboldu. Etkinlikler aniden durdu. Seyahat yasaklandı. Sanal fotoğraf çekimi dünyasına girdik, birkaç harika sanal projede görevlendirildiğim için çok şanslıydım. Setlerin kapalı olduğu ve bir stüdyoda tek başıma çalışabildiğim ürün fotoğrafçılığına geri dönerek, müzik fotoğrafçılığı dışında kalan diğer müşterilerle de iletişime geçtim. Bir veya iki mesafeli etkinlik haricinde, 2020’de canlı müzik çekimi hiç olmadı. Tüm bunlar zordu fakat dünya yavaş yavaş açılmaya başladıkça, umarım işler de yoluna girer.”

“2020’de işim bir gecede ortadan kayboldu. Esasen son çekimimi Mart 2020’de, evlere kapanmadan önce yaptım ve sonra baharın sonlarına kadar gerçek bir iş olmadı. Canlı müziğin sona ermesiyle etkinlik ve festival çekimlerim bitti ve yüz yüze portre çekimleri önemli ölçüde azaldı. Neyse ki yaşadığım yerde portre çekimleri 2020’nin ikinci yarısının büyük kısmında serbestti, bu da işi kolaylaştırdı. Özellikle müzik dünyasında çalışanlar için; fotoğrafçılık açısından olmasa da hayranları ve dostları arasında olup canlı müzikten ilham alanlar, hayat bulanlar için bu durum çok zor. Dünyayı gerçekten müziğin döndürdüğünü düşünüyorum ve doğru düzgün terlenen ilk konseri iple çekiyorum. Bu gerçekleştiğinde ağlayabilirim.”

“Adapte olmam gereken esas şeylerden biri sanal olarak çekim yapmaya alışmaktı. Büyük ölçüde diğer kişiye güvenmeye ve çekiminizin tüm kontrolünü ona bırakmaya dayanıyor. Bu şekilde fotoğrafçılık yaparak birbirimize meydan okumak güzeldi. Aslında beni daha sabırlı ve yeni şeyler denemeye daha açık hâle getirdi. Sanal çekimlerle, bir çekimi telefonunuzdan tamamen kontrol ediyor ve öznenizi her şekilde yönetebiliyorsunuz -açılar, mesafe, aydınlatma- ve bunları ellerinizle değiştirmiyorsunuz. İnternet hızına, farklı iPhone’lara ve saat dilimlerine güvenmekten bahsetmiyorum bile. Sabır ve iletişim mutlak anahtardı; harika derecede ilham verici, güzel bir meydan okumaydı.”

“Dürüst olmak gerekirse, aklımı başımdan alacak projelerim olduğu için mutlu ve şanslıyım. Dünya yavaş yavaş güvenli bir yöne girerken daha fazlası ortaya çıkıyor. Önemli ölçüde azalmış olsa da hâlâ çekim yapabildiğim için çok minnettarım. Salgın sırasında çekim yaparken her şeyin eğlenceli olmasını, ‘COVID etkili’ bir şey olmamasını istedim.”

“Pandemide en sevdiğim çekim Phoebe Bridgers’la yaptığım çekimdi. The Forty-Five için sanal olarak bir kapak fotoğrafı çektik. Çekimde ben Kanada’daydım, Phoebe ABD’deydi ve kreatif direktörümüz Birleşik Krallık’taydı. Bir an durup düşündüğünüzde inanılmazdı. Sokağa çıkma yasağı başladığından beri ilk müzik çekimimdi, bir iPhone ve bir dizüstü bilgisayar üzerinden böylesine benzersiz bir şey yaratabilmek harikaydı. İşin anahtarı sabırdı ve Phoebe gerçek bir yıldız! İlk sanal kapak çekimimin sonucundan çok memnun kaldım!”

Pooneh Ghana yanıtlıyor
“Şu anda yürürlükte olan bir sürü test ve bürokrasi var, alışması felaket şeyler ama aynı zamanda herkesin güvenliğini sağlamak için önemli ve yerindeler.”

