The Irish Spirit: Kien Art

The Irish Spirit’in İstanbul sokaklarını Dublin’in özgür ve yaratıcı ruhuyla dönüştürme sürecinde ikinci grafiti sokak sanatçısı Kien Art’ın Asmalımescit’teki Kulp Bar’ın duvarına yaptığı çalışmayla yerini buldu. Kien Art’ı kahve molasında yakaladık ve The Irish Spirit, grafitinin sokakta yarattığı hareket ve samimiyetin açtığı kapılardan bahsettik.

Graffitiye olan ilgini ne zaman keşfettin? Eline ilk sprey kutusunu ne zaman aldın ve nasıl bir     duvara, ne çizdin?
Grafiti aslında çocukluğumdan beri ilgimi çeken bir şeydi. Hollywood yapımı filmlerde New York’un arka sokaklarında bir sahneye gelince, bu bir gerilim sahnesi olsa da duvarlar hepimizin ilgisini çekmiştir. Bu kısım işin bilinçsiz olan tarafı, bilinçli olarak ise liseye başladığım zamanları söyleyebilirim. O dönemlerde yani 2001’ de hiphop kültürü Türkiye’de bayağı yeni ve ilgi çekiciydi.  Elime sprey almam da tam bu zamanlara denk geliyor. Arkadaşımın terasına “bomba” yazmıştım, “O” harfi gerçekten bombaydı.

Bu tutkunun profesyonel bir kariyere dönüşme süreci senin için nasıl gelişti?
Aslında hiçbir kariyer planım grafiti üzerine değildi.  Ben Marmara Üniversitesi’ nde grafik tasarım okudum, sonra da reklam ajanslarında sanat yönetmenliği yapmaya başladım. Bu esnada bazen ara versem de her zaman grafiti hayatımdaydı. Sokağa daha fazla çizdikçe insanların ilgisini çekti, bu çizimleri kendi alanlarında, çalışma ortamlarında görmek istediler sonra bir çeşit alış-veriş yaşandı. Başladığım günden beri aklımda sadece güzel ve akıllıca bir şeyler çizmek var.

ANA GORSEL (1)

The Irish spirit ile temsilcisi olduğun sanat arasında nasıl bir bağ kurdun?
The Irish Spirit hakkında biraz araştırma yaptığınızda göreceksiniz, bu dünyaya ait insanlar ya da mitler genellikle korkusuzluk, farklı-özgün olma ve delice bağlanma gibi kavramlar üzerine kurulu. Grafiti-Street Art tam olarak böyle bir şey. Zaten ilk tanıştığımda bu iki farklı kültürün beraber ortaya çıkaracağı sonuç kafamdakinden farklı olmaz diye hissettim. Böyle olunca da gerçekten proje aktı, belki çalışırken daha rahat hissettiğim başka bir proje olmamıştır. The Irish Spirit dünyasını tanıyıp grafiti ile arasında bir bağ kurmaya çalıştığımda belki de en hassas olduğum ve kendime ait olan ögeleri deforme etmekten çekinmedim. Çünkü The  Irish Spirit sizinle omuz omuza olduğunu çok net hissettiriyor. Tek amaç karşılıklı imkanlar yaratmak ve kullanmak.

Üzerinde çalışmak isteyeceğin, hayalindeki duvarı bize tasvir eder misin?
Aslında romantik romantik şu duvar bu duvar diyemiyorum 🙂 Gerçekten duvarın bir önemi yok. Evet görünür olması önemli ama kimsenin geçmediği bir köşeye öyle bir şey çizersiniz ki insanlar oradan bunun için geçer. Bu sizin serginize olan ilgi gibi bir şey. Sokak hareket ediyor ve düşünsenize sokaktaki hareketin bir sebebi de sizsiniz. Bence hayattaki en değerli şeylerden biri bu, insan daha ne ister.

Dünyada grafiti sanatçıları için adeta cennet diyebileceğimiz şehirler var Dublin, NY, Berlin gibi. Dublin gerçekten hem İrlanda ruhunu hem de grafitiyi beraber sunan bir şehir? Seni etkileyen, ilham aldığın bir şehir  var mı?
Yaşadığım bir deneyim üzerinden gerçekten samimi bir cevap vermeye çalışacağım.
Gerek Dublin gerek Londra bu konuda çok hassas ve ilham verici. Hem grafiti-street art’ın yeni nesil bir sanat, hem de yeni nesil bir konu olduğunun çok farkındalar. Sanatın ve sokakların kendi doğalında oluştuğunun, ilgi çekiciliğinin de bu sebeple olduğunu çok iyi biliyorlar. Siz bir çalışma yapacağınız zaman samimiyetinizi ölçüyorlar. Gerçekten samimiyetiniz geçerse bu bahsettiğimiz şehirlerde bir şeyler yapma imkanı yakalıyorsunuz.

Fıçı kardeşliği kavramının arkasındaki hikaye sıradışı bir iş birliğinin getirebileceği özgür yaratıcılığa işaret ediyor. Grafiti farklı işbirliklerine de açık bir alan olabiliyor. Grafitiye  farklı, alışılmışın dışında bir yaklaşım getirmek istesen, kiminle nasıl bir çalışma yapmak isterdin?
Bu konuda sinemadan figürler geliyor aklıma. Genel olarak çok var ama en sevdiğim yönetmenlerden biri olan Wes Anderson’la bir şeyler yapmak enteresan olabilirdi. Böyle her şeyi simetrik yapmaya çalışırdık mesela… 🙂