Michael Jordan, ihtişamlı basketbol kariyerine sürpriz bir ara vermiş; hayatını kaybeden babasının hayallerini gerçekleştirmek üzere şansını beyzbolda denemeye koyulmuş. Bir buçuk yıllık aranın ardından Chicago Bulls’la yazdığı efsaneye kaldığı yerden devam etmek üzere Air Jordanlarına ve 23 numaralı formasına geri dönüyor.
1995 yazı. Yarım sezon “pas attıktan” sonra takımla tüm sezon birlikte olacağı ilk sezon öncesi. Warner Bros. Studios’da Michael Jordan’ı Looney Tunes karakterleriyle galaksiler arası bir basketbol macerasına savuran Space Jam’in çekimleri yapılıyor. 1996’da ABD ve kimi ülkelerde vizyona giriyor ve MJ, dönemin çocuklarının gözünde bir basketbol yıldızından çok daha öte bir ikona evriliyor.
1997’nin ilk ayları. Film Türkiye’de nihayet vizyona giriyor. Ben 7 yaşındayım, bir kulübün altyapısında basketbol oynuyorum / öğreniyorum. Bugs Bunny ve MJ, tabii ki takım arkadaşlarım gibi benim de hayatımda büyük öneme sahip. Onları bu zorlu mücadelesinde yalnız bırakamayız! Capitol’ün sinemasına takım hâlinde gitmişiz… Tüyler diken diken.
“Ve şimdi… Tune Squad’ın oyuncu / koçu… North Carolina çıkışlı… 2 metre uzunluğunda… Majesteleri Michael Jordan!”
Sinema salonunda izleyici değil, The Tune Stadium’da taraftarız muhtemelen. Basketbola dair görsel hafızama kazınmış en erken hatıralardan biri. Yaklaşık 25 yıl önce izlerken hissettiklerimin, bugün Space Jam’in karşısına oturduğumda yeniden canlanmasının sebebi de bu tabii ki.
Yeni bir Space Jam filminin çekileceğinin açıklanması, bir kez daha ilk filmi “belki bir gün böyle bir smaç da ben basarım” hayalleriyle izleyen 7 yaşındaki Cem’le buluşmamıza vesile oldu. Evet, birimiz henüz LeBron James’in adını duymamış olsa da yeni Space Jam’i kol kola bekliyoruz.
Hollywood’u kasıp kavuran yeniden çekim furyasının büyük hayal kırıklıklarıyla sonuçlanan filmlerinden yola çıkarak beklentileri abartmamak lazım. Ama Space Jam, finalinde ne olacağı ilk sahnesinden belli olan filmlerden. Niyeti –zaten çocuklara hitap etmekle birlikte– eğlenceli zaman geçirtmek; dostluğa, takım olmaya ve çalışmaya ilişkin güzel mesajlar vermek. Ve tabii ki gişede yapımcıların yüzünü güldürmek.
Kariyeri boyunca her başarısının ve nadir de olsa yaşadığı her başarısızlığın ardından Michael Jordan’la kıyaslanan LeBron James’in başrolde olacağı, henüz bir devam filmi projesi gerçek olmadan da kaçınılmaz görünüyordu. Kariyerinin son yıllarını geçirmek üzere Los Angeles Lakers’ın yolunu tutan LeBron James, şehre adım attıktan kısa bir süre sonra, 2018 sonbaharında hem yapımcı hem başrol oyuncusu olarak yeni Space Jam macerasına atılacağını duyurdu. Uluslararası spor basınının ve basketbol forumlarının yıllardır tek bir yanıtta uzlaşamadığı ve hiçbir zaman da uzlaşamayacağı “NBA tarihinin en iyisi Michael Jordan mı yoksa LeBron James mi?” sorusuna üretilen argümanlara yarı animasyon filmler de dâhil oluyor anlayacağınız.
Sosyal medya çağında, haftanın hangi günü hangi yemekleri yemeyi tercih ettiğine kadar (TACO TUESDAAAY!) yaşantısını takip edebileceğiniz bir spor yıldızı LeBron James. Kurucusu olduğu yapım şirketi Spring Hill Entertainment’la sinema ve televizyon dünyasında da son yıllarda epey aktif. Bu görünürlüğünü sahanın dışında da adalet arayışında sesini yükselterek, ligdeki diğer oyunculara öncülük ederek lehine kullanmış, özel bir “ünlü”. Bu anlamda yeni Space Jam filminin vereceği mesajların çeşitliliğinin artacağına şüphe yok. Kimi cast seçimleri ve karakterlerde yapılan kritik değişiklikler de bunun sinyallerini vermekte.