“Dünyanın geri kalanında olduğu gibi salgın kesinlikle tuhaf, dehşet verici ve adapte olmamız gereken benzersiz bir çileydi. Seyahat etmek ve canlı müzik, profesyonel ve kişisel hayatımın büyük bir parçası ve bu zeminin bir anda ayaklarımızın altından kayması ilk başta sindirmesi çok zor bir şeydi. Geçen mart ayında duyuruyu aldığımızda ben de turnedeydim. Sanırım çoğumuz iyimser kalmaya çalışıyorduk ve canlı müziğin birkaç ay sonra geri döneceğine inanıyorduk; fakat bunun olmayacağını fark ettiğimizde ve üzücü gerçeklik yerleştiğinde bir karar vermem gerekti. Ya beni yenmesine izin verecektim ya da işler düzelmeye başlayana kadar uyum sağlamaya çalışacak ve durumu iyi değerlendirecektim. Her yerin kapatıldığı ilk birkaç ay; üretkenliğimi artırdım (5 yıl sonra web sitemi güncellemek gibi), arşiv denizimi düzene soktum, müzik dünyasındaki bazı arkadaşlarımla bağış/yardım projesi başlatmak için iş birliği yaptım ve canlı müzik alanı dışında fotoğrafçılığımı pratiğe dökmek adına başka yollar buldum. Sonra aylar geçtikçe ve insanlar ‘sosyal mesafeli’ çekimler yapma konusunda kendilerini rahat hissetmeye başladıkça, yavaş yavaş başka işler de gelmeye başladı (basın fotoğrafları, albüm kapak tasarımları vb şeyler). Aşıların yayılmasıyla işlerin giderek daha iyi hâle gelmesine kesinlikle minnettarım ve yakın geleceğe iyimser bakıyorum. Canlı müziğin geri geldiğini görmek kesinlikle heyecan verici. Şimdiden gözlerimin dolduğunu hissedebiliyorum.”

“Fotoğrafçılık ekseninde, endüstrinin şu anda çekimlere yaklaşım şekli kesinlikle büyük bir değişiklik oldu. Şu anda yürürlükte olan bir sürü test ve bürokrasi var, alışması felaket şeyler ama aynı zamanda herkesin güvenliğini sağlamak için önemli ve yerindeler. Kişisel olarak en büyük şey, canlı müzik çekememek ve sonuçta tüm tanıdık yüzleri kaçırmak. Bu yüzden sabırla o ilk konseri bekliyorum. Geçtiğimiz yıl bana nefes aldığım ve müzik alanında yaptığım şeyi yapabildiğim için ne kadar minnettar olduğumu fark etmem adına çok zaman verdi; ayrıca çalışmalarımı ve becerilerimi ilerletmeye devam etmek, işler tüm hızıyla eski hâline döndüğünde durgun kalmamak için neler yapabileceğimi düşünmem için de.”

“Sanırım son çalışmamdaki temel motivasyonum, pandeminin getirdiği kısıtlamalarda ortaya çıkarabileceğim en iyi fotoğrafları çekmekti. En iyisini yapmak için önümüze çıkan her türlü engelin üstesinden gelebilirim. Son zamanlarda yaptığım gerçekten eğlenceli bir çekim, Tune-Yards’ın albüm kapağını çekmekti. California’daki San Bernardino dağlarında devasa bir geo-dome kiraladık ve birkaç gün bu dağ kasabasının civarını fotoğraf çekerek dolaştım. Geçen yılın sonlarında yaptığım ilk gerçek çekimlerimden biriydi ve bana bir umut verdi, belki de eninde sonunda her şeyin daha iyi olacağına dair bir umut.”

  1. Evet, bu bir müzik sayısıdır

    Senelerce bir müzik dergisi olmadığımıza ama müzik kültürüne olan sevdamızın bizi buralara getirdiğine dair savunmalar verdik. Şimdi ise bu algıyı

  2. Zamanın görsel hafızasına dair: 3 müzik fotoğrafçısını dinliyoruz

    Ebru Yıldız, Jenn Five ve Pooneh Ghana’ya sorduk: Canlı müzik ve yakın temastan uzak bu dünya onları ne şekillerde etkiliyor; neler yaşıyor, neler hissediyorlar?

  3. Nasıl günler bu günler: Müzisyenlerden mektuplar

    Sorularımızı Türkiye ve dışarıdan pek çok müzisyene, DJ’e yolladık. Yanıt alabildiklerimizden size mektuplar topladık.

  4. “Hep aynı araçlara güvenemezsin”: Matana Roberts ve Moor Mother

    Hem ilişki kurulabilecek hem de dersler çıkarılabilecek detaylarla dolu bir zihin egzersizi için söz ilham verici müzik insanları, Matana Roberts ve Moor Mother’da.

