Gerçek huzur gürültüde: Deniz Aksakal
Röportaj: İklim Özergün
Müziğini “alternatif evrenlerden kozmik patlamalar” sözleriyle tanımlayan Deniz Aksakal, geçtiğimiz yıldan bu yana iki albüm, üç de EP yayımlamış, oldukça üretken biri. Gürültü gitarlar, cayır cayır ritimler ve boğuk, uzak vokallerle inşa ettiği şarkılarını bizzat kendi ürettiği animasyonlarla sunan Aksakal; duyguların yoğunlaştığı arazileri keşfedip görsel ve işitsel sanatları kesiştirdiği anlatılar yaratıyor.
Deniz Aksakal ile geride bırakmak üzere olduğumuz seneyi kurcaladık. Yayımladığı son kayıtların ardındakilerden engellerine, ideallerine, büyük hayallerine uzandık.
Müzikle ilişkin nasıl ve ne zaman başladı? Bu ilişkiyi nasıl tanımlarsın?
Müzikle tanışmamı sağlayan ilk kişi ablam oldu; küçükken aynı odada kaldığımızdan, o ne dinlerse ben de onu dinliyordum. Kullanmama izin verdiği, içine dört şarkı sığan MP3 çaların da yeri bende hâlâ ayrıdır. Hayatımda etkilendiğim ilk grup Cradle Of Filth’ti. 9-10 yaşlarındaki bana çok havalı, vahşi ve güçlü gelmişti. Sanırım gürültü açlığım ilk o zamanlar başladı. Kendi zevklerimi bulup, kendi araştırmalarımı yapmaya, ortaokulda eve bilgisayar gelince başladım. Boş zamanlarımda tek yaptığım, farklı gruplar ve türleri araştırmaktı ki bundan hâlâ çok zevk alıyorum.
Cradle of Filth’ten sonra Pantera, Type O Negative gibi metal gruplarını keşfettim ve gitar çalma isteğim o zamanlar doğdu diyebilirim ancak beklenmedik şekilde gitarımı aldıktan iki hafta sonra My Bloody Valentine, Thee Oh Sees ve Sonic Youth gibi grupları keşfettim ve benim için her şey değişti. Farklı bi’ evren keşfetmiş gibi hissettim. Gürültünün içinde gerçek huzuru bulduğumu söyleyebilirim. Ama tabii bunlarla sınırlı kalmadım, kendimi rock müziğin alt türlerine çok gömdüğümü fark edip farklı türde müziklere de şans verdim; çoğu türden zevk alarak dinleyebileceğim sanatçılar keşfettim, bir çoğundan farklı farklı ilhamlar aldım ama nedense hiçbir şey beni gitarlı, gürültülü, dışavurumcu müzik kadar etkileyemedi.
Önceki işlerinde de görülen yüksek, boğuk vokaller, distortionu bol gitar soloları Cinli Köy EP’sinde tonunu iyice sertleştirmiş. Bu kaydın ilham kaynağı ne oldu?
Cinli Köy EP’si aslında “Düşlerimde Kurukafa” şarkısıyla ortaya çıktı. Bir gün gördüğüm bir rüyada, kafası ateşli bi’ iskelet çığlık atarak beni kovalayıp pataklıyordu ve bu bana hem komik hem de korkunç gelmişti. Benzer hislerde olan “Aptal Müren” (Zeki Müren’in paralel evrendeki gerçekten müren olan kötü ikizi) ve “Cinli Köy” de benzer zamanlarda ortaya çıkınca, korkunç ve şapşal bi’ üçlü olduğunu düşündüm ve insanlarla paylaşmak istedim. Diğer şarkılarıma göre daha güçlü ve hızlı olmasının sebebi de kendimi giderek daha özgür bırakmam ya da daha sinirli veya enerjik olmam; belki de hepsi birden, muhtemelen hepsi birden.
Görsel: ekipman
Bir şarkı yapma süreci senin için nasıl geçiyor ve tamamlandığına ne zaman ikna oluyorsun?
Genelde yalnız başıma gitar çalıp garip, hoşuma giden ya da bana bir şeyler hissettiren riffler ve melodiler arıyorum. Bunu yaparken farklı akord sistemleri ya da yapılmaması söylenen türlü şeyleri deneyip kendim karar veriyorum. Bulduktan sonra da emin olmak için saatlerce, bazen birkaç gün aynı riffi çalıp duruyorum. Bu süreçte minik değişimler geçiriyor ve şarkının diğer kısımları, konusu gibi şeyler yavaştan kafamda oluşmaya başlıyor. Ardından kayda geçiyorum; kayıtta farklı efektler, oktavlar, armoniler deneyip daha da değiştiriyorum. Deneysel olması ve yeni şeyler keşfetmek benim için çok önemli çünkü hayatta en zevk aldığım şeylerden biri keşif hissi. Genelde kafamda yoğunca çalkalanan bi’ fikir varsa albüm ya da EP olarak son buluyor. Bitip bitmediğini de şarkının çok kalabalık ya da yoğun olup olmadığından anlıyorum.
2022’de zihnini en çok kurcalayan tema neydi? “Bununla ilgili kesin bir şeyler üretmeliyim” dediğin bir karşılaşma yaşadın mı?
Her gün, her saniye kafamda başka şeyler var. Bazen neyi neden yaptığımı bile unutabiliyorum ve pandemi başladığından beri zaman algımı tamamen kaybetmiş bulunmaktayım ama uzun zamandır kafamda aynı temalar dönüyor; hâlâ da değişmiş değil. Bunlar da ölüm, yaşam, huzur ve her insanın hakkı olan ama bize çok görülen şeyler. En büyük hayalim, benliğimi duygularımla birlikte dijital ortama aktarıp sonsuza kadar yaşamak (vücuduma gerek yok).

