13 Kasım’da başlayacak 23. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programı açıklandı

23. İstanbul Tiyatro Festivali, 13 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında şehirde olacak. Festivalin bu yıl için belirlenen teması hayat ters yüz ve programda yer alan alışılmışın dışında sahneleme tekniği ve yapısı kullanan performanslarla “sahne neresi?” ve “oyuncu kim?” gibi soruların yanıtları kurcalanacak. Program dahilinde yurtdışından 12, Türkiye’den 16 olmak üzere 28 tiyatro, dans ve performans topluluğunun 78 gösterimi yer alıyor. 23. İstanbul Tiyatro Festivali’nde izlenebilecek yapımların detaylarına geçmeden önce biletlerin 14 Eylül Cumartesi günü satışa çıkacağını da hatırlatalım. Festivalde izlenebilecek uluslararası ve yerli yapımların detaylarını aşağıda bulabilir, daha fazlası için buraya tıklayabilirsiniz.

FESTİVALİN ULUSLARARASI YAPIMLARI

Tarih ve tiyatroyu buluşturan oyun
Tarihe Not Düşmek / 14 Kasım Perşembe ve 15 Kasım Cuma saat 20.30 – Fransız Kültür Merkezi
Büyük krizlerin toplumları nasıl etkilediğini inceleyen M. Riboulet ve P. Boucheron imzalı kitap Prendre Dates’tan uyarlanan Tarihe Not Düşmek,tarihin ve tiyatronun birbiriyle diyalog halinde olduğu bir oyun. Delphine Ciavaldini yönetimindeki Tarihe Not Düşmek bir tarihçi ve bir sanatçının günceli nasıl kaydettiğini tiyatro sahnesinde gösteriyor. Marc Citti ve Serge Renko’nunrol aldığı oyun Instıtut Francais İstanbul’un değerli işbirliğiyle, 14 ve 15 Kasım tarihlerinde saat 20.30’da Fransız Kültür Merkezi’nde izlenebilir.

Kadim ruhların sınırsız evrenine bir yolculuk
TrapTown / 16 Kasım Cumartesi saat 20.30, 17 Kasım Pazar saat 15.00, 18 Kasım Pazartesi saat 20.30 – Uniq Hall
Dünya dans tarihine yön veren Belçikalı topluluk Ultima Vez, seyircisini derinden etkileyen dans gösterisi TrapTown ile seyircisini, zaman ve mekândan bağımsız, paralel bir gerçekliğe doğru yolculuğa davet ediyor. En son 2004’te Blush ile festival katılan ve büyük ilgi toplayan ekip, reji ve koreografisini Wim Vandekeybus’un üstlendiği gündelik hayatımızın sıradanlığı üzerine sıradışı bir eser ile İstanbullularla buluşacak. TrapTown yeni bir mitoloji üzerine düşünmenin yolunu, dans, metin ve müzikle ören, kadim ruhların sınırsız ve karanlık evrenine uzanan bir gösteri. Flaman Kültür Bakanlığı’nı işbirliğiyle seyirciyle buluşacak olan TrapTown 16 ve 18 Kasım’da saat 20.30’da; 17 Kasım’da ise saat 15.00’te Uniq Hall’de.

Moskova Balesi’nin yedi yetenekli dansçısından yaşama dair…
Her Yol Kuzeye Çıkar / 18 Kasım Pazartesi ve 19 Kasım Salı saat 20.30 – Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi
Çağdaş dans ve baleyi özgün sanatsal vizyonuyla harmanlayan yenilikçi dans topluluğu Moskova Balesi, Her Yol Kuzeye Çıkar adlı çarpıcı gösterisiyle festivale konuk oluyor. Topluluk yaşama, duygu durumlarımıza, çatışmalarımıza, ani patlayışlarımıza ve içe kapanışlarımıza yedi erkek dansçının getirdiği yedi farklı yorumla seyirciye aktaracak. Belçikalı koreograf Karine Ponties’in koreografisini gerçekleştirdiği orijinal müziklerinde David Monceau’nun imzası olan Her Yol Kuzeye Çıkar Rus Sahne Sanatları Festivali Golden Mask’ın değerli işbirliğiyle 18 ve 19 Kasım’da saat 20.30’da Zorlu PSM Turkcell PlatinumSahnesi’nde olacak. 