  5. Kriz halinde kültürlere şefkatle yaklaşmak: Dünyadan müzik basını manzaraları

    Dünyanın farklı noktalarından editörler nasıl süreçlerden geçtiklerini paylaşıyor. Bazıları oldukça kurumsal yayınlarda çalışıyor, bazıları müzik kültürünün geleceğe en adil şekilde nasıl taşınabileceğine kafa yoruyor, hatta aralarında bu ortamda yeni dergi çıkarmaya karar vermiş olanlar da var.

  6. Sözlerin ruhu çıksın: Batuhan Mutlugil ve Gülinler

    Kariyerinin ilk solosunu paylaşan Duman gitaristi Batuhan Mutlugil’i, şu sıralar kendi solosunu hazırlayan ve bir diğer Duman üyesi Ari Barokas’a canlı performanslarında eşlik eden Gülinler aldı karşısına.

  7. Noga Erez’in kendiliğinden çiçek açan şarkıları

    Noga Erez’in pandemi sürecinde, kendi tabiriyle, en iyi hâline getirilen şarkılarında hem fiyakalı bir tavır hem de çocuksu bir naiflik var. City Slang’den çıkardığı yeni albümü “KIDS”i kendisinden dinledik.

  8. Günün gerçeklikleri ve olası yollar: Söz plak şirketlerinde

    Türkiye'den ve dünyadan, 2020'yle birlikte çeşitli süreçlerden geçen çok farklı ölçekler ve farklı motivasyonlardaki plak şirketlerine sorduk.

  9. Ekstrem bir klasik müzik: Ozan Akyol ve Kutay Soyocak

    Vox In Rama adını verdiği black metal projesiyle karşımıza çıkan Jakuzi solisti Kutay Soyocak ve metal müziğe dair referansları KALT’taki mizahına da serpiştiren Episode 13 üyesi Ozan Akyol’u aynı masada buluşturduk.

  10. Şeytan odamızdan çıkmasın: Palmiyeler

    Palmiyeler, son konserini Şubat 2020’nin son günlerinde ABD turnesinin finali olan Buffalo’da çaldığından bu yana yaşantılarımız epey değişti.

  11. Dayanma gücünün sınırlarından nereye?: Müzikli mekânlar yanıtlıyor

    Mikrofonu Ankaralı esnafın örgütlediği Kafe-Bar-Restoran Çalışanları ve İşletmecileri Dayanışma Platformu KABARE’ye; İzmir’den ve İstanbul’un farklı semtlerinden bazı müzikli mekânlara uzattık.

  12. Aklımdakiler: Melike Şahin

    Sanatçı, yazar, müzisyen dostlarından Melike Şahin’e sorular var. Merhem, yatıştırdı mı, iyileştirdi mi? Müziğinde arabeskin izi nasıl sürülebilir? Referans hikâyeler ve duygu durumları neler?

  13. Zebra misali, sessiz ve derinden: Charles Pasi ve Boran Kuzum

    Boran Kuzum’un Charles Pasi ile bu sohbeti geçmiş zamanda; çatal kaşık sesinin es verdirdiği, araba gürültüsünün fona yerleştiği, sigara dumanı ve kahve kokusunun ruhlara işlediği bir Paris kafesinde yüz yüze başladı ve hayatlarımızın normale dönmesini iple çektiğimiz bu günlerde, Charles Pasi’nin yeni albümü Zebra’nın yayımlanması vesilesiyle ses sese tamamlandı.

  14. Temel motivasyon dünya ahvali: Lara Di Lara ve Kamufle

    Lara Di Lara ve Kamufle, pandemi günlerinde hayat verdikleri beş şarkılık EP için gün sayarken...

  15. Şarkı şarkı: Black Country, New Road ve “For the first time”

    Muazzam bir ilk albüm, altı soru, altı cevap, altı illüstrasyon.

  16. Sancılı süreçler, çıkan dersler, yenilenen gözler: Festival ve turne sektörüne bakış

    İstanbul Caz Festivali, Pozitif, Arter Yeni ve En Yeni Müzik Festivali, Soundports, Bozcaada Caz Festivali, Epic Fair ve Hollanda’dan Le Guess Who? yanıtlıyor.

  17. Tek başınalık ve hurafeler: Taner Yücel ve Görkem Karabudak

    Bu sohbette "Cemil Şov" filminin müziklerinin sorumlusu Taner Yücel ve “Akılsız Başın Sürgünü” isimli ilk şarkısını yayımlayan Görkem Karabudak buluştu.

