Mark Mothersbaugh, Hans Zimmer gibi soundtrack denince akla gelen ilk isimler ile Flying Lotus, Mica Levi, Dan Deacon gibi kalıplar ötesi üreten müzisyenler, 2021’de sinematik anlatıları besteleriyle derinleştirdi. 15’lik listemizde ses getiren filmlerin yanı sıra televizyon işleri için yapılmış müzikler de var. 

Alexandre Desplat – The French Dispatch
(20th Century Studios)

Fantastic Mr. Fox’tan bu yana Wes Anderson’la birlikte çalışan ve The Grand Budapest Hotel’in müzikleri ile Oscar’a uzanan Alexandre Desplat bu kez, kendi orijinal bestelerini, Jean-Yves Thibaudet’nin solo piyano kayıtları ve Grace Jones, Ennio Morricone, Jarvis Cocker, Chantal Goya gibi müzisyenlerden parçalarla birleştiriyor. İlayda Güler

Cristobal Tapia De Veer – The White Lotus
(WaterTower Music)

Mike White’ın Hawaii’de bir otelde yolları kesişen ayrıksı karakterlerin kalp sıkıştıran tatilini konu eden kara mizah dozu yüksek dizisinin akıllardan çıkmayan bir deneyime dönüşmesinde Cristobal Tapia De Veer’in vurmalılar ve insan seslerini merkeze alan bestelerinin payı yadsınamayacak kadar büyük. Egzotik ve insanı diken üstünde oturtan bir gerilim yayan 28 kısa kesitten oluşan soundtrack albümü, senenin televizyon kanadındaki en çarpıcı sonik işçiliklerinden biri şüphesiz. Cem Kayıran

Dan Deacon – Ascension
(Milan Records)

Dan Deacon’ın şalteri atmış elektronikleri şimdiye dek birçok belgesel ve kısa filme eşlik etmişti. Jessica Kingdon’ın ilk uzun metraj işi olan Ascension belgeseli için sonik açıdan en geniş soundtrack işini yaptığını söyleyebiliriz rahatlıkla. Efekt pedalları, analog ekipmanlar ve sesi çeşitlendiren türlü kaynaklarına bu kez, Çin’deki çekim lokasyonlarından alan kayıtları da eklemlenmiş. Dan Deacon söz konusu olunca; şaşırmak, hayrete düşmek olağan hâle geliyor. Ascension da bunun en taze kanıtlarından. Cem Kayıran

Eiko Ishibashi – Drive My Car
(NEWHERE MUSIC)

Japon multienstrümantalist Eiko Ishibashi’nin avangart, post rock ve deneysel caz harmanı bu film müziği, Haruki Murakami’nin aynı adlı romanından uyarlanmış Drive My Car’ın kimi anlarından mekânsal kayıtlar da barındırıyor. Bu sayede sahnelere ait imgeleri de çağrıştıran parçalar; hafif perküsyon ve üflemelilere, tiz seyreden yaylılara, sakin piyano melodilerine eklenen alan kayıtlarıyla kapsayıcı bir araba seyahati atmosferi yaratıyor. Zeynep Naz Günsal

Flying Lotus – Yasuke
(Warp Records)

Yasuke, 16. yüzyıl Japonyası’nda yaşadığı düşünülen, tarihin ilk Siyah samurayı. Kahramanın, karanlık bir geçmişin ardından inzivaya çekilmişken gizemli bir kız çocuğunu korumak için atıldığı maceranın müzikleri; Brainfeeder etiketinin kurucusu, hip hop müzisyeni ve prodüktör Flying Lotus’un imzasını taşıyor. Doğu Asya’nın müzikal geleneğine klişe olmayan, çok dozunda imalarda bulunurken Afrika ritimleri ve akışı kontrol eden synth dalgalarıyla eklektik bir sonik palet yaratan, nefis bir koleksiyon. Thundercat, Nika Randa ve Denzel Curry katkıları da cabası. İlayda Güler

Hans Zimmer – Dune 
(WaterTower Music)

Serinin çocukluğundan beri hayranı olduğunu ve hikâyeye beste yapmanın en büyük hayallerinden biri olduğunu film çıkmadan bir süre önce bildiğimiz Hans Zimmer’in kariyerindeki kulağa en eklektik gelen işlerinden biri. Arrakis’e, Dune evrenine özgü bir doku ve atmosferi yansıtması ve bu kurgusal mekânların yabancılığının vurgulanması hedeflenmiş. Uzamsal ses ve Dolby Atmos Music teknolojilerinden faydalanılarak yaratılan görkemli operatik seslerle boyutsallık ve derinlik ön planda tutulmuş. Zeynep Naz Günsal

Jim Williams – Titane
(Milan Records) 

Julia Ducournau’nun ilk filmi Raw’un da müziklerini yapan İngiliz gitarist ve besteci Jim Williams; synth, bas gitar, borulu org aranjmanları ve korolara yer verdiği bestelerde Raw’da yarattıklarına benzer işitsel dokulardan faydalanmış. Barok estetiğini elektrize ederek, belki biraz da rocklaştırarak elde ettiği ses, Williams-Ducournau ortaklığının karakteristiği olacak anlaşılan. Zeynep Naz Günsal

Jonny Greenwood – Spencer
(Mercury KX)