Gücünü bir rüyadan alan, başdöndürücü bir müzikal: Sirk
Sirk / 19 Kasım Salı saat 20.30 – Zorlu PSM Turkcell Sahnesi

Rusya’nın köklü tiyatrosu Theatre of Nations’ın baş döndürücü bir müzikali Sirk, günümüz Rus tiyatrosunun yeni neslinin adından en çok söz ettiren yönetmeni Maxim Didenko’nun yönetiminde izleyiciyle buluşuyor. Ünlü sinema yönetmeni Grigory Alexandrov’un aynı adlı kült filmine dayanan Sirk, bir zamanlar uzak geçmişte hayal edildiği üzere, kurgunun keskinleştiği bir gelecekte gerçekleşiyor. Clown performansının müzikal ile çarpıştığı Sirk’e yalnızca lirizm değil, tüm mizahi atmosfer içinde insan bedeninin kırılganlığı egemen. Bir rüyanın gücünü ele alıp, onu cazibesiyle yeniden tanımlayan Sirk, Rus Sahne Sanatları Festivali Golden Mask’ın değerli işbirliğiyle 19 Kasım Salı günü saat 20.30’da, Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde

Her katılımcı, kendi sesinin dinleyicisi olacak!
Seslenen Parçalar / 20, 21, 22, 23, 24 Kasım – Salon İKSV

Dans sanatçısı Begüm Erciyas’ın davetiyle kendi sesimizin ‘izleyicisi’ olma şansını yakalayacağımız bir performans. Belçika merkezli Platform 0090 yapımı Seslenen Parçalar’da katılımcılar, kendi sesinin başrolde olacağı bir performansa dahil olacak. Seyircilerin sırayla içeri alınacağı bu tek kişilik gösteride, katılımcı izole edilmiş bir ses kulübesinin mahremiyetinde bir ses kaydı ile yönlendirilerek kendi seslerinin ‘izleyicisi’ olacak. Ses ve konuşma üzerinden kişinin kendi içindeki varlıkla karşılaşacağı bu benzersiz deneyim Flaman Kültür Bakanlığı’nın değerli işbirliğiyle 20, 21, 22, 23, 24 Kasım tarihlerinde Salon İKSV’de gerçekleşecek.

Bu oyunda hepimiz Faust’uz!
Being Faust / 20, 21, 22, 23, 24 Kasım saat 18.30 ve 21.00 – Zorlu PSM Studio
Dünya edebiyatının efsanevi ismi Goethe’nin, yazımı uzun senelere yayılan büyük yapıtı Faust’tan uyarlanan Goethe Enstitüsü Kore ve Nolgong tarafından tasarlanan Being Faust-Enter Mephisto, çeşitli sanal ve fiziksel oyun biçimlerini kullanarak akıllı oynanan bir oyun. Seyircinin kendisinin birer oyuncu olarak katılacağı oyunda içinde bulunduğu değerler dünyasında başlayan bir pazarlık. İnsanın aklının arzuları için çelinme ihtimalini, bir oyunun içinde kurgulayan Being Faust-Enter Mephisto, Allianz Türkiye gösteri sponsorluğunda ve Goethe Institut’un değerli işbirliğiyle 20, 21, 22, 23, 24 Kasım’da Zorlu Psm Studio’dafestival seyircisiyle buluşacak.

