Sneaker, kimileri için bir ayakkabıdan çok daha fazlası. Allen Iverson’a özel Reebok sneakerlar sadece bir basketbol ayakkabısı mıdır? Bruce Lee ve Onitsuka Tiger’ları ayrılmaz bir ikili değil miydi? Tarantino’nun Kill Bill’de Bruce Lee’ye gönderme yaparak Bride’a sarı Tiger sneakerlar giydirmesi (tabii ki tabanındaki mesajı unutmamak lazım) sahneye bambaşka bir boyut daha kazandırmıyor muydu? Back to the Future’da Marty McFly’ın kendi bağcıklarını bağlayan Nike MAG’ine ayakkabıların DeLorian’ı gözüyle bakmadık mı? Klasik Superstar modeli görünce Run DMC’yi anmamak olur mu? Nike Air’ın The Goonies’de sahne çalan performansını hatırlıyor muyuz?

Yakın geçmişteki pek çok miti ve bu mitlerin sneakerlarla olan özel bağı yadsınamıyor. 19. yüzyılda plimsoll olarak deri ve kauçuktan üretilen bu ayakkabılar zamanla Keds, Adidas, Nike gibi etiketlerde daha da büyüyen, hikâyeleri, renkleri modelleri ile daha da geniş kitlelere yayılan bir popüler kültür nesnesi hâline geldi. Teknoloji ile her zaman yakından bağlantılı olan sneaker tasarımları bir yandan çocukluk ve gençlik yıllarının anılarıyla yüklü nostaljik bir yöne sahipken, bir yandan da fütüristik dünya hayallerinin de ayrılmaz bir parçası. Seri üretim bantlarında üretilen milyonlarca sneaker -bir şekilde- kullanıcıyla özel bağ kurmayı, ona ait hissettirebilmeyi başardı.

1970’lerin Birleşik Devletler’inde Bronx gibi mahallelerin hikâyelerini dinlediğinizde, bu mahallelerdeki hip hop kültürünün kayıtlarına ulaştığınızda, pek çok sneaker hikâyesi ile karşılaşmanız mümkün. Kulaklarının üzerinde taşıdıkları diş fırçaları ile her daim temiz tutulan sneakerlar insanların büyük özenle yaklaştıkları bir tür arzu nesnesi gibi. Kullanıcının zevkine göre boyayıp diktiği, birbirinden farklı bir dolu bağcıkla, hatta hiç bağcık kullanmadan özelleştirebildiği bir realizme de sahipler. Sneakerlar, break dans, kaykay, rap müzikten cezaevlerine kadar (özellikle Siyah kültürün) orada olmayı seçtiği ya da olmak durumunda bırakıldığı pek çok mekânda boy göstermekte. Spike Lee’nin yazıp yönettiği Do the Right Thing filmi de bu konuya verilebilecek en iyi referanslardan. 

Biraz da popüler kültürün ayrılmaz parçası sneakerların tarihine kısaca bakalım. Tenis ve kriket oyuncularının maçlarda tercih ettikleri rahat ayakkabılar, zamanla koşu, atletizm gibi sporlara da yayılınca, spor dallarına göre farklı ergonomide üretilmeye başlıyor. Dünya savaşlarının getirdiği ekonomik çöküntülerin daha ucuz ayakkabı ihtiyacını da doğurmasıyla, gittikçe gündelik yaşamın bir parçası hâline gelmeye başlayıp yaygınlaşıyorlar. Nitekim Adolf “Adi” Dassler ve kardeşi Rudolf Dassler’in küçük aile işletmeleri olan bir yıkama evinde ürettikleri sporcu ayakkabıları, 2. Dünya Savaşı’nda farklı tarafları seçen kardeşler için yol ayrımını da beraberinde getirmiş. Ardından bu iki kardeş geleceğin iki dünya devini; Puma ve Adidas’ı kurmuş. Keds’ler, Chuck Taylor Converse’ler derken, 1970’lerle birlikte Nike’ın da pazara girmesiyle kurulan bu endüstride küresel anlamda devasa üretimler yapılmakta.

Fakat dev sneaker fabrikalarının kuruluş hikâyelerinden, tasarımlarından söz etmeyi artık geçmek; dünyaya çıkardıkları faturalardan bahsetmek gerekiyor. Biraz verilerle konuşalım.

