boygenius, Paptircem ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler, Zeynep Naz Günsal

boygenius, yeni kısaçalarıyla daha fazlasına aç bırakıyor. Paptircem, savunmasız anların kapısını tıklatıyor. Lenny Kravitz’in gövde gösterisi sizin için ne ifade ediyor?

EP: boygenius – the rest
(Interscope)

Indie pop sahnesinde son yılların en büyük hadisesi olan; Lucy Dacus, Phoebe Bridgers ve Julien Baker’ın bir araya geldiği süpergrup boygenius, geçtiğimiz mart ayında yeni bir albüm yayımlamıştı. Şimdiyse dört şarkılık bir kısaçalarla bu senenin ikinci sürprizini yaptı. Üçlü, kusursuz armonileri ve özellikle şarkıların sonlarına doğru büyüyen aranjmanlarla en derinlerdeki, belki de adını koymaya korktuğumuz hisleri su yüzüne çıkarmaya devam ediyor. Baker’ın vokalleri eşliğinde koleksiyonun kapanışını yapan “Powers”ın sonundaki üflemelilerle daha fazlasına aç bırakan bir yerde veda ediyor the rest.

ALBÜM: The Drums – Jonny
(Anti-)

New York’lu Jonathan Pierce’ın kurucu ve bir süredir tek üyesi olduğu indie pop projesinden gelen altıncı stüdyo albümüne, The Drums isminden aşina olduğumuz tıngır mıngır gitarlar ve kısa sürede eşliğinde salınarak dans etme isteği uyandıran basit ve stabil beat’lerin yanında naif hisler uyandıran ksilofon ya da harp gibi enstrümanlardan da eklemeler olmuş. Çocuksu ve ulvi hissi çok baskın olan, işin yazım kısmında en az kapaktaki kadar çıplak olduğunu gördüğümüz Pierce, “tarikatımsı” yetiştirilme biçiminin şimdi olduğu insana olan etkilerini yatırdığını söylüyor masaya. Kendi çocukluğuna bir aşk mektubu işlevinde olduğu her hâlinden anlaşılan kaydın görsel eşlikçisi için ailesi yokken çocukluk evine gidip, kimi odalarında kendini fotoğraflamış ve kapağa dair konsepti bu resimler üstünden yaratmış Jonathan. Tanıdık sesini ve stilini koruyan fakat farklı tını ve türlere de kaymış gibi görünen koleksiyonun sıyrılan birkaç parçası “Better”, “I’m Still Scared”, Rico Nasty’li -vay anasını- “Dying”, “Green Grass”, “Teach My Body” ve “Pool God”.

TEKLİ: glass beach – the CIA
(Run For Cover Records)

Beş sene önceye rastlayan ilk glass beach albümünün araştırmacı tavrından vazgeçmeden, saniyeler ilerledikçe biçimi dönüşen bir art pop patikasında yürüyoruz “the CIA”de. Aksak ritimler eşliğinde farklı vokal frekanslarında süzülüyor; sonunda, “Her yanlış alarmda senin kollarına düşmekten kendimi alamıyorum.” diyen birinin içsel mücadelesini temsil eden sonik bir fırtınanın ortasında buluyoruz kendimizi. Şarkının davulcu William White imzalı klibi ise iki uzaylının kaçış hikâyesini tanık ediyor.

EP: GodBud – Sermons of Sand
(Hexe Music)

İstanbullu doom metal üçlüsü GodBud’ın iki uzun parçadan oluşan son numarası, fantastik edebiyattan ilham alan tematik bir iş. Frank Herbert’in Dune evreninde Bene Gesseritlere ait Missionaria Protectiva geleneğinden yola çıkan Sermons of Sand ile Arrakis’te başlayan bir maceraya atılıyoruz. Gerçek anlamıyla bir çöl müziği! Favorimiz, kışkırtıcı solosunun ardından yavaş yavaş parçalara ayrılan “Black Arm of Superstition”.