Radiohead’in yanı sıra There Will Be Blood, The Master, Phantom Thread, You Were Never Really Here gibi filmler için ürettiği müziklerle de eşsiz bir külliyat inşa eden Jonny Greenwood’dan, Barok tınılarla free jazz’ı yoğurarak Diana’nın yaşadığı sıkışıklığı derinden hissettiren, fazlasıyla karamsar ve dramatik bir koleksiyon eşlik ediyor filmin görsel evrenine. İlayda Güler

Mark Mothersbaugh – The Mitchells vs the Machines  
(Sony Classical)

Şirketi Mutato Muzika aracılığıyla da şimdiye kadar yığınla film, dizi ve video oyunu müziği bestelemiş Devo kurucusunun 8-bit ve synth melodilerine gitarların, minimal vokallerin, arada bir giren orkestranın eşlik ettiği soundtrack albümü; yıllar içinde bilim kurgu yapımlarının alametifarikası olmuş düzenlemeler de içeriyor. Daha önce Cloudy with a Chance of Meatballs (2009), 21 Jump Street (2012), The Lego Movie (2014) gibi filmlerde de birlikte çalıştığı Phil Lord ve Chris Miller ile bu animasyon için tekrar buluşan Mothersbaugh; robotik aksiyon ritimleriyle yaylıların, üflemeliler ya da elektronik melodilerle birbiri ardına geldiği bir ses evreni yaratmış. Zeynep Naz Günsal

Mica Levi – Zola
(Invada Records / A24 Records)

Florida’daki bir striptiz kulübünde dans etmek için Detroit’te tanıştığı Stefani ile çılgın bir maceraya atılan Zola’nın öyküsü bir dizi viral tweetten filme uyarlandı. Under The Skin ve Jackie soundtrackleri ile ödüller toplayan Londralı besteci ve prodüktör Mica Levi -namıdiğer Micachu- tarafından tasarlanan müzikleri, yaratıcı varyasyonlarla aynı tema etrafında gezinerek bünyede sihirli bir etki bırakıyor. İlayda Güler

Nainita Desai – The Reason I Jump
(Mercury KX) 

Naoki Higashida’nın aynı adlı biyografisinden uyarlanan The Reason I Jump, dünyanın dört bir yanındaki konuşamayan otizmli insanların deneyimlerini araştırıyor. Waad Al-Kateab’in Suriye ayaklanmaları sırasında bir gazeteci ve isyancı olarak yaşadıklarını konu edinen For Sama belgeseline yaptığı müziklerden tanıyabileceğiniz Londralı besteci Nainita Desai, bu film için de fazlasıyla ilham verici bir ses dünyası tasarlamış. Parçalar, her karakterin dünyayı algılayış biçimine özgü ve otizmli kişilerin yüksek duyu hassasiyetine atıfta bulunacak biçimde, müzik ile doğa sesleri arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor. İlayda Güler

Sin Fang – Foscadh
(INNI) 

Sin Fang mahlaslı İzlandalı müzisyen Sindri Már Sigfússon’a ait olan ambient albüm, piyanoya, drone sekanslara, boğuk yaylılara yer veren kısa ve kavramsal bestelerden oluşuyor. Woodstock 99: Peace, Love and Rage belgeseli için de besteler yapmış Sin Fang; korumacı ailesini kaybeden, içine kapanık ve yalnız karakterin dış dünyayla aniden başlayan ilişkisinin kaotikliğini, içinde bulunduğu coğrafyanın uçsuz bucaklığıyla paralel biçimde ele almış.  Zeynep Naz Günsal

Sparks – Annette
(CG Cinema International)

“So May We Start”ı duymayan kaldı mı? Leos Carax’ın yıllardır merakla beklenen rock müzikali Annette, bir opera sanatçısı ile kışkırtıcı mizahıyla tanınmış bir komedyenin tutkulu aşkı, ikilinin dünyaya getirdiği bir kız çocuğu ve şöhretin etkileri etrafında şekilleniyor. Mael kardeşlerin bir Sparks albümünde toplansın maksadıyla yaptığı besteler Carax’a çarpınca bir filme dönüşüyor; başrolleri paylaşan Marion Cotillard ve oyunculuğunun dışında vokaliyle de parlayan Adam Driver’ın müzikli diyalogları, lezzetli armoniler ve epik düzenlemeleriyle büyülüyor. İlayda Güler

Steven Price – Last Night in Soho
(Back Lot Music)

60’lar Londrası’na ışınlayan Edgar Wright filminin müziklerinin de aynı etkiye sahip olduğunu söyleyerek başlayalım. Dramatik, yoğun ve netameli bir atmosfer inşa eden Steven Price, elektronik katmanlar ve senfonik düzenlemeleri iç içe geçirerek harika bir iş ortaya çıkarmış. Filmden bağımsız ele alındığında da sürükleyici bir dinleme deneyimi vadediyor. Cem Kayıran

Taner Yücel – Cemil Şov
(Bağımsız)

“Gerçekçi bir dram, gerçeküstü bir gerilim” yaratıyor Barış Sarhan’ın ilk filmi. Solo işleri dışında yerli sahneden yayımlanan birçok albümde de prodüktör olarak katkısı bulunan Taner Yücel’in elinden çıkma müzikleri; birtakım Yeşilçam referanslarını, karanlık ve yoğun sonik katmanları, filmde geçen kimi konuşmaları ve çok daha fazlasını bir araya getirerek, hikâyenin görsel boyutundan ayrı olarak da takibi oldukça keyifli bir dinleme deneyimi sunuyor. İlayda Güler