Beklentiler, notlar, bilinmesi gerekenler
HBO’da yayımlanan Random Acts of Flyness dizisinin yaratıcısı Terence Nance’in yönetmen koltuğunda olacağı açıklanmış; son yılların en çok ses getiren süper kahraman filmlerinden olan Black Panther’la rüştünü ispatlayan Ryan Coogler da hem senarist ekibinde hem de LeBron’la birlikte yapımcı süitinde yerini almıştı. Duyurunun ardından 8 ay geçtikten sonra Nance’in, yaratıcı farklılıklar sebebiyle “dostane” bir şekilde projeden ayrıldığı açıklandı ve yönetmen koltuğuna ana akım komedi konusunda kabarık bir filmografiye sahip Malcolm D. Lee geçti.
Bir başka sürpriz değişiklik de seslendirme kadrosunda yaşandı. Orijinal filmde ve çeşitli Looney Tunes yapımlarında Lola Bunny karakterini seslendiren Kath Soucie, Space Jam: A New Legacy için de mikrofon başına geçmiş ve karakterin tüm diyaloglarını kaydetmişti. Prodüksiyonun son dönemlerine girilmişken, nedeni açıklanmayan bir kararla değişikliğe gidildi ve Lola Bunny’yi Euphoria yıldızı Zendaya seslendirdi. Söz konusu karakter, ilk kez 1996 yapımı Space Jam filminde görülmüştü. İlginç bir tesadüf: Zendaya ve Lola Bunny aynı yaştalar.
Yönetmen Malcolm D. Lee’nin orijinal Space Jam filmini ilk kez 2019’da izlediği ve Lola Bunny’nin hem görünüşünü hem de repliklerini kadın temsili açısından sorunlu bulduğu biliniyor. Entertainment Weekly’ye verdiği röportajda düşüncelerini paylaşıyor: “Lola fazlasıyla cinselleştirilmiş bir karakter. Sanki Betty Boop ve Jessica Rabbit’in bir karışımı gibi. Lola politik açıdan doğru değildi… Neden göbeği kesik tişört giymiş? Çok gereksiz bir kararmış gibi hissettirse de çizgi filmlerin bu konuda kabarık bir tarihi var.” Yeni filmde Lola’yı nesneleştirmemeye özen göstermişler. Ayrıca diğer Looney Tunes karakterlerine kıyasla daha ön planda olacağını da anlıyoruz. Yayımlanan ilk fragmanlarda kendisini takımı motive eden bir soyunma odası konuşması yaparken ve Dwyane Wade – LeBron James ikilisinin Miami Heat günlerinden unutulmaz alley-oop pozunu canlandırırken gördük bile.
Looney Tunes izlemişler, kokarca Pepe Le Pew’un sıklıkla Penelope Pussycat’i (ya da kimi durumlarda hiç tanımadığı bir başka karakteri) kollarından tutarak rızası olmamasına rağmen defalarca öptüğünü; kaçmak istemesine rağmen kendinden uzaklaşmasına izin vermediğini bilir. 1996’da Tune Squad’da yer alan bu karakter, yeni filmde tabii ki makas yedi.
Orijinal filmde Tune Squad’a rakip olan Monstars kadrosu; Muggsy Bogues, Shawn Bradley, Larry Johnson, Charles Bradley ve Patrick Ewing’in güçlerini çalan canavarlardan oluşuyordu. A New Legacy’de ismi Goon Squad olarak güncellenen takım, kapsayıcılık gözetilerek oluşturulmuş bir kadroyla mücadele edecek. LeBron’un Los Angeles Lakers’dan takım arkadaşı Anthony Davis (The Brow), hip hop sahnesinde de adından övgülerle söz ettiren Portland Trail Blazers yıldızı Damian Lillard (Chronos) ve iki yıldır sakatlıklar sebebiyle parkeden uzak kalan Golden State Warriors’un All-Star şutörü Klay Thompson’ın (Wet-Fire) yanında bir dönem yolu Türkiye’den de geçmiş, kadın basketbolunun yaşayan efsanesi Diana Taurasi (White Mamba) ile Los Angeles’ın WNBA takımı Sparks’ın Nijerya asıllı yıldızı Nneka Ogwumike (Arachnneka) eşlik ediyor.
