Dikkat! Bağımsızlık yapar: 21. İstanbul Tiyatro Festivali

Artık her yıl izleme şansı bulacağımız İstanbul Tiyatro Festivali’nin 21.’si, 13 Kasım’da başladı. Açık Radyo frekanslarında Açık Dergi yayını içindeki ‘Tezahür’ adlı köşesini hazırlayan Gülin Dede Tekin, festival programını mercek altına aldı.

Yazı: Gülin Dede Tekin

1989 yılından bu yana yerli ve yabancı tiyatro, dans ve etkinliği tiyatro severler ile buluşturan İstanbul Tiyatro Festivali, 2000 yılında ara verdiği yıllık düzenine geri dönüyor. İki yılda bir Mayıs ayında peşine düşmeye alıştığımız festival, bu yıldan itibaren, hem seyircisinin karşısına her yıl çıkmaya hazırlanıyor, hem de sezonu festivalle kapatmak yerine festivalle açma şansı sunuyor. Sloganı ‘Tiyatro Bağımsızlık Yapar’ olarak belirlenen,13-26 Kasım tarihleri arasında takip edilebilecek olan 21. İstanbul Tiyatro Festivali için 6 yabancı ve 13 yerli yapım olmak üzere toplam 55 gösterim içeren zengin bir program hazırlanmış. Festival oyunları dışında film gösterimleri, söyleşiler, atölye çalışmaları ve okuma tiyatrolarından oluşan yoğun etkinlik programı da kalp çarptıracak içerikte.  Ülkemizde yeterince önemsenmeyen çocuk oyunlarının 1 yabancı 1 yerli oyun olmak üzere festival programında kendine yer bulması festivalin öne çıkan detaylarından biri. Ayrıca yine bu yıl uygulanmaya başlayan, kapasitesi sınırlı olmak üzere, 10 TL’lik öğrenci bileti uygulamasının da öğrencilerin yüzünü güldürdüğü aşikâr. Her festivalde bir çok projede ortak yapımcı olarak gördüğümüz İKSV’nin bu yılki oyunlarda yapımcı olarak görünmemesi ve yalnızca festivalde izleme şansı bulduğumuz festivale özel tasarlanmış oyun  olmaması ise bu senenin geçtiğimiz yıllardan farklılık gösteren diğer başlıkları.

Festivalin biletlerinin satışa çıktığı gün  bittiği konuşulsa da bu festivalde Uluslararası konuklarımız kimler olacak, festivalde prömiyer yapan hangi yerli yapımları sezonda da izleme şansı bulacağız gelin birlikte göz atalım.

Neler izleyeceğiz?

Yabancı yapımlar
İKSV bu senenin yabancı yapım sayısını 6 olarak açıklamasına rağmen, açılışa kısa bir süre kala Schaubühne Berlin ekibi, festivalin en ilgi çeken oyunu Thomas Ostermeier yönetimindeki III. Richard’ı ülkedeki politik ortamdan dolayı duydukları endişe sebebiyle sahnelemekten vazgeçti. Üzerine uzun uzun konuşulacak bu habere rağmen kalan 5 yabancı yapım hala içimizi kıpır kıpır ettirmeye yetiyor. Çok fazla yabancı yapım izleme şansı bulamayan yerli seyirci için Tiyatro Festivali’nin önemini kim inkar edebilir ki?

Sinemasever izleyicinin Incendies filminin senaryosundan hatırlayacağı, La Colline Ulusal Tiyatrosu’nun sanat direktörü Wajdi Mouawad, savaştan kaçıp göçmen olarak büyümüş bir doktora öğrencisinin hislerine odaklanan Yalnız ile geliyor. Mouawad’ın yazdığı, yönettiği ve tek başına oynadığı oyun, onun teatral yeteneklerini bütün olarak görebilmek için kaçırılmayacak bir fırsat.

bir daha

Bir Daha

Ne mutlu ki, daha önceki festivallerde de izleme şansı bulduğumuz Attis Tiyatrosu’nun kurucusu ve yönetmeni Theodoros Terzopoulos, Alarme ve Amor ile başlayan üçlemenin son halkası Bir Daha’yı seyirci ile buluşturacak. Performans, sahnedeki iki oyuncunun ellerinde tuttukları ve oyun ilerledikçe doğal uzantıları haline dönüşen devasa usturalarla nefes kesici bir erotizmin sınırlarında dolaşıyor.

Yine bir önceki festivalde Zululuzu ile izlediğimiz Portekizli yönetmen Pedro Penim, 2 yıl önce taşındığı İstanbul’dayken onu evinde, Lizbon’da gibi hissettiren ‘hüzün’ duygusunun peşinde yazdığı Önce ile festivalin melankolik işlerinde öne çıkıyor.

la fresk

Fresk

Yabancı yapımların en ses getiren işi ise şüphesiz kural tanımayan koreografileriyle dünya çapında ses getiren Fransız Angelin Preljocaj’ın son yapıtı Fresk. Bir Çin masal üzerine inşa edilen sert, cesur, çağdaş ve sorgulayıcı dans gösterisi, bale ve modern dansa ilgi duymadığını düşünenlerin aklını başından alacak.