TEKLİ: The Libertines – Run Run Run 
(Universal Music)

İngiltere’nin klasikleşmiş, kendilerinden sonraki birçok müzisyene ilham olmuş grubu The Libertines, 2015’ten sonra yeni bir albüm duyurusu ve bir de tekliyle sahalara geri döndü. “Run, Run, Run” enerjisiyle kocaman odaları doldurabilecek, eğlenceli bir parça. Grubun vokalist / gitaristlerinden Carl Barat’a bırakıyoruz sözü: “Tuzağa düşmek ve kasvetli hayatınızdan kaçmaya çalışmakla ilgili, tıpkı Bukowski’nin Postane’sindeki adam gibi. The Libertines için en kötü şey ‘Run-run-run‘ rutinine takılıp kalmak ve sürekli geçmişimizi yeniden yaşamaya çalışmak olacaktır.”

TEKLİ: Eyedress feat. Mac DeMarco – My Simple Jeep
(RCA Records / Sony Music Entertainment)

Los Angeles’ta yerleşik, aslen Manilalı şarkıcı, söz yazarı Eyedress ile iyi enerji ve üretkenlik topu, biriciğimiz Mac DeMarco, bir ay önce fırlattıkları chill, groove ve pozitiflik dolu “The Dark Prince” ile kertenkeleler ve “garip ama retro olan diğer bütün şeyler” temasından gururla şaşılmamış klibinin ardından bir parçayla daha çıkageldi. Bu sefer görselliği bulutlarla ve karton(!) fütüristik bina modelleriyle coşan indie bir ninniye davet edilmiş olmakla birlikte, renkli ve uyumlu bir yaratıcı partnerlik yarattıkları kesinleşen ikiliden devamını da bekler hâldeyiz. 

ALBÜM: ††† (Crosses) – Goodnight, God Bless, I Love U, Delete.
(Warner)

Deftones vokalisti Chino Moreno ve Far gitaristi Shaun Lopez ikilisi, dokuz yılın ardından yeni bir uzunçalar yayımladı. Dark wave etkileriyle biçimlenmiş olsa da pek çok başka türe çengel atan, akılda kalıcı melodilerle örülmüş, yarattığı parlak atmosferle baştan çıkaran, kalp atışlarını hızlandıran, canlandıran albüm; Run The Jewels’tan El-P ve The Cure’dan Robert Smith’in katkılarıyla genişliyor. Açılış parçası “Pleasure”dan çıkabilirseniz devamına da kulak verin deriz biz.

TEKLİ: vicotüco – Pijama
(Bağımsız)

Dört parçalık vicotüco EP’sinin ikinci durağında sırtımızı jungle ve DnB ritimlerine yaslıyoruz. Sinanılmaz ve Mert Avcı’nın paslaştığı vokal partisyonları da çok fazla çeşitlilik barındırmakta; yeri gelince ciğer söken çığlıklar, yeri gelince tekerleme gibi dile dolanan cümleler savruluyor kulaklara. “Sen-ben ikimiz, eriyoruz hepimiz!” diye bağırma isteği uyandırıyor.

TEKLİ: Jornada del Muerto – Sabbath
(Mevzu Records)

Gürültü sağanağına hoş geldiniz! İstanbullu screamo projesi Jornada Del Muerto, ressam Goya’nın Black Paintings serisini müziğe tercüme eden ikinci albümü Pinturas Negras’tan ilk tadımlığı serbest bıraktı. Parçanın Doğuş Asan imzalı animasyon videosu, Goya’nın Witches’ Sabbath tablosunun bir yorumu. 

TEKLİ: Paptircem – Beni Yanlış Bırak
(Paptir Records)

Mendilleri hazırlayabilirsiniz zira Paptircem kalbin en içini, en saklı duyguların mabedini hedef alıyor bu kez. Sakin piyano eşliğini takip ettiğiniz ilk saniyelerden itibaren şarkının hangi dizesine daha çok mahvolduğunuzu bilemeyecek; derken belleğinizin cızırtısı gibi tınlayan türlü elektronik sesler tarafından ele geçirilerek yalnız, cevapsız, sevgisiz bırakıldığınız anları hatırlayacak; savunmasızlığınıza, kırılganlığınıza teslim olacaksınız. Tüm bunlar yaklaşık beş dakika içinde gerçekleşecek. Aniden vuran bu büyüme sancısını Paptircem’in hisli, zarif yorumuyla deneyimlemek ise bir nebze rahatlatacak, yani umarız. Bu vesileyle, eğer hâlâ mümkünse, bir zamanlar yanlış hissettirdiklerinize sarılmaya ne dersiniz? 

