2021: En iyi 10 dram dizisi
Dram kategorisinde, özellikle mini diziler açısından oldukça iddialı bir seneyi geride bıraktık; seyir zevki yüksek, sarsıcı, içerik ve biçimiyle çıtayı yükseğe çıkaran işleri bir bir hüplettik. Dikkat! En iyi 10 dram dizisi seçkimiz, sadece 2021’de başlamış yapımları bir araya getiriyor. Succession neden yok demeyin sonra!

10. D.P. (Netflix)
Askerliğin zorunlu olduğu ve iki yıl gibi uzun bir zaman aralığında yapıldığı, ordunun kutsal addedildiği Güney Kore için yeni ve cesur bir adım D.P. Genç bir er olan baş karakter Ahn Jun-Ho, zorbalığın, istismarın, suistimalin hüküm sürdüğü bir hiyerarşide, dikkati sayesinde Kaçak Takibi birliğine katılıyor; asker kaçaklarını yakalama görevi ona veriliyor. Firar edenlerin zorunlu hizmet sırasında dayanmaya çalıştığı acı gerçekler bölüm bölüm ortaya çıkarken, militarizm eleştirisine, ilgi çekici karakterler ve dinmeyen gerilim duygusu eşlik ediyor. Merdan Çaba Geçer

9. Squid Game (Netflix)
Güney Kore’nin farklı noktalarında yaşayan ve tonlarca borcu olan insanlar… Kendi rızaları doğrultusunda bir koğuşa kapatılıyor, çocukluktan aşina olunan oyunlarda kaybedenler “eleniyor” ve kazananlar hayatta kalarak yüklü para ödülüne doğru ilerliyor. Platforma eklendiği ilk günden beri en çok izlenenler arasında yerini koruyan, okyanusun öteki tarafında birçok ödüle layık görülen dizinin (tüm tartışmalara rağmen) neden bir kültürel fenomene dönüştüğünü keşfetmek bile 2021 dizi gündeminin tartışmasız en sıcak başlıklarındandı. Elif Çelik

8. Scenes From a Marriage (HBO / beIN CONNECT)
Bir çiftin evlilikleri sürecinde yaşadıkları olumsuzluklar ve bunlarla nasıl baş ettiklerini anlatan dizinin, Bergman’ın oldukça beğenilen orijinal yapımından uyarlama olmasıyla yarattığı büyük beklentiyi karşıladığını söylemek mümkün. Diyaloglar üzerine inşa edilen anlatı ve daha ilk sekanslardaki diğer tiyatro atıfları, seyirciye bir kurgu izlediğini en baştan hissettirse de bu durumu unutmak, başrol oyuncularının başarılı performansları ve kuvvetli metin sayesinde çok uzun sürmüyor. Esra Hiçyılmaz

7. Calls (Apple TV+)
Calls, televizyon öncesi medya dünyasının alamet-i farikası radyo tiyatrosu janrının ses odaklı ortamını Twilight Zone, X-Files ve benzeri ürkütücü dizilerin ruh hâliyle birleştiren bir yapım. Tanıdık oyuncuların sesleriyle farklı telefon görüşmelerini konu alıyor. Apple TV+’ın 2021 sürprizlerinden, hareketli grafik tasarımıyla Emmy ödüllü, her bölümü kendi başına bir macera. Mehmet Ekinci

6. Dopesick (Hulu)
Dopesick, kamuoyuna mucize bir ağrı kesici olarak tanıtılan OxyContin isimli ilacın ABD toplumunda yol açtığı korkunç opioid bağımlılığı sürecini ve Purdue Pharma ilaç firmasının toplumu manipüle eden pazarlama stratejilerini konu ediyor. Ekonomik şartlar ve otorite bağlamında sınırlara tabi olmayan insanların, hem bireysel hem de kurumsal yaşamlarında ne kadar ileri gidebileceklerini gördüğümüz kapsamlı bir dava sürecine tanık oluyoruz. Zeynep Kıymacı

5. Yellowjackets (Showtime / beIN CONNECT)
90’lı yıllarda, şampiyonluk maçı için Seattle’a giden uçağın düşmesiyle Kanada’nın Ontario eyaletindeki bir ormanda 19 ay yaşam mücadelesi veren bir kız futbol takımı… Takımın üyeleri mahsur kaldıkları acımasız doğada, yetenekli bir grup lise öğrencisinden bir kabileye dönüşüyor; bu süreç günümüze yaşanan zaman atlamalarıyla açık ediliyor. Öykü bağlamında Lord of the Flies ve Lost’u andıran bir konseptin sinyallerini verse de dizinin takipçileri özgün bir iş ortaya konduğu konusunda hemfikir. Zeynep Kıymacı

4. Maid (Netflix)
Şiddet gördüğümüzü yalnızca vücudumuzdaki morluklarla mı kanıtlayabiliriz? Aile içi şiddetin sınırları nerelere uzanıyor? Genç bir anne olan Alex’in hikâyesi; şiddetin korkunç kökleri ve nelerden beslendiği üzerinden, ABD’deki yoksul ve “öteki” yaşamlara değiniyor. Meselesini ajite etmeden, yepyeni anlatı fikirleriyle ele alışı ve Margaret Qualley’nin tesiri yüksek performansıyla çıtayı yükseğe çıkarıyor. Asena Büyük

3. It’s a Sin (Channel 4 / HBO Max)
İngiltere’de AIDS krizinin etkisini göstermeye başladığı 80’lerde, epidemiden en çok etkilenen topluluklardan olan sanat çevrelerine ait bir grup arkadaşı konu alan It’s a Sin, Olly Alexander suretinde bir aktivist yerine epidemiyi inkar eden bir protagonist sunuyor bize. Canlı renk paleti ve müzikal esintileriyle gerçeklikliğin nispeten hafif bir versiyonuymuş intibası yaratıyor ama oldukça keskin ve çıplak bir biçimde dönemin yaşanmışlıklarını yüzümüze çarpmaktan çekinmiyor. Esra Hiçyılmaz

2. The Underground Railroad (Amazon Prime)
Barry Jenkins’in ilk dizi projesi, Colson Whitehead’in aynı adlı romanına dayanan The Underground Railroad; Cora adlı karakterin özgürlük mücadelesi üzerinden sistematik ırkçılık ve kölelik düzenine mercek tutuyor. Şiddetin gerçekçi portresini çizmekten kaçınmayan anlatısıyla yer yer sindirmesi zor olsa da hikâyenin içinde her daim yer edinen umut ışığı ve James Laxton’ın eşsiz görsel diliyle sürükleyici bir seyir tecrübesine dönüşüyor. Ezgi Oğraş

1. The White Lotus (HBO / beIN CONNECT)
Hawaii’nin cennet addedilen, güzide bir oteline doğru yola çıkan zenginleri ile The White Lotus; sosyoekonomik açıdan ayrıcalıklı sınıfın portresini incelikle çizerken insan doğasının zaaflarını ve aptallıklarını layıkıyla aktaran, çılgınca bir sunum. Besteci Cristobal Tapia de Veer’in vurmalı çalgıları insan sesleriyle harmanladığı tema müziği eşliğinde, egzotik hülyaların savruluşunu yüzümüzde, sinir bozucu kara mizahını iliklerimizde hissettirmeye yeminli bir seyirlik. Esin Çalışkan