Puşkin’in kaleminden görkemli bir yapıt: Yevgeni Onegin
Yevgeni Onegin / 21 Kasım Perşembe ve 22 Kasım Cuma saat 20.00 – Zorlu PSM Turkcell Sahnesi
Çağdaş Rus edebiyatının ‘kurucu ismi’ kabul edilen Puşkin’in yedi senede tamamladığı eşsiz eseri Yevgeni Onegin, Vaktangov Tiyatrosu yapımı ve Rimas Tuminas’ın yönetiminde, Angelica Cholina’nın hazırladığı etkileyici bir koreografiyle sahneye çıkıyor. Büyük Rus yazar kendi hayal kırıklıklarına tutkun Yevgeni, düşlerinin peşinden koşan Lenski ve Rus kadınının tüm özelliklerini taşıyan sevecen Tatyana’yı bu yapıtta bir araya getiriyor. Adomas Jacovskis imzalı sahne ve Maria Danilova’nın elinden çıkan kostüm tasarımıyla bütünleşen Yevgeni Onegin, Rus kültürüne minnet duyan bir anne ve bu kültürü halk öyküleriyle ona aktaran bir dadıyla büyüyen Puşkin’in çocukluğundan aklında kalanları içine yerleştirdiği bir eser. Gerçek ile hayal gücünün hayranlık uyandıran bir koreografiyle seyirciye sunulduğu bu görkemli oyun ENKA Vakfı gösteri sponsorluğu Rus Sahne Sanatları Festivali Golden Mask’ın değerli işbirliğiyle 21 ve 22 Kasım tarihlerinde, saat 20.00’de Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde olacak. 

Ionesco metinlerinden doğan cesur ve yaratıcı bir yorum: Ionesco Dosyası
Ionesco Dosyası – 22 Kasım Cuma saat 20.30 ve 23 Kasım Cumartesi saat 15.00 ve 20.30 – DasDas
Théâtre de la Ville tarafından uyumsuz tiyatronun büyük ismi Ionesco’nunmetinlerinden cesurcauyarlanmış Ionesco Dosyası, yönetmen Emmanuel Demarcy-Mota’nın yaratıcı gözünden festival seyircisiyle buluşacak. Théâtre de la Ville bu kez Ionesco’nun Jack ya da Boyun Eğme, İki Kişilik Hırgür, Kel Şarkıcı, Ders gibi oyunlarından uyarlanmış bir gösteriyle bu büyük isme saygılarını sunuyor. Varolmaktan duyulan korku, topluluk olma hali, yalnızlık, konuşma ve başkasını duymama gibi Ionesco’nun sert mizahında dile getirdiği; varlığa dair kaygının bedenlere kavuştuğu etkileyici bir yorumla, yedi oyuncunun, ele alınan metinler üzerine yaptığı özgür doğaçlamalardan doğan Ionesco Dosyası Instıtut Francais İstanbul’un değerli işbirliğiyle festivalde.

Güncel Ortadoğu meselesine farklı bir bakış
İran Konferansı / 23 Kasım Cumartesi saat 20.30 – Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi
Moskova’nın en iddialı sahnelerinden birinin ününü başarıyla taşıyan Theatre of Nations yeni bir tür ve yorumla selamlıyor seyircileri. Ivan Vyrypaev’in kaleme aldığı İran Konferansı, güncel Ortadoğu meselesine farklı bir bakış sunuyor. Oyunda Danimarka’nın en iyi beyinleri, sözde İran sorununu tartışmak ve bir sonuca varmak için Kopenhag’daki bir konferansta toplanmıştır, karşılarında ise önde gelen aydınlar ve halk vardır. Başbakan, bir askeri gazeteci, bir papaz ve Nobel Ödüllü İranlı bir şair de dahil olmak üzere dokuz konuşmacı, insan hakları, tanrı ve maneviyat hakkında çıkarsamalarda bulunur. ‘Gerçek’ aktörlerin bizleri herhangi bir şey hakkında nasıl ikna edebileceğini parlak ve çarpıcı monologlarla tartıştığı İran Konferansı, Viktor Ryzhakov yönetiminde 23 Kasım tarihinde saat 20.30’da Rus Sahne Sanatları Festivali Golden Mask’ın değerli işbirliğiyle Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde sahneleniyor.

Hatıralarımız ve aidiyetlerimiz üzerine bir keşif…
Kayıp Kimlik / 28 Kasım Perşembe saat 20.30 – DasDas
Marco Martins’in yönetiminde kurgu ve gerçeklik arasındaki sınırları yeniden keşfeden, hatıralarımıza odaklanan, film, tiyatro ve dans gibi disiplinleri bir araya getiren ve bizi bugünün dünyasının duygusal haritasına davet eden bir gösteri. Kayıp Kimlik çok sayıda bilinç ve bilinçdışı yansımanın iç içe geçtiği hatıralar deposu olarak iki bedeni sahnede buluşturuyor. Beatriz Batarda ve Romeu Runa’nın rol aldığı oyun, çocukluk anıları ve ebeveynlik ilişkilerinden geçerek aile hayatına dair bir dil yaratıyor. Arena Ensemble yapımı oyun 28 Kasım’da saat 20.30’da DasDas’ta.