ALBÜM: Jamila Woods – Water Made Us 
(Jagjaguwar)

Chicago’lu şair ve müzisyen, birçok anlamda kapsamı geniş albümünde yeni türlere kucak açarken aşka teslim olmanın tam olarak ne demek olduğunu araştırıp, akışı bir ilişkinin aşamalarıyla paralel hâlde kurgulamış. Ilık, minimal R&B koleksiyonu adını ve tüm konseptini Nobel ödüllü yazar Toni Morrison’ın bir sözüne dayandırıyor: “Tüm suların mükemmel bir hafızası vardır ve daima önceden olduğu yere geri dönmeye çabalarlar.” Bir birlikteliğin en mutlu ve buna en zıt dönemlerinde suyun belirli hâllerine benzetildiği, sakin piyano ve org akorlarının, akustik gitarın da hafif perküsif düzenlemelerle boğukça iç içe geçtiği dingin mi dingin albümün konukları arasında Duendita, Saba, Peter Cottontale ve Gia Margaret gibi isimler bulunuyor. HEAVN (2017) ve LEGACY!LEGACY!’nin (2019) ardından epey düşünceli bir yerde bulduğumuz Woods, içgörülü ve olgun bir iş çıkarmış bu kez.

TEKLİ: Black Pumas – Angel
(ATO Records / [PIAS] / GRGDN Müzik)

Grammy’li gitarist, prodüktör Adrian Quesada ile gerek koro, gerek müzikal tiyatro geçmişini performansında daima rahatlıkla aktaran vokalist Eric Burton’ın yürüttüğü ekipten tarafımızla paylaşılmış bol hissiyatlı, bol tüylü dikenli bir parça daha. Burton’ın vibratolarına eşlik eden basit bir gitar eşliğinde dinleyeni sessizleştirir, ardından parmak şıklatmalarla kilise organ’larının sesi gittikçe uzaklaşıp yankılanarak kaybolur, orkestranın aşamalı büyüyüşüne rağmen parça kendi süresince mütevazı kalır, uzaklara daldırır. Tanıdık ve eski atmosferli pop düzenlemelerinin aktarımla desteklenebildiği hoş örneklerden. 

TEKLİ: Erick the Architect & Channel Tres – Ambrosia
(Architect Recording Company)

Her yaptıklarıyla “Get lit!” diye âdeta haykıran Flatbush Zombie’ci Erick The Architect ve Compton’lu techno / house-rap kombin paketi Channel Tres’ten gelen, ilk saniyelerinden itibaren bir “Oh!” çekip arkanıza yaslanabileceğiniz pürüzsüz, sakince tempolu, her anlamda iç ısıtan bir tekli.

ALBÜM: Islandman – Popsicle Obstacle
(Music for Dreams)

Tolga Böyük, Eralp Güven, Erdem Başer üçlüsünün, Kopenhag’da geçtiğimiz bahar aylarında kaydedilen yeni koleksiyonu. Önden dinlemeye açılan parçalarla “kendi pop çağına start verdiğini” cümle âleme duyurmuştu Islandman. Karışımda yine hem Anadolu tınıları hem galaksiler ötesi ses blokları hem de kıvrak ritimler var. Dramatik atmosferinin içinde keyifle kaybolduğumuz “Kalpler” de ayrı bir paranteze alınması gereken bir kayıt. Finale yaklaşırken işittiğimiz flüt solosuna da bizden kalpler geliyor…

TEKLİ: Padme – Hâlâ?
(Tamar Records)

“Bir şeyler hissetmek çok zorlaştı” diye haykıran yeni Padme numarasıyla grubun dördüncü stüdyo albümüne git gide yaklaşıyoruz. Ayak İşleri dizinden alınmış bir diyalogdan sonra hiiiç hız kesmeden bodoslama bir giriş yapıyor grup şarkıya; davullar eşliğinde neredeyse uçuşa geçiyoruz. Şarkının tam ortasında beklenmedik bir ritim ve gitarların atışmasından devam ederken kaosun arasında gelen taze bir gitar solosunu takiben rüzgâr gibi esip kapanıyor “Hâlâ?”. 