Son yabancı yapım ise bir çocuk oyunu. Compagnia TPO topluluğunun danslar ve dört bir tarafa yansıtılan ışıklar eşliğinde canlandırdığı Kelebekler, çocuklar kadar büyüklere de, dünyaya bir kelebeğin gözünden bakan rengarenk bir dünya sunuyor.

Yerli yapımlar
Serdar Biliş yönetiminde, geçtiğimiz festivalde İstanbul Şehir Tiyatroları bünyesinde sahneleceği planlanan Anton Cehov imzalı Martı, bu festivalde Biliş’in kurucusu olduğu Pürtelaş Tiyatro bünyesinde, sıkı bir kadro ile prömiyer yapacak.

yuva

Yuva

B Planı’nı hayata geçiren Sami Berat Marçalı’nın geçtiğimiz yıl İngilizce olarak yurtdışında sahnelenen oyunu Yuva, festivalle beraber yuvasına dönüyor. Yuva arayışı ve hayal kurma konusunda ortaklaşan dört göçmenin New York’ta kesişen hikâyesi iletişim ve birbirimizi anlama üzerine kurulu.

Uzun zamandır festivalde işlerini göremediğimiz Semaver Kumpanya  bu hasrete bir son veriyor ve kemik kadrosu ile Herman Koch’un aynı adlı romanından uyarladıkları ironik ve gerilimli bir Akşam Yemeği’ne davet ediyor seyirciyi.

Bakırköy Belediye Tiyatroları bu yıl festivalde dramaturg ve yazar olarak tüm işlerini hayranlıkla takip ettiğimiz Ceren Ercan imzalı Seni Seviyorum Türkiye’yi sahneleyecek. Bugün bu ülkeyi sevme çabası üzerine yazılmış oyunda karakterler; aksayan hayatın akışı içinde “Buradayım ve ben de Türkiye’yim” demenin imkânı üzerine bir yolculuğa çıkıyorlar.

William Shakespeare metinlerine getirdikleri çağdaş uyarlamalarla özdeşleştirdiğimiz Moda Sahnesi bu defa Shakespeare’nin iktidar, ihanet, intikam, affetme ve sömürgeleştirme gibi konuları fantastik ve komik bir atmosferle birleştiren eğlenceli ve son oyunu Fırtına ile festivalde yer alıyor.

uyarca_09

Uyarca

Anadolu yakasının yeni tiyatro merkezi DasDas, usta tiyatrocu Ahmet Mümtaz Taylan yönetiminde sahnelenecek olan Uyarca’yı seçmiş festival için. Bir bilim insanı ve bir cinayet şebekesi arasında geçen birbirinden tuhaf ilişkiler ağını anlatan oyun bugünün de sağlam bir eleştirisini yapıyor.

Uzun yıllardır sahnede yalnızca Tülay Günal ile izleme şansı bulduğumuz duayen tiyatrocu Genco Erkal ve Dostlar Tiyatrosu yeniden kalabalık bir ekiple ve yine politik bir oyunla seyirciyi sarsmaya geliyor. Çağımızın en derin yaralarından biri olan mültecilerin hayatta kalma mücadelesine odaklanan Matei Visniec imzalı Göçmenler, evinden edilmek, yurtsuz olmak ve mülteciliğe dair tüm detayları parça parça sahneye taşıyor.

Festivalin dört gözle beklenen yönetmenlerinden sıradışı rejileriyle tanıdığımız Mesut Arslan bu sene GalataPerform ile ortak yapımcısı olduğu When in Rome ile karşımıza çıkıyor. Genç bir kadının bir aile apartmanında geçen Öznur Yalgın imzalı hikâyesi Yeni Metin Yeni Tiyatro projesinin tiyatroseverlere hediyelerinden.

Şermola Performans ekibi, tiyatro festivali ve yeni sezon için Jeremy Bentham’ın Panoptikon modelini tiyatroya taşıyor. Mirza Metin’in hem konseptini hazırladığı hem de yönetmenliğini yaptığı oyun, günümüz dünyasında her alanda maruz kaldığımız gözetlenme hissine değiniyor.

Türk edebiyatının usta kalemi Nahit Sırrı Örik’in hiç sahnelenmemiş oyunu İhanet, Ankara Devlet Tiyatrosu bünyesinde, Özen Yula yönetmenliğinde dünya prömiyerini festivalde gerçekleştirecek

İki kardeşin aynı kişiye duyduğu aşkı ve gizli rekabeti Müzeyyen senar’ın eşsiz sesi ile dinlerken 1930’lı yılların Ankara’sına yolculuk yapacaksınız.

Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun çocuklar ve çocuk kalanlara ücretsiz olarak izleme şansı verdiği Karton Şehir, tektipleşmenin ve kendinden olmayanı dışlamanın yok edici tehlikelerini masal formunda, çocukların dilinden sahneye taşıyor.

Çağdaş dans ikilisi Taldans’ın beden, ses ve ritim ilişkisi üzerine olan çalışmalarını izleme şansı bulacağımız Güneşin Zaptı ve çağdaş dans sanatçısı Canan Yücel Pekiçten’in üç farklı operaya konu olmuş üç kadın karakterin öyküsünü sahneye bildiğimizin ötesinde bir yorumla taşıdığı performansı All About The Hearth ise festivalin yerli çağdaş dans çalışmaları.