Levent Sevi: “Orada çektiğim fotoğraflara, burada yaşadığım anları yerleştirdim”

Bant Mag. Havuz’un yeni sergisi Varolmayanyerler / Nonexistantplaces” bu akşam açılıyor. Levent Sevi’nin kendini bir türlü herhangi bir yere ait hissedememesi üzerine yeni bir alan yaratma hissiyatıyla başladığı ve Instagram üzerinde #varolmayanyerler etiketiyle de bir seriye dönüşen karelerinin gizemini, bugünden ay sonuna dek görülebilecek sergi öncesinde kendi anlatımıyla çözümlemeye çalıştık.

Röp: Busen Dostgül

Sergi fikrinden önce Instagram üzerinden #varolmayanyerler etiketiyle paylaştığın serinin ortaya çıkma hikayesinden bahseder misin?

Aslında yaklaşık dört yıldır kendi çektiğim fotoğrafları birleştirip #varolmayanyerler ismi altında zaman zaman paylaşıyordum. Ama bunun bir seri haline gelmesi askerlik sorununu halletmek için on üç sene sonra girebildiğim İsrail yolculuğundan döndükten sonra oldu. En son on sekiz yaşımda gördüğüm, ailemin yaşadığı ve bana yasaklı olan şehrin hatıramda kalan imgelerini bazen rüyamda bile görüyor ama tam hatırlayamıyordum. Oraya en sonunda gidebildiğimde bunu daha net gördüm: Hem aslında hiçbir şeyin değişmediğini, hem de değişmeyen şeyin hiç hayalimdekiyle aynı olmadığını. Orada çektiğim fotoğraflara, burada yaşadığım gezdiğim anları yerleştirdim. Hayatımda hiç birleşmemiş iki yer birleşmiş oldu böylece. Bir nevi.

Kendini bir yere ait hissetmek istemediğin için mi yeni yerler yarattın? Aslında başka bir boyut yarattığın bu yerlerle aranda nasıl bir bağ var?

sevi2

Aslında tam tersi, büyük bir aidiyet hissi isteğiyle. On üç sene boyunca kendi evimden uzakta olduğum için, benim karakterimi ve hayata bakışımı şekillendiren bir döngü olmuştur evden uzakta olmak, eve gidememek. Yaptığım iki müzik performans serisine bile isim vermiştir. Tam da özgürlüğümü kazandıktan sonra bu fotoğrafları yaratmış olmam tesadüf değil o yüzden. Yeni yerler, daha önce var olmamış yerler fakat, iki farklı köke uzanıyor, benim için de boşluğu değil tamamlanmışlığı temsil ediyor. Fotoğraflar da öyle zaten, birbirlerinin içine geçmiş, kabuğunu dolduran ve birbirleriyle bütünleşmiş.
 

#varolmayanyerler / #nonexistentplaces serisine başlamaya karar verdiğin ilk kare hangisiydi? Paylaşım yapmaya başladıkça gördüğün yerler kafanda nasıl evrilmeye başladı?

Aynadan kendimi çektiğim bir fotoğrafla, çocukken kameraya bakıp ağlarken çekilen bir fotoğrafımı birleştirmiştim. İlki oydu sanırım. Gördüğüm yerlerle o an bulunduğum yerleri birleştirmenin getirdiği zamansızlık hissini nasıl tarif edeceğim bilmiyorum. Soruyu doğru mu anladım bilmiyorum ama evrilme deyince aklıma benim bu geliyor. Mesela bir fotoğrafta Kaş Antik Tiyatrosu ile çocukken sıkça gittiğim ve şu an kullanılmayan açık hava sineması, Büyükada Lale Sineması’nı birleştirdim. Şans eseri, o sıralar arka arkaya gittiğim yerlerdi. Bu zamansızlık hissi bana elli yıl önce yapılmış bir şarkıyı ilk defa bulup dinlemenin verdiği zevki anımsatıyor. Binlerce veya onlarca yıldır sensiz de oradalar işte.

İlk kişisel sergin #Varolmayanyerler / #Nonexistantplaces, bugün Bant Mag. Havuz / Bina’da açılıyor. Nasıl hissediyorsun ve merak edenler için söylemek istediğin bir şey var mı?

Valla düğünüm varmış gibi hissediyorum. Çok heyecanlıyım. İlk kişisel sergim olmasının yanı sıra, benim hayatımdaki uzun bir dönemin ortaya konuşu, sergilenişi ve bitişi gibi hissediyorum. Kendi hayatımdan ve gördüğüm şeylerden bir şeyler çıkarıp, üretip başka insanlara da gösterebilmek müthiş bir duygu. Ben de telefon dışında ilk defa göreceğim fotoğrafların büyük hallerini. İnsanlar gelip görsünler kesin sergiyi. Diğer var olan fotoğraflarımı da @leonsevi hesabımdan takip edebilirler.

Bu akşam serginin açılışını kutlamak üzere 20:45 itibariyle Lara Di Lara, Barlas Tan Özemek, Can Aydınoğlu, In Hoodies ve Nilipek.’in mini akustik performanslar ve sonrasında Kutay Soyocak ve Tuğçe Şenoğul’un DJ seti Bant Mag. Havuz / Bina’daki ziyaretçileri bekliyor olacak. Etkinlik detayları için buraya tıklayabilirsiniz.