‘Hitabet sanatı’na hiç böyle bakmadık!
Daha da Beter ve Beter ve Beter Olacak Arkadaşım / 29, 30 Kasım saat 20.30 – Caddebostan Kültür Merkezi
Geniş kitleleri peşinden sürükleme gücüne sahip olan ‘hitabet sanatı’ üzerine kafa yormamızı sağlayacak bir performans: Daha da Beter ve Beter ve Beter Olacak Arkadaşım. Sahnede kelimelerin akışına takılan, kendini kaybeden bir hatip yaratan Lisbeth Gruwez, kendinden geçmiş bir hitabetin bedende temsil edilişinin dansını sergiliyor. Amerikalı muhafazakâr televizyon yıldızı Jimmy Swaggart’ın bir konuşmasından parçaları kullanan Gruwez başta arkadaşça ve sakince başlayan bu ritmi, ikna etme konusundaki zorlayıcı arzuya ve oradan da şiddete varan yolculuğuyla sergiliyor ve seyircisini büyüleyen bir performans sunuyor. Daha da Beter ve Beter ve Beter Olacak Arkadaşım, Flaman Kültür Bakanlığı’nın değerli işbirliğinde seyirciyle buluşacak


Göç ettikleri şehri temizleyen kadınlar, kendi hikâyelerini anlatıyor
Temiz Şehir / 30 Kasım Cumartesi saat 20.30 ve 1 Aralık Pazar saat 18.00 – Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi
Belgesel tiyatro dediğimizde ilk aklımıza gelen topluluklardan biri olan Rimini Protokoll ile çalışma fırsatı bulan ve dünyanın önde gelen festivallerinden davetler alan yönetmenler Anestis Azas ve Prodromos Tsinikoris Temiz Şehir’de göçmenlik meselesini “Daha iyi bir hayat mümkün mü?” sorusu üzerinden ele alıyor.

Bir umutla Atina’ya gelen günlük hayatlarında temizlik işçiliği yapan beş kadından oluşan kadrosuyla Temiz Şehir, ‘temizlik’ ve ‘saflık’ kavramları üzerinden Yunanistan’a kadın göçünü, göçmen temizlikçi kadınların karşılaştığı sorunları ele alıyor. Temiz Şehir’de, gerçekçi bir bakış açısıyla sahneye taşınan hikâyeleri gerçek sahipleri aktarıyor.

FESTİVALİN YERLİ YAPIMLARI

IO
13 Kasım Çarşamba ve 30 Kasım Cumartesi 20.30 – Uniq Hall    
Tragedyaları ve klasikleri özgün yaklaşımıyla yorumlayan usta yönetmen Şahika Tekand bu kez kendi kaleminden çıkan bir tragedyayı sahneye taşıyor. Tekand, yönetimini de üstlendiği Io aracılığıyla, Olympos ve Zeus’la bir hesaplaşma içine giriyor. Mitolojiyi yeniden okuyan oyun; ataerkil dünya düzenini, hafızasını ve sorgulama yetisini gittikçe daha çok terk eden bugünün insanının tragedyasını şiirsel bir aksiyon düzeni ile sahneliyor. Gizem Bilgen’in koreografisinde sahnelenecek Studio Oyuncuları yapımı Io, Cem Bender, Gizem Bilgen, Deniz Karaoğlu, Yiğit Özşener ve Şahika Tekand’dan oluşan yetkin bir oyuncu/performansçı kadrosundan oluşuyor. Oyun, Tekfen Holding gösteri sponsorluğunda festival seyircisiyle buluşacak.

Dünyanın Ortasında Bir Yer
14 Kasım Perşembe ve 15 Kasım Cuma 20.30 – Enka İbrahim Betil Oditoryumu
Deneyimli oyun yazarı ve yönetmen Özen Yula’nın yazdığı Dünyanın Ortasında Bir Yer, Tuşbalı yepyeni bir tiyatro topluluğunun yorumuyla festivalde yer alıyor. Dünyanın Ortasında Bir Yer; Tuşba Kent Tiyatrosu, Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı ve İKSV işbirliğindeki proje kapsamında bir yıl boyunca tiyatro eğitimi alan bölge gençlerinin katılımıyla hayata geçirildi.