TEKLİ: bar italia – Jelsy
(Matador Records / GRGDN Müzik)

bar italia’nınsene bitmeden yayımlanacak ikinci albümden ikinci tekli, alıştığımız ses evrenlerinin daha sakin ve dingin bir köşesine konumlanıyor. Önceki tekli “my little tony”deki ateşi ve distortion’ı bir kenara bırakmışlar; akustik gitarın rehberliğe soyunduğu, yalnızlıkla ilkili keskin sözlerle dolu, kalp kıran bir parça “Jelsy.” 

TEKLİ: PNAU & Empire of the Sun – AEIOU
(TMRW Music Pty Ltd / Columbia / Sony Music Germany)

İkisi de Sydneyli elektronik hemşehriler Empire of The Sun ve  PNAU’dan gelen çarpıcı ve ultra danslık tekli. Nakaratta rastgele bir tavırla sesli harf sayıp sonra dinleyeni kendi içine bakmaya davet edişiyle sağ gösterip sol vuruyor; içsel ritmi ve hipnotik akışıyla ele geçiriyor.

TEKLİ: Bombay Bicycle Club & Chaka Khan – Tekken 2
(Mmm… Records Ltd)

Yükseltici bir enerjiye ve cilalı bir prodüksiyona sahip “Tekken 2” adlı parçayı bestelerken Chaka Khan’ın vokalleriyle parçanın olabilecek en iyi hâle ulaşmasının mümkün olacağını hayal etmiş Bombay Bicycle Club lideri Jack Steadman. Şarkıyı ilk dinlediğinde özellikle ruhsal taraflarından etkilendiğini ve hemen havasına kapıldığını söyleyen Chaka Khan da parçanın keyfini yükselten bir performans sergilemiş.

TEKLİ: Lenny Kravitz – TK421
(Roxie Records)

Lenny Kravitz’in üst üste dört yıl Grammy ödüllerine ambargo koyduğu, her parçasının birer hit, dokunduğunun altın olduğu zamanlar çoook geride kalmış olabilir. Belli ki kendisi buna inanmıyor, hatta umursamıyor. Diskografisinin 12. uzunçaları olacak Blue Electric Light’tan serbest bıraktığı ilk tadımlık “TK421” funky gitar cümleleri ve dile dolansın diye yazıldığını hissettiren nakaratıyla niyeti keyif vermek olan fiyakalı bir parça. “Kravitz’in gövde gösterisi” şeklinde tanımlayabileceğimiz klibi de burada.

ALBÜM: Helena Deland – Goodnight Summerland
(Chivi Chivi)

Kanadalı müzisyenin ikinci stüdyo albümü Goodnight Summerland’de gittikçe sadeleşen stilinin güzelliğini tüm açıklığıyla duymak mümkün. Albümün tamamı müzisyenin doğduğu yer olan Summerland’e ve hastalığa yenik düşen annesine veda eden; her sözcüğü özenle seçilmiş upuzun bir şiir gibi âdeta. Albüme hâkim olan yas temasını bestelere de taşıyan Deland, yas duygusunun tamamen kendine has bir akışı olduğunu ve elbet bazı duygulara geri dönüldüğünü yansıtmak için albümün açılış ve kapanış şarkılarını aynı melodinin başka versiyonlarını saklamış. 

ALBÜM: The Feelies – Some Kinda Love: Performing The Music Of The Velvet Underground
(Bar None Records)

Açtığı kapılarla sadece parçası oldukları zaman dilimini değil; müziğin geleceğini de biçimlendiren The Velvet Underground külliyatından geniş bir havuzu yorumladığı seti, Ekim 2018’de Jersey City’deki White Eagle Hall’da sahnelemişti The Feelies. Bu özel performansın kayıtları artık bir albüm oldu. Alkışlarla “Sunday Morning”e giriyor, “White Light / White Heat” ve “I Heard Her Call My Name” gibileriyle sallanıp savruluyor, uzayıp giden “Oh! Sweet Nuthin’” ile zirvede bir kapanışla salondan ayrılıyoruz.