Çizim ve animasyon da hayatının bir parçası. Görsel becerilerini müziğinle nasıl ilişkilendiriyorsun? Bu bütüncül yaklaşımı mümkünse örnekler üzerinden biraz açabilir misin?
Resim, illüstrasyon, animasyon ve müzik üretme yöntemlerim çok benzer; hepsi birbirine paralel. Bu sebeple de harmanlandığında etkisinin çok daha güçlü olduğunu fark ettim ve gelecek işlerimde daha sık kullanmak istiyorum. Saf bir dışavurumcuyum diyemem ama en çok o tarafa kayıyor gibiyim çünkü bu tekniklerle üretilen işlerin derin duygusallığına yaklaşan hiçbir şeyle karşılaşmadım. Ben de kendi işlerimde bunu uygulamaya çalışıyorum. Dışavurumculuk üzerindeki genel kanının aksine, gerçekten dışavurumcu bir iş üretebilmek için öncesinde hem bolca bilgi birikimi hem bolca duygu birikimi hem de bolca teknik bilgi gerektiğini düşünüyorum çünkü ancak bu şekilde bilinçaltımızdaki gerçek, derin hislerimizi yansıtabiliriz. Ben de bunun için çalışıp, uğraşıyorum. Tabii bu ömür boyunca sürecek bir serüven, bir nevi dünyanın en karmaşık ama akıcı dilini öğrenmek gibi.
En son Kutu Kola ile birlikte “Beni Düşün” parçasını yayımladınız. Sözler “Sadece beni düşün. Aklından tek bir düşünce bile geçmesin.” diyor. Bu hâli bilmek ve tam da bu yüzden karşıdakinden de beklemek üzerinden çıkmış bir parça mı bu? Sözlerin fitilini ateşleyen şey neydi?
Aslında “Beni Düşün”ün üretim süreci şu şekilde gelişti: İlk başta Kutu Kola (Ozan) bana akustik gitarıyla şarkının üç akorunu ve sözlerini ses kaydı olarak attı, ben de aldığım hislere göre müziğini kaydettim; üstüne kendisi vokalini yaptı ama sözler hakkında benim de pek bir bilgim yoktu. Kendisine sorduğumda şunu yazdı: “Bencil ve sevgiye muhtaç birinin aşkına karşı öfkeli ve çaresiz çırpınışı”.
Sana “Umarım bir gün beraber çalışırız.” diye düşündüren bir müzisyen ve / veya grup hangisi? Onu seçmenin nedenini de paylaşır mısın?
Gelecekte bir gün Ty Segall ile çalışmayı çok isterim. Hem bana birçok konuda ilham veren biri hem de zevklerimizin fazlasıyla benzer olduğunu düşünüyorum. Mükemmel eğlenceli ve sonsuz gürültülü olacağına da şüphem yok.
Bugüne dek seni müziğini yapmak veya yaymak konusunda en çok zorlayan şeyler nelerdi? Nasıl çözümler geliştirdin?
Müzik üretirken zorlandığım konular genelde maddi durumlar oluyor. Ne kadar tutumlu olup varımı yoğumu bu işlere harcasam da Türkiye şartlarında elimdekilerle yetinmek durumunda kalıyorum. Aynı zamanda vokal yapmak hiçbir zaman istemedim, hâlâ da istemiyorum aslında ama uygun birini henüz bulamadığım için kendim yapmak zorunda kalıyorum. Zamanla bir gruba evrilmek, sadece müzik besteleyen ve gitar / bas çalan biri olmak asıl isteğim. Müziğimi yaymak konusunda da pek becerikli olduğumu söyleyemem. Normalde insanlar gerçek hayatta utanıp sanal âlemde daha rahat olurlar. Ben açıkçası tam tersini yaşıyorum ama çözmeye de çalışıyorum çünkü utangaçlığım yüzünden kaybolup gitmek istemiyorum.
2022 geride kalırken hangi albümler, şarkılar ve müzisyenler bu sene kulaklarından hiç eksik olmadı?
2022’de keşfettiğim, beni en heyecanlandıran grup Otoboke Beaver oldu. Yeni çıkan en beğendiğim albüm de Osees – A Foul Form oldu. Genel olarak bu sene en çok dinlediğim grupları da saymam gerekirse: The Garden, Melt Banana, Power Plant, Prison Affair, Abstract Sense, 16 bit oyunların soundtrackleri ve daha yüzlercesi… Aslında hepsini sayıp tek tek şarkılarından bahsederek ayrı ayrı övmek isterdim ama o kadar da uzatmayayım.

2023 için aklındaki yeni fikirler, planlar neler?
Yaklaşık bir iki yıldır bitirmeye çalıştığım bir albümüm var; neredeyse bittiğini düşünüyorum. Bir şarkının klibinin animasyonunu kendim yapıyorum, biraz tembelim ondan da biraz uzuyor ama umuyorum ki 2023’ün ilk aylarında yayınlayabileceğim. Ardından aklımda bulunan birkaç tema ve onlar hakkında yazıp kaydettiğim bolca demo var. Hepsi birbirinden farklı şeyler ama günümüzde çeşitlilik ve farklılığa eskisinden daha açık insanlar. Kısaca değişik, farklı şeyler üretmeye çalışmaya devam edeceğim. Sevilse de sevilmese de kendi ideallerimi gerçekleştirip gerçek duygularımı yansıtmaktan başka çarem yok; öbür türlü yaptığım her şey anlamsız olur. Beceremem de zaten.