Barakalar ve Saraylar (Leonce ile Lena Üzerine Bir Çalışma)
15 Kasım Cuma 20.30, 16 Kasım Cumartesi 15.00 ve 20.30 17 Kasım Pazar 18.00 – Tiyatro Pera
Usta yönetmen Yücel Erten’den Tiyatro Pera yapımı Büchner’in iki çarpıcı metni üzerine özgün bir yorumu olan Barakalar ve Saraylar, masalımsı bir atmosferde sınıf ve sistem eleştirisi. Barakalar ve Saraylar, Leonce ile Lena oyunu ile politik bir manifesto karakteri taşıyan Hessenli Köy Postacısı adlı bildirisinin birbirine geçtiği yaratıcı bir çalışma. Canlı müziği ve absürdün sınırlarında dolaşan bir yaklaşımıyla sahnelenen oyunda Aydın Sigalı, Alican Yılmaz, Melih Düzenli, Selin Sevdar, Nurşin Durmaz, Doruk Akçiçek, Gökçe Burcu Zümrüt, Nazmi Karaman, Vakur Pehlivan, Ege Gritcu rol alıyor.  

Ver Parayı!
15 Kasım Cuma 20.30, 16 Kasım Cumartesi 16.00 ve 20.30, 17 Kasım Pazar 16.00 – Moda Sahnesi
Moda Sahnesi
çağdaş Alman yazarlardan Andreas Sauter ile Bernhard Studlar’ın kaleme aldığı, ironik ve çarpıcı bir ekonomik kriz oyunu olan Ver Parayı!’yı Kemal Aydoğan’ın rejisiyle sahneye taşıyor. Süreyya Güzel, Öner Ateş, Mehmet Solmaz, Cihat Süvarioğlu, Ali Büyükkartal, Zeynep Güngörenler ve Elif Gizem Aykul’un rol aldığı oyun uzun çalışma saatlerinden kredi borçlarına, seks işçiliği yapan öğrencilerden süper zenginlere günümüz dünyasının farklı kesimlerinin ekonomik krizle ilişkilerini ele alıyor.

Genco Erkal ve Dostlar Tiyatrosu’na Saygıyla
Yaşamaya Dair 16 Kasım Cumartesi 20.30 – Caddebostan Kültür Merkezi
Bir Delinin Hatıra Defteri 18 Kasım Pazartesi 20.30 – Caddebostan Kültür Merkezi
Merhaba 19 Kasım Salı 20.30 – Caddebostan Kültür Merkezi

Türk tiyatrosunun ulu çınarı Genco Erkal ve 50. yılını kutlayan Dostlar Tiyatrosu, festival kapsamında saygıyla selamlanacak. 60. sanat yılını kutlayan, bugüne dek birçok ödüle değer görülen Genco Erkal bu vesileyle üç ayrı oyunuyla festival kapsamında seyirci karşısına çıkacak. Sarsıcı bir Nâzım Hikmet uyarlaması olan Yaşamaya Dair’de sahnede Erkal’a, içe işleyen sesiyle Tülay Günal eşlik edecek. Türkiye’nin ilk tek kişilik oyunu olarak Genco Erkal tarafından 1965’te oynanan Bir Delinin Hatıra Defteri ile sanatçı seyirciyi bir kere daha büyüleyecek. Erkal’ın uyarlayıp yönettiği tek kişilik unutulmaz bir müzikli gösteri olan Merhaba’da ise seyirciyi, edebiyat dünyasının beş büyük ismi eşliğinde büyük bir yolculuğa çıkacak.

