Sadece acısına değil, yüreğin her türlü haline dair: Arabesk Fanzin

“Hoyratız. Pırpırıyız. Harmanız. Yer yer gereksisiz. Kafası güzelken çekilmeziz. İpsisiz. En nihayetinde: Arabeskiz.”

2015’den bu yana zaman zaman aylık, zaman zaman ise keyfe keder frekanslarla hayatımızı buruk sevinçler ve tatlı sert hüzünlere boğan Arabesk Fanzin geçtiğimiz ay tüm sayılarının bir araya geldiği “32 kısım tekmili birden” Arabesk Fanzin kitabını yayınladı. Aradığımızı bilmediğimiz envai çeşit bilginin yanısıra ummadığımız bir ahbablığı da barındıran bu büyülü fanzinin yaratıcıları Vardal Caniş ve Reyhan Polat ikilisinin bir yarısı Caniş ile rakıya oturmak isterdik, ancak şimdilik kısa bir sohbetle kendimizi avuttuk.

Röp: Yetkin Nural

Her fanzinin arkasında yürek burkan bir öykü vardır derler. Yok öyle bir şey tabi, ama biz Arabesk Fanzin’in arkasındaki öyküyü merak ediyoruz?
Evvela Arabesk Fanzin’in inşaasında atılan bir kazık var. Bu kazık Reyhan (Polat) ile benim dostluğumuzun temelini attı. Aynı kişi tarafından kazıklanınca dostluğumuz pekişti diyelim. 

Ben, “sevdiğim adama sevdiğimi söylemeden nasıl sevdiğimi söylerim, oy dağlar dağlar” diye geziniyordum. O sırada Yağız Yılmaz Göt Cebi fanzini için benden kapak illüstrasyonu istedi, kısa da bir soru-cevap yaptık. Alıp okuduğumda aşırı heyecanlandım ve aklıma parlak bir fikir geldi..! İyi bir takım arkadaşına ihtiyacım vardı: dağlar kızı Reyhan… Hayatımda görüp görebileceğim en iyi ortak. Hayatıma iyi ki girdi, iyi ki de çıktı dediğim o zamanki bir arkadaşımın da destekleri ile başladık. Çok da cereyan yapmayayım… Magazine girip, yüreğimi aşırı burkan, yuvaları dağıtan öyküm, öykülerimiz bu vesile ile Arabesk Fanzin’e illa ki sirayet etmiştir. 

Peki Arabesk Fanzin’de kimler yazıyor, kimler çiziyor ve nelerden bahsediliyor?
Tüm komple bütün arabesk fanzin sayılarını Reyhan ile birlikte ikimiz hazırladık. Sadece “Gönül Dostu” köşemizde okur mektupları, yazıları ve şiirleri yayımlandı. En büyük kaynağımız Reşad Ekrem Koçu, çoğu sayıda yararlandığımız Sevan Nişanyan, Ferit Develioğlu gibi isimleri ve kuşçu sayfamıza katkıda bulunanları da es geçmiyoruz. Çizimler bana ait. 

Hazırlarken özenip de öykündüğümüz tek isim Reşad Ekrem Koçu idi. “İstanbul Ansiklopedisi”ne hayranlığımız ile Arabesk Fanzin’in içine biz de ne biliyorsak koyduk. Alevli meyve tabağı gibi oldu. Sevdiğini etkilemek için kırk takla atarsın, tüm meziyetlerini dökersin ya, öyle işte…

Çiçek bakımından yemek tarifine, kuşçuluktan Vesikalı Yarim ve Al Yazmalım filmlerinin çizgidizi tefrikasına, esnaflara, sokaklara, argo sözlüğüne, saatli maarif takvimi göndermeli isimlerin anlamları etimolojilerine, az bilinen efsane isimlerle ve çok bilinen efsane isimlerle röportajlara… var baya bir şey. Bu yüzden -yanlış anlaşılmak istemeden- şunu söyleyebiliriz, sevdiğimiz şairlerin dizelerini paylaşmak yerine, başının üstünde hiçbir zaman çatı olmayan adamlara dair yazmayı yeğledik, en azından denedik diyelim. Bu da mesela çok arabesk bir cümle değil mi?

al6

Arabesk Fanzin “arabesk” kavramını nasıl tanımlıyor?
İstanbulda yaşayıp deniz görmeyenlerden değiliz, konfeksiyonda çalışmışlığımız da yok. Mimar Sinan Üniversitesi’nde sanat okumuş iki kızız. Ama ağaç kovuğunda da yetişmedik. Kendi meşrebimizce var bizim de derdimiz. Aslında “arabesk” den kastımız da zaten buraya ait olanların, büyürken keybettiklerimizin kaydını tutma ihtiyacı. Çünkü yitirilen her bir şey nostalji oluyor, bu da melankoli, keder olarak bize geri dönüyor. “Arabesk” dediğimiz şeyde arkadaşlarını çatıya çağırıp onlara patlıcan közleyen adam güzelliği var ve bu adam bunu harika tabaklarda sunma kaygısı gütmez. Bu bizce çok önemli bir detay. Böyle tanımlıyoruz: arkadaşlarını çatıya çağırıp patlıcan közleyen, dinlediği bir dert, bir şarkı ile “efkarlanma zorunluluğu” hisseden adam olarak. Arabesk o amcadır.

Senden buhranlı gecelere, yalnız içmelere, efkar yağmurlarına derman olacak 5 parçalık bir arabesk playlist istesek?
Beşe yettiremedim, Allah’ın o üç hakkını da ekleyerek sekiz tane dizdim:

Yeşim Salkım – “Son Sigara” – Yeşim Salkım’ın kral tv’nin kraliçesi olduğu zamanlardan.

Sezen Aksu – “Sayım” – “Bahçede çocuklardı var, çocuğundan öptüm seni” dedirtmesin Allah’ım…

https://www.youtube.com/watch?v=fWcHvXDqSO8

Haktan – “Kapın her çalındıkça o mudur diyeceksin?” – “O mudur?” diyeceksin.

https://www.youtube.com/watch?v=L8xWcpewu7k

Şükran Ay  “Kalbimi kıra kıra” – Takma isim olsa Sabiha mı olurdu?

Yıldız Tilbe – “Seni Andım Bu Gece” – TRT’de “Yıldızlı Geceler” programı sadece beş bölüm sonra yayından kalkarak bizi üzdü.

Seha Okuş – “Hasretinle Yandı Gönlüm” – Kadir İnanır’ın başkasından olan çocuğunu bağrına basan Türkan Şoray… 

Nalan – “Yaralandım” – Acıların gözdesi olmak.

İzel – “Anlayamazsın” – Bağırganlı’da balkondayız, rakı içiyoruz, anlayamayız bu şarkıyı diye düşünüyoruz. Anladık.

d
DZO-rq_XUAA7EH9