2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre ortalama olarak bir çift sneaker üretiminde 14 kilogram CO2 açığa çıkıyordu. Adidas’ın daha güncel olan raporuna göre bu rakamlar, 11,3 ile 16,7 kilogram arasında gidip geliyor. 2018 tarihli Quantis raporuna göre ayakkabı endüstrisi yıllık 700 milyon metrik ton CO2 yayıyor. Bu veriler yıllara göre değişkenlik gösteriyor şüphesiz. Ancak atılan adımların yetersizliği de gözler önünde.

Biraz da tüketici neler yapıyor, neler düşünüyor kısmına göz atalım ve bir veri daha paylaşalım. Bundan yaklaşık 8 yıl önce Common Objective tarafından yapılmış bir araştırmaya göre Google üzerinden “sürdürülebilir moda” hakkındaki araştırmalar yüzde 46, “etik moda” hakkındaki araştırmalar ise yüzde 25 oranında artmıştı. Bu aramaların da yüzde 60’ı milenyum gençliği tarafından yapılmış. Tüketicinin bu gidişata aktif bir rolle dur deme vaktinin çoktan geldiği zaten biliniyor. Bu noktada iki terim başat rolde: sürdürülebilirlik ve etik moda.

Sneaker özelinden devam edecek olursak, bir modelin ham maddelerinin üretilmesi, işlenmesi, paketlenmesi, yola çıkması, mağazaya ulaşmasına kadar tüm süreçte açığa çıkan CO2 miktarı, kullanılan su, oluşan diğer atık malzemeler, harcanan enerji ve kullanıldıktan sonra çöpe atılması ve çöpte (yani doğada) çözünüp çözünmemesi meselesini dert edinen sürdürülebilir moda kavramı çağımızın en büyük tehditlerine nokta atışı yapıyor. Sneaker fabrikasında çalışan bir işçinin çalışma koşullarını ve sağlığını, modelin üretimi için canlılara verilen zararları (deri, kürk malzeme kullanımından tutun dermatolojik deneylere tabi tutulan hayvanlara kadar bu sanayinin kurbanı olan her canlı), modelin pazarlama politikalarındaki adaletsizlikler gibi problemleri konu dahilinde tutan etik moda da daha adil bir ortamın oluşması için kilit rolde. 

Tüketicinin, bir markanın sürdürülebilir olarak öne sürdüğü bir modelin aynı zamanda etik bir çerçeve çizdiği anlamına gelmediğinin de (ya da tam tersinin) devamlı farkında olması gerekiyor. İşte tüm bu hayati farkındalıklar sneaker devlerine kimi gerekli adımları attırma yolunda olumlu pek çok araştırmanın önünü açtı. Çevreye daha duyarlı markaların kurulmasına yol açtı. Henüz yüzde 100 sürdürülebilir bir sisteme sahip olmadığımızı, geri dönüştürülmüş olan malzemenin hâlâ doğaya bırakıldığında yine bir atık olarak kaldığını, post-truth çağında şeffaflığın gittikçe daha çok gölgelendiğini akıllardan çıkarmadan, sneaker tasarımlarının yüzünü doğaya dönme serüveninin seyrinden bazı dikkat çekici durakların altını çizme vakti.

Vans x Chris Johanson Authentic SF
Sanatçı Chris Johanson ile güç birliği

Vans’in çevrecilik hedefleri arasında 2025’e kadar, tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak üretimlerini gerçekleştirmek, polyesterin geri dönüştürüldüğü materyal kullanımını yüzde 50 oranlarına çekmek, modellerinde kullandıkları ana materyallerin yarattığı hasarları yüzde 35 oranında düşürmek, 2030’a kadar sera gazı emisyonunu yüzde 30 oranında azaltmak, 2021’in sonu itibariyle tüm plastik poşet kullanımını kaldırmak, 2023 itibariyle ayakkabı üretiminde geri dönüştürülmüş materyal kullanımını küreselleştirmek var. 2030 itibariyle de ana materyalleri olan kauçuk, pamuk, deri ve polyesterin tamamını yenilenebilir, sorumluca kaynaklandırılmış ve geri dönüştürülmüş kaynaklardan sağlamayı planlamakta. Vans’in sürdürülebilir sneaker atılımında son dönemde 2 model ön plana çıktı.