Kadar
16 Kasım Cumartesi 18.30, 20.30, 22.30 -Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı

17 Kasım Pazar 18.30, 20.30, 22.30 -Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı
18 Kasım Pazartesi 20.30, 22.30 -Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı

29 Kasım Cuma 20.30 -Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı
30 Kasım Cumartesi 18.30, 20.30, 22.30  -Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı

1 Aralık Pazar 18.30, 20.30, 22.30 -Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı
Proje Difüzyon & Yoğunluk’tanperformansı, ışığı ve sesi, mekânın bileşenleri olarak deneyimlemek için seyirciye farklı bir davet. Özgül Akıncı’nın yönetiminde sahnelenecek Kadar’da seyirciler, Kuzguncuk İskelesi’ni üç oyuncu eşliğinde dolaşacak ve Kral Lear’dan ilhamla yaratılan bir dizi ana tanıklık edecek. Metni ve sesi atmosferin parçası kılan bir iş olan Kadar, seyirciyi mekânla yeni bir ilişki içine girmeye ve performansın izlerini sürmeye çağırıyor. Oyunda performanslar Zinnure Türe, Oya Bacak ve Sedat Can Güvenç’e emanet.


Narin Napalm
20 Kasım Çarşamba ve 21 Kasım Perşembe 20.30 – Moda Sahnesi Kusurlu İşler & ikinci kat yapımı, Eyüp Emre Uçaray yönetimindeki Narin Napalm’da seyirciler sıradan bir kadınla sıradan bir erkeğin ürpertici derecede yoğun ilişkisinin bir kesitine süzülüyor. Philip Ridley’in keskin kaleminden çıkan oyun; şiirsel, vahşi ve yer yer komik anlarla dolu bir aşkın dehlizlerine alacak seyirciyi. İçeride, bir tür ‘rüya zaman’da; kadınla erkeğin hayal gücünü, geçmişini, en saf, en hırçın, en savunmasız hallerini göreceğiz. Mehmet Bilge Aslan ile Fulya Peker, kendi kıyametlerini yaşamış bu sıradan çift rolünde seyirciye sarsıcı bir öykü aktaracak.  

Kaldırım Serçesi
23 Kasım Cumartesi 20.30 ve 24 Kasım Pazar 18.00 – Caddebostan Kültür Merkezi
Sadece sesiyle değil; hayata, sokağa, müziğe ve aşka olan tutkusuyla da ölümsüzleşmiş ikonik müzik kadını Edith Piaf’ın yaşam öyküsünü Altıdan Sonra Tiyatro yapımında, başarılı oyuncu Tülay Günal’ın yorumuyla izleyeceğiz. Kaldırımda doğmuş, yoksulluk ve hastalıklarla boğuşmuş küçük bir kızın dünyayı sarsan bir efsaneye dönüşmesinin, hayatı müthiş bir tutku ve cesaretle kucaklamasının hikâyesi Yiğit Sertdemir’in yetkin rejisi ve Yiğit Özatalay’ın müzikal düzenlemeleriyle sahnede olacak. Kaldırım Serçesi, eseri kaleme alan Başar Sabuncu’ya ve ismi, 1982’deki yorumuyla Edith Piaf ile özdeşleşen Gülriz Sururi’ye bir saygı duruşu niteliğinde.

Bak Sen!
23 Kasım Cumartesi 20.30 ve 24 Kasım Pazar 15.00 – Arter
Sanatçılar Talin Büyükkürkciyan, Tolga Tüzün ve Hazal Döleneken kendi yarattıkları masallardan yola çıkarak, önceden kurguladıkları gerçek dışı bir evrende buluşuyor. Performans, Büyükkürkciyan ve Tüzün’ün “bu dünyada bugün yaşamanın ne demek olduğu” fikri üzerine yazdığı yedi soyut masalı içeriyor. Bak Sen!; dans, ses ve görsel sanatların birbiriyle etkileştiği, koreografik temelli bir doğaçlama.

Sahibinden Kiralık
26 Kasım Salı 20.30 ve 29 Kasım Cuma 15.00, 20.30 – Toy İstanbul
Özen Yula’nın kaleme aldığı geçtiğimiz yıl festivalde okuma tiyatrosu olarak seyirciyle buluşan Sahibinden Kiralık, biriken’in yorumuyla sahneleniyor. Parkın sert ikliminde yaşanan, başına buyruk Simay ile parkın yenilerinden Adnan’ın hikâyesinin merkezde olduğu bir oyunda seyirci, büyük bir kentin ortasındaki sıradan bir parkta geceleri yaşanan olaylara tanık oluyor.  Zamansal sıçramalar içeren bir anlatıya performanslarıyla Meral Çetinkaya, Yusuf Sefaoğlu, Ozan Güçlü, Semi Sırtıkkızıl, Zeynep Su ve Ertuğrul Aytaç Uşun eşlik ediyor.