  18. Kapamak yerine kapıları açmak: Deniz Cuylan ve Durul Taylan

    Los Angeles’ta komşuluk eden Deniz Cuylan ve Durul Taylan’ın; yeni başlangıçlar, sürekli değişimler, “Daimon”lar ve son üretimleri üzerine muhabbeti.

  19. Ergenlik Yılları: Nükhet Duru

    Müzisyenlerin büyürken dinlediği müzikleri ve bu müziklerin üzerlerinde bıraktığı tesiri kurcaladığımız Ergenlik Yılları köşemizde memleket popüler müzik tarihinin divası Nükhet Duru var.

  20. Çizgi hikâye: SOPHIE (1986 – 2021)

    Tematik üretimleri ve özgün yaklaşımıyla pop müziğin seyrini değiştiren SOPHIE için çizgiler eşliğinde bir anma.

  21. “Hollow Shell” ve ardındakiler: Cava Grande

    2000’lerde yerli müziğin seyrine renkli dokunuşlar yapan Tan Tunçağ’ın son yıllarda meşgul olduğu solo projesi Cava Grande, ikinci stüdyo albümünü yayımladı.

  22. “İnternet ruhumu ezip geçiyor”: Ashnikko

    Ashnikko’yla; 2021’in ilk günlerinde yayımladığı DEMIDEVIL isimli 10 parçalık koleksiyonunu, Kelis sevgisini ve yarattığı alter-egosu “Daisy”yi konuştuk.

  23. Aklımdakiler: BaBa ZuLa

    Hayvan Gibi’den hareketle, BaBa ZuLa’dan Murat Ertel’e, dost meclisinden gelen soruları yönelttik.

  24. Ses büyüsün, çoğalsın, yayılsın: İnternet radyolarına bağlanıyoruz

    Noh Radio, Root Radio, Radyo Modyan, Year Zero, 2021’in başında Ortak Kanal başlığıyla bir hareket planını hayata geçirdi. Oops! Radio ise DJ Style-ist’in yakın dönem projesi.

  25. Hayal etmeye devam: Deniz Taşar

    Şarkı yazarlığını “kendini ve müziği keşfetmek” olarak tanımlayan Deniz Taşar, ortak duygularda buluşma vadeden albümünün detaylarını ve üretim sürecini anlatıyor.

  26. Müşterek paydalar, güvenli alanlar: Çeşitli kolektifler anlatıyor

    Queerwaves, Algorave İstanbul, Club Coweed, Hood Base, Lordlar Sofrası ve Life From İstanbul’a sorduk: Bu dönemin ekonomi, sosyal güvence, kültür ya da yalnızlaşma adına etkileri nasıl değerlendirilebilir?

  27. Koca bir müzik havuzunda: Altın Gün ve “Yol”

    Son yıllarda ünü dünya haritasının dört bir ucuna uzanan Hollandalı topluluk Altın Gün, Glitterbeat etiketiyle yeni albümü Yol’u yayımladı.

  28. Takibe alın: Son dönemde tanıştığımız bazı yeni sesler

    Üretme motivasyonlarının temelini ne oluşturuyor? Müziklerinin dinleyicide nasıl hisler uyandırmasını hayal ediyorlar? Yakın gelecek planları neler?

  29. Arlo Parks’a kulak verin, iyileşin

    İlk albümün ardında yatanları, şair kimliğini besleyen unsurları ve üretme misyonunu Arlo Parks’dan dinliyoruz.

  30. Grazia’nın 1978 çıkışlı ilk, tek ve benzersiz albümü

    Ladies on Records ile kadınların anlattığı hikâyelerin izini süren Kornelia Binicewicz, son derlemesi “A Drop of Luck”ta yer alan sanatçılardan Grazia’nın saklı albümünü, İsrail merkezli plak şirketi Fortuna’nın kurucularından Zach Bar’dan dinliyor.

  31. Her şey boş bir sayfa ile başlar: Vincent De Boer

    Vincent De Boer’le “The Stroke”un üretim süreci ve Ill Considered’la yakaladıkları uyumun detaylarını konuştuk.

  32. Künye

    yayın imtiyaz sahipleri ve etkinlik direktörleri Aylin Güngör [email protected] J. Hakan Dedeoğlu [email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç [email protected] kreatif