İlki Vans x Chris Johanson Authentic SF modeli. Bu güç birliği, sanatçı Chris Johanson’un resim ve heykellerindeki meditatif ifadeleri; çevrecilik, merhamet, barışçıl ve birlikte var olma düşünceleri etrafında şekilleniyor. Yüzde 100 organik pamuk üst tabana sahip, yüzde 100 jüt lifleri kullanılarak üretilen ipleri olan ayakkabı, Johanson’un dokunuşlarıyla şekillenmiş. Modelde doğal kauçuk tercih edilmiş.

Plastik şişelerin biyolojik olarak parçalanamayan malzemelerinin geri dönüştürülmesi

Diğer Vans modeli ise Customs Recycled Materials Vantastic. Vans’in 1966’dan bu yana kullanıcı isteğine göre özelleştirilen sneaker hizmetini geri dönüştürülmüş materyallerle geleceğe taşıyor. Üst yüzeyinde geri dönüştürülmüş PET materyal kullanılmış. Plastik şişelerin (PET) önce küçük plastik çiplere, ardından eritilerek plastik yumaklara ve devamında da plastik liflere dönüştürülüp örülerek PET kanvas materyali hâline gelmesiyle oluşturulan yüzey, karbon emisyonunu yüzde 20 oranında azaltıyor. 

10XBeta Footprintless Sneaker
Karbondioksitten dönüştürme

2016 yılında “Ayak izi olmayan ayakkabı” sloganıyla yola çıkan 10XBeta Footprintless Sneaker hapsedilen karbon dioksit emisyonunun plastik materyale dönüştürülmesiyle üretildiği söyleniyor. 2015 yılında karbon dioksitin geri dönüştürülmesi üzerine, enerji devi NRG’nin de desteğiyle düzenlenen ve 4 yıla yayılan Carbon XPrize adlı yarışmada birinci gelen 10xBeta’nın tasarımı olan bu ayakkabıdan 5 adet üretmiş. Ayakkabının yüzde 75’i geri dönüştürülmüş malzemeden oluşuyor. Yeşil enerji alanına yönelmeye çalışan NRG’nin bu ayakkabıyı pazarlayıp pazarlamayacağı ise henüz belli değil. XPrize ödüllerinde ayrıca karbon dioksitten dönüştürülmüş votka, el dezenfektanı, güneş gözlüğü gibi farklı ürünler de mevcut.

Japonya’nın geleneksel örgü tekniklerinden: Yatara Ami

Mimar Kengo Kuma’nın tasarladığı geri dönüştürülmüş polyesterden üretilen ASICSxKengo Kuma: Metaride AMU, Japonların geleneksel bambu örgü tekniklerini taklit eden bir geçme sisteme sahip. Üst yüzeyinde kullanılan bu örgü tekniğinin adı Yatara Ami. Ağaçtan elde edilen selüloz nanofiber malzemenin kullanıldığı orta taban, tıpkı kaynağı bambu gibi hem dayanıklı hem de esnek bir iskelet oluşturuyor. Bu özellik, ayakkabıyı insanın ergonomisiyle daha uyumlu kılıyor. 

Boya ve yapıştırıcı yok, geri dönüşüm çemberine dönüş var

Sürdürülebilirlik ve çevrecilik çalışmalarını 1989 yılına dayandıran Adidas, 2007’de Grün Kollektion ile ilk sürdürülebilirlik temelli koleksiyonunu duyurmuştu. Yıllar içinde toksik malzemelerin kullanımının azaltılmasında DryDye gibi atılımlarla, su kullanımının minimalize edilmesi adına yol kat eden marka, özellikle büyük kısmı Endonezya’da yer alan fabrikalarındaki çalışanların etik çalışma koşulları konusunda da adımlar attığı iddiasında. Adizero Primeknit ile hiçbir tekstil malzeme atığı çıkarmama projeleri haricinde 2015 yılında Parley for Oceans ile başlatılan süreç, markanın çevreci yüzünün en önemli parçasına evrildi. Yine aynı yıl, atık materyallere verdiği XENO adlandırılmasıyla ZX Flux XENO “Negative Pack” sneaker modelini de piyasaya sürmüştü. 2016’da mağazalarında plastik poşet kullanımına son veren marka, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik yaklaşımlarını 3 başlıkta topluyor.