Yangınlar
27 Kasım Çarşamba ve 28 Kasım Perşembe 20.30 – Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi
Festival seyircisinin Yalnız oyunuyla tanıdığı günümüz Fransızca oyun yazımının en parlak isimlerinden, yazar, yönetmen ve oyuncu Wajdi Mouawad’ın Yangınlar’ı yönetmen Murat Daltaban’ın yorumuyla festivalde. Mouwad sinemaya da uyarlanmış bu en tanınmış eserinde, savaşın insan hayatını hiçleştiren yıkıcılığını bir aile üzerinden anlatıyor. 1975-1990 arasında yaşanan Lübnan İç Savaşı’nda geçen ana hikâye; tragedya, mitoloji ve 20’inci yüzyılın ikinci yarısında yaşanan, en önemli politik ve sıcak mücadelelerin coğrafyası Ortadoğu’nun yakın tarihini iç içe geçirmeyi başarıyor. Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu yapımı olan oyun Kanada’dan Lübnan’a, 70’lerden bugüne, bir anneden çocuklarına uzanan etkileyici bir kurguya sahip. Oyuncu kadrosu Adem Mülazim, Ayşe Gülerman, Barış Ayas, Batuhan Pamukçu, Gökhan Kum, Melisa İclâl Yamanarda, Mesut Özsoy, Oğulcan Arman Uslu, Oğuzhan Ayaz, Pınar Hande Kaplan ve Zeynep Çelik Küreş’ten oluşuyor.

Tahran Rüyası
29 Kasım Cuma 18.30 – Sahne Beşiktaş

Uyudukları derin uykudan ayılmaya çalışan Türkiyeli bir çift, kendilerini Tahran’da bir evde bulur. Evden çıkmaya çalışan çift, kapılarında ‘İran Zombileri’ imzalı bir tehdit notuyla karşılaşır; dışarı çıkabilmeleri, nottaki bitcoin hesabına transfer yapmalarına bağlıdır. Çifte, ev sahipleri İranlı genç bir kadın rehberlik eder. Çiftin kendilerini içinde bulduğu yanılsama oyunu üzerine kurulu olan Tahran Rüyası, ‘şimdi ve burada’ geçen çarpıcı metinler kaleme alan Ceren Ercan’ın imzasını taşıyor. Ercan’ın yazdığı Türkiye Üçlemesi’nin üçüncü oyunu olan, rejisi Mark Levitas’a teslim Platform Tiyatro yapımı Tahran Rüyası, sahneleme sürecinin ilk adımda festivalde okuma tiyatrosu olarak seyirciyle buluşacak.

‘bir şey’
kedi kedi
1 Aralık Pazar 13.00-14.45 – MSGSÜ Çağdaş Dans ASD.
Genç dans sanatçısı Ekin Tunçeli, konsept ve koreografisi de kendisine ait olan performansı bir şey’de kendi kişisel yolculuğundan hareketle, ait olduğu jenerasyona ve büyük insanlık ailesine ait ‘bir şey’i, bir derdi; sahneye bedeniyle taşıyor. Sahnede, cinsiyetsiz bir bedene eşlik eden yok olmaya mahkûm objeler var; yok olmayan tek gerçek ise karşımızda duran beden. Yapılması gerekenlerle yapılmak istenenler, belirsizlik, buhran, kararsızlık gibi duygular arasında dolaşan bir beden.

kedi kedi
, dans sanatçıları Su Güzey ve Evrim Akyay’ın performanslarıyla;bir hikâye anlatma derdinden çok, kendine özgü hareketsel ve performatif bir anlatma biçimi öneren, iki kişilik deneysel bir dans (performans) parçası. Performans seyirciyi, günlük dinamiklerden uzaklaşıp dansçıların yarattığı samimi ve eğlenceli atmosfere dahil olmaya davet ediyor.