Taurasi’nin karakteri zehirli bir yılan görünümünde ve ismiyle de 2020’de aramızdan ayrılan Kobe Bryant’a bir selam çakılıyor. Black Mamba lakaplı Kobe, Taurasi’ye en zor anlarda attığı isabetli şutlar sebebiyle White Mamba ismini veren kişi de aynı zamanda.
Günümüz NBA’inin diğer süper yıldızlarından Kevin Durant ve Giannis Antetokounmpo’ya da filmde rol almalarının teklif edildiği ama olumsuz yanıt verdikleri biliniyor. Bir küçük hayalimi de araya sıkıştırayım: Eğer yapımcılardan biri olsaydım, Goon Squad için kapısını çalacağım ilk kişi Nikola Jokić olurdu.
Ne yazık ki Goon Squad’ın karakter tasarımları biraz abartılı görünüyor. Monstars’ın karizması, yalın tuhaflığında saklıydı.
A New Legacy, ilk filmden farklı olarak bir NBA starı ve Looney Tunes kahramanlarını buluşturmakla kalmıyor; Warner Bros. bünyesindeki tüm alternatif evrenlerin bir arada olduğu bir düzlem yaratıyor. Fragmanlardan anlaşılan, Warner ortak evreninde rehin tutulan oğlunu kurtarmak için bir basketbol maçına çıkmaya zorlanan LeBron’un, şans eseri (belki de kötü şans eseri) soluğu Looney Tunes evreninde alıp, kısıtlı sürede sahaya güvenle çıkabileceği bir takım yaratmaya çalışacağı. Yine filmden paylaşılan ilk görüntülerde King Kong’dan Game of Thrones’a, The Flintstones’dan Scooby-Doo’ya birçok farklı popüler seriye göndermeler ve bu serilerden karakterlerle karşılaşacağımızın ipuçları gizli.
Filmin baş kötüsü, yapay zekâ AI-G Rhythm’i canlandıran Don Cheadle’ın söylediğine göre Majesteleri de A New Legacy’de cameo yapacak. Bir basın toplantısında kendisine Michael Jordan’ın filmde yer alıp almadığının sorulması üzerine “Evet, filmde var. Ama hiç tahmin etmediğiniz bir şekilde.” yanıtını vererek konuya dair merakı körükledi Cheadle.
Bir başka cameo da Bill Murray’den görmek isteriz tabii ki. Bu konuda henüz hiçbir açıklama ya da ipucu gelmiş değil. Filmi bekleyeceğiz.
Fragmanda LeBron James ve Looney Tunes ekibini hem 2D animasyon dünyasında hem de CGI evreninde görüyoruz. Gönül isterdi ki orijinal filmdeki gibi 2D estetiği tüm filme yayılsın… 2013’te kurulan Warner Animation Group’un ilk kez bir uzun metrajda 2D animasyon kullandığı detayını paylaşıp, “buna da şükür” diyelim. Fakat CGI Bugs Bunny, Tasmanian Devil, Duffy Duck biraz göz yoracak gibi…
Orijinal filmin klasikleşmiş Tune Squad formalarına gönderme yapan turkuaz renkli Toon Squad formaları hiç fena olmamış. LeBron’un 6 numaralı formasının yanı sıra diğer karakterlerin formalarının da yakında satışa çıkacağını tahmin etmek güç değil.
6 numara demişken… Miami Heat’te geçirdiği dört sezonda 6 numaralı formayı giyen LeBron, Space Jam evreninde de bir kez daha bu numarayı seçmiş. Kendisi Lakers’daki ilk sezonunda 23 numara giymiş, ardından takıma Anthony Davis’in katılmasıyla 6 numaraya geçmek ve 23’ü Davis’e bırakarak bir jest yapmak istemişti. O dönem sponsorluk anlaşmaları sebebiyle bunu yapmasına izin verilmemiş olsa da filmin vizyona gireceği yazın ardından başlayacak 2021-2022 sezonunda yeniden 6 numaraya dönüyor LeBron.
Son şampiyon Lakers, sakatlıklardan çok çektiği bu sezon playofflara ilk turda veda etti. LeBron James’in kariyeri için kötü anlamda bir ilk. Phoenix Suns’la oynadıkları son maçın ardından kendisine bu yaz Tokyo Olimpiyatları’nda mücadele edecek ABD basketbol takımında yer alıp almayacağı soruldu. Yanıtı şu şekildeydi: “Tokyo Olimpiyatları’nda oynamak yerine Space Jam’de Toon Squad’da yer alacağım.”
Space Jam: A New Legacy 16 Temmuz 2021’de vizyonda.