İlk aşama, plastik atıkları dönüştürerek kullanmak. Bunun için 2024 yılı takvimlerinde işaretlenmiş durumda. İkinci aşama, defalarca yeniden dönüştürülebilecek şekilde üretim yapmak. Bu amaçla karbon ayak izinin 2030 itibariyle yüzde 30’lara çekilmesi gibi bir hedef çiziliyor. Bu bağlamda Nisan 2021’de yeni Ultra Boost serisini tanıtıma sundular. Boya ve yapıştırıcı içermeyen bu özel seri, kullanıldıktan sonra Adidas’a iade edilerek geri dönüşüm çemberine giriyor. 

Üçüncü ve asıl aşama ise tamamen yenilenebilir ve doğal süreçle uyumlu ürünler tasarlamak. Nihai hedef olarak gösterilen bu çalışma için 2050 yılı duyuruluyor.

Adidas x Parley for Oceans
Okyanuslardan toplanan atıklar

Adidas x Parley for Oceans’a biraz daha yakından bakalım… İkilinin Futurecraft projesinde, okyanuslardan toplanan plastik atıkların geri dönüştürülmesiyle elde edilen Futurecraft Loop Sneaker’ı haricinde bir diğer model olan Strung geçtiğimiz yıl tanıtılmıştı. 2050 itibariyle okyanuslarda canlılara kıyasla daha çok sayıda plastik bulunacağına yönelik araştırmalar da göz önünde bulundurulduğunda, benzer projeler hayati öneme sahip. Neyse ki Parley for Oceans sadece birkaç sneaker modeliyle karşımıza çıkan bir proje değil. Primeblue kategorisine sahip tüm Adidas ürünleri, okyanuslardan toplanan plastik atıkların geri dönüştürülmesiyle üretilmiş olan malzemeleri işaretliyor. Adidas dönem dönem bu iş birliğini Run for the Oceans etkinliğiyle de taçlandırmakta.

Adidas, sneaker dünyasında bir başka primeblue etiketli modelini geçtiğimiz haftalarda tanıttı. Fransız profesyonel kaykaycı Lucas Puig ile sporcunun Biarritz’deki yaşantısından ilhamla yola çıkılan Puig Primeknit modeli, okyanuslardaki plastik atıkları dert edinen bir kaykay ayakkabısı.

Hedef açığa çıkan karbondioksit miktarını sıfıra indirmek

Adidas’ın bir diğer önemli iş birliği de sürdürülebilir giyim ve sneaker alanında son derece dikkat çeken markalardan biri olan Allbirds ile. Öncelik, düşük karbon emisyonuna sahip malzemeler kullanarak bir sneaker üretmek. Bu ayakkabıların üretiminden mağazalarda yerini alana dek açığa çıkardığı karbon dioksit miktarının 7 kilogram olduğu açıklandı. Hedef bunu sıfıra indirmek.

Allbirds ile iş birliği bitmiş değil. Ayakkabı yapım sürecinde çift başına 2,16 kilogram, paketleme sürecinde 0,32 kilogram, taşıma işlemlerinde 0,09 kilogram, kullanımında 0,00 kilogram (ayakkabıların bakımı, yıkanması vs.), ürünün kullanım ömrünün sonunda geri dönüşümünde 0,37 kilogram karbondioksit açığa çıkma verilerine sahip Futurecraft.footprint projesi yeni sneaker modellerini 2022’de tanıtma vadinde bulunuyor.

Adidas Stan Smith Mylo
Mantar temelli bir malzeme: Mylo

1978 çıkışlı model, 2018’de Stella McCartney dokunuşuyla veganize olmuştu. Deri kullanılmaması büyük artılara sahip olsa da modelin plastik atık ve karbon emisyonu gibi problemler konusunda parlak bir iddiası bulunmamaktaydı. Ancak bu yıl işler değişti. Parley for Oceans iş birliğiyle primegreen ile primeblue etiketlerine sahip olan modellerde saf plastik kullanımı sıfıra indirilmiş durumda.

Ayrıca yeni sürdürülebilir materyal arayışları neticesinde plastik kullanımının azaltıldığı bir başka Stan Smith modeli daha gündemde. Mantar temelli yeni bir malzeme olan Mylo’dan üretiliyor. Deri hissi veren materyal, mantarların yer altında bulunan miselyum isimli bölümlerinden üretilmiş. Model, The Design Museum’ın 5 inovatif sneaker modeli seçkisinde.

