Bir adım daha yakından: Arooj Aftab

Geleneksel Güney Asya müziğinden aldığı kökleri sayesinde bugün çiçek açan bir müzisyen Arooj Aftab. Çocukluk evinde dinleyerek büyüdüğü asırlık gazellerden ilhamla yeni bir müzik yaratma derdinde. Aftab, geçtiğimiz yıl yayımlanan Vulture Prince albümü ve dahasıyla 26 Kasım’a Babylon’a da uğruyor; geceyi DJ setiyle Iardayüzen başlatıyor. Biletler tam burada. Konser öncesinde, Arooj Aftab’a dair kimi bilinmesi gerekenleri derledik.

*Suudi Arabistan’da doğan Arooj Aftab, ailesiyle birlikte memleketi olan Pakistan’ın Lahore kentine döndüklerinde henüz 11 yaşındaydı. Yakın akrabaları ve aile dostlarını, 700 yıllık sufi kültürüne dayanan kavvali müziğinin efsaneleşmiş şarkıcısı Nusret Fatih Ali Han‘ın nadir bulunan kayıtlarını dinleyen ve duydukları hakkında derin sohbetlere dalan “şeytani müzikseverler” olarak tanımlıyor. Yarı klasik Pakistan müziği ile birlikte, Jeff Buckley başta olmak üzere Billie Holiday ve Mariah Carey gibi modern müzisyenlerin işleri de kendi kendine keşfettiği ve üzerinde etkiler bırakan başkaca tınılar.

*Müzisyen olmak istediğine erken yaşlarda karar veren Aftab’ın, 2000’lerin başında, henüz YouTube ve sosyal medya yokken “Hallelujah” parçasını caz-vari bir üslupla yeniden yorumladığı kayıt, Lahor’da çevrimiçi ortamda viral olarak yayılan ilk şarkı oldu. Müzisyen bu durumun, bölgede yaşayan kadınlar ve bağımsız müzisyenler için bir yolu aydınlatırken kendi yeteneğine duyduğu güveni de artırdığına inanıyor. Nitekim bir sonraki adımı Boston’daki Berklee College of Music’e başvurmak ve kabul almak olmuş. 

*Aftab, okula girişinin ardındaki motivasyonu şu sözlerle anlatıyor: “Lahor’da kendime bir yol açmak mümkün değildi ve o zamanlar bir kadın müzisyen olarak mücadeleye gerçekten hazır hissetmiyordum. Grubum yok, hiçbir şeyim yok ve bu insanlar ataerkil yani bu iş burada yürümeyecek. Gitmeli ve kimsenin kafamda, ‘Sen aptalsın, matematik bilmiyorsun’ demeyeceği başka bir yerde öğrenmeliydim.”

*Berklee’de prodüksiyon ve ses mühendisliği okuduktan sonra, uzun yıllardır yaşadığı ve sahne aldığı New York’a taşındı. 2015’te, caz ve kavvalinin karanlık bir birleşimi olan Bird Under Water’ı yayımladı. Bunu 2018 tarihli Siren Islands ve bu sene geniş kitlelerce tanınmaya başlamasını sağlayan nefis albümü Vulture Prince izledi. 

*Mistik olarak anılmaktan hoşlanmıyordu ve dans edilebilir bir koleksiyon sunmayı planlıyordu ancak hem erkek kardeşini hem de yakın bir arkadaşını kaybettiği 2018 yılının etkisiyle, müziğinin tonunu değiştirdi. Ortaya, bir zamanlar hayal ettiği yüksek enerjili dans müziğinden oldukça farklı bir şeyler çıksa da müzisyen Vulture Prince’i kederle değil, kayıpların hayatın bir parçası olarak kabul edildiği anlarla tanımlıyor.

*Aftab, kaydın kompozisyon süreciyle ilgili ise şunları söylemiş: “Armonik yapıyı belirleyen melodi ile başlar ve sonra her zaman baş enstrümanların ne olacağını düşünürüm. Pek çok müzikte davul, gitar ve bas var, ancak Vulture Prince‘in çoğu arp. Arp çok meleksi ve parlaktır. Onu seviyorum ama o kadar güzel ki sevimsiz ve sinir bozucu da olabiliyor. Enstrümanı konfor alanından çıkarmak, daha koyu bir sese ulaşmak, gerçekten garip akorlar çalmak ve bir miktar uyumsuzluk katmak gibi bir fikre tutundum.”

*Fikri dinleyenler üzerinde karşılık bulmuş olacak ki 2022 Grammy Ödülleri’nde “Mohabbat” parçası ile En İyi Küresel Müzik Performansı dalında ödüle uzandı. Üstelik bu, Aftab’ın ilk Grammy’si de değil. Residente‘nin “Antes Que El Mundo Se Acabe”sine geri vokal olarak katkıda bulunan müzisyen, 2020’de kariyerinin ilk Latin Grammy’sine uzanmıştı.

*İkonik caz etiketi Verve Records ile anlaşan Arooj Aftab, 5 Şubat’ta düzenlenecek 65. Grammy Ödül Töreni’nde de Anoushka Shankar ortaklığı “Udhero Na” ile yine En İyi Küresel Müzik Performansı dalında aday.