“Move to Zero”

Nike, sürdürülebilirlik projelerini “Move to Zero” başlığı altında hayata geçiriyor. Sürdürülebilir ibaresi yer alan ürünlerinin en az yüzde 50’sinin geri dönüştürülmüş malzemelerden üretildiği ve ayakkabılarda bu oranın yüzde 20 civarında olduğu şeffaflık ilkesi kapsamında açıklanmıştı.

Kısa süre önce sunulan Play for the Future modeli; LeBron 18, KD 13, Kyrie 7, Zoom Freak 2 ve PG 5 gibi basketbol dünyasının ikonik Nike modellerinin bir karması şeklinde oluşturulmuş. Temiz hava, su, yenilenebilir ve geri dönüştürülebilir enerjiye; güvenli tarıma vurgu yapan bu seçki, 2021 NBA All-Star maçında ekranlardaydı.

2021 sonbaharında tanıtılması beklenen yeni serisinde de ikonik Dunk modeli Next Nature projesiyle buluşturuluyor. Ayakkabının yüzde 20’si geri dönüştürülmüş malzemeden. 

Yine yakında satışa çıkacak olan Air Max Plus 3’nin henüz verileri açıklanmadı ama daha sürdürülebilir bir sneaker olarak üretildiği bilgisi mevcut. Bu Dunk modelindeki tek çevreci atılım değil; Nike SB Dunk serisi de geri dönüştürülmüş kumaş, plastik ve kauçuktan oluşuyor.

Nike Space Hippie

Space Hippie serisi ise Nike fabrikalarında “uzay çöpü” olarak adlandırılan üretim atıklarının toplanıp geri dönüştürülmesiyle bir sistem modeli oluşturuyor. 4 sürümü mevcut. Nike’ın sürdürülebilirlik çalışmalarında bugüne dek en başarılı oranlara sahip modelinin ise geçtiğimiz yıl satışa sunulan The Nike Air VaporMax 2020 Flyknit olduğu söyleniyor. Yüzde 50 oranında geri dönüştürülmüş materyal kullanılan modelin 2021’de yenilenmiş versiyonu da çıktı. 

İleri dönüştürülmüş Morphlon

Converse’in geri dönüşüm grubuna göre yılda 100 milyon tondan fazla tekstil ürünü üretiliyor ve bu ürünlerin geri dönüştürülme oranı yüzde 10’dan az. Converse, Renew Chuck 70 ve Jack Purcell Rally modellerinde, ileri dönüştürülmüş Morphlon malzemesini kullanıyor. 

Nike tarafından 2003’te satın alınan Converse’in şimdiye kadarki en sürdürülebilir modeli olarak tanıtılan Renew da geçen yıl çıktı. Renew’da Nike’ın geri dönüşümlü modellerindeki taban tasarımı kullanıldı. Seri, ayrıca All Star Crater Knit’i de tanıttı. Morphlon materyalden ve taban kısmında geri dönüştürülmüş kauçuktan oluşan Crater Knit’te geri dönüştürülmüş plastiklerin taban kalıbına birebir uygun bir şekil alabilmesini sağlamak için 100’den fazla kişi güçleri birleştirmiş.

Yeniden işlenmiş algler

Vegan üretim yapan Kanada merkezli Native Shoes’un Meksikalı Piñatex markasıyla yaptığı iş birliğiyle; okaliptüs, ananas kabuğu ve lastik üretiminde kullanılan Hevea Ağacı’nın kuru özsuyu materyalleri, Plant Shoe adlı modelde kullanılıyor. Yüzde 100 pamuk bağcıklara sahip olan ayakkabıda, yapıştırıcı olarak zeytinyağı ve hint keneviri karışımı kullanılmış. Ayakkabının doğada çözünebildiği söyleniyor.

Bloom Shoe

Native Shoes’un bir diğer denemesi ise Bloom Shoe. İçeriğinde Etilen-Vinil Asetat (EVA) var. Bu malzeme, ayakkabıların orta bölümlerinde; Crocs gibi markalarda ise ayakkabının tamamında kullanılmakta. Native Shoes, EVA’dan oluşan bir modelin yüzde 10’unu yeniden işlenmiş alglerden üretmeyi başarıyor ve Bloom Shoe modeli ortaya çıkıyor. Alglerin sürece dâhil olmasına ise yine bir çevre felaketi sebebiyet vermiş. Küresel ısınmanın artışıyla birlikte sayıları fazla artan bir alg türü epidemi hâline gelmiş. Suyun bu türden arıtılmasıyla ayakkabının ham malzemesi çıkıyor.

Yüzde 62 oranında bitki temelli ve geri dönüştürülebilir malzeme 

Son yıllarda sneaker dünyasında popülerlik yakalayan Veja markasının kuruluşu, Sébastien Kopp ve François-Ghislain Morillion’un 2003 yılında çalıştıkları moda firması için Çin’deki bir fabrikaya yaptıkları ziyarete dayanıyor. Küreselleşmenin ve ucuz iş gücünün ağır koşulları altında ezilerek çalışan işçilerle yüz yüze gelmeleri sonucunda kafa kafaya vererek Veja projesini başlatıyor ve farklı bir üretim modeli arayışına giriyorlar.

Veja Marlin

Hatırı sayılır bir süredir sürdürülebilirlik, etik moda ve şeffaflık ilkleriyle hareket eden ve çevre dostu adımlar atan ekip, son dönemde vegan sneakerlara ağırlık vermekte. 2020 yılında ISPO tarafından Yılın Ürünü olarak seçilen Condor modelinin daha da geliştirilmesiyle aynı yıl vegan modeli Marlin’i tanıttılar. Hem hafif (288 gram) hem de dinamik bir sneaker olarak tasarlanan, Brezilya’nın Fortaleza eyaletinde üretilen Marlin’de kullanılan materyallerin detayları ise şöyle; üst yüzey ve astarı yüzde 100 oranında şişelerin geri dönüştürülmesiyle elde edilen plastikten; taban astarı yüzde 21 oranında geri dönüştürülmüş plastik ve yüzde 51 oranında şeker kamışından; orta tabanı yüzde 60 şeker kamışından; dış tabanı yüzde 32 oranında Amazon kauçuğun, yüzde 33 oranında pirinç atıkları, yüzde 7 oranında soya, yüzde 3 oranında palm yağından; yastık kısmı Brezilya’dan elde edilen doğal lateks, yüzde 70 oranında sentetik lateksten; V logosu ve topuk desteği yüzde 100 oranında Pebax RNew’un yenilenebilir malzemesi olan hint yağı bitkisinden oluşuyor. Ayakkabının panel kısmında da yüzde 100 oranında T.P.U kullanılmış. Bu oranlarla model, toplamda yüzde 62 oranında bitki temelli ve geri dönüştürülebilir malzemeden oluşuyor. Veja gibi son dönemin dikkat çeken başka sürdürülebilir sneaker markalarını merak edenler için, Thousand Fell, CARIUMA, Etiko’nun başı çekenler arasında olduğunu da not düşelim. 

  1. Sanatçı zinciri: Esra Gülmen, Martina Paukova, Tarık Töre, Wilfrid Wood ve Juan Molinet

    Ulaştığımız sanatçıların belirlediği isimlerle röportaj yaptığımız, onları heyecanlandıran farklı görsel dünyalar arasında sektiğimiz zevkli bir tur. Başlasın!

  2. 20. yüzyıl kulüplerinin yerel tarihinde gececil bir gezinti

    Gecenin yavaş yavaş gelip inişinin ertelendiği, sesinin kısıldığı, hoparlör fişinin erken çekildiği günler canımızı sıkmaya devam ederken...

  3. Kuir hafızamıza dijital izler: Alt-cut

    Lubunyanın yeni dijital alanı Alt-cut’tan Efe Mine, Ceytengri, Akış Ka, Florence Delight ve Kiki Cicinash ile Okan Urun buluştu. Zoom’dan dosdoğru, kalplerinizin orta yerine...

  4. Müzik endüstrisinden ekolojik açılımlar: Karbon negatif meselesi

    Müzik sektöründe daha yeşil ve daha adil bir gelecek yaratmak için atılan adımlar ve plak şirketleri için karbon negatif olma yolları üzerine bir beyin fırtınası.

  5. black midi için her şeyin başı eğlence

    Yüzdükçe derinleşen bir denize benzeyen ikinci black midi albümü Cavalcade’i konuşmak üzere, Geordie Greep ve Cameron Picton’a bağlandık.

  6. Ne bir başlangıç var, ne de bir son: Darkside

    Dave Harrington ve Nicolas Jaar’ın yeni Darkside albümüne bakış açısını merak edenler için sorular soruldu, cevaplar alındı.

  7. Şarkı şarkı: Lil Zey ve “Kara Tiyatro” albümü

    “Bundan böyle sadece bir gözlemci olmak istiyorum. Müdahale etmeden, herkesin kendi rengini göstermesini bekleyeceğim artık. Gücüm yetiyorsa kendimi değiştireceğim, bir başkasını değil.”

  8. Büşra Kayıkçı hislerine merakla baktıkça

    Kompozisyonlarda zihinde mekânlar kurma fikrini seven piyanist Büşra Kayıkçı’dan aldığımız yanıtlarda da hem fiziksel hem zihinsel pek çok mekâna giriş-çıkış var.

  9. Teselliyi açılan yeni pencerelerde ve klasik müzikte bulmak: John Dwyer ve Brigid Dawson muhabbete oturdu

    OSEES’in John Dwyer’ı ve Brigid Dawson’un karşılıklı sohbeti, üretim metotlarından turne hatıralarına, klasik müzikte teselli bulmaktan iyi doğum günü hediyelerine uzandı.

  10. Gaspard Augé, mükemmel pop şarkısı arayışından çok uzakta

    Justice üyesi Gaspard Augé ile ilk solo albümü Escapades’in prodüksiyon aşamalarından İtalyan film müziği bestecilerine olan ilgisine ve Türkiye’deki klip çekimi maratonuna uzanan bir sohbet.

  11. “Bu dijital çağın şahsi hatıra defterleri”: 15 kısa film, 17 yönetmen

    Kısa metraj çalışmalarıyla son bir sene içinde ses getirmiş 17 sinemacıya, kısa film denen formata dair düşünüp konuşmak istediklerimizi bir bir sorduk.

  12. A’dan Z’ye: Leos Carax

    Bir çift güneş gözlüğü camının arkasına sakladığı gözleriyle eline attığı her şeye düşsel bir bakış kazandıran Leos Carax’a dair güncel bir sözlük.

  13. Pixar ve büyümek, Pixar’la büyümek

    Pixar’la büyümek güzel de, Pixar büyürken nasıl birine dönüştü?

  14. Bir ilham, umut ve güç kaynağı olarak rap müzik: Nisan Dağ, “Bir Nefes Daha”yı anlatıyor

    “Şarkı sözlerinin filmdeki diyaloglardan daha çok ipucu taşıdığını söyleyebilirim.”

  15. Başardıkları ve başaramadıklarıyla Ryan Murphy’nin tek kişilik televizyon imparatorluğu

    Irk, cinsel yönelim ve cinsiyet temsiliyeti ekseninde başardıkları yadsınamayacak Ryan Murphy’nin -yer yer hassasiyetlerini ve niyetlerini sorgulayan- fazlasıyla subjektif bir portresi.

  16. Yas, kayıp, tünelin sonundaki ışık: Yönetmenleriyle “Leylak” üzerine

    Pandemi sürecinde ön saflarda yer almayı tercih etmiş veya zorunda kalmışlara, göz göre göre yitirdiklerimize, sevdiklerine veda edemeyip yasını içinde yaşayanlara adanmış "Leylak", Tribeca Film Festivali’nden ödülle döndü.

  17. “Space Jam” aynı heyecan ve daha yüksek farkındalıkla geri dönerken

    MJ yerine LeBron, Monstars yerine Goon Squad, güncellenmiş karakter kodları, temsiller, beklentiler ve bilinmesi gerekenler.

  18. % 100 dijital dönüşüm kaçınılmaz ve çok yakın: Sudi Etuz

    Sudi Etuz markasının yaratıcısı Şansım Adalı, sanal tasarımla günlük hayatlarda daha fazla yer edinmek istiyor.

  19. Sürdürülebilir sneakerın seyri

    Sneaker tasarımlarının yüzünü doğaya dönme serüveninin seyrinden bazı dikkat çekici duraklar.

  20. Künye

    yayın imtiyaz sahipleri ve etkinlik direktörleri Aylin Güngör [email protected] J. Hakan Dedeoğlu [email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